1. YAZARLAR

  2. Özlem Albayrak

  3. İnsanlığın bitkisel hayatı
Özlem Albayrak

Özlem Albayrak

Yazarın Tüm Yazıları >

İnsanlığın bitkisel hayatı

13 Ocak 2009 Salı 10:45A+A-

İsrailli Barış eylemcisi Uri Avnery, "Dünyanın başından bu yana 'kendimizi savunmak için savaşıyoruz' iddiasında bulunmayan bir savaş yoktur. Şu anda 120 yıldır süren bir savaşın içindeyiz." diyor.

Dünyanın öte tarafından ses geliyor; Venezuela Devlet Başkanı Chavez; "İsrail ordusu namertçe kendi halkını koruduğunu söyleyerek bitap düşmüş, masum insanlara saldırıyor. Bu barbarlık daha ne kadar sürecek" diyor ve İsrail'in Caracas büyükelçisini istenmeyen adam ilan ettiğini bildiriyor.

İstanbul'da Emine Erdoğan başkanlığında anlamlı bir Gazze toplantısı düzenleniyor. Bütün bu göğe yükselen cümleler ateşi çıkmış yüreğimize ince ince düşüyor.

Almanya'nın Bern, Köln, Duisburg, Hamburg gibi çeşitli kentlerinde İsrail protesto ediliyor. Paris'te sivil toplum örgütleri, insan hakları dernekleri, yeşil, komünist ve sosyalist parti üyelerinin yoğun destek verdiği yürüyüşe, İsrail resmi politikalarına karşı çıkan "Barış Yanlısı Fransız Musevileri Birliği" de katılıyor. Londra'da "Savaşa Hayır Koalisyonu", "Filistin'le Dayanışma Hareketi" ve "İngiltere İslam İnisiyatifi" gibi sivil toplum kuruluşlarının sendikalarla birlikte düzenlediği yürüyüş onbinlerin katılımıyla büyüyor.

Stockholm'de İsrail bayrağı yakılıyor, Malmö'de sıfırın altında bilmem kaç derece mitingler yürütülüyor. Amerika, İspanya, Bosna Hersek, Norveç, Malezya, Kanada, Hindistan, Güney Kore, Pakistan, Polonya, Ürdün, Tayland, Lübnan, Paraguay, Endonezya, Meksika, Macaristan, Japonya Yunanistan ve Özbekistan ayağa kalkmış, yürüyor. İnsanların ayaklanması, bitkisel hayattaki umudu ayağa kaldırmıyor ama, hayatta tutuyor.

Gerçeklikle baş edemeyip kaçtığı kitaplarda bile, peşini bırakmayan güdümlü bir lanet gibi Filistin'e rastlıyor insan, Gazze bırakmıyor dimağı, ille de tutuyor kolundan. E. Sevgi Özdamar inatlaşır gibi, kahramanına Leyla Halid yüzüğü taktırıyor.

Filistinli efsane kadın eylemcinin kaşı mermili yüzüğünden çıkıyor akıl, dilin mütemadiyen çekilen dişin yerine gittiği gibi Amerikalı efsane kadın eylemci Rachel Corrie'ye gidiyor. Biri öldü, biri hala yaşıyor.

Dünya bağırıyor, ama Gazzeliler bağıra bağıra ya da hiç bağıramadan ölmeye devam ediyor. Ölümün artı değeri herhalde bu, İsrail borsası tavan yapıyor. Tavandan misket mermileri yağıyor. Beklenti alıp, gerçek satan 'Führer', yedek birliklerini Gazze'ye göndereceğini duyuruyor. Uçaklar yakıt alıp kalkıyor, ceset spekülasyonuyla borsa uçuyor.

Haykırışlar çoğalıyor, ama hayır çokluk güce evrilmiyor. Yeryüzü nefes alıyor ama, bu nefes hayatı değil hırıltılı bir acziyeti büyütüyor. İnsanlık, insanlığı bitkisel hayattan uyandıracak Nürnbergler kuramıyor. Fizik yasası sanki bu, terazinin başında olanlar, hep güçlüler oluyor.

Dünyanın geri kalanı için de bir fizik yasası var; tecelli ediyor ve herşey kanıksanıyor. 900 rakamı, dudağımızı uçuklatmıyor misal. Karnında, küçük bedenine fazla geniş gelmiş bir delik bulunan o bebeği gördüğümüzde saçımızı başımızı yolmuyoruz nasılsa. Gökyüzünde havai fişek gösterisi gibi, havai misket gösterileri yapan bombaların altında kendimizi hayal edemiyoruz işte. Düşününce çünkü akıl gidip geliyor.

Yok yani bu çokluk içinde, "Gazze'ye bir Schindler bulunamadı, Filistinli Fatma, hiçbir zaman çocuklarından birini kurtarabilen Sophie kadar şanslı olamadı. Haydin ve buyrun İsrail'e silahla müdahale etmeye" diyebilecek bir babayiğit. Çünkü o yiğidin boynuna 'anti-semitist' yaftasını asıp, boynunu da egemen Holocaust baskısının çapraşık dişlerine uzatmak için sırada bekleyen yerli yabancı yüzlerce güçlü, bu anın gelmesini bekliyor. Unutuyor, kaçıyor, kanıksıyoruz mütemadiyen.

Susan Sontag, tefekkür nesneleri olarak adlandırdığı savaş ve dehşet fotoğraflarından sözettiği Başkalarının Acısına Bakmak adlı kitabında; "Savaş, iç deşer; savaş, bağırsakları boşaltır. Savaş, teni yakıp kavurur. Savaş, organları bedenden koparır. Savaş, yıkıp yok eder. Ve savaş, insan türünün doğasından gelir."

Savaşın insan türünün doğasından geldiği tezine, barışın da insan türünün en şahane buluşu olduğunu hatırlatmak isterim. Tefekkür bitki gibi durmak değildir. Hiçbir şey, hiçbir şey elimizden gelmese bile, Tü-Mer ve Tüketiciler Birliği çarşaf çarşaf yayınlıyor, İsrail mallarını boykot edelim. İnsanlığa borç takmamak için bunu yapalım.

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT