1. YAZARLAR

  2. Dr. Sivilay Genç (Abla)

  3. Etle tırnak – kız aldık kız verdik – kardeşiz
Dr. Sivilay Genç (Abla)

Dr. Sivilay Genç (Abla)

Yazarın Tüm Yazıları >

Etle tırnak – kız aldık kız verdik – kardeşiz

24 Haziran 2010 Perşembe 17:02A+A-

Sevgili okurlarım. Bu hafta üst üste yaşadığımız acılar nedeniyle sizden gelen sorulara cevap yazmadım. Herkesin ağzında dolanan klişelerle söyleştim.

***

Soru: Sevgili Sivilay Abla, biz Türklerle Kürtler, etle tırnak gibiyiz.

Cevap: Etle tırnak benzetmesi iki farklı şeyin uyumuna değil ayrılması durumunda yaşanacak kan ve acıya gönderme yapar. Bu kalıplaşmış ifade Türklerin şiddeti azalmadan yaşamaya devam ettikleri Balkan sendromunun bir tezahürüdür. “Ya onlar da ana gövdeden koparsa?” Bu ihtimale karşı da laf arasında en ağır anestezinin bile acısına engel olamayacağı tırnak çekme operasyonu hatırlatılır.

Bilimsel olarak kanıtlanmıştır ki; bir kişiye sigarayı bıraktırmanın etkili yolu sigara içmiş bir adamın çürümüş ciğer resmini değil sigara içmeyen birinin sağlıklı hayatının resmini göstermektir.

Birarada yaşamanın faziletleri yerine ayrılmanın trajedisine dikkat çekmek modası geçmiş, bilimsel açıdan da etkisi olmadığı ispatlanmış bir metottur.

Bir evlilik düşünün ki eşler birlikte geçirecekleri güzel bir ömür için değil boşandıklarında yaşayacakları kederi ve acıyı düşünerek evliliği sürdürüyorlar. Bu evlilikten kime yarar gelir.

Bu kadar ispattan sonra bir daha “Biz etle tırnak gibiyiz” demezsiniz artık değil mi?

***

Soru: Sevgili Sivilay Abla, hepimiz kardeşiz, bu kavga ne diye?

Cevap: “Kardeşiz, kardeşiz” söyleminin altında genel olarak iki temel fikir var:

1- Kardeşiz o halde aynıyız.

2- Kardeşler arasında böyle şeyler olur. Ailede kol kırılır yen içinde kalır. Şikâyet edilmez, ayıp, aaa!

Doğrusu Türklerle Kürtler kardeş değil. Zaten kardeş olsaydık, bu kadar çok “kardeşiz” demek zorunda kalmazdık.

Kürtler, Anadolu ve Mezopotamya coğrafyasının yerleşik halklarından. Biz ise tüm resmî tarih metinlerinde söylendiğine göre köken olarak Orta Asyalıyız. Kavimler göçüyle batıya doğru yürüyor ve 1071’de Malazgirt Ovası’ndan Anadolu’ya giriş yapıyoruz. Kürtlerle ilk karşılaşmamız da burada oluyor. Bu zamana kadar Türklerle Kürtler birbirlerinden çok fazla haberdar bile değiller.

Konuştuğumuz dil de tamamen farklı. Türkçe; Çince ve Japoncanın da üyesi olduğu Ural-Altay dil ailesinden. Kürtçe ise Hint-Avrupa dillerinden bir dil. Yani Türkçe Japoncaya yakın, Kürtçe de Farsçaya ve Fransızcaya.

Öte taraftan; kardeşlik üzerine hukuk inşa edilemez. Kardeşlik hukuku dar bir alanda hareket etmeyi gerektiriyor. Kardeşlik bağı birbirinin üzerinde daha fazla tasarrufta bulunabilme hakkı doğuruyor. Bu hak da en çok abi olan tarafın küçük kardeş üzerinde otorite kurmasına fırsat veriyor. Tabi abilik rolünün kimde olduğunu söylemeye herhalde gerek yok.

Türklerle Kürtlerin toplumsal yaşamda yakınlık derecesini kardeş olarak değil arkadaşlık, dostluk ya da ortaklık olarak tarif etmek, sorunlara kalıcı çözüm için ise vatandaş gibi hukuki terimleri kullanmak en doğrusu olacaktır.

Daha önemlisi devletin bekası için kardeşini boğdurmuş bir padişahın torunlarıyız. Kısacası “kardeşiz” muhabbeti tekin bir muhabbet değildir.

  ***

Soru: Sevgili Sivilay Abla, kız alıp kız vermedik mi?

Cevap: Bir Kürt’le bir Türk’ün evlenmesi evrensel bir barış mesajı değil iki kişi arasında gerçekleşen kimyasal ve hormonsal bir olaydır. Ayrıca hiç de dillendirildiği kadar kolay ve yaygın değildir. En başta aileler itiraz eder, en azından bir tereddüt geçirilir. Damat ya da gelin tanıtılırken bu farklılık en belirleyici özellik olarak öncelikli söylenir. “Damat Kürt ama çok iyi”, “Gelin Türk’tür ama iyidir haa” gibi cümlelere sıkça başvurulur.

Doğrusu; Bırakın Kürt’ü, bir Rizeli babanın kızını Samsunlu bir adama vermesi bile ekstra soru işaretleriyle dolu ıstıraplı bir süreçtir aslında. Bu da normaldir. Herkesin alışık olduğu bir çevre, âdetler, yemekler, renkler vardır.

Sonuç olarak birarada yaşayabilmek için de kız alıp vermeye gerek yoktur. 

Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

Ana Bilim Dalı Başkanı, Ruh ve Sivil

Hastalıkları Mütehassısı

[email protected]

TARAF

YAZIYA YORUM KAT