1. YAZARLAR

  2. Lale Sarıibrahimoğlu

  3. Bilgi çağında cuntacılık zor iş
Lale Sarıibrahimoğlu

Lale Sarıibrahimoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Bilgi çağında cuntacılık zor iş

08 Temmuz 2009 Çarşamba 17:58A+A-

Son birkaç yıldır, Taraf’ın sayesinde haberdar olduğumuz ve toplumun bir kesimini itibarsızlaştırma ve sindirme amacını taşıyan andıçların varlığı, TSK tarafından yalanlanmadı. Geçen yılki Lahika-1 adını taşıyan ve bu kez işadamlarını itibarsızlaştırmayı amaçlayan andıçın varlığını dönemin genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt doğrulamıştı.

Son olarak yine Taraf’ın, haziran başlarında ortaya çıkardığı ve iktidar partisi ile Gülen hareketini itibarsızlaştırarak, bitirmeyi öngördüğü belirtilen, “İrticayla Mücadele Eylem Planı,” ortalığı karıştırdı. Tartışmalar, belgenin sahte olup olmadığı üzerine yoğunlaştı ama fotokopi olan belgedeki imzanın, Albay Dursun Çiçek’e ait olduğu ortaya çıktı!!!.

Hükümet, varlığını hedef aldığı savlanan eylem planına karşı aldığı bir dizi karşı önlem çerçevesinde, Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk’un, “Geç alınmış ama doğru bir karar,” olarak nitelendirdiği, askere sivil yargı yolunu açan yasal düzenlemeyi, gece yarısı oturumunda çıkarıverdi.

Akabinde planlı MGK toplantısı, 1 temmuz çarşamba günü yapıldı. Toplantı sonrası yayımlanan bildiri kısaydı ama içeride çok ateşli tartışmalar yapıldığı yazıldı çizildi.

Ama kamuoyunun çok merak ettiği bir konu var; o da, TSK içinde bir bütünlük var mı, yoksa Ergenekon gibi illegal yapılanmalar içinde yer aldığı savlanan bazı emekli general ve muvazzaf askerler gözönüne alındığında TSK içinde ciddi bir bölünme mi var?

TSK’nın sivil demokratik denetimi sağlanmadığı sürece bu sorulara net yanıt vermek çok zor.

Ancak yaşadığımız dünyadaki adeta nefes kesen bilgi çağını, çeşitli kurumlar kendi kötü amaçları için kullansa dahi, Türkiye’de de artık hiç kimse, 1960’da genç subayların giriştiği türden üstlerine meydan okuyarak ve habersiz, darbe yapma ya da andıçlar ve eylem planları hazırlama lüksüne bugün sahip değil zannediyorum.

Diğer yandan, eski Sovyet rejimini andırır bir biçimde halen Türkiye’de, gerek TSK gerekse sivil kurumlarda, herkes birbirini izleyip, fişleyebiliyorsa, bir subay ya da muadili bir sivil memurun, kariyerini ciddi şekilde tehlikeye atarak üstlerinden habersiz, eylem planları, andıçlar hazırlaması pek mümkün görünmüyor.

Örneğin, TSK içinde, gayrı resmî düzeyde, subayların birbiri hakkında bilgi toplamaları sonucu, kimler yolsuzluklara bulaşmış ya da kimler, askerî hiyerarşiyi bozucu eylemlerde bulunmuş çok rahat ortaya çıkartılabiliyor.

Askerî ve sivil istihbarat birimleri, tek çatı altında toplanmayıp, bu birimler üzerinde sivil demokratik denetim sağlanmadığı sürece de, her kurum diğeri hakkında gizlice bilgi toplamaya devam edecek.

Benim tahminim, üstlerinden habersiz kimsenin kendi başına oturup eylem planları yapmayacağıdır. Bilgi çağında ve üstelik de herkesin birbirine karşı istihbarat yaptığı Türkiye’de cuntacılık artık zor iş.

Demokratikleşmeye odaklanmadığımız sürece, birileri tepeden toplumu biçimlendirme arayışlarını hep sürdürecek.


Darbecilerle haşir neşir olmak ve gazetecilik

Kimi elemanları, anayasal suç olan darbe hazırlığı yaptıkları iddiasıyla tutuklananlarla işbirliği yapmakla suçlanan bir gazetenin bazı köşe yazarları, aralarında benim de bulunduğum bir grup gazetecinin iki hafta önce Washington’a yaptıkları ziyareti dolamışlar dillerine. Bu ziyaretle ilgili, kendi meşreplerine uygun, ipe sapa gelmez yorumlar yaparak kendilerini hem komik duruma düşürüyorlar hem de küçültüyorlar.

Bir tanesi, gazetecilik çerçevesinde Amerikalı yetkililerle ve bazı düşünce kuruluşlarıyla yaptığımız görüşmelere ilişkin, “Yeni Gazetecilik Türü,” diye anlamsız bir başlık atarken diğeri kendince senaryo üretip, Amerikalı yetkililerle temaslarımızda Türkiye için aracılık yaptığımızı savlamış. Biri, Washington temaslarımızın kapalı kapılar ardında yapıldığını belirtirken diğeri, görüşmelerimizden aldığımız izlenimleri yazdığımız kimi haber ve yorumlara atıfta bulunup, aracılık yaptığımızı iddia etmiş. Yani biri, Washington temaslarımızdan edindiğimiz bilgileri kendimize sakladığımızı öne sürerken diğeri kamuoyu ile paylaştığımız kimi bilgilerin bazı bölümlerini aktarmış. Anlayacağınız çelişki içindeler.

Oysaki diğer pek çok gazeteci gibi ben de, söz konusu bu gazetede çalışırken de gerektiğinde karşı tarafın koyduğu kurallar içinde kalarak, bilgi aktarımı yapardım.

Bu şahıslar gazeteciliği zaten unutmuşlar, içlerindeki darbeseverleri, yargıdan kurtarma arayışındalar. Bu arada, ne idüğü belirsiz haber sitelerinin, uydurma haberlerinden alıntı yaparak, etrafa çamur atmakla meşguller. Eh, gerçek gazetecilik zor iş, herkes yapamaz.

TARAF

YAZIYA YORUM KAT