1. YAZARLAR

  2. Roni Margulies

  3. Bağımsız yargı da neymiş
Roni Margulies

Roni Margulies

Yazarın Tüm Yazıları >

Bağımsız yargı da neymiş

28 Nisan 2010 Çarşamba 14:57A+A-

Cumhuriyet gazetesinde Emre Kongar’ın köşe yazıları ilgimi çekti iki-üç hafta önce.

İki sol partinin anayasa değişiklik paketi karşısındaki tutumlarını iki ayrı yazıda özetledikten sonra, “Yarın da Halkın Kurtuluş Partisi ile devam edeceğim”, demiş, “özellikle genel sekreterinin anlattıkları çok ilginizi çekecek sanırım”.

Çekecekti kuşkusuz, ama üç gün üst üste Cumhuriyet almayı midem kaldırmadı, genel sekreterin anlattıklarını okuyamadım.

Halkın Kurtuluş Partisi, flamalarına “Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşımız” sloganını yazan parti. Pankartlarında kalpaklı Mustafa Kemal ile Lenin’in yan yana yer aldığı parti.

Kongar, bu üç “sol” partinin anayasa karşısındaki tutumlarını Cumhuriyet okurlarıyla niye paylaştı dersiniz?

Partilerle Cumhuriyet’in tutumları aynı da ondan!

Partilerden biri diyor ki, “AKP’nin gündeme getirdiği anayasa değişiklik paketi kendi iktidarını güçlendirme niyetinin bir ürünüdür. AKP’nin 12 Eylül Anayasası’nın yarattığı kurumlarla bir sorunu yoktur. AKP’nin amacı bu kurumları ele geçirerek kendi tekelci iktidar yapısını kurmaktır”.

Öbürü diyor ki, “AKP, bu değişiklikleri kendi iktidarını güçlendirmek, mutlaklaştırmak ve yıkıcı icraatlarını hızlandırmak için arzulamaktadır”.

Biri diyor ki, “AKP’nin gerçek bir yargı reformuna niyeti yoktur.. AKP, bırakın yargının siyasal iktidara bağımlı olmaktan kurtarılmasını, kendi siyasi iktidarına bağımlı bir yargıyı istemektedir. Anayasa değişikliği paketindeki maddeler bu yöndedir”.

Öbürü diyor ki, “Paketin odağında yüksek yargıyı hedef alan kapsamlı ve kabul edilmesi olanaksız öneriler yer alıyor. Hükümet partisi kimseye hesap vermemek, hiçbir kuralla sınırlanmamak, her konuda son sözü söylemek istiyor”.

Biri diyor ki, “Emekçiden, ezilenden yana olmayan, halkı oy verme dışında dikkate almayan hiçbir usule destek yok. AKP’ye de destek yok!”

Öbürü diyor ki, “Emekten yana partilerin, sendikaların, aydınların bu paket karşısındaki biricik tutumu, topyekûn ve ikirciksiz ret olmalıdır”.

Bunları diyen, “sol” partiler!

Birinci iddia şu: AKP, değişiklikleri kendi çıkarları için yapıyor.

Kuşkusuz. AKP kendi çıkarlarını düşünüyordur tabii. Deli değil ya. Ama konu AKP’nin ne düşündüğü değil ki. Ne yaptığı.

Ne yaptığı açık. 12 Eylül Anayasası’nı deliyor. Hem de Anayasa Mahkemesi, YAŞ, HSYK, Yargıtay gibi 12 Eylül toplumunun temel kurumlarından bazılarını zayıflatarak deliyor. Bu arada AKP kendini de düşünüyormuş, bize ne? Bu kurumların zayıflaması “emekten yana partilerin, sendikaların, aydınların” işine gelir mi, gelmez mi? Açık ki, gelir.

İkinci iddia şu: AKP, yargıyı bağımsız kılmıyor, siyasi iktidara, yani kendine bağlıyor.

Yoo, siyasi iktidara bağlamak, kendine bağlamak anlamına gelmez. AKP ilelebet hükümet mi olacak? Beğenmeyen, AKP’yi seçimlerde devirir, yargı da AKP’ye bağlı olmaktan çıkar.

Ayrıca, siyasi iktidara, yani halkın seçilmiş temsilcilerine bağlamayacak da nereye bağlayacak?

Anlaşılan, bu “komünist” partilerin istediği, yargıya hiç dokunmayalım, olduğu gibi kalsın! Genelkurmay brifinglerine gitsin, Genelkurmay’ın beğenmediği partileri kapatsın. Bağımsız kalsın yani!

Ama bi dakka ya! One minute!

Ne bağımsız yargısı? “Komünist” olduğunu iddia eden partiler böyle bir şeyi nasıl düşünebilir? Hiç mi Lenin okumamışlar?

Okumamışlarsa, hatırlatayım: “Devlet , en güçlü sınıfın, ekonomik bakımdan egemen olan ve bu sayede siyasal bakımdan da egemen duruma gelen sınıfın devletidir. Modern temsilî devlet, ücretli emeğin sermaye tarafından sömürülmesinin aletidir.”

Yani Marx’ın devlet teorisiyle aşina olanlar için, günümüzün konusu, AKP’nin yargıyı bağımsızlaştırıp bağımsızlaştırmadığı değildir. Yargı bağımsız filan olmaz; son tahlilde her zaman egemen sınıfa bağımlıdır.

Konumuz, bağımlı olup olmayacağı değil, kime ve nasıl bağımlı olacağı. Çünkü “son tahlilde egemen sınıfa bağımlı” olması başka şeydir, doğrudan, bire bir, kafadan Genelkurmay’a bağlı olması başka.

Birincisini ikincisine tercih etmemek biraz garip olmuyor mu komünistler için?


[email protected]

TARAF

YAZIYA YORUM KAT