1. HABERLER

  2. HAKSÖZ OKULU

  3. Direnenler vs. dilenenler
Direnenler vs. dilenenler

Direnenler vs. dilenenler

Ahmet Varol, Mahmud Abbas'ın son açıklamalarına gösterilen tepkiler üzerinden Filistin'in fotoğrafını çekiyor.

22 Haziran 2023 Perşembe 11:00A+A-

Ahmet Varol / Yeni Akit

Direnenlerle dilenenler farkı

Siyonist işgal güçleri Filistin’in Batı Yaka bölgesindeki Cenin’e, 19 Haziran Pazartesi sabahı baskın düzenledi. İşgal rejiminin amacı Filistin halkının hak ve özgürlük mücadelesini kırmak ve Batı Yaka bölgesindeki ırkçı tasfiye politikasının önünde duran direnişe ağır bir darbe vurmaktı. 

İşgalciler, daha önce birçok kez baskın ve saldırı düzenledikleri Cenin’e yönelik bu baskınlarını öncekilere nispetle daha kapsamlı bir şekilde planladılar. İşgal ordusu helikopterlerini de devreye sokarak 20 yıldan bu yana ilk kez Batı Yaka bölgesinde düzenlediği bir operasyona hava gücünü de katmış oldu. Gazze bölgesine kara gücüyle girmeye cesaret edemediğinden bu bölgeye yönelik saldırılarında ağırlıklı olarak hava gücünü kullanıyor. Ama Batı Yaka bölgesinde yaklaşık 20 yıldır saldırı ve baskınlarında sadece kara gücünü kullanıyordu. Tabii bu onun insafından kaynaklanmıyordu. Yine gece yarısında evlerin içine girerek korkunç saldırılar düzenliyor, keskin nişancılarla insanları kafalarından veya göğüslerinden hedef alarak katlediyor ve akla gelebilecek bütün zulüm yöntemlerine başvuruyordu. Ama bu saldırılar için kara gücünü yeterli buluyordu. Bu kez hava gücünü de devreye sokma ihtiyacı duyması artık kara gücünün yeterli olmadığı kanaatine vardığını gösterir ki bu da bölgedeki direnişin işgalcileri geçmişe nispetle daha fazla zorladığının göstergesidir. 

Filistin direnişi işgalcinin Cenin baskını karşısında teslim olmayı değil göğüs germeyi, kararlılıkla mücadele etmeyi tercih etti. Kendi imkanlarıyla geliştirdiği el yapımı ama tesir gücü yüksek patlayıcılarla birkaç zırhlı araçlarına ciddi şekilde zarar verdi. Ayrıca bir helikopterlerini de vurmayı başardı ki bu durum direnişin artık işgalcinin hava gücüne karşı da savunma sistemine sahip olduğunu göstermesi açısından dikkat çekicidir. Askerlerinden en az 5 tanesinin yaralandığını işgal ordusu itiraf etti. İşgal ordusu kayıplarını tam olarak vermediğinden bazı zayiatlarını ve yaralanmalarını saklamış olması ihtimali de var. 

Saldırıya maruz kalan alanda direniş güçlerinin yanı sıra halk da topluca mücadele etti. Çatışmalarda ağır yaralanıp hastanede hayatlarını kaybedenlerle birlikte şehit sayısı 7’ye çıktı. Onlarca insan da yaralandı ve bazılarının durumu ağır. Ama bu mücadele Filistin halkının işgale teslim olmamakta, onuruyla yaşamak ve gasp edilmiş haklarını geri almak için mücadele etmekte kararlı olduğunu gösterdi. 

Bu olaydan kısa bir süre sonra Ramallah civarında gerçekleştirilen bir eylemde 4 yerleşimci öldürüldü ki bu eylem de Filistin direnişinin işgalcilerin saldırılarını karşılıksız bırakmadığını gösterme amaçlı bir uyarı niteliği taşıyordu. 

Bu olayların ardından işgal askerlerinin kendi rejimlerine ve komutanlarına kaba küfürler ettiği bir videonun bizzat siyonist medyada yayınlanması işgal ordusunun aslında kendi içinde de ciddi sorunlar ve bir çürüme yaşadığını göstermesi açısından düşündürücüydü. 

Batı Yaka’da bu hadiselerin yaşanmasından hemen önce 13-16 Haziran tarihlerinde, Ramallah’taki yönetimin başkanı Mahmud Abbas, Çin’e bir ziyarette bulundu. Bu ziyaret uluslararası platformda destek arayışı ve diplomatik bağlantılar kurma açısından normaldir. Ancak Abbas’ın orada sergilediği tutum, Çin’deki dikta rejimini memnun etmek, ona yağ çekmek amacıyla Doğu Türkistan’daki Müslüman halka yaptığı zulmü onaylayan, bu zulümde ona destek anlamı taşıyan sözler sarf etmesi utanç vericidir. 

Ama Abbas’ın buna ihtiyaç duyması, Çin’in Filistin konusundaki desteğini kendisinin Doğu Türkistan’daki zulmünün üstünün örtülmesi, hatta haklı çıkarılması şartına bağlamış olmasından kaynaklanıyor olabilir. Böyle bir şart ileri süren Çin’den ise Filistin davası ve halkı yararına bir şey beklemek boşunadır. Ama Abbas’ın açıklamaları onun Çin’den destek dilenirken buna razı olduğunu gösterir.

Abbas sarf ettiği sözlerle kendi halkının davasına karşı sergilediği samimiyetsizliği Müslümanların umumu karşısında da göstermeye hazır olduğunu belli etmiştir. 

HABERE YORUM KAT