1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Endişeli Modernler ve Kadavralara Don
Endişeli Modernler ve Kadavralara Don

Endişeli Modernler ve Kadavralara Don

Yıldıray Oğur, gerçekliği ve karşılığı olmayan bir haber cümlesi üzerinden endişeli modernlerin ve laiklik yanlılarının kopardığı fırtınayı oldukça net bir şekilde gözler önüne seriyor.

14 Mart 2015 Cumartesi 15:16A+A-

Pazartesi günü medyanın gündeminde Türkiye’de kadavralara don giydiriliyor haberi vardı. Sözcü gazetesi sürmanşetten yayınladı. Hürriyet, Cumhuriyet, T24, ODATV meselenin üzerine üzerine gitti. Pek çok internet sitesi aynı haberi manşetlerinden anons ettiler. Sosyal medyada nice yorumlar yapıldı… Gezicisi, Kemalisti, solcusu, sanatçısı endişeli modernler laiklik elden gidiyor çağrılarında bulundu. Oysa işin aslı hiç öyle değildi. Yıldıray Oğur’dan okuyalım:

***

Kadavralar Laiktir Laik Kalacak

YILDIRAY OĞUR / TÜRKİYE / 13.03.2015

“Türkiye 13 yılda işte bu hâle getirildi: Kadavralara don giydiriliyor.”

Sözcü gazetesi 9 Mart günü bu sürmanşetle çıktı. Haberin birinci sayfadan devamını okuyalım: “Türkiye’de AKP yüzünden bilimsel eğitim bozuldu. Tıp Fakülteleri’nde öğrencilerin üzerinde çalışacağı kadavralara 'cinsel organı görünmesin' diye don giydiriliyor. Bunu da Ankara Üniversitesi’nden bir bilim adamı açıkladı.”

Sözcü’den bir şey anlamak mümkün değil. Devamını da gün boyu haberi birinci sayfalarından düşürmeyen Hürriyet, Cumhuriyet, T24, ODATV sitelerinden okuyalım:

“Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, '8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü' öncesinde 'laiklik ve kadın' paneli düzenledi. Panelde, laiklik kavramının kadın hakları açısından önemine değinilerek 'din', 'vicdan özgürlüğü', 'din ve devlet işlerinin ayrılması' konuları tartışıldı. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şakir Çınkır, laik ve bilimsel eğitim olmadan ne kadına şiddet ne de çocuk istismarının önüne geçilemeyeceğini belirterek şunları kaydetti: Laik eğitim; bilimsellikten ve çağdaşlıktan yararlanmaktır. 21 yüzyılda bilim çağında bilimle rekabetin hızla arttığı bir çağda tıp fakültelerinde kadavralara don giydirerek onlar üzerinde çalışma yürütülüyor...”

Haber tabii ki gün boyu Twitter’da günün konusu oldu. İslamofobiler, AKP nefretleri özgürce kusuldu. Nediyor.com sitesinden derlediği en popüler yorumlara bakalım:

Prof. Dr. Haluk Savaş @drhaluksavas  ·  42 dakika 
Kadavraya kim don giydiriyorsa yaptığı "düpedüz manyaklık". Ne dinle ne bilimle alakası olamaz...

Fırat Tanış @firattanis  ·  1 gün 
kadavraya don giydirmek, kadavradan hallenmektir. yapmayın .

Şebnem İşigüzel @Sebnemisiguzel  ·  3 gün 
Kadavraya don ha! İlk kitabım Hanene Ay Doğacak'ın ilk öyküsünü okumanın tam zamanı

Berna Laçin @bernalacin35  ·  3 gün 
Tıp öğrencileri için kadavralara don giydirildiği doğruysa, sapkınlık zirve yapmış demektir!

Atilla Taş @AtillaTasNet  ·  3 gün 
Tıp fakültelerinde kadavralara don giydirmişler. Bir teknoloji bulup hastalara dokunmadan muayene de yapabilmeliler, zira çok günah!

Metin Uca @MetinUca  ·  3 gün 
Cinnet yurdumla bir eksiklik vardı tam tanımlayamadığım! Kadavralara tıp öğrencilerinin ahlakı için don giydirilmesinden anladım

Aydın Cıngı @aydincingi  ·  3 gün 
Tıp fakültelerinde kadavralara don giydirilen ülkede bol bol sapık yetişmesine şaşmamalı!

Fatih Portakal @fatihportakal  ·  3 gün 
Bu devirde kadavralara don giydirilip tıp eğitimi verilen ülke burası. Şaşırtmadı beni 

Ömer F. Eminağaoğlu @OF_Eminagaoglu  ·  4 gün 
AKP ve BİLİM! Türkiyede tıp fakültelerinde kadavralara don giydirilmeye de başlandı! 

Ooo, cemaatinden, Kemalistine, taşından portakalına herkes tepinmiş üstünde…

Şimdi haberi anlamaya çalışalım. “Tıp Fakültelerinde kadavralara don giydiriliyor” iddiasının dayandırıldığı kaynak bir panelde konuşan Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şakir Çınkır’ın sözleri. Çınkır, alıntılanan cümlelerinde somut bir olaydan, yerden bahsetmiyor. Sözcü’nün haberindeki fanteziye varan ayrıntılar da yok cümlelerinde. Ayrıca Çınkır, tıp fakültesinden bile değil, eğitim  fakültesinden.

Büyük bir araştırmacı gazetecilik ortaya koyarak, Doç. Çınkır’ın internetteki sitesinden telefonunu bulup, bu uygulamanın hangi tıp fakültesi ya da tıp fakültelerinde yaşandığını sordum.

Çınkır, haberlere konu olan cümlelerinin “bir kitaptan alıntı” olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Mahmut Adem’in Cumhuriyet gazetesi yayınlarından çıkan Atatürkçü Düşünce Işığında Eğitim Politikamız kitabından alıntı yaptığı paragrafı da emaille gönderdi:

Her okula bir mescit, her üniversiteye bir cami yapılmaması, Ramazan ayında oruç tutanların tutmayanlara ya da tersi hiçbir baskı yapmaması laik eğitimdir. Tıp fakültelerinde kadavranın külot giydirilmeden incelenmesi laik eğitimdir.”

Herhangi bir somut habere, yere, uygulamaya atıf yapılmadan laik eğitim üzerine Kemalist bir aforizma görüldüğü gibi.

Esas sürpriz ise kitabın yayınlanma tarihi: Ocak 2000.

Yani AK Parti’nin kurulmasına dahi daha 20 ay var. Hatta Fazilet Partisi içinde Yenilikçi Hareket bile daha kurulmamış.

Sözcü’nün haklı olduğu tek cümle şurası: Türkiye 13 yılda işte bu hale getirildi…

Haftanın ikinci “şeriat geliyor” haberi Hürriyet ve Birgün’den. Hızlıca bir bakalım:

Birgün: Cihat şuuru eğitimi geliyor. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, amacını ‘cihatçı şuuru yaymak’ olarak açıklayan Şuurlu Öğretmenler Derneği’ne kent genelindeki ilkokul, ortaokul, lise ve dengi okullarda faaliyet için onay verdi.

Hürriyet: “Cihat Şuuru” film yarışmasıyla okullarda.”

Sözcü: Öğrenciler cihatçı öğretmenlere emanet.

T24: MEB onayladı. “Cihatçı şuur” eğitimi geliyor.

ODA TV: Öğrenciler o cihat'çı öğretmenlere emanet.

Rota Haber: MEB onayladı: Cihatçı şuur geliyor.

Sol  Haber: Eğitimde gericileşme tam gaz: Cihatçı şuur eğitimi geliyor.

Haber başlıklarını okuyan birinin Milli Eğitim Bakanlığı’nın IŞİD’le ortak bir projesinden bahsedildiğini zannetmemesi tuhaf bulunabilir. Bu fırsatı kaçırmayan CHP’nin genç milletvekili Aykan Erdemir de öyle yapmış, haberi İngilizce tweetlerken “cihat şuurunu” “cihadist bilinç” eğitimine çevirmeyi başarmış.

Peki olay ne? Hürriyet gazetesi çarpıtmadan önce ilk paragrafta anlatmış aslında, oradan okuyalım: “Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) tarafından ilkokul, ortaokul, lise ve dengi okullarda öğrencilere yönelik öğretmen konulu ‘4. Kısa Film Senaryo Yarışması’ düzenledi. Derneğin okullarda yapacağı bu faaliyet İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından uygun bulundu ve 24 Şubat’ta kentteki okullara resmi yazıyla duyuruldu.”

“Okullarda yapacağı faaliyet” lafıyla yapılmaya çalışılan laf cambazlığını da bir kenara bırakılırsa, aslında gerçek çok basit. Şuurlu Öğretmenler Derneği adlı bir derneğin düzenlediği bir Kısa Film Senaryo yarışmasının okullara duyurulmasına Milli Eğitim Bakanlığı izin vermiş. Muhtemelen bir afişin asılma izni bu (uygulamalı senaryo yazım eğitimi vermeyeceklerine göre…)

Peki, Kısa Film Yarışması’nda senaryolar ne hakkında yazılacakmış? Haberlere bakarsanız tabii ki “canlı bomba” tecrübeleri üzerine. Dernek sitesinde takiyye yapmamışsa konu basitmiş: Öğretmen. Yani bir öğretmen derneği öğretmen konulu bir kısa film senaryo yarışması açmış, MEB’e başvurmuş, MEB’de okullarda bunun duyurulmasına izin vermiş.

İlk üçe de dizüstü bilgisayar veriyorlarmış. Artık o herhalde çocuklar cihatçı sitelere kolayca girsinler diyedir tabii…

Peki “cihat şuuru” eğitimi lafı nerden geliyor? Şuurlu Öğretmenler Derneği’nin sitesinde derneğin kendini tanıttığı bir paragraftan. Şöyle demişler:

“İnsan ve toplumun layık olduğu maddi ve manevi refaha ulaşmasını sağlayacak yepyeni bir anlayışa ihtiyaç vardır. Bu yeni anlayış Milli Görüş’tür. Bu yeni anlayışın yerleşmesinde eğitim, öğretim ve terbiyenin önemi büyüktür. Milli Görüş, İslamsız saadet olmaz gerçeğini idrak etmek, şuurlu Müslüman olmak, hayrı ve şerri, marufu ve münkeri bilmek, cihat şuuruna sahip olmak, hayrın hâkimiyeti, şerrin yok edilmesi için çalışmak ve mücadele etmektir.”

Bütün başlıklar bu paragraftan çıkmış. Bu arada ne öğrenmiş olduk. Bu öğretmen derneği Milli Görüş çizgisinde bir öğretmen derneğiymiş. Milli Görüş ne peki? 46 yıllık legal alanda faaliyet yürütmüş, bırakın silahlı mücadeleyi, üzerlerinden çakı bile çıkmamış bir siyasi/fikri hareket. ‘Mücahit Erbakan’ın kurduğu hani. Başbakan olmuştu, seçime girmekten, miting yapmaktan, konferans vermekten başka bir cihatçılığını kimse görmedi…

Milli Görüş’ün CHP’den, Birgün gazetesinden, Hürriyet gazetesinden, T24 ekibinden daha sivil bir hareket olduğu kesin. İşin en komiği de bu haberlerin kaynağının yönetiminin eski/yeni silahlı/silahsız, devrimci şiddete inanmış devrimci örgütlerin aralarındaki pazarlıklarla belirlendiği Eğitim-Sen olması herhalde.

Dernek Başkanı Hamdi Sürücü, “cihad şuuru” lafından cihatçılık, terör, şiddet anlayanlara dün şöyle cevap vermiş; “Cihad şuuruna sahip olmak demek, hayrın hakimiyeti, şerrin yok olması, için insanın bütün gücüyle çalışması demektir. Konuyu çarpıtmak isteyenleri milletimizin anlayışına havale ediyoruz.”

Türkiye’de geçen haftadan iki yalan haberi okudunuz. 

Ortada savcılık ifadesi, herhangi bir belge, bir mağdurun tanıklığı bile yok. Kör testereyle gözler önündeki hakikat kesilip biçilmiş. Türkiye medyasının ciltler dolusu “Şeriat geliyor, laiklik elden gidiyor” haberleri literatürüne sıradan iki katkı daha. Bu kez, kadavralara bile don giydirilmiş. Üzerinde tepinilmiş, ülke yurt dışına okullarında cihadist eğitim verilecek diye ihbar bile edilmiş.

Yıllarca bu yalan haberlerle suçlanmış insanlar bugün bir mağdur kadının ifadelerine, darp raporuna inandıkları için  “yargılanacaksınız” diye listeleniyor, mümkün olsa evlerine çarpı atacaklar. Aslında yargılama vaadi bu cenah için bir ilerleme bile sayılabilir…

Kadavralara bunu yapan nefes alanlara neler yapmaz.

 

HABERE YORUM KAT