1. HABERLER

  2. HABER

  3. “İslami Hareket” Bir Cips Markası Değildir!
“İslami Hareket” Bir Cips Markası Değildir!

“İslami Hareket” Bir Cips Markası Değildir!

Kendilerine "Boğaziçi Mekteb İslami Hareket" adı veren bir grup Boğaziçili öğrencinin utanç verici afişleme çalışmasına Bağımsız Fikriyatlı Müslüman Gençlik'ten tepki geldi.

03 Kasım 2014 Pazartesi 12:55A+A-

Öyle bir İslami Hareket ki bu, kurban eti dağıtırken katledilen Yasin Börü'yü değil; onu katleden zihniyetin yanında savaşanları gündeme getiren. Öyle bir İslam anlayışı ki vatan savunması yapıyor dediği Suphi Nejat için bildiri yayınlayan, afiş asan ancak 4 yıldır Şam'ın banliyölerinde, Halep'in ara sokaklarında, Dera'da, İdlib'de ve Keseb'de evlerini korumaya çalışan Müslümanları görmezden gelen...

suphi-nejat-agirnasli-bogazici-mektep-islami-hareket.jpg

Geçtiğimiz günlerde yaşanan Kobani olayları üzerine her kafadan bir ses çıktı ve çıkan bu seslerden "kafaların" içinde bulundukları vahim çelişkilere ne yazık ki şahit olduk, oluyoruz. Süreç içerisinde kimilerinin boş teneke misali tiz, yaygaracı ve kin dolu bir sesle tıngırdamalarını duyduk; kimilerini ise bu kuru gürültünün yankısını çıkarırken bulduk. 


Kobanê'deki "vatan savunmasına" ve "fedailerine" yönelik afişlemede bulunan gruplardan biri kendini "İslami Hareket" olarak lanse eden Boğaziçi Üniversitesi Mektep grubu olarak karşımıza çıktı. İslami hareket olma iddiasıyla varlığını sürdürmeye çalışan bir grubun bu denli pervasızlığı, densizliği ve basiretsizliği takdire şayan doğrusu.(!)

Afişlerinde yer verdikleri ayet ile başlayacak olursak; IŞİD’e karşı PKK safında öldürülen Suphi Nejat'a yönelik savunularını bir ayetle temellendirmeye kalkışmış mezkur ekip, “Her kim zerre kadar iyilik yapmışsa, onun mükâfatını görecektir...” (Zilzal 7) ayetinin devamından ya bihaberler ya da dillendirmeye gerek duyacak kadar önemli bulmamış olacaklar ki parça parça ele aldıkları ayetler ve inandıkları sol soslu, bol İslami hareketli(!) ideolojileri üzerinden Suphi Nejat'ı cennete sokmaya niyetli gözüküyorlar.

Halbuki ayetin devamı var: "Ve her kim de zerre kadar kötülük yapmışsa, onun cezasını görecektir." Oysa ayettin zikrettiği iyilik "hayr"ın kendisidir. Kafirlerin yaptığı işlerin hayırlı işler olmadığını, küfürde ısrarcı olanların yaptıkları iyiliklerin boş işten ibaret olduğunu, "boş" olmasa dahi boşa çıkacağını yine Kur'an belirtiyor: “İnkâr edenlere gelince, onların işleri engin ve ıssız bir çöldeki serap gibidir ki susayan kimse onu su zanneder. Nihayet oraya vardığında, umduğundan hiçbir şey bulamaz. Fakat Allah’ı bulur. O da onun hesabını tam tamına görür. Allah, hesabı çok çabuk görendir.” (Nur, 24/39) 

Günümüzün gençlerinin kafa karışıklıkları Müslüman olan ile olmayan arasında hakkaniyetli bir ayrım çizememelerinden, bu farkı gözetememelerinden kaynaklanıyor. Kendini İslami Hareket'e değil, İslami Hareket'i kendine nispet eden bir grubu, ulusalcı dava uğruna ölen ancak kendini sosyalist olarak nitelendiren bir ismi hafızalarında ölümsüzleştirmeye çabalarken görüyoruz. Bu arkadaşlara sormak gerek Kürt milliyetçiliğini Türk milliyetçiliğinden masum kılan nedir? Bir yandan İslami hassasiyetlerle vicdani reddi savunup, diğer yandan en az Türkiye Cumhuriyeti kadar "dinsiz" olan bir vatanı evla ve bu "vatan savunmasında ölen" kişiyi mukaddes kılan zihniyet, nasıl bir çarpık zihniyettir? Eğrisiyle doğrusuyla Müslüman olduğunu söyleyen bir gruba karşı hangi akıl tutulması ulusalcı Kürt hareketini savunabilir?

Müslüman hakkı gözetendir. Kurban Bayramında et dağıtırken Kürt milliyetçisi gruplar tarafından kafası taşla ezilerek öldürülen Yasin Börü için, 4 yıldır zalim Beşar Esad rejimine karşı şehirlerini, mahallelerini, sokaklarını koruyan Müslümanlar için bir afişini dahi göremediğimiz Boğaziçi Mektep'in, sosyalist olduğunu ifade eden ve PKK saflarından ölen biri için afişleme yapması bu grubun ancak akıl tutulması yaşadığının delili olabilir.

Görünen köy kılavuz istemez, buradan görünen; Peygamber’in izlediği siyaset, tutum, ahlaktan uzaklaşıldığıdır. Maalesef, aydınlanmacı, elitist dünyanın, hakim paradigmanın yıllardır ektiği ekinle beslenen her türlü zihniyet tekebbürünün etkisi altında kalan Müslümanlara yakın durmak derdinde değil, sola öykünme derdinde olan grupların bugün içlerine düştükleri bu paradoks içler acısıdır.

Kendilerini adalete şahitlik etmeye davet ediyoruz…

(Bağımsız Fikriyatlı Müslüman Gençlik)

 

HABERE YORUM KAT

15 Yorum