1. YAZARLAR

  2. Bejan Matur

  3. Efendi yanılsaması
Bejan Matur

Bejan Matur

Yazarın Tüm Yazıları >

Efendi yanılsaması

18 Kasım 2009 Çarşamba 01:30A+A-

Geçmişte de büyük kalabalıklar yürüdü. Ama farklı gruplar hiç bu kadar kendiliğinden harekete geçmemişti. Kamuoyu hiç bu kadar görünür olmamıştı.

Cumhuriyet'in biriktirdiği bütün sorunlar gün yüzüne çıkıyor. Dersim'de yaşananlar bunun en son örneği. 'Toplum ne kadarına hazır?' sorusu artık geç bir soru. Toplum hazır olmalı ki, bütün bunlar bu açıklıkta yaşanabiliyor.

Hassasiyetler var, evet. Ama aynı hassasiyetlerin karşıtını yarattığı da ortada. Kimse artık geçmişte olduğu gibi toplumun ötekileri hakkında alışılagelmiş önyargılarla konuşamıyor. Serdar Turgut meselesinde yaşanan, Onur Öymen'in tarihî gafıyla taçlandığında bunu gördük. Tarihin susturdukları artık konuşmak istiyor. Başkalarının değerleri ve hassasiyetleri konusunda yeni bir yaklaşım var ve Türkiye, nihayet bu tavra yer açıyor.

Bugüne kadar, hassasiyetler ya bindirilmiş tugaylar misali kurgulanarak tezahür ediliyordu, yahut her grubun kendi kapalı hayatında dolaşımdaydı. Şimdi sokaklar görmezden gelinenlerin alanı oluyor. Sloganlar, pankartlar eşliğinde Seyit Rıza'nın yüzü beliriyor. Kim inanırdı bir gün İstanbul'da, İzmir'de Seyit Rıza'nın Kerbela yüzü bir korteje eşlik edecek? Dersimliler 38'den kalan acıyı haykırıyorlar şimdi. Bu açıklıkta beliren ruh halinden ne doğacağı bazılarını kaygılandırabilir ama buradaki coşkuya da güvenmek gerekiyor.

Yeter ki, kamuoyunun itiraz ettiği meselelerin gerçekliğine bakabilelim. Şimdi olduğu gibi gerçek olgulara dayanan bir yüzleşme korkuların da çaresi olacaktır. Ben konuşabilmenin bir ufuk yaratacağına hep inandım. Ama konuşmaya başlayabildiğimiz sürece. Birbirimize karşı hiç olmadığımız kadar açık olmakla yükümlüyüz hepimiz. Birileri yeni bir Kürt tarih komisyonu kurulsun önerisinde bulunmuş. Daha anlamlı bir bağı inşa edecekse olmalı elbet.

Ama konuşabildiğimiz sürece bu imkân var. Tehlike, geçmişte yaşanan acıların yok sayılmasıydı. Hâlâ birilerinin olanları yok saymasıdır. Ama değişiyor. Bindirilmiş tugaylar kamuoyundan açık topluma doğru gidiyoruz. Su mecrasını buluyor.

Diğer yandan, bu yüklenmeyi toplumun kaldırmayacağını düşünenler az değil. Karşılıklı incinen duygulardan, hassasiyetlerden söz ediliyor. Evet, ağır bir gündem bu. Bu zorlanma hali, anlayamamaktan kaynaklanıyor. Bir yanda Cumhuriyet'in ezberleri, diğer yanda Kürtlerin en politize kesimi DTP/PKK çizgisine yakın Kürtlerde oluşan karşı-ezberler. Bu kesimlerde birbirini anlamak bir temenni olarak var ancak hayatta bir karşılığı yok. Bu kesim tam ne düşünüyor bilmiyoruz. Çünkü henüz konuşacak kadar güven duymuyorlar. Türklerin iktidarı elinde bulunduranlarının da açık olduğu söylenemez.

Uç örneklerini ölen asker ve PKK'lı yakınlarında gördüğümüz bu tanımama hali, zaman zaman kamuoyuna da yansıyor. Ama bütün bu karamsar manzara her şeyi başa saracak güçte değil artık. Ama toplumun genelinde başka bir duyarlık gelişiyor ve güvenmemiz gereken asıl dinamik orası.

Son zamanlarda katıldığım bütün toplantılarda şehit ailelerinin hassasiyeti dile getiriliyor. Ama ile başlayan sorular 'ama onlar da...' diye devam eden. Onlar dediği aynı toplumun dışına düşmüş olanlar. Onları kazanmak için ne yapıyoruz peki? Onlar diyerek daha da uzaklaştırdıklarımıza karşı ne türden hassasiyetler barındırıyoruz?

Bana kalırsa bu toplumun en önemli sorunu, pozitif ayrımcılığın toplumda kültürel bir kod olarak yerleşmemiş olması. Geçmişten gelen, geleneğin taşıdığı merhamet, acıma, hoşgörü gibi değerleri hayatımızdan kovduğumuz için belki de bu anlayışı esirgiyoruz karşıdakinden. Yasaların somut desteğine ihtiyaç var.

Sahiden kimse demokrat doğmuyor. Demokrat olunuyor. Bunu bizler, okullarda okuyacağımız yeni müfredatla öğreneceğiz. Toplumun zayıf, yoksul, dışlanmış kesiminin hakları konusunda bir öncelik bilinci geliştirmekle öğreneceğiz.

Bir toplumun tamamında derin bir mağduriyet hissi varsa ve gerçekten mağdur edilenlerin sesi o geniş kesim tarafından boğuluyorsa sahiden dönüp başa bakmak zorundayız.

Bir efendi yanılsaması içinde bizi büyüten rejimin gerçek efendisi kim, bunu sormalıyız.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum