1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. Çorum'da Mavi Marmara Programı Yapıldı
Çorumda Mavi Marmara Programı Yapıldı

Çorum'da Mavi Marmara Programı Yapıldı

İHH Çorum Şubesi Mavi Marmara'yı anma gecesi düzenledi.

21 Mayıs 2012 Pazartesi 02:30A+A-

Mavi Marmara'nın özgürlük yolculuğna çıkması ve siyonist saldırıya uğramasının 2. yıldönümünde İHH Çorum Şubesi bir anma programı düzenledi. Gece Kur’an-ı Kerim tilaveti ve Meali ile başladı. Programın Açılış Konuşmasını İHH Gönüllüsü ve Çorum İmam Hatip Lisesi Talebesi Sümeyye Sena Özkabakçı yaptı. Şiir ve Ali Şeriati’nin mektubunun okunması ile devam etti. Sunuculuğunu Mustafa Akbaba’nın yaptığı gecede cinevizyon gösterimi ve İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım’la telefonla bağlantısı kuruldu Bülent Yıldırım misafirlere bir selamlama konuşması yaptı. Gazeteci Yazar Ahmet Varol ve Mavi Marmara Aktivisti Selim Özkabakçı’nın sunumlarının ardından soru cevap bölümü ile program sona erdi. Programa çok sayıda katılım oldu.

İHH Gönüllüsü, Çorum İmam Hatip Lisesi Talebesi Sümeyye Sena Özkabakçı’nın Açılış Konuşması Metni:

Değerli misafirlerimiz, MAVİ MARMARA’YI ANMA VE KARDEŞLİK GECEMİZE hoş geldiniz. Gazeteci Yazar Ahmet Varol beyefendiye de programımıza teşrifinden dolayı teşekkür ediyorum.

Çorum İHH Mavi Marmara saldırısının ikinci yıl dönümünde bir dizi etkinlik düzenledi. Kermes, Fotoğraf Sergisi ve Kardeşlik Gecesini tertip etti. Hazırlanan programlarda Çorum İmam Hatip Lisesi talebeleri olarak bizler de İHH Gönüllüsü olarak emeğimizi ortaya koyma gereği hissettik. Çorum İHH yaptığı çalışmalarda bize de görevler verdi.

İHH Gazze konvoyu ve Mavi Marmara Filosu ile tarihe geçecek hayırlara imza atmıştır. Yetim çalışmaları katarakt ameliyatları, su kuyuları, acil yardım çalışmaları gibi birçok konuda, hayır köprüsü olmaya devam ediyor.

Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Allah’ın derdi ile dertlenenlerin, Allah özel dertlerini satın alır. Allah’ın derdi ile dertlenmeyenleri Allah, özel dertleriyle baş başa bırakır. “

Allah’ın Resulü bizlerin neler yapması gerektiğini en güzel şekilde ifade ediyor. Allah’ın derdi, elbette Müslümanların derdidir. Eğer, bu dertlere kulak tıkarsak kendi derdimizde boğulacağımızı, hayatımızı boş şeylerle tamamlayacağımızı söylüyor. Bu işler yalnız yapılamayacak kadar büyük işlerdir. Bundan dolayı birbirimize destek olmak zorundayız.

Müslümanlara, büyük görevler düştüğünün farkındayız. Hayatın, menfaat ile ölçüldüğü bu çağda, Allah Rızasını iyi öğrenmeliyiz. Hayatımızı Allah Rızası ile ölçmeliyiz. Allah Rızası ne demektir? Allah’ın nelere rızası vardır, nelere rızası yoktur? Hayatın sırrı da burada değil mi? Allah’ın rızası için hareket etmek... Hayatımızı onun rızasına endekslemek… Yalnızca, ondan istemek ve yalnız ona ibadet etmek… Yalnızca onun rızası için çalışmak…

Mavi Marmara, Allah Rızası için yola çıkmış, Müslümanların derdini dert edindikleri için, Gazze’ye doğru yol almıştır. Şehitler, Allah Rızası için şehit olmuş, gaziler, Allah Rızası için yaralanmış, gemideki tüm yolcular, Allah Rızası için yollara düşmüştür. Gemi, Gazze’ye ulaşamasa da üzerine düşeni yapmış ve Siyonist İsrail’in maskesini düşürmüştür. Dünya bir kez daha bu katillerin gerçek yüzünü görmüştür. Biz, özgür Filistin’de, Müslümanların ilk kıblesi, Mescidi Aksa’da, namaz kılacağımız günlerin geleceğini biliyoruz.

Allah’ın izniyle, diktatör Firavunlar, bir bir yıkılmaya başladı. Bu durum, emperyalistlerin iştahını kabartmaktadır. Zalimler, yeni gelişmelerden yararlanıp, buraları yeni sömürgeler yapmak için, hesaplar yapmaktalar. Ancak biz, âlemlerin Rabbi olan Allah’ın da bir hesabı olduğunu, onların hilelerini başlarına geçireceğine inanıyoruz.

İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım’ın telefonla misafirlere yaptığı selamlama konuşması Özet:

Mavi Marmara’yı anma etkinlikleri bir il hariç seksen ilde düzenlendiğini filoya katılan farklı din ve uyruklularında kendi ülkelerinde benzer etkinlikler düzenlendiğini belirtti. Şu an Arap baharı diye tanımlanan olayları bizler İslami uyanış olarak görüyoruz. Konuşmasını dualarla tamamladı…

Mavi Marmara Aktivisti Selim Özkabakçı’nın Yaptığı Konuşma Özet:

İki yıl önce, otuz bir Mayıs sabahı, Siyonist askerlerin saldırısına uğramıştık. Gemide, savunmasız insanlar ve çocuklar vardı. Amacımız, Siyonist İsrail’in ablukaya alarak aç bıraktığı, ölüme terk ettiği Gazze’ye, insani yardım ulaştırmaktı. Dünyanın gözü önünde yapılan bu saldırıda dokuz kardeşimiz şehit oldu, elliden fazla kardeşimiz de yaralandı. İki yıldır, koma durumunda olan bir kardeşimiz var.

Bu konuda, her kes bir şey söyledi. Kimisi, otoriteden izin alınsaydı yardımlar ulaşır, insanlar ölmezdi, dedi. Kimisi, bunlar ölmeye gitti; bilerek ölüme gidenler şehit olmaz, dedi ama gemi yolcularından, şehit ailelerinden ve yaralılardan şu ana kadar hiç bir şikâyet duyulmadı. Biz, yaptığımızın bilincindeyiz ve karşılığını rabbimizden bekliyoruz.

Bazıları, böyle işler İsrail’e ve Amerika’ya rağmen gerçekleşemez, onlardan habersiz kimse bir şey yapamaz, diyerek Amerika’ya ve İsrail’e İlahi bir güç yüklüyor. Güya, dünyanın hâkimi bu güçlerin yönlendirmesi dışında, hiçbir iş yapılamaz. Oysa Kur’an, ilahlık taslayan pek çok sapığın, müstezatlara yenildiğini haber vermektedir. Hakta olmak, haklı olmak, durumu tamamen değiştiriyor.

Allah, Müslümanlara yardım ediyor; yeter ki Müslüman gayret etsin ve Allah’a güvensin. Bizler, Allah’ın yardımına inanıyoruz. Rabbimiz, pek çok kez Müslümanları, gaybi yardımlarla desteklemiştir ve desteklemeye devam etmektedir.

İsrail’in, gemi baskınında birçok şeyi, gözden kaçırdığını ve birçok konuyu haber alamadığını gördük. Mesela, gemide üç adet, canlı yayın aracı vardı. İsrail, bunun bir tane olduğunu sanıyordu. Canlı yayını karartıp, saldırıya başladı ancak ikinci araç devreye girdiğinde, dünya kanlı saldırıyı gördü. İsrail’in, ikinci canlı yayın aracını durdurması, bir hayli zaman aldı. Sonra, üçüncü canlı yayın aracı devreye girdi. Bu arada, kanlı baskın görüntüleri dünyanın gündemine düşüverdi. Dünya ayağa kalktı. Böylece İsrail, baskında en büyük hatalarından birisini yapmış oldu. Diğer canlı yayın araçları olmasaydı, saldırı öncesi karartma yapıldığı için kimse, kanlı baskından haberdar olmayacaktı. İsrail, baskın sonrası, şöyle bir serzenişte bulundu: Biz, bu hatayı nasıl yaptık? Biz üçlü bir canlı yayın ağının olabileceğini niye tahmin edemedik ya da neden bu istihbaratı alamadık.

İsrail’in bir diğer hatası şuydu: Siyonist askerler bu işin uzmanı idi. Hesaplarına göre, karartma yapıp, dört dakikada baskını bitirip, gemiyi ele geçireceklerdi. İstihbaratları, bu yöndeydi ama yine hesapları tutmadı. İki saat sonra, dünya kanlı baskına şahit oldu ve tamamen kontrolü ele almaları ise altı saat sürdü. Oysa Siyonistler, uzun zaman hazırlık yapmışlar ve istihbarat toplamışlardı. Sonuç, İsrailliler açısından fiyasko… Biz, biliyoruz ki Allah bize yardım etmeseydi; İsrail, bu berbat duruma düşmeyecekti.

Bu olay, İsrail’in de hata yapabileceğini, onların ilahi bir güçleri olmadığını, her türlü haberi alamadıklarını göstermektedir. Onlar da sıradan insanlar… Onları biz büyütüyoruz. Oysa batıl, var sanmaktır. Batılı gerçek yapan biziz. Biz, batıldan kaçtığımız ve yüzleşmediğimiz sürece, o bir gerçekmiş gibi, bizi kovalamaya devam edecektir.

Mavi Marmara olayından, tüm dünya ders çıkardı. Batıl, mücadele sistemini yeniledi ama Müstazaflar da mücadele sistemini yeniledi. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Bu da şunu gösteriyor ki artık Mavi Marmara, Mustezaf ve Mustekbir mücadelesinde bir milattır. Artık Mavi Marmara’dan önce, Mavi Marmara’dan sonra, şeklinde olayları düzenleyebiliriz.

Bir yazar ağabeyimiz, şöyle söylemişti: “İki tür insan vardır; birisi ağaç mizaçlı diğeri köpek mizaçlı… Ağaç, köklerini toprağa, dallarını göğe salar.  Köpek ise, kovalarsın kaçar, kaçarsın kovalar. İşte, hak batıl örneği…

Mavi Marmara olayıyla biz, İsrail’in sapıklığını ve zulmünü tüm dünyaya gösterdik. Ben, Mavi Marmara’nın amacına ulaştığına inanıyorum. Mavi Marmara ile birlikte, Gazze ablukasını tüm dünyanın gündemine getirdik. Filistin’deki olayların gerçek yüzünü ortaya çıkardık. Gazze’deki halkın acısını herkes gördü. Elbette bu durum Filistin halkına moral olmuştur. Elbette, artık Gazze daha umutlu ve daha cesaretlidir.

Bir de bu olayın, Türkiye cephesi var. Ak Parti Hükümeti Mavi Marmara meselesinde çok şey söyledi ama söylediklerinin gereğini yerine getirmedi. Başka ülkelerde, uluslararası davalar açıldığı halde, hala Türkiye’de dava yok. Türkiye’de hiçbir savcı, Katil İsrail’e dava açmadı. Mavi Marmara’nın şehit aileleri ve yaralılar, dava açılması için adalet bakanı ile görüşmek istediler ama bu talepleri beş kez geri çevrildi.

Başbakanın, beş şartı ne oldu? Bu şartlardan birisi İsrail’in özür dilemesi değil miydi? İsrail, tazminat ödemeyecek miydi? Türkiye’den İsrail’e dava açmadan, bunlar nasıl geçekleşecek?  Gidip başka ülkelerde mi bakalım davamıza? Mavi Marmara davası bir an önce açılmalıdır. Hükümet, böyle bir davanın açılmasını engelleyen durumları kaldırmalıdır.

Şu sıralar tüm filo katılımcıları, kendi şehirlerinden davalar açmaya hazırlanıyor ve ben de nasip olursa, Çorum’dan İsrail’e dava açmayı düşünüyorum. İnşallah, bu davalar kabul edilir ve İsrail mahkûm olur. Böylece, katiller ceza yedikleri ülkelerde, ellerini kollarını sallayıp gezemesinler.

Tazminata muhtaç değiliz biz. Biz, bu harekete katılırken, bu sonuçlara hazırdık. Hacca giderken yaptığımız gibi, borçlarımızı ödeyip, helallik alıp, öyle yola çıkmıştık. Şunu demek istiyorum: İsrail mahkûm olsun ve alçaklığın bedeli ödensin. İstediğim bu.

Aslın da biz, bu zalimlerin İslam’a göre yargılanmalarını ve kısas edilmelerini isterdik ama şartlar uygun değil. İnşallah o günler de gelir. Bize yapılanın aynısıyla karşılık verilir. Bizi ancak bu rahatlatır.

Siyonist İsrail, yeni tavırlar geliştiriyor. İsrail eskiden pisliğini örtmeye çalışırdı. Şimdi, pisliğini örtmek yerine, yaptığı bu pis işlerde kendine haklılık payı çıkarmaya çalışıyor. Bu tavrını da insanlara doğal bir durummuş gibi sunuyor. Çok ince taktiklerle, insanları kandırıyor.

Gazze’ye kimyasal silahlarla saldırdı. 1500 savunmasız kadın ve çocuğu öldürdü. Yaptığı bu alçaklıktan utanıp, suçunu örtmeye çalışmak yerine, büyük bir iş yapmış gibi bunu başarı olarak sunmaya çalışıyor. Kimyasal silahlarla saldırmayı meşru bir olay durumuna sokuyor. Bunu da insanlara yutturuyor. Karşı taraf için Gazze’liler, bize taş attı, soba borusundan roketle saldırdı, bizi yaraladılar diye mazlumiyet tavrı takınıyorlar. Ama biz biliyoruz, İsrail aşağılık kompleksine sahiptir. İsrail, tarih boyunca onun bunun coğrafyasında, ona buna kul köle olmuş bir topluluktur. Birçok millet, İsrail’in sırtından sopayı eksik etmemiştir. Bu durum onların yapılarında, onulmayacak yaralar açmıştır. Onlar iflah da olacak değillerdir. Tedavi ve benzeri onamalar, İsrail’e kar etmez. Eskiler, bu problemin çözümünü bulmuştu. Güçleri ellerinden alınıp, yeryüzüne dağıtmak… Bence bugünün çözümü de bundan başka bir şey değildir.

Gazeteci Yazar Ahmet Varol’un Konuşma Metni Özet:

Geceyi tertip edenlere ve katılımcılara teşekkür ederim. Yol arkadaşlığı, insanı tanımanın yollarından biridir. Selim bey ile iki kutsal yolculukta arkadaş olduk. Mavi Marmara bize ölümün soğuk yüzünü gösterdi, şehitlerimizin gülen yüzünü gördüğümüzde ise şehadetin gülen yüzünü görmüş olduk. İsrail bizi sorgulamaya başladığında İsrail’e ilk defa mı geldiğimizi sordular. Ben İsrail’e hiç gelmedim, şu anda da İsrail de değilim dediğimde çok sinirlenerek gitti. Oysa bana Türk konsolosluğundan geldiğini söylemişti ve bize yardım edecekti.

Bu zamana kadar çok yolculuk yaptım ama bu iki yolculuk kadar yolculuk yapmadım. Tüm zorluklara rağmen en tatlı yolculuktu bunlar (Gazze Araç Konvoyu ve Mavi Marmara yolculukları )

Bu günlerde kıymetli anma günlerini yaşıyoruz. Bunlardan biri nekbe’dir. Anlamı yeni felaket demektir.14.05.1948 tarihinde Siyonist terör örgütleri (bu tanım uluslar arası polis kayıtlarında o zaman böyle geçiyordu)bir deklarasyon yayınlayarak İsrail adı altında bir devlet kurduklarını açıkladılar. O zaman birleşmiş milletler kaynaklarında da bunlar terör örgütü olarak geçiyordu. Bu teröristlerin kurduğu İsrail devletini abd tanıdı.

Bu talibanın Afganistan’ın bir bölümünde bir devlet kurup da dünyanın beklenen tavrını kıyasladığımızda ne demek olduğu daha net anlaşılır.

Uluslararası hukuka göre de özel mülke müdahale edilemez. Buradan hareketle Siyonist İsrail Filistinlilerin topraklarını işgal ederek yurtlarından çıkarmıştır. İsrail işgalcidir. İsrail propagandasında Filistinlilerin topraklarını sattıklarını söylemiş tir tir. Oysa İsrail topraklarının %95 inin sahipsiz toprakların istimlak i ile İsrail’e mal etmiştir. İsrail 250 dönüm arazi satın almıştır. Bunları satanlarda Filistinli değil Ürdünlüydü. Diğer bir propagandaları ise halksız vatana halk vatansız halka vatan bulduk şeklinde idi. yani İsrail’in elinde tuttuğu toprakların boş arazi olduğunu iddia etmiştir.

Suriye meselesine gelince bilindiği gibi Arap ülkelerinde zalime karşı başkaldırı başladı. Ben araç konvoyunun ve mavi Marmara’nın Arap gençlerinin harekete geçmelerine ivme kattığına inanıyorum. Baba Esad büyük oğlunun cumhurbaşkanlığına hazırlamıştı, o trafik kazasında ölünce Esad’ı getirmek zorunda kaldı, fakat anayasada cumhurbaşkanlığı için 40 yaş sınırı vardı. Esad 34 yaşında idi.meclis toplanıp alt yaş sınırını 34 yaşa çekti ve Başar cumhurbaşkanı oldu.

Mavi Marmara olayını merak eden Beyrut’ta ki Ermeniler, Dürziler, Müslümanlar katılmış olduğum konferans ile meraklarını giderdiler. Arap ülkelerindeki ayaklanmalarda İsrail ve ABD elbette rahatsızdır. Dolayısıyla bu ayaklanmaların arkasında İsrail ve ABD vardır, komplo teorileri geçersizdir.

Abd’den önce Suriye’deki sosyal olayı örmek gerekir. Suriye’de tam anlamıyla bir zulüm vardır. Mısırda ben Müslüman kardeşler cemaatindenim denebiliyordu. Suriye’de bunu söylemenin cezası ölümdür (anayasa 49.madde) bu sosyal gerçeklerdir ki Suriye halkını ayaklandırmıştır.

Zulüm hiçbir gerekçe ile meşrulaştırılamaz, Suriye’nin stratejik konumu nedeni ile oradaki zulme göz yumamayız. Filistin için öneminden dolayı Suriye halkına yapılan zulme göz yummak Filistin davasını saptırmak olur. Ayrıca baas rejimi gidip direnişçiler hükümet olunca Filistin e karşı cephe alacakları konusunda bir delilimiz yoktur. Dolayısıyla Suriye konusunu iyi okumalıyız. Bir tarafta baas zulmü diğer tarafta camilerden başlayan hareket vardır, cihat vardır. Suriye de insanların gözleri önünde eşine tecavüz edilmektedir. İnsanlara küfür sözü söyletilmeye Beşar’dan başka ilah yoktur söyletilmeye çalışılmaktadır. Ben Suriye olaylarından önce yaptığım Suriye ziyaretimde halkın imanına şahit olmuşumdur. Özgürlük hakkını isteyen insanın yanında olmak bizim imanımızın gereğidir. ABD ve NATO’nun Suriye ye müdahale düşüncesi yoktur.

Haksöz Haber

corum_ihh_mavimarmara.jpg

corum_ihh_mavimarmara-(2).jpg

corum_ihh_mavimarmara-(3).jpg

corum_ihh_mavimarmara-(5).jpg

 

HABERE YORUM KAT

1 Yorum