1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. İran, Sünni Dünyası İle de Masaya Oturacak mı?
İran, Sünni Dünyası İle de Masaya Oturacak mı?

İran, Sünni Dünyası İle de Masaya Oturacak mı?

“ABD, İran’la çalışmanın artık kaçınılmaz olduğu fikrindedir. Afganistan’da Taliban’a karşı Irak ve Suriye’de IŞİD’e karşı işbirliği ABD’nin jeo-stratejik gerçeğidir.”

07 Nisan 2015 Salı 17:23A+A-

HAKSÖZ-HABER

İran’ın ABD ile Batı dünyası ile Lozan’da masaya oturmasının kendi ulusal çıkarları açısından doğal hakkı olduğunu belirten Osman Atalay, lakin diyor ve soruyor: “İran ne zaman Sünni dünyası ile masaya oturacak?”

Atalay, bugünkü yazısında Batı’daki imajını değiştirme çabasındaki İran’ın, Sünni dünyasındaki imajını ne zaman değiştireceğini sorguluyor.

***

İran, Sünni Dünyası İle de Masaya Oturacak mı?

Osman Atalay / Yeni Akit

İran’la 5+1 ülkelerinin hafta içinde vardığı nükleer anlaşmayı Obama, “Tarihi uzlaşma” diyerek bütün dünyaya duyurdu.

İran’ın 10 yıl boyunca uranyum zenginleştirmede kullanacağı elementin üçte ikisinden fazlasını azaltacağını, elindeki düşük seviyede zenginleştirilmiş uranyum stokunun üçte ikisini ülke dışına çıkaracağını, İran’ın nükleer programının 10 yıl boyunca gözetim altında olacağını ve nükleer uranyum zenginleştirme altyapısının Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun sürekli ve sıkı gözetiminde tutulacağını dünya öğrenmiş oldu.

İran İslam Cumhuriyeti, 1979 devriminden bu yana büyük şeytan ABD ve Batı ile ilk kez masaya oturmuş oldu.

İran’da muhafazakârlar, büyük şeytan dedikleri ABD ile anlaşmayı, devrimin ideolojisi ve İslamcı çevrelerdeki algıdan yediği darbeyi seslendirirken, yaptırımların tamamen kaldırılması yerine hafifletilmesi seçeneğinin kabul edilmesi ve ABD’nin sözünde durmayacağı görüşüne hakim.

Ilımlılar ise, İran’ın bloke edilmiş milyarlarca dolar parasının serbest bırakılacağı ithalat ve ihracat ambargosunun hafifletilmesiyle ekonomik sorunların kalkacağı Ortadoğu’da İran’ın müdahil olduğu cephenin genişlemesini kazanım olarak görmekte.

İran Cumhurbaşkanı Ruhani ise, bu anlaşmayı ülkenin dünyadaki imajını değiştirerek yeni bir sayfa açacağını söylerken Obama da anlaşmanın tarihi bir karar olduğunu deklare etti.

Batı dünyasının amacı İran’ın yıllardır nükleer silaha sahip olmasını önlemekti. ABD ve Batı’nın, İran’ı bu anlaşmaya razı etmesi kendileri açısından büyük bir kazanımdır.

Batı, ayrıca İran’ı uluslararası camiaya entegre etmenin fırsatını yakalamış olduğuna inanıyor.

İran-ABD yakınlaşması aynı zamanda İran’ın Sünni dünyasından uzaklaşması anlamına da geliyor.

ABD gerek Irak ve Afganistan’da, gerekse Arap devrimleri sürecinde Mısır ve Suriye’de bölgenin yeni Sünni dinamikleriyle başetmekte hayli zorlanıyor. İran’la çalışmanın artık kaçınılmaz olduğu fikrindedir. Afganistan’da Taliban’a karşı Irak ve Suriye’de IŞİD’e karşı işbirliği ABD’nin jeo-stratejik gerçeğidir.

İran’ın, Irak ve Suriye’de IŞİD’le mücadeledeki kararlı tutumunun ardından Yemen’de Şii Husilerin yönetimi ele geçirmesine karşılık, Arap Birliği’nin Yemen’e ortak askeri operasyonu Şii-Sünni dünyasının zihnen ve fiziken mezhep savaşına doğru yelken aldığını göstermektedir.

Suriye’de 300 bin insanın katledilmesi ve Irak’ta geçtiğimiz hafta IŞİD’le mücadele çerçevesinde Tikrit’ten gelen haberler Irak ordusu ve Şii milislerin Sünni mahallelerindeki yağmalama ve yakılan insanların cesetlerinin fotoğrafları çok büyük bir tehlikenin kapımıza dayandığını göstermektedir.

Obama, İran’la nükleer anlaşma sonrasında moralleri bozulan Suud kralının yanı sıra 4 Arap liderini telefonla arayarak önümüzdeki ay Camp David’de ağırlayacak.

Suud’un yeni kralı Selman ise Arap Birliği ordusunu kurma çabasında. Unutmamak gerekir ki; Suud-i Arabistan 2010 yılında 60 milyar dolarlık silah alımı anlaşması yapmıştı. Bu, Arapların artık ABD’den bağımsız hareket edebileceği anlamına da gelir.

ABD’nin yeni Ortadoğu stratejisi Tavşana-İran’a Kaç, Tazıya-Suud’a Tut şeklindedir. Ortadoğu’da artık batı kendi askerinin kanının akmasını istemiyor.

ABD ile Lozan’da masaya oturan İran, Ortadoğu’da yeni bir sürece kapı aralıyor.

İran’ın Batı dünyası ile Lozan’da masaya oturması en az Araplar kadar ulusal çıkarları açısından en doğal hakkıdır, lakin İran ne zaman Sünni dünyası ile masaya oturacak?

İran’ın 30 yıldır büyük şeytan olarak gördüğü ABD-Batı dünyası ile Lozan’da göstermiş olduğu çabayı Arap İslam dünyası ile de göstermesi gerekmiyor mu?

Ruhani’nin, nükleer anlaşmanın İran’ın dünyadaki imajını değiştirerek yeni sayfa açacağı söylemine binaen, İran’ın Suriye ve Irak’taki stratejik tutumu İslam dünyasındaki imajını değiştirmeyi ve Sünni dünyası ile yeni bir sayfa açmayı gerektirmiyor mu?

İran, Batı’daki imajını değiştirme hakkına sahip olabilir lakin Sünni dünyasındaki imajını ne zaman değiştirecek ve Sünni dünyası ile yeni bir sayfa açmayı düşünmüyor mu?

 

HABERE YORUM KAT