Bir yaşamın içindeyiz. Yer, içeriz. Her adımımız, her tatdığımız bir hareket. Her hareket de sonsuza giden yolculuk. Nereye gidiyoruz? Varılan yerde ne bekliyoruz?

Kimi lüks araba içinde, kimi el yordamı ile hareket ediyor. Kimi uçarak mesafe kat ederken, kimi de sürünerek hedefe varmak istemektedir. Kimi bal küpünde, kimi de sirkede yaşıyor. Hepsi bir hareketin içindedir.

Bu yaşayış, yaratılanların özelliğidir. İnsan ise farklıdır. O eşref’ül mahlukâttır. Bu şerefi de inancından alır. Hedefinin Allah ve Rasulü olduğunu bilir. Bu şerefi taşımayanlara mahlukat denir. Yer içer, gezer tozar, erotizmin bütün varyantlarını nefsinde taşır. İnsan görünümlü olsa da hayvandırlar. Allah’ın ifadesi ile “hayvandan da aşağıdırlar”.

Eşref’ül mahlukâtın özelliği; imanının alametlerini taşımalarındandır. Kur’anî bir hayat ve peygamberî bir yaşamı hedeflerler. “Zaman, zemin, yaşadığımız sistem budur. Bizi zorluyor” demez, diyemez... Allah’ın emrinde, peygamber yolundadırlar.

Eşref’ül mahlukâtın özelliği; sistemlerin şeref dediğinden kaçmak insanî erdemliğe koşmak demektir. Rezilliğin, âdiliğin yanına yaklaşmazlar. Onlar onur ve haysiyetin timsalidirler. Onurunu inancından; şerefini de İslâmî yaşamından alırlar. Onlar haramlardan kaçan, helalleri kucaklayandır. Müslüman olmaktan şeref duyarlar. Onlar; Allah’ın “Ateşi insanlar olan cehennemden, nefsinizi ve iyalinizi koruyunuz” emrine uyanlardır. Çocuklarını, hanımlarını, haramlardan koruyandır. Allah’ın teseddür emrini yaşayan ve yaşatandır. Onların üzerinde titreyendir. Hesabını Allah’a vereceğini bilendir.

Eşref’ül mahlukâtın özelliği; neslinden Fatiha beklemektir. Yaşamlarını bu kaide üzerine kurmaktır. Defterinin ölünce de kapanmamasını sağlamaktır. Bugünün yaşamlarından onları korumak, namazlarını kıldırmak, “gençtirler, yarın yaparlar” dememektir. Onlar geleceğini kumara teslim etmeyenlerdir. Ya o güne kadar yaşayamazlarsa veya yapamazlarsa diye önlemini almaktır. Helaller ve haramların her yaşta emredildiğini bildirmektir.

Eşref’ül mahlukâtın özelliği; müslümanlığı en büyük şeref kabul etmektir. Yaşanan Allah’sız ve peygambersiz sistemlerin şeref diye sundukları kadehlerin kalkmasına, televizyonlarda sunulan aşufteliğe göğüs germektir. Neslinin bozulmasını isteyenlerin inancının düşmanı olduğunu bilmektir. Oğlunun, kızının, karısının açılmasını zorlayanların Allah’ı inkar edenler olduğunu bilmesidir. Çünkü o Allah’ın emrinde, peygamberin yolundadır.

İnananlar, “Ne yapalım, başımızdakiler böyle olmamızı istiyorlar” diyemezler. Allah’ın haramlarından hayır gelmeyeceğini, hayrın ise sadece ve sadece Kur’an’da olduğunu bilir.

Eşref’ül mahlukâtın özelliği; inananların hedefi Kur’an’dır. Kur’anî bir hayattır. Bunun dışındaki hayat ise böcek hayatı... Belki de daha aşağı bir hayattır.

Ne mutlu Kur’ani bir hayatı seçene...

VAKİT