1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Gazze kalpleri Kur’ân’a, İslâm’a açıyor ve kazanıyor…
Gazze kalpleri Kur’ân’a, İslâm’a açıyor ve kazanıyor…

Gazze kalpleri Kur’ân’a, İslâm’a açıyor ve kazanıyor…

Abdullah Yıldız, Gazze sayesinde Müslüman olanların ihtida hikayelerine göz atıyor.

13 Şubat 2024 Salı 12:30A+A-

Abdullah Yıldız / Yeni Akit

Gazze kazanıyor

Katil İsrail, Filistin-Gazze’de uyguladığı soykırımla 30 bin masum çocuk, kadın ve sivili şehit ederken, dünyada vicdanların uyanmasına ve binlerce insanın İslâm’la tanışıp Müslüman olmasına vesile oluyor.

“Kur’ân’ı ilk açtığımda, doğrudan Filistin’deki duruma değiniyordu… İnançlarının gücüne hayran kaldım” diyor ABD Northern Michigan Üniversitesi mezunu tik tok yayıncısı Abbey… Dünyayı farklı merceklerden tanımak isterken kalbi İslâm’a açılıyor: “Filistin’den gelen videoları izledim; açıkçası beni derinden sarstı… Ama daha önemlisi Müslümanların inancını gördüm. Her şeylerini; evlerini, ailelerini kaybedip tam bir yıkım yaşadıkları halde şükrediyorlardı… Bir anne çocuğunu kucağında tutuyordu; çocuğu ölmüştü, öldürülmüştü. Buna rağmen Allah’a şükrediyordu… Güçlü inançlarından o kadar etkilendim ki… İlk kez Kur’ân’ı açtım… Açıkçası pek bir şey beklemiyordum… 25 yıllık bir Hıristiyan olarak, Kur’ân’ın sadece ilk birkaç sayfası bile yıllardır aklımda olan sorulara cevap veriyordu. Ve her âyet aklımı başımdan alıyordu… Evet... Namaz kıldım… Sonunda ağlamaya başladım; ağlamamı durduramadım… Bu çok şaşırtıcı bir ağlamaydı; sanki başıma gelen kötü şeylerin 25 yıllık kalp kırıklığını geride bırakıyordum; kendimi taze ve yeni hissediyordum. Eşime, Müslüman olmam gerektiğini söyledim; “Lütfen beni bugün camiye götür” dedim… Elhamdülillah…”

Abbey Gazze için diyor ki: “Allah’ın zalimleri sevmediğinden bahseden bir âyet var. Bu âyet zulme karşı savaşmaktan ama zalim olmamaktan söz ediyor. Kendinizi Gazzelilerin yerine koymanız ve sizin başınıza böyle bir şey gelse kendinizi nasıl hissedeceğinizi düşünmeniz gerektiğini unutmayın!”

11 yıl Hıristiyan olarak yaşayan bir diğer genç hanım, İslâm’ı Filistinliler üzerinden tanımlıyor: “Bilirsiniz, bir ağacı meyvesinden tanıyabileceğinizi söylerler. Filistinlilerin ne tatlı meyveler verdiğini fark ettim. Ve eğer bir Tanrı varsa, Filistinlilerin ve Müslümanların Tanrı’nın halkı olduğuna inanıyorum. Onların kalplerinde ve davranışlarında Tanrı’nın delillerini görüyorum. Onlar gerçekten çok güzel insanlar. 11 yılımı muhafazakâr bir Hıristiyan kilisesinde geçirdim ama hiç bu tür meyveler görmedim. Hayır! Yanına bile yaklaşamazlar… Müslümanlar sadece dinlerini yaşıyorlar ama bu, durumu daha da kötüleştiriyor. Zira şeytani güçler bu güzel insanlara zulmediyorlar. Ve bence bizi onların adaleti için daha çok savaşmaya iten şey de bu. Çünkü onlar bunu hak ediyorlar ve onlar yanlış bir şey yapmadılar…”

Filistin’de İsrail katliamı başlayınca Kur’ân’ı okuma ihtiyacı duyan ABD’li Alison hanımefendi Kur’ân’dan nasıl etkilendiğini şöyle anlatıyor: “Filistin’de bu olaylar başladıktan sonra İslâm hakkında bilgi edinmek istedim. Hiç dindar değildim. Sadece merak ettim. Bana İslâm hakkında bir sürü yalan söylenmişti. Ben de hayatım boyunca bunun nasıl bir şey olduğunu görmek istedim. Bu akşam Şifa Hastanesi’nde olanlardan sonra Kur’ân okumaya karar verdim. Bir konu dikkatimi çekti. Şöyle bir âyete rastladım: Gerçekten, olanlardan sonra (bu âyetler) ruhumla konuştu; Bakara suresinin 81-82. âyetleri: “Kötülük işleyip suçu benliğini kaplamış olan kimseler var ya, işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.” “İman edip salih ameller işleyenler ise cennetliklerdir. Onlar da orada ebedî kalacaklardır.”

Yine Kur’ân’ı okuyarak İslâm’a ısınan Katherina Craig şöyle konuşuyor: “Dün gece Kur’ân’dan beni çok etkileyen bir bölümü paylaşmak istiyorum: Diyor ki: 

“Peygambere indirileni dinledikleri zaman ondaki hakikati kavradıkları için gözlerinin yaşlarla dolup taştığını görürsün.” (Maide, 83) Âyetin bana bu kadar etkileyici gelmesinin sebebi şu: Çocukluğumda bana öğretilen Allah çok kıskanç ve öfkeliydi. O’na göre biz kirliydik, paçavraydık; öyleymiş gibi hissediyorduk. O Allah için kendimi hiçbir zaman önemli hissetmedim. Ama -ihtiyacım olan- Allah gerçekten nasıl olmalıydı?!. Kur’ân’daki Allah, işte bunu hissettiriyor ve kendisinin çok merhametli ve bağışlayıcı olduğunu, bizi tanıdığını defalarca tekrarlıyor. İncil’deki Allah da bunu söylüyor ama her zaman bir tehditle birlikte. Birine ibadet etmeyi tercih edeceksem, korkuyla değil, sevgiyle hükmeden nazik birine ibadet etmeyi tercih ederim. Kalbimin buna çekildiğini biliyorum… Kur’ân okumaya devam edeceğim…”

Gazze kalpleri Kur’ân’a, İslâm’a açıyor ve kazanıyor…

Peki, ya biz Kur’ân’ı hakkıyla okuyor, anlıyor ve yaşıyor muyuz?

HABERE YORUM KAT

2 Yorum