1. HABERLER

  2. HABER

  3. BİYOGRAFİLER

  4. "Her kim şehadete ulaşmak isterse Atike ile evlensin!"
"Her kim şehadete ulaşmak isterse Atike ile evlensin!"

"Her kim şehadete ulaşmak isterse Atike ile evlensin!"

Yağmur Ünalan, Âtike binti Zeyd validemizin hayat hikayesini aktarıyor.

17 Ağustos 2022 Çarşamba 16:00A+A-

Yağmur Ünalan / Genç Dergisi

Eğer ölürsem benden başka kimseyle evlenme!

Hz. Atike b. Zeyd (ra) miladi 607 yılında Mekke`de doğmuştur. Annesi Ümmü Kureyz bt. Abdullah, babası zinanın, içkinin, zulmün doruğa çıktığı cahiliye döneminde hakkı haykırmış en büyük muvahhidlerden olan Zeyd b. Amr b. Nüfeyl, abisi ise Aşere-i Mübeşşere`nin yiğitlerinden Hz. Said b. Zeyd`dir. Hz. Atike`nin (ra) Mekke yaşantısına dair çok fazla bilgimiz mevcut değildir. Sadece onun nübüvvetin ilk yıllarında abisi Hz. Said b. Zeyd (ra) ve yengesi Hz. Fatıma bt. Hattab (ra) ile Müslüman olduğunu ve daha sonra onlarla beraber Medine`ye hicret ettiğini biliyoruz.

Hz. Atike`nin (ra) en önemli özelliklerinden biri ilgi çekecek derecede güzel olmasıdır. Niceleri onunla evlenmek için sıraya girmiş olmasına rağmen gelen herkesi reddetmiştir. Çünkü Mekke yıllarında iken Hz. Ebubekir’in (ra) oğlu Hz. Abdullah (ra) ile birbirlerini sevmişlerdir bu sebepten de validemiz kimseleri kabul etmemiştir. En sonunda bu evlilik gerçekleşmiştir ama beraberinde birçok imtihanı da getirerek.

Hz. Atike (ra) öylesi büyüleyici bir güzelliğe sahiptir ki Hz. Abdullah b. Ebu Bekir (ra) ona olan düşkünlüğünden iki cihanını ihmal etmeye başlamıştır. Öyle ki cihad, namaz, ticaret gibi sorumluluklarını yerine getiremez hale gelmiştir. Hatta bir defasında Cuma namazını bile kaçırmıştır. Oğlunun bu haline içten içe kahrolan babası Hz. Ebu Bekir (ra) en sonunda dayanamamıştır. Oğlunun iki cihanını kurtarabilmek adına yanına giderek:

"Atike`yi boşa. Karına olan düşkünlüğün senin dünyana ve ahiretine engel oluyor." demiştir.

Bir yanda babasına olan sevgisi bir yanda karısına duyduğu aşk arasında bocalayan Hz. Abdullah (ra) istemeyerek de olsa babasına itaat etmiş ve çok sevdiği karısı Hz. Atiye`yi (ra) boşamak zorunda kalmıştır. Hz. Atike`nin (ra) yokluğuna dayanmaya çalışan Hz. Abdullah (ra) içli içli şiirler okuyarak acısını dile getirmeye başlamıştır. Yine bir gün hasretini ve acısını anlatan bir şiir okurken babası Hz. Ebu Bekir (ra) duymuş, oğlunun yanına giderek; "Dünya ve ahiret hayatını ihmal etmemesi" şartıyla Hz. Atike`yi (ra) tekrar nikahına alabileceğini söylemiştir.

Hz. Abdullah (ra) öyle büyük bir tutkuyla seviyordu ki Hz. Atike`yi (ra), onu ikinci kez nikahladığında, kendisi vefat ederse başka kimseyle evlenmemesini şart koşmuştur. Hz. Atike`de (ra) çok sevdiği eşinin bu şartını kabul etmiştir. Hz. Abdullah (ra) ise babasına verdiği sözü tutarak ne cemaat ile namazı ne cihadı terk etmiştir.

En son Taif muhasarasına katılmış ve bir ok ile yaralanarak o vaziyette Medine`ye getirilmiştir. Kocasını o halde gören Hz. Atike (ra) çok üzülerek şiirler okumaya başlamış ve çok kısa bir süre sonra kocasının şehadetiyle gencecik yaşında dul kalmıştır. 

Hz. Atike (ra) validemizin iddet süresi bitince evlilik teklifleri yağmaya başlamış, evinin önü onunla evlenmek isteyenlerle dolup taşmıştır. Fakat Atike validemiz, şehit olmadan eşine verdiği söz gereği kimsenin teklifini kabul etmek istememektedir. Buna rağmen teklifler gelmeye devam etmiştir. Teklif götürenlerden biri de Hz. Ömer (ra) idi. Validemiz onu da reddedince Hz. Ömer (ra), amcasının kızına bir haberci göndererek şöyle demiştir;

"Allah`ın helal kıldığı bir şeyi, söz verdiğin için kendine haram edemezsin. Git, Hz. Ali`den (ra) fetva al, ona göre kararını ver."

Mesele Hz. Ali`ye (ra) iletilince şöyle bir fetva vermiştir:

"Eşin Abdullah`ın sana mehir dışında verdiklerini, Abdullah`ın yakınlarına geri ver ve evlen. Kocanın sana verdiklerini, varislerine vererek onun sözünün kefaretini ödemiş olursun."

Bu fetva sonrasında Hz. Ömer (ra) teklifini yeniler fakat Hz. Atike (ra) validemiz teklifini kabul etmek için iki şart koşar.

“Birincisi: Bana asla sert davranmayacaksın. İkincisi: Asla beni Allah`ın mescitlerinden alıkoymayacaksın. Eğer bu iki şartı kabul ediyorsan ben de seninle evlenirim."

Hz. Ömer (ra) bu şartları kabul eder ve Hz. Atike (ra) validemiz ile evlenir. Bu evlilikten İyad isminde bir oğulları olur. Hz. Ömer (ra), güzelliği dillere destan olan validemizi çok kıskanmaktadır. Bir gün Hz. Ömer (ra) halife iken Bahreyn`den bir miktar misk hediye gönderilmiştir. Hz. Ömer (ra) der ki; "Keşke tartmasını becerebilen bir kadın olsa da, bunu terazi ile taksim ederek münasip olan herkese hissesini versem" o sırada orada olan Hz. Atike (ra) validemiz ise şöyle cevap verir: "Ben terazi ile ölçmesini güzel beceririm. Ver, tartıp böleyim.” Hz. Ömer (ra) susar ardından da şöyle cevap verir; "Sen tartarken eline bulaşan miskleri vücuduna sürersin de böylece herkesten fazla koku kokmuş olursun"

Hz. Ömer (ra), mecusi köle Ebu Lülü künyeli Firuz tarafından, hançerlenerek mescitte şehit edildiğinde Hz. Atike (ra) validemiz de o gün orada, sabah namazındadır.

Hz. Ömer`in (ra) şehadetinden sonra Hz. Atike (ra) validemiz Hz. Zübeyr b. Avvam (ra) ile kendisini mescitlerden alıkoymama şartı ile evlenmiştir. Hz. Zübeyr b. Avvam`da (ra) Cemel Savaşı`ndan dönerken, Amr b. Cürmüz tarafından şehit edilince Hz. Atike (ra) validemiz gözyaşları içerisinde şöyle demiştir: "Ben nasıl bir kadınım ki, evlendiğim her erkek bir olayda ölüp gidiyor."

Hz. Abdullah b. Ömer (ra), Hz. Atike (ra) şöyle buyurmaktadır: "Her kim şehadete ulaşmak isterse Atike ile evlensin."

En son Hz. Hüseyin (ra), Hz. Atike (ra) validemize talip olmuştur. Hz. Hüseyin (ra) Kerbela`ya doğru ilerlerken Hz.Atike (ra) validemizde o kafilenin içerisindedir. Hz. Hüseyin`in (ra) şehadetine şahit olmuş ve onun mübarek kesik başını kaldırarak tarihe geçecek bir mersiyeyi dillendirmiştir.

 

Bu acıya daha fazla dayanamayarak kısa bir süre sonra da Medine`de vefat etmiştir.

Allah ondan ebeden razı olsun.

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

1 Yorum