1. YAZARLAR

  2. Hüseyin Gülerce

  3. Avrupa Birliği, asimetrik savaşta hangi tarafta?
Hüseyin Gülerce

Hüseyin Gülerce

Yazarın Tüm Yazıları >

Avrupa Birliği, asimetrik savaşta hangi tarafta?

18 Aralık 2009 Cuma 02:30A+A-

Genelkurmay Başkanı Org. Sayın Başbuğ, bu defa bir harp gemisinden konuştu.

Bunu özellikle yaptığını ve herkesin de, ne demek istediğini, anladığını söyledi. Konuşması savcılara, siyasilere ve akademisyenlere yönelik tehditler de içerdiği için, harp gemisinin seçilmesi hem manidar hem de yadırgatıcıydı. Bu yüzden konuşmasını "muhtıra" olarak niteleyenler oldu.

Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı, asimetrik psikolojik harekât yürütenler kimse, Allah onların belasını versin. Çünkü "bu coğrafyada, güçlü olmayan devletler hayatta kalamaz. Milli gücün asli unsurlarından birisi de askeri güçtür. Etkin ve caydırıcı niteliklere sahip bir silahlı kuvvetlere sahip olması, bir ülkenin beka sorunuyla direkt ilgilidir." Türk ordusunu, kim zaafa uğratmak istiyor, kim onu milletinden koparmaya çalışıyorsa, Allah onlara fırsat vermesin...

Ancak, bu ordu demokrasiye, milletin seçtiklerine ve meşru iktidara da saygılı ve bağlı olmalıdır. On yılda bir darbe yapan, başbakan, bakan asan, parlamentoya el koyan, siyasî partileri kapatan, seçtikleri sivillere darbe anayasaları yaptıran, işini gücünü bırakıp andıçlar hazırlayan, vatandaşlarını dost kuvvetler-düşman kuvvetler listelerine sokan, yazarları, gazetecileri, işadamlarını, akademisyenleri hedef gösteren, yüksek yargı mensuplarını Genelkurmay karargâhında toplayıp hukukun sınırlarını çizen, Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhtıra yayımlayan bir ordunun komutanlarını, kimse kusura bakmasın eleştirmek zorundayız. Ordumuzu değil, onu yönetenlerin zihniyetini, vesayet anlayışlarını eleştiriyoruz. Korkup, sinip takiye mi yapalım? Devletimiz, milletimiz, insanımız için doğru bildiğimizi; hakaret etmeden, nezaket kuralları içinde söylemeyelim, yazmayalım mı? Askerlerin var da, bizim onurumuz yok mu? Üstelik bu eleştirilere, asli vazifesine dönmesi ve daha güçlü olması için asıl ordumuzun ihtiyacı var.

Bütün resmi açıklamalarda, Genelkurmay Başkanlığı, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğini destekliyor. Ama nedense AB ilerleme raporlarında, kendisine yöneltilen eleştirilere bugüne kadar hiç cevap verilmiyor... İki ay önce, 14 Kasım'da Türkiye ile ilgili yayımlanan 11. AB İlerleme Raporu'nda şu yazılanları bir daha hatırlayalım:

"Ergenekon davası, askeri, - subayların da dâhil olduğu- ciddi suçlamalar içeriyor. Bu dava Türkiye'nin demokratik kurumlarının ve hukukun üstünlüğünün, düzgün işlemesine güveni artırmak için bir fırsat. Silahlı Kuvvetler siyaseti etkilemeye resmî ve gayri resmî mekanizmalarla devam etti. Üst rütbedekiler, görev alanlarının dışına çıkarak iç ve dış siyasi konularda görüşlerini birçok kez ifade etti. Bunlar arasında Kıbrıs, etnik yapı, Güneydoğu, laiklik, siyasi partiler ve askerlik dışı diğer konular vardı. Birçok kez, Genelkurmay, siyasetçilere ve basındaki haberlere kamuoyu önünde tepki verdi. Genelkurmay Başkanı, nisandaki basın toplantısında, Ergenekon davasıyla ilgili yorum yaparak yargıyı baskı altına aldı. Bazı üst rütbeli subaylar, yargılanan askerlere destek verdi. Askerî bütçe ve harcamaların, yasal gözetimini güçlendirmekle ilgili hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Savunma harcamalarının, parlamento gözetimi, tam olarak güvenceye alınmalı. Askeri darbe sonrasında yapılan anayasanın, temel özgürlükleri AB standartlarında güvenceye alacak şekilde, değiştirilmesi gerekiyor."

Evet, AB böyle diyor. Şimdi soru şudur: TSK, bugün itibarıyla, Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyor mu, desteklemiyor mu? TSK'ya karşı yürütüldüğü söylenen asimetrik psikolojik harekâtta, AB de düşman safında mı yer alıyor? Şayet AB üyeliğimiz desteklenmeye devam ediliyorsa, yukarıdaki eleştirilere bir cevap verilmesi düşünülüyor mu?

Hükümetin durumu gerçekten çok zor. Demokratikleşmeye tavır koyan anayasal kurumlar ve onlara destek veren bir medya ile işleri gerçekten zor...

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT