1. YAZARLAR

  2. Şamil Tayyar

  3. Duyunca çıldırıyorum
Şamil Tayyar

Şamil Tayyar

Yazarın Tüm Yazıları >

Duyunca çıldırıyorum

14 Ocak 2009 Çarşamba 14:44A+A-

YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun önceki gün yaptığı sert açıklamayı gazetemiz star, ‘Ergenekon sözcüsü gibi’ manşetiyle verdi. Ben de TRT’ye yaptığım açıklamada bu sözleri ‘Tuncay Özkan’ın konuşmasına’ benzettim.

Dün öğleden sonra Eminağaoğlu aradı, iki benzetmeye de itiraz etti. Telefonda uzunca konuştuk. Aynen şöyle dedim:
‘Yüksek ses tonuyla bağırarak yaptığınız konuşma bir savcıdan ziyade bir siyasetçiyi andırıyordu. Ben hiç doğru bulmadım. Ayrıca, konuşmanız Ergenekon soruşturmasına müdahale gibiydi.’

Bu kez sakindi. Şöyle dedi:
‘Ben sakin bir insanım. O toplantıda ses düzeni iyi değildi, sesimi duyurmak için bağırmak zorunda kaldım. Özellikle bağırmadım.’

Zihnimize takılan diğer soruları yönelttik.

Komutanlarla 5 saat konuştuktan sonra kaygılarını bildiri ile kamuoyuna duyurmak yerine Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül ile paylaşan Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un izlediği yönteme başvurulamazdı?

Yani bildiriyle hükümete savaş açmak yerine ortada bir sorun olduğunu düşünüyorsa muhataplarıyla konuşamaz mıydı?

Eminağaoğlu, Genelkurmay’ın diyalog çabası için ‘Çok yerinde’ dedi. Sonra ekledi:
‘Ben de diyalog kurmaya çalıştım ama olmadı. Adalet Bakanı’ndan randevu alamadım. Taleplerimize cevap vermediler. Eğer çaresiz kalırsanız siz ne yapardınız?’

Savcı şapkasıyla konuşmadım

Bir savcı olarak Adalet Bakanı ve Başbakana savaş açarcasına siyasi bir üslupla laf yetiştirmek doğru mu?

Konuşmasını ‘savcı’ şapkası altında değil YARSAV Başkanı sıfatıyla yaptığını söyledi: ‘
Bir sorunu anlatmaya çalıştım. İnsan hakkı ihlali üzerine hukuk inşa edilemeyeceğini ifade ettim.’

Ama hukuk ihlalinin Sabih Kanadoğlu sözkonusu olunca akla gelmesi tuhaf değil mi?

Eminağaoğlu’nun bu soruya cevabı şöyle oldu:
‘Bu konudaki tepkim sayın Kanadoğlu ile ilgili değildir sadece. 2005 yılında Radikal Gazetesi’ne yazdığım makalede de ifade ettim. Muhatabı Abdullah Öcalan da olsa hukuk ihlali üzerine hukuk inşa edilmemesi gerektiğini yazdım. Hukuk herkes için lazımdır. Hrant Dink’e linç kampanyası yürütülürken suçsuz olduğu yönündeki kararın altında imzam vardır. Kemal Kerinçsiz’e en sert eleştirileri ben yaptım. Ama maalesef birbirimizi anlamakta, anlattıklarımızın doğru algılanmasında güçlük çekiyoruz.’

Darbelere karşıyım

Sonuçta soruşturmayı savcılar yürütüyor. Polisler de ‘emir eri’ gibi çalışıyor. ‘Polis devleti’ tepkisi de nereden çıktı? Oysa Türkiye yıllardır ‘asker baskısı’ yaşamış bir ülke ve bu konuda neden tepki göstermedi?

YARSAV Başkanı, hukuk adamı olarak tüm darbelere ve darbe girişimlerine karşı olduğunu söyleyip ekledi:
‘Eğer ortada bir darbe tehdidi varsa, bu hükümet tarafından kaynaklanıyorsa hükümete bağlı polisle, askerden kaynaklanırsa jandarmayla soruşturulmaz. Sadece ve sadece savcılarla soruşturulur.’

Ama savcıları da kimse rahat bırakmıyor? Hatta sizin Zekeriya Öz’ün görevden alınması için şikayetçi olduğunuz söylentisi var. Bu bir çelişki değil midir?

Tepkisi ‘Bunları duyunca çıldırıyorum yaaaa... Kim nereden çıkarıyor bunları?’ oldu:
‘Kesinlikle böyle bir talebim olmadı. Zekeriya Bey kalsın, kalmalıdır. Ama dosyanın büyüklüğüne, kapasitesine uygun bir yapılanma olmalı, ona göre savcı kadrosu oluşturulmalıdır.’

Nasıl olacak bu?

Eminağaoğlu, örnek olarak özel yetkili savcılardan sorumlu İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı Turan Çolakkadı’yı göstererek önerisini şöyle anlattı: ‘
Onun koordinatörlüğünde yeterli sayıda savcı grubu oluşturulur, soruşturmayı bizzat kendileri yürütür.’

Şimdi öyle olmuyor mu?

Şu iddiada bulundu:
‘Olmuyor. Mesela Ankara’da gözaltı kararının bir örneği polise bir örneği savcıya gönderiliyor. Sadece savcıya gönderilmelidir. Operasyonu doğrudan savcı yönetmelidir.’

Sabih Kanadoğlu’nun evinin arandığı sırada saatlerde savcı olarak yanında kalmak tarafgirlik sayılmaz mı?

Eminağaoğlu, kendini şöyle savundu:
‘Kimsenin ayrıcalığı yoktur. Herkesle ilgili gözaltı kararı alınabilir ama bunun için sağlam gerekçelerinizin olması gerekir.’

Peki siz sağlam gerekçe olmadığını nereden biliyorsunuz? Şu cevabı verdi:
‘Arama tutanağını gördüm, yoktu...’

Ergenekon’la ilgim yok

Sizin bu kadar hırçın davranmanızın bir sebebi olarak da dinlendiğiniz kaygısı gösteriliyor. Tepkilerinizin duygusal tarafı var mı?

Eminağaoğlu:
‘Hukuk adamı olarak hukukun üstünlüğünü korumaya çalışıyorum. Kendimle ilgili olarak Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bir yazı yazdım, hakkımda istihbari bilgi toplanıp toplanmadığını sordum.’

Sonuç?

Şöyle açıkladı:
‘Bana gönderilen yazıda ‘Ergenekon soruşturması kapsamında bulunmamaktasınız’ şeklinde cevap verildi. Benimle Ergenekon’la ne ilgim olabilir, ben size bunu sormadım ki...’

Adli Polis tartışmayı bitirir

Peki, bu süreçte tartışmalar nasıl bitirilebilir?

Eminağaoğlu’nun kalıcı çözüm önerisi ise ‘Adli Polis’ mekanizmasına işlerlik kazandırılması oldu:
‘Türkiye şu anda bunun eksikliğini yaşıyor. Adli Polis sistemiyle ilgili idari yapı tamamlanabilseydi bugün tartışmaların hiç biri yaşanmazdı. Sayın Zekeriya Öz de bunun sıkıntısını yaşıyor. O soruşturmayı başka biri de yürütse benzer problemler yine olurdu. Buna kalıcı çözüm bulmak şarttır.’

Evet, tepkilerin odağındaki YARSAV Başkanı’nın savunması özetle böyle. Kişisel değerlendirmelerimizi bir başka yazıda aktarırız.

Ama Zekeriya Öz’le ilgili açıklamalarının altını çiziyorum. Öz’ün görevden alınması konusunda girişimleri olmadığını ve sorunun Öz’den kaynaklanmadığını söyledi.

Umarım bu taahhütlerine sadık kalırlar.

STAR

YAZIYA YORUM KAT