1. YAZARLAR

  2. Fatma K. Barbarosoğlu

  3. "Büyüyünce terörist olacağım"
Fatma K. Barbarosoğlu

Fatma K. Barbarosoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

"Büyüyünce terörist olacağım"

15 Mayıs 2009 Cuma 13:27A+A-

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "Kürt açılımı"nı; Ankara'ya uçmak için beklerken Urfa hava limanında dinledik. Cumhurbaşkanı'nın "açılımı" haftaya damgasını vurdu. Bu vesile ile Urfa'nın bir köyünde -ki bu köyde Arap asılıların çoğunlukta olduğu söyleniyor- karşılaştığım "manzara"ları sizinle paylaşmak istiyorum.

Diyeceksiniz ki kitap şenliğindeydin hani Urfa köylerini gezmek de nereden çıktı?

Nereye gidersem gideyim şehrin ille de en fakir semtlerini görmek isterim. Pek çok kişi tarihi turistik yerleri tercih eder. Ben önceliği yaşanan fakirliğe veririm. Çünkü tarihi turistik yerlerin belgeselleri vardır. Kitapları vardır. Benim gözlerimin kameranın gözleri ile yarışacak durumu yoktur. Oysa yaşanan fakirliği ille de kendi gözlerimle görmek isterim. En çok fakir semtlerde dolaşırken, Rabbim emanetini layıkıyla taşıma gücü ver diye dua ederim. Emanet!. Fakirler bize Allah emaneti değil mi?

Bir organizasyonla bir şehre vasıl olmak söz konusu olduğunda, hiç kimse ile irtibat kurmadan giderim. Bakalım bu defa kimin misafiri olacağız merakı içinde. Bize Urfa'da ev sahipliğini Türkçe öğretmeni Şeyma Selçuk yaptı. Bir tek Şeyma'nın varlığı kendimi yazar olarak hissetmeme yeterdi. Yetti nitekim.

Şeyma Selçuk ile tamamen tesadüfi olarak karşılaştık. Benim okuma yapacağım salonda öğretmen olarak görevli idi. Onun heyecanı okuyucusuz kaldığım/kalacağım günler için yeter sanıyorum. Okuyucu ile karşılaşmanın şöyle iyi bir tarafı var: Okuyucunuza kendinizi izah etmeniz gerekmiyor. O sizin nerelerden iz süreceğinizi tahmin ettiği için ona göre bir yol haritası koyuyor önünüze. Nitekim yine öyle oldu. Şeyma Selçuk merkeze çok yakın bir köy okulu olduğunu, kardeşinin ve bir arkadaşının o okulda çalıştığını, okulu görmek isteyip istemeyeceğimizi sordu. Görmek isterdik tabii de öğrencisiz okulu görmenin bir manası olur muydu? Öğrenci varmış. Cumartesi cumartesi? Öğretmenler öğrenciler için cumartesi günleri SBS kursları düzenlemiş.

Okula vasıl olurken güneşte kurumaya bırakılmış tezek dairelerinin yanından geçtik. Demek ki köyde tezek yakan haneler vardı. Çocukluğumda, benzerini Afyon'un köylerinde gördüğüm için yadırgamadım. Ne tezekleri ne tozu. Oysa Urfalılar büyük şehirden gelenlerin aşırı şaşkınlığına aşina oldukları için benim gibilerin hiç şaşırmamasına şaşırıyorlar. Bu tozu, bu yokluğu bilirim ben.

Toz deyince siz bir şey anlamadınız tabii. Şu örnek anlamanızı kolaylaştırır mı bilmiyorum. Köy ilkokulunda bir bilişim odası var. Bilişim odasının kapısının yanında bir ayakkabılık. Ayakkabılığın üstünde burnu kapalı hemşire terlikleri. VAR! İşte bu görüntüye şaşırıyoruz. Öğretmenlerden biri çocukların ayakkabıları tozlu olduğu için, bilişim odasına girerken bu terlikleri giydiklerini söylüyor. Terlikler o kadar tozlu ki beyaz ve lacivert renkleri adeta seçilmiyor. Bu tozlu terlikler öğrencilerin kendi ayakkabılarına göre "temiz" sayıldığına göre, öğrenci ayakkabılarının kirini ve tozunu tahayyül etmekte zorlanıyoruz. Başka bir öğretmen bizim şaşkınlığımızı anlamışçasına, bu defa teknik bir izahta bulunuyor: "Ortalıkta kablolar var. Altı lastik terlik giydirerek can güvenliğine dair tedbir alıyoruz."

Her konunun birden fazla izahı var. Birden fazla hikayesi. Her "Kürt açılımı"nın çözüm değil düğüme bir düğüm daha ilave ederek büyümesinin sebebi; tarihin yükünü ve ağırlığını, ekonominin baskısını, konjonktürün dayatmasını tek bir yerden okumaya kalkmamızla yakından alakası var diye düşünüyorum.

Başlığa gelince… Sınıflarında öğretmenlerini bekleyen öğrenciler dikkatimizi çekiyor. Hepsi de kız. Erkeklerin hepsi bahçede mi? "Haydi kızlar okula" da erkekler nereye peki! Kızlara o klişe soruyu soruyoruz. Soru klişedir ama cevaplar her zaman önemli ip uçlarını barındırır. "Büyüyünce ne olacaksınız?" Şevkle cevap veriyor kız öğrenciler. Dörtte üçü öğretmen diyor, geri kalanı doktor, hemşire diye sıralıyor. Okulun kapısından çıkarken küçücük adeta kavruk bir erkek çocuk ile karşılaşıyoruz. Ona da soruyoruz aynı soruyu. "Büyüyünce terörist olacağım" diyor. Şaşırmamızı, tepki vermemizi umarak.

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT