1. YAZARLAR

  2. Markar Esayan

  3. Genelkurmay’daki salonda 24 saat çalışan darbe fabrikası
Markar Esayan

Markar Esayan

Yazarın Tüm Yazıları >

Genelkurmay’daki salonda 24 saat çalışan darbe fabrikası

16 Nisan 2012 Pazartesi 11:21A+A-

28 Şubat soruşturmasının ilk operasyonu “darbenin mutfağına” yapıldı. Öyle anlaşılıyor ki, suya atılan taş misali, Batı Çalışma Grubu’ndan başlayan soruşturma, medya, ekonomi ve siyaset alanlarına doğru genişleyecek. Savcıların elinde kabarık sayıda otantik, imzalı belge ve ses kayıtları var. Bunlar arasında Bülent Arınç’a yönelik suikast hazırlığı soruşturması kapsamında Seferberlik Tetkik Kurulu’nun Kozmik odalarından çıkan belgeler, Gölcük’teki Donanma Komutanlığı’ndan elde edilenler, Devrimci Karargâh operasyonu kapsamında Hanefi Avcı’dan ele geçen 28 Şubat döneminde cuntacılara yönelik dinleme kayıtları ve HAS Parti’nin savcıya verdiği delil klasörleri sayılabilir. Bunlara ilave olarak, soruşturma kapsamında Genelkurmay’dan talep edilen belgeler de var. Batı Çalışma Grubu hakkında 6 Mart 2012’de Genelkurmay’dan savcılara ulaşan Çevik Bir imzalı Batı Eylem Planı ile Batı Çalışma Grubu ve 29 Temmuz 1997 tarihli Tümg. Fevzi Türkeri imzalı Batı Harekât Konsepti gibi altı farklı eylem planı ise soruşturmanın omurgasını oluşturuyor .

Yani bu sefer Ergenekon ve Balyoz’da denenen propagandalarının gücü oldukça zayıf olacak. Taraf ’ın başarılı muhabiri Arzu Yıldız’ın elde ettiği soruşturma dosyasındaki ifade tutanaklarından bir kısmını bugün yayımlıyoruz. Gözaltına alınan şüphelilere savcılar öyle sorular sormuşlar ki, 28 Şubat’ın nasıl bir darbe olduğu tüm karakteriyle ortaya çıkıyor. Soruların sağlam belgelere dayandığını da savcıların sorularındaki ayrıntılı bilgilerden anlıyorsunuz.

Şüphelilerin ifade tutanaklarını dikkatlice okudum. Geniş bir özetini siz de bugün okuyacaksınız. A.Y.G. isimli dönemin Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda Seferberlik Bölge Başkanı olarak görev yapan kıdemli albayın ifadesinde, BÇG’de çalışmak üzere Özel Kuvvetler Daire Başkanı Engin Alan Paşa tarafından sözlü olarak görevlendirildiğini söylüyor. Şöyle tanımlıyor o dönemi: “BÇG’ye birçok yerden bilgi geliyordu. İlgili birimler alıp bunları dağıtıyordu, biz de onları düzenleyip hazırlıyorduk. (...) Gelen bilgi hangi birimi ilgilendiriyorsa örneğin lojistik ile ilgili ise lojistik, harekât ile ilgili ise harekât birimine, istihbarat ise istihbarat birimine veriliyordu. Sonraki gelen arkadaşlar da komutanlara arz ediyordu. (...) Genelkurmay Karargâh’ında büyük bir salonda çalışma yapılıyordu. Orası çok gizliydi kimse bilgi vermezdi ben de kimseye bilgi vermezdim, kimse de bir şey sormazdı. (...) Harita ve planlar vardı ancak oraya herkes giremezdi. Kimler tarafından hangi amaçla kurulduğunu bilmiyorum.” Savcı ise elindeki BÇG’nin Oluşturulması Belgesi’ne dayanarak “BÇG’nin Genelkurmay Harekât Başkanlığı, İçgüvenlik Harekât Dairesi altında yapılandığı anlaşılmaktadır” diye tazeliyor hafızaları. Savcılardaki ayrıntılı şemaya göre, Genelkurmay Karargâh’ında dev bir salonda konuşlanan merkez 24 saat sürekli vardiyalar halinde çalışıyor ve darbe planı, psikolojik harekât ve fişleme yapılıyor. Yani öyle gizli kapaklı bir cunta işine hiç benzemiyor. Şüpheli bunu doğruluyor, kendisinin gece çalıştığı için orada aslında neyin hazırlandığını bilmediğini iddia ederek.

Devam edelim...

Savcıların soruları çok ilginç. Mesela “Soruşturma kapsamında elde edilen görüşme tutanaklarından” diyor savcılar, “Refah Partisi’nin iktidara gelmesinin hemen ardından, ABD ve İsrail’de Çevik Bir başkanlığında bir dizi görüşme yapıldığı, buna yüksek rütbeli askerler dışında, Onur Öymen gibi diplomatların da katıldığı, RP’nin uygulamaları eleştirildikten sonra, TSK’nın üzerine düşeni yapacağı ve yardım istendiği anlaşılmaktadır. RP daha yeni iktidar olmuş ve 28 Şubat süreci henüz başlamamışken, bu ziyaretler ‘planlanan bir askerî müdahaleye yönelik’ bir icazet amacı mı taşımaktadır? ” deniyor şüphelilere.

Savcılar yine soruyor. Bu sefer Genelkurmay’dan gelen Çevik Bir ıslak imzalı orijinal belgeden... “Mülki makamlara, kamu idarelerine tahkikatlar açılması için müdahale edildiği, siyasi partiler, üniversiteler, sendikalar, kitle örgütleri, kadın ve gençlik teşekkülleri medya aracılığıyla halka karşı psikolojik harekât uygulandığı ve seçilmiş hükümete karşı sokakların hareketlendirileceği anlaşılmıştır. Tarikat, yurt, vakıf, okul, dershaneler ve yöneticileri fişlenmiştir. “Sivrilmiş fanatik irticai yöneticileri pasifize etmek” ne demektir. Pasifize etme çalışmaları arasında öldürmek de var mıdır?”

“Genelkurmay’dan örneği alınan otantik Batı Çalışma Eylem Planı’nda yer alan İran’da bağımsızlık düşüncelerini harekete geçirmek, Halkın Mücahitleri örgütünü, muhalifleri, İran ekonomisini hedef alacak şekilde kaçakçılığı desteklemek, İran rejimini zayıflatmak için bu ülkede alkollü içki ve narkotik maddelerin alışkanlık sağlaması faaliyetlerini yürütmek, Nahcıvan kanalıyla İran’a sızmak gibi faaliyetleri kimlerle, neden ve hangi yetkiyle planladınız?” “Batı Eylem Planı’nın 12 No’lu faaliyet planı (d) bendinde, siyasi parti ve belediyelere karşı tedricen artan örtülü ve psikolojik harekât tedbirleri arasında dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız ve Sultanbeyli Belediye Başkanı Ali Nabi Koçak hakkında basında çıkan haberler ve neticesinde gerçekleşen yargılama süreçleri bu çalışmanın bir ürünü müdür?”

Hâsılı, savcıların soruşturmayı yürütme stratejisinden, 28 Şubat Davası’nın ülke tarihinin en büyük davası olacağı rahatlıkla söylenebilir.

[email protected]

TARAF 

YAZIYA YORUM KAT