1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. FİLİSTİN

  4. İsrail’in Resmi İlhak Planı, Fiili Durum ve İki Devletli Çözüm Hikayesi
İsrail’in Resmi İlhak Planı, Fiili Durum ve İki Devletli Çözüm Hikayesi

İsrail’in Resmi İlhak Planı, Fiili Durum ve İki Devletli Çözüm Hikayesi

İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak planını değerlendiren Filistin uzmanı Ben White halihazırdaki fiili ilhaka dikkati çekiyor ve “iki devletli bir çözümün” resmi ilhak dışındaki yapılanlara razı olunması için kullanılan “boş bir hikaye” olduğunu vurguluyor.

21 Mayıs 2020 Perşembe 19:58A+A-

Kaynak: Ben White / Middle East Eye

Çeviri: Elif Kaya / Haksöz-Haber

Dünya –Resmi Olup Olmadığına Bakmaksızın- İsrail İlhakına Karşı Mücadele Etmeli

İsrail, uluslararası hesap verebilirlik eksikliği sayesinde, uluslararası hukuk ağır bir şekilde ihlal etmeye ve ırkçı politikalarını sürdürmeye devam ediyor.

İsrail’in yeni hükümeti parlamentoda bu hafta göreve başlama yemini ederken, Başbakan Benjamin Netanyahu işgal altındaki Batı Şeria'yı İsrail’e ekleme hedefini tekrarladı. Knesset'te, “İsrail yasalarını uygulama ve Siyonizm tarihinde başka bir şanlı bölüm yazma zamanı” dedi.

Netanyahu ile Mavi-Beyaz Partisi lideri Benny Gantz arasında anlaşma yapıldığından beri, ilhak, diplomasinin ve analistlerin tartışmalarında yoğun olarak yer aldı. Buna Trump yönetiminin planı kapsamında, Batı Şeria'nın İsrail'e tahsis edilen kısımlarında “egemenliği” ilerletme vaadi de dahildi.

Ama İsrail'in AB ile ilişkileri veya Ürdün'le barış antlaşmasının ne gibi sonuçlar doğuracağı tartışmaları arasında, ilhakın bir şekilde geçiştirilmesi olasılığı pek dikkat çekmedi.

'Rastgele Hariç Her Şey'

Haaretz muhabiri Noa Landau'nun işaret ettiği gibi, Likud ile Gesher partisi arasında imzalanan koalisyon anlaşmasındaki bir maddeye göre ABD ile koordine edilen ve egemenlik uygulama konusuyla doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı olan başbakan tarafından ifade edilen tüm tutumları destekleme sözü veriliyor. Yani, Batı Şeria topraklarının ve yerleşim yerlerinin ilhak edilmesi gibi.

Landau'nun belirttiğine göre "rastgele hariç herşey" sözü "Netanyahu'nun Batı Şeria'nın ilhakına dair niyeti hakkında maksimum belirsizliği" sağlaması için "en iyi siyaset sihirbazları tarafından seçilmiş". Diğer bir ifadeyle "Netanyahu ilhakı iptal etmeye, ertelemeye ya da sınırlandırmaya karar verse bile, Gesher onu desteklemek zorunda. Tüm seçenekler açık".

1 Temmuz’dan sonra belki İsrail, Batı Şeria'nın yüzde 30'unun resmi ilhakıyla işi ilerletecek. Ama belki de, resmi ilhak olmasa da dış dünyaya daha muğlak ve kafa karıştırıcı görünen veya en azından böyle sunulabilecek, fakat hala yerleşimcilere (ve Trump'ın evanjelik sağ kanat tabanına) rüşvet vermek gibi daha az bir şey olacak.

Ya ilhak vaadi ya da tehdidi, sadece sahadaki gerçeklerin derinleşmesini gizlemeye hizmet ediyorsa? Aynı Trump’ın planının içeriğine ilişkin spekülasyonların, hedefin Filistin ulusal mücadelesi olduğuna dair açık ve net sinyal veren somut önlemlerin acımasız ilerlemesinden dikkatleri dağıtmaya yardımcı olduğu gibi.

De Facto (Fiili) ya da De Jure (Resmi) İlhak

Landau, Likud-Gusher anlaşmasını analiz ederken, "Netanyahu resmi (de jure) ilhakı ertelese ve durdursa bile, fiili (de facto) ilhakın zaten gerçekleştiğine" dikkat çekiyor.

Şöyle devam ediyor Landau: "İsrail yerleşim yerlerini ve tamamen İsrailli sivillerin ve güvenliğin kontrolünde olan C Bölgesi'ni uzun bir süredir sanki İsrail'in ayrılmaz bir parçasıymış gibi etkin bir şekilde yönetiyor. Öyleyse neden sadece resmi (de jure) bir ilhakın yaratacağı uluslararası tiyatrodan sakınırken aynı sırada fiili (de facto) ek yapmaya devam etmesin? Böylece Netanyahu pastayı alabilir ve yiyebilir, hem de nasıl seviyorsa."

Ancak bu yaklaşım Netanyahu'nun çok daha ötesinde, 1967'den beri İsrail'in stratejik düşüncesine hâkim olan bir yaklaşım. Cracks in the Wall (Duvardaki Çatlaklar) isimli kitabımda geçtiği gibi: "Bugüne kadar Batı Şeria'nın ilhakının resmi (de jure) değil de fiili(de facto) kalması -paradoksal olarak- İsrail'in kolonileşme projesini bu kadar etkili bir şekilde ilerletmesinin nedenlerinden biridir".

Bu durum, resmi (de jure) ilhaka karşı çıkan eski İsrailli askeri yetkililerin korumak istediği avantajlı bir durumdur. Böyle bir grup, yani İsrail'in Güvenliği Komutanları, "zaten askeri ve sivil eylem özgürlüğünün tadını çıkardıkları yerin" ilhak edilmesinin hikmetini açıkça sorguluyorlar.

İsrail insan hakları grubu Btselem'in direktörü Hagai El-Ad “İsraillilerin başarılı bir şekilde ve sıfır maliyetle ilerlemeye devam etmeleri için ilhaka gerek yok, İsrail projesi zaten Filistinlilerin sırtında." diyerek bu duruma sert bir eleştiri getirmiştir.

İki Devlet Hikayesi

Yıllardır, "barış süreci" ifadesi hesap verilebilirlik çağrılarını susturmak için kullanıldı. Aslında bu ifade sadece İsrail’in Batı Şeria’daki sürekli olarak yaptığı fiili (de facto) genişlemesi için kullandıkları bir kalkandı.

Şu anda, “iki devletli bir çözümü korumak”, resmi (de jure) ilhaktan daha az bir şeyin büyük bir rahatlama ile karşılanmasını sağlayan boş bir hikaye olabilir. Şimdiye kadar, resmi olmanın maliyeti olmadan İsrail yerleşimleri genişletti, Filistin topraklarını parçaladı ve tüm ilhakın sonuçlarının tadını bedelsiz olarak çıkardı.

Ufak bir hileyle veya "mütevazı" olarak yapılan ilhak, birçok kişinin kısmi tedbirleri memnuniyetle karşılamaya, haklı göstermeye ve önemsizleştirmeye hazır olması gibi, ilave bir risk taşır.

İkisi de Dışişleri Bakanlığı danışmanı olan David Makovsky ve DennisRoss, Netanyahu'ya “belirlenmiş blok alanlarının ilhak edilmesinin” yerine  “tüm yerleşim yerlerini” ilhak etmekten kaçınmasını  tavsiye etti. Zira “belirlenmiş blok alanlarının ilhakı” iki devlet kapısının kapanmamasını sağlayacaktı.

Filistin haklarına veya uluslararası hukuka çok da bağlı olmayanlar için, görünüşte affedilemez görünen tek İsrail ihlali, nihayetinde asla varılamayan bir ufuk olan iki devlet ufkunu yok etmesidir.

İhtiyaç duyulan şey, İsrail'in sorumlu tutulabileceği (veya tutulamayacağı) başka bir eşik ya da “iki devletli bir çözümün” imkânsız sayılacağı başka bir gösterge değil. (Sanki İsrail'in Filistin topraklarındaki yarım asırlık işgali yeterince kanıt değilmiş gibi.)

İsrail, uluslararası hukuk ve insan haklarına yönelik ciddi ihlallerine ve ırkçı politikalarına, uluslararası hesap verebilirlik eksikliği nedeniyle büyük ölçüde devam etti.

HABERE YORUM KAT