1. YAZARLAR

  2. Faruk Beşer

  3. Bir sosyalleşme aracı olarak namaz ve cemaat
Faruk Beşer

Faruk Beşer

Yazarın Tüm Yazıları >

Bir sosyalleşme aracı olarak namaz ve cemaat

30 Eylül 2012 Pazar 15:15A+A-

Bu gün sosyalleşme denince; bireyin toplumun uyumlu bir parçası olması, toplumla kaynaşması, ortak tavırlar sergilemesi, toplumun değerlerini benimsemesi, kısaca toplum gibi düşünüp toplum gibi yaşaması anlaşılır.

Bunun karşısında anormallik, bireysellik ve yabancılaşma vardır. Böylelerine aykırı insanlar denir. Sosyalleşme, modernleşme ile gelen yabancılaşmanın doğurduğu yeni bir kavramdır.

Sosyalleşmeyi sağlamak için örgün ve yaygın eğitim kurumları işletilir, çeşitli derneklerin, sivil toplum örgütlerinin kurulmasına, aidiyet bağlarının oluşmasına izin verilir hatta teşvik edilir. Spor kulüpleri bile birer sosyalleştirme aracı görülür.

İslam toplumunun en önemli özelliklerinden birisi cemaat toplumu olmasıdır. Yani birey tek başına bir değerdir, ama cemaate katılırsa sinerji oluşturur ve değerini ona, yüze... katlar. Birey adeta mikro beden ise, cemaat makro bedendir.

Bunu sağlayan en önemli ibadet cemaatle kılınan namazlardır. Gerçi İslam'daki her ibadetin dünyaya, dolayısıyla da topluma bakan bir yönü vardır, ama hiçbir ibadet bunu cemaatle namaz kadar sağlayamaz. Bu günün STK'ları, dernekleri, partileri kısmî ve parça bölük bir sosyalleşme oluşturabilirler. Toplumun tamamı için ortak bir duygu ve değer oluşturamazlar. Her dernek kendi gücü oranında toplumun bir kısmını peşine takar ve ancak kendi içinde ve kısmî bir değer transferi sağlayabilir. Ama namaz en üst seviyede değer üreten, yayan ve paylaştıran bir ibadettir.

Allah Rasulü Efendimiz (sa) 'Müminler bir bedenin organları gibidirler. Nasıl ki bir organınızda bir rahatsızlık olduğunda bütün bedeniniz onu duyar ve rahatsız olur', der. Bireyler de toplumun organlarıdırlar. Eğer bir birey acı çektiğinde bütün bir toplum rahatsız olabiliyorsa bu toplum sağlıklı ve tam sosyalleşmiş bir toplumdur. Bu duyarlılığı cemaatle namaz kılmak kadar hiçbir şey sağlayamaz.

Ancak burada önemli olan, cemaatin de gerçek cemaat olmasıdır. Resmi bir merasim, bir ritüel havası içerisinde insanlar camiye geliyor ve namazını kılan diğer kardeşleriyle hiç görüşmeden evine dönüyorsa, camiler belli sosyal statüdeki insanlara özel camilerse bu cemaat sağlıklı bir cemaat değildir. Bu yüzdendir ki, Cuma namazı kılınan camiin herkese açık olması gerekir.

Elbette burada en önemli görev imamlara düşer. İmam önder olma vasfı edinmişse, sürekli bilgi üretiyor ve cemaatine aktarabiliyorsa sosyalleşme de o derece sağlıklı olur. Hz. Ömer'i düşünelim; namaza başlamadan cemaatine dönüyor, falanca nerede, filanca neden gelmedi... diye soruyor ve gelemeyenler muhtemelen namazdan sonra ziyaret ediliyorlardı. Halleri hatırları soruluyordu.

Cami cemaatleri dernekler, STK'lar gibi değildir. Camilerin hepsi aynı ortak değerleri üretir ve aktarır. Bir camiin cemaati bir başkasına gittiğinde de hiçbir yabancılık çekmez. Oysa bu günün sosyalleşme araçları marjinal düşünceler de üretebilirler. Her topluluk toplum ya da toplumun bir parçası değildir. Yabancılaşmış bireyler olabileceği gibi yabancılaşmış, hatta sapkın gruplar da olabilir. Böyle topluluklar ortak bir kültür oluşturamazlar. Ortak kültür oluşturamayan toplumlar ortak 'ben' duygusuna sahip insan, dolayısıyla medeniyet oluşturamazlar.

Bunu ancak ortak ibadetler ve en çok da cemaatle kılınan namazlar sağlar. Ülke düzeyinde namazın yaptığını, dünya ölçeğinde de belki hac yapar. Şöyle de diyebiliriz: Mahalle camii, günlük, Cuma camii haftalık, bayram namazgâhları yıllık, hac da dünya ölçeğinde ömürlük sosyalleşmeyi sağlar. Hatta burada modern bir kavram olan sosyalleşme dahi çok cılız ve içeriksiz kalır.

Sonra cemaatle namaz kılmak suretiyle oluşan sosyalleşme sadece dünyaya yönelik bir değerler transferi değildir. İşin içinde iman ortak paydasından kaynaklanan sevgi ve kardeşlik duyguları da vardır. Allah'ın, 'müminler ancak kardeştirler', sözü bunu anlatır. 'İman edip Salih amel yapanlar arasına biz meveddet/sevgi koyarız' anlamındaki ayet buna işaret eder.

Ama bütün bunların oluşabilmesi için camilerin asıl fonksiyonlarını yerine getiriyor olmasıyla, imamların da gerçekten imam olmalarıyla mümkündür. O zaman caminin ve cemaatin yaptığının; sosyalleşme kavramıyla dahi anlatılamayacağını, cemaatin bundan öte bir anlam taşıdığını görmüş oluruz. Çünkü sosyalleşme içi boş bir kavramdır, topluma uyum sağlama, toplum gibi yaşama anlamına gelir. Oysa toplum her zaman doğru bir çizgide olmayabilir. Sosyalleşme daha dün, sosyoloji ile birlikte doğan bir kavramdır, oysa İmam ve Cemaat çok derunî anlamlar taşırlar. Yeter ki cami toplayıcı, imam da önder olsun.

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT