1. YAZARLAR

  2. Ahmet Varol

  3. Felluce’de de “Aç Bırakma” Vahşeti
Ahmet Varol

Ahmet Varol

Yazarın Tüm Yazıları >

Felluce’de de “Aç Bırakma” Vahşeti

09 Nisan 2016 Cumartesi 20:47A+A-

Suriye’deki Madaya şehrinin kuşatmaya alınması ve insanî yardımların bile engellenmesi sebebiyle insanların aç bırakılmasının neden olduğu korkunç manzaraların dünya kamuoyuna yansıtılması üzerine Suriye’ye gönderilen işgal güçlerinin baş vurduğu bir vahşet yöntemi gündeme taşınmış ve tartışma konusu olmuştu. Ben de 9 Ocak 2016 tarihinde gazetemizde yayınlanan “Vahşetin Madaya’ya yansıması” başlıklı yazıyla bu korkunç uygulama üzerinde durmuş ve bu uygulamanın zulmün bayağı eskiye giden bir teslim olmaya zorlama yöntemi olduğuna dikkat çekmiştim. 

Fakat günümüzde de bu vahşet sadece Suriye’deki Baas güçlerinin ve ona destek amacıyla gönderilen işgal güçlerinin başvurduğu bir yöntem değil. Aynı zihniyetteki güçlerin hâkimiyet savaşı verdiği bölgelerin birçoğunda bu uygulamaya korkunç bir şekilde başvuruluyor. 

Irak’ta da sinsi bir şekilde saltanat savaşı veren ve bu amaçla IŞİD üzerinden oynadığı oyunları da kullanan bu güçler bu ülkede fiilî çatışmaların devam ettiği muhtelif bölgelerde kendi saltanatlarını istemeyen kitleleri ya vahşice cezalandırmak ya da şartsız teslim olmaya zorlamak için “aç bırakma” silahını kullanıyorlar. 

Bu korkunç vahşete maruz kalan bölgelerden biri de Irak’ın Felluce şehri. Bu şehir bilindiği üzere küresel emperyalizmin Irak’ı kontrol altına almak amacıyla başlattığı savaşın ilk dönemlerinden beri hedefe yerleştirildi. Çünkü işgale razı olmadı. İşgal güçlerinin çekilmesinden sonra da onlarla işbirliği yaparak İran destekli ve mezhep temelli saltanat kurmak isteyen işbirlikçi güçlerin hedefi oldu. Ama tüm silahlı saldırılarına rağmen burayı dize getiremeyen işbirlikçiler, kirli bir oyunla IŞİD’e teslim ederek daha geniş çaplı bir operasyonun hedefi haline getirdiler. IŞİD’in planlı şekilde kontrolü ele geçirmesini aynı zamanda bu bölgeyi korkunç bir muhasaranın ve “aç bırakma” uygulamasının da hedefi yaptılar. Her türlü insanî yardımın, ilacın ve yiyecek maddelerinin dahi girmesinin engellendiği bu şehrin son günlerde ikinci bir Madaya’ya dönüşmüş halde olduğunu söylemek mümkündür. 

Suriye’de yaşananlar büyük ölçüde zihinleri meşgul ettiğinden, zikrettiğimiz zulüm güçlerinin bu ülkede kendini gösteren yüzleri Irak’taki vahşi yüzlerinin dikkatlerden uzak kalmasına neden oluyor. 

Felluce’de icra edilen bu vahşete dediğimiz gibi IŞİD gerekçe gösteriliyor. Oysa bu örgütün Suriye’de tükeniş sürecine girdiği sırada birden yükselişe geçmesi Irak topraklarına davet edilmesi ve Irak askerlerinin de hiçbir direniş göstermeden belli bölgeleri ona teslim etmesiyle oldu. Felluce de bu kirli oyunda kasıtlı ve planlı bir şekilde teslim edilen şehirler arasında yer aldı. 

Fakat teslim edilmesinden bir süre sonra başlatılan savaşla da kuşatma planı gerçekleştirildi ve IŞİD bahane edilerek yüz bin civarında insan korkunç bir şekilde “aç bırakma” uygulamasına maruz bırakıldı. Yani şehirde kontrolü ele geçiren örgüt işin bahanesi; asıl cezalandırılanlar ise bu şehirde ikamet eden ve örgütle hiçbir ilgisi olmayan sivil halk. 

Son günlerde, muhtelif uluslararası yardım kuruluşları ve insan hakları kurumları tarafından yapılan açıklamalarda Felluce’nin büyük bir felaketle karşı karşıya olduğuna dikkat çekilerek, insanî yardımların ulaştırılmasına fırsat verilmesi ve bu amaçla yolların açılması için Irak hükümetine çağrı yapıldı. Fakat çağrılar henüz karşılık bulmuş değil. Suriye’de Baas’a destek veren İran’ın yönlendirdiği ve IŞİD’e karşı savaş verdiği numarasıyla ABD güdümlü uluslararası koalisyondan da askerî destek alan Irak hükümeti, ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olan bir halka insanî yardımların ulaşmasını engellemeye devam ediyor. 

“Aç bırakma” uygulamasının ve bu uygulamayla insanları teslim olmaya zorlamanın savaş suçu olduğunu daha önce konuyla ilgili yazılarımızda dile getirmiştik. Bu suçu Suriye’de Madaya başta olmak üzere muhtelif şehirlerde işleyen zihniyetin sahipleri Felluce’de de hiçbir ölçü tanımadan işledikleri halde bundan vazgeçmeleri, en azından yiyecek maddeleri ulaştırılmasına fırsat vermeleri için kendilerine hiçbir baskı yapılmıyor. Gerekçesi ise IŞİD ile savaştıkları iddiası. IŞİD, zulümde hiçbir sınır tanımamanın, hiçbir ahlâkî ölçüye riayet etmemenin gerekçesi olabiliyor. 

YENİ AKİT

YAZIYA YORUM KAT