1. YAZARLAR

  2. Ahmet Altan

  3. CHP ve Suriye
Ahmet Altan

Ahmet Altan

Yazarın Tüm Yazıları >

CHP ve Suriye

17 Kasım 2011 Perşembe 12:01A+A-

Suriye’de o bildik deyimle “geri sayım” başladı.

İki çok ciddi gelişme oldu.

Birincisi, muhalif güçler, Hava Kuvvetleri İstihbaratı denen ve bizdeki JİTEM üyelerinin “beyaz Toros” arabalarla dolaşması gibi “beyaz Kia”larla dolaşarak ölüm ve dehşet saçan kuruluşun binasını “roketle” vurdular.

Suriye ordusundan kaçan askerlerle komutanların katılımıyla güçlenen Suriye muhalefeti böylece “silahlı mücadeleye” girmiş oldu.

İstihbarat binasını “roketle” vurmaları da muhaliflere belirli güçler tarafından silah desteğinin başladığını gösteriyor.

İkincisi ise Fransa’nın Suriye’den büyükelçisini geri çekmesi.

Suriyeli yöneticiler “biz Libya değiliz” diyorlardı ama en azından bu başlangıç Kaddafi macerasının başlangıcına çok benziyor.

Bundan sonrası adım adım iç savaşa gitmektir.

Ne kadar sürer, hangi aşamalardan geçer bilemeyiz ama Esad’ın çöküşünün başlangıcını yaşadığımızı söyleyebiliriz.

İç savaşın başlamasıyla birlikte dünyanın da hem muhalif güçlere desteği, hem de Esad’a baskısı herhalde gittikçe artacak.

Çok önceden Suriye muhalefetini resmen destekleyen Türkiye’nin de, PKK’yla bağlantılı olduğundan kuşkulandığı Esad’ı sıkıştırmaktan geri kalmayacağı çok açık.

Arap Birliği zaten Suriye’nin üyeliğini askıya aldı.

Esad’ın etrafındaki çemberi ağır ağır daraltıyorlar.

Çember her daraldığında muhaliflere katılım da artacaktır sanıyorum.

Ortadoğu’daki dengeleri çok ciddi biçimde değiştirecek olan Suriye’deki gelişmelerden “iç politikaya” bir çengel attığımızda karşımıza CHP’nin politik körlüğü çıkıyor.

AKP hükümeti Suriye’deki muhalifleri desteklerken CHP, kendi halkını öldürten Esad’ı destekledi.

Daha iki hafta önce bir CHP heyeti Şam’daydı.

Esad yandaşlarının Türk büyükelçiliğine saldırıp bayrağı yakmalarından sonra CHP Esad’ı desteklemekten vazgeçti ama bu “ideolojik” bir vazgeçiş değil.

İdeolojik olarak Esad’ı ve politikalarını destekliyorlar, Esad yandaşları bayrağı yakmasaydı bu desteği sürdüreceklerdi.

Bir politik parti, hemen burnunun dibindeki gelişmeler konusunda bu kadar öngörüsüz olabilir mi?

Esad’ın hem Türkiye’yle hem dünyayla çatışacağını gerçekten daha önce göremediler mi?

Eğer Suriye’deki gelişmelerin gidişatını bile kestiremiyorlarsa partideki onca “beyin” ne işe yarıyor?

Bu, işin politikle körlükle ilgili olan yanı.

Tabii, bir de ideolojik tercih var ortada.

Bir “kitle” partisi kendi halkını katleden bir diktatöre sahip çıkarken kendi halkına nasıl bir mesaj veriyor?

Halkla bir diktatör arasındaki çatışmada “diktatörü” tercih eden bir partinin kendi halkıyla ilişkisi ne?

Suriye’deki tercihi CHP’nin aynı zamanda Türkiye’deki tercihini de ortaya koymuş olmuyor mu?

Diktatörleri ve diktatörlükleri destekleyen bir partinin halktan oy beklemesi mümkün mü?

Halktan oy beklemiyorsa, hangi amaçla siyaset yapıyor?

Türkiye’de diktayı, darbeyi destekleyen, “bu cahil halktan” kurtulmak için askerî istibdada razı bir kesim bulunuyor, CHP de onların oylarına talip göründüğü kadarıyla.

Siyaseti yok etmek için siyaset yapıyor yani.

Ama yıl 2011, askerî vesayete karşı çıkan AKP oylarını arttırıyor, dünyada diktatörler birer birer yıkılıyor, böyle bir zamanda ve böyle bir dünyada kendine bir gelecek görüyor mu CHP?

Neden halkına değil de askere ve diktaya dayanan bir politikayı destekliyor?

CHP’nin bugünkü politikasıyla başarılı olma şansı yok, gittikçe daha da azalan dikta yanlısı bir azınlığı temsil eden bir parti olarak eriyip gideceğini tahmin etmek çok da zor değil.

Ama ana muhalefet partisinin geçmiş yüzyıllarda kalması, geleceği değil geçmişi temsil etmesi, kendi halkından kopması, asıl büyük dinamizmi ve sahici bir hareketi temsil eden BDP’nin de bu geri çizgide yer alması, AKP’yi siyaset yarışında yapayalnız bırakıyor.

AKP dokuz yıllık iktidarı döneminde hiçbir büyük sorunu kalıcı biçimde çözemedi ama sürekli oyu artıyor.

Sadece “değişim istediğini” söyleyerek halkın kalbini kazanabiliyor ve rakipleri değişime karşı çıktığı için AKP’nin gerçek bir değişim için kendisini zorlamasına bile gerek kalmıyor.


“Arap Baharı” her ülkede “iktidarı” sarstı ama bizde sanırım muhalefeti çarpacak.

Çünkü o “baharın” devirdiği diktaları bizde muhalefet temsil ediyor.

O yüzden de zaten iktidara gelmenin hayalini bile kuramıyorlar, AKP’yi iktidar yarışında yapayalnız bırakıyorlar.


[email protected]

TARAF

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum