1. YAZARLAR

  2. Didier Billion

  3. Afganistan'daki durum kötüye gidiyor
Didier Billion

Didier Billion

Yazarın Tüm Yazıları >

Afganistan'daki durum kötüye gidiyor

04 Ağustos 2010 Çarşamba 00:37A+A-

Amerikan kamuoyu Afganistan'daki askerî girişime karşı gitgide artan bir kuşku duyuyor. Amerikan kamuoyu, resmi açıklamaların aksine, bu ülkede yürütülen savaşın uzun yıllardan beri uluslararası terörizme karşı savaş olmaktan çıkmış olduğunu bilmektedir.

NATO birliklerinin savaştıkları güçler Uluslararası Cihat ya da -artık çoğunluğu Pakistan'da bulunan- El Kaide militanları değil, bu birliklerin hedefleri her şeyden önce ulusal olan ve özellikle Peştunlara dayanan grupların hareketlerdir.

İşte bu ortamda, Wikileaks -New Yok Times, Guardian ve Spiegel aracılığıyla- Obama yönetiminin ve NATO bayrağı altında Afganistan'da savaşan hükümetlerin bize sunduğu tablodan çok daha güçlü olarak alarma geçirici etkideki bir tabloyu oluşturan, 2004-2009 yıllarını kapsayan 92.000'e yakın "savaş defteri"ni, yani Pentagon tarafından savunma sırrı olarak dosyalanan metinleri yayımladı.

Aslında bu metinler bize yeni veriler sunmuyor ama son yıllarda Pakistan'ın "ikili oyun" siyasetini, askerî güçler ve Afgan hükümeti nezdinde oluşan yolsuzlukların, Amerikan ölüm komandoları ve sivil Afgan kayıplarının yaygınlığı hakkında son yıllarda yapılan incelemeleri ve açıklamaları teyit ediyor. Fark, metinlerin sayısının ve ayrıntılardaki kesinliklerin ABD ve müttefiklerinin içinde bulundukları zorlukları son derece açık bir şekilde göstermesinden kaynaklanmaktadır. Üstelik Obama hükümeti bu tür enformasyonların katlanmış etkisinden de kaygılanmalıdır, çünkü bu açıklamalar 2010 yılının ilk yarısının, sivil Afgan kayıplarındaki yükseklik nedeniyle 2001'deki NATO müdahalesinden bu yana geçen süredeki en ölümcül dönemi oluşturduğunu gösteren Afganistan Rights Monitor'un son raporunun yayınlanmasının bir devamı niteliğindedir.

Herkes askerî bir zaferin ihtimal dışı olduğunu anladı, adına layık siyasi girişimlerin ise her zamankinden daha ivedi bir hale geldiğinin de artık farkında. Afganistan'daki konferans törenleri sahanın gerçekliğiyle ancak kısmî olarak uyuşmakta, hükümetlerin durumun daha iyiye doğru gittiği yolundaki açıklamalarına da eskisine nazaran daha az güvenilmektedir. Bu konuda ayak direme artık kabul edilebilir bir tutum olmaktan çıkmıştır.

NATO yetkililerinin açıkladıkları -ki gerçek kararların Washington tarafından alındığını biliyoruz- politikalarında çok açık bir çelişki var. Aslında bu açıklamalar halkın sempatisini kazanmak ve insani istihbaratların -istihbarat servislerinin deyimiyle humint- sonuç getirmesi için zamana ihtiyaç olduğunu yeniden belirtmektedir. Ancak ABD askeri birliklerinin, Kanada ve İngiltere birlikleri gibi, 2011'de geri çekilmeye başlayacağı da resmi olarak hatırlatılmaktadır. Başkan Obama'nın bizzat kendisi, hedefinin 2014 yılı şafağında ülkenin güvenliğinin Afgan birliklerine bırakılması olduğunu defalarca yineledi! Hollanda birliklerinin geri çekilişi aylar öncesinden öngörüldüğü gibi 1 Ağustos'ta başladı. NATO bu iki karşıt yaklaşımı birlikte sürdüremez.

Öyleyse öncelik siyasi inisiyatiftedir. Kısa bir süre önce eski bir Fransız savunma bakanı, Afganistan'a, -muhtemel sınırlı teknik destek kontenjanları istisna edilerek- yabancı birliklerin geri çekilişinin kesin ve iyi düzenlenmiş bir şekilde planlanması anlamına gelecek olan, bağımsız ve bağlantısız bir statü verecek yeni bir uluslararası konferansın düzenlenmesini önermişti. Bu politika ülkenin yakın komşuları olan Pakistan, Hindistan, İran, Çin ve Rusya'yı temin edecek bir yapıdadır, açıklamasını yapmıştı. Bunun dışında yine aynı eski savunma bakanı, Pakistan'a, karşılığında bazı tavizler sağlayıp özellikle Kabil hükümetine mevcut Afganistan-Pakistan sınırını tanıttırarak, İslamcı ve Peştun hareketlerini desteklemeyi bırakmasını talep etmeyi temel önemde bir husus olarak değerlendirmektedir.

Bu öneriler muhtemelen kısmî ve yetersizler ama en azından gerekli tartışmaya katkıda bulunacak nitelikteler. Bugün yapılacak en büyük hata, gerçekte durumun kötüleştiğini anlamayarak ya da anlamazlıktan gelerek, her şey iyiye gidiyormuş gibi davranmaktır. Artık enformasyonun hükümetler ve propaganda servisleri tarafından denetlenebildiği 20. yüzyılın savaşlarına benzer bir durumlar yaşamıyoruz. Bugün, daha hızlı, daha kapsamlı bir şekilde en gizli bilgiler bile kamuoyuna ifşa edilmektedir. Sahada kaybedilmekte olan savaşa bir de kamuoyunu etkileme mücadelesi eklenebilir... Afganistan'daki, askerî operasyonun parçası olan hükümetler ile BM Güvenlik Konseyi artık eski söylemleriyle yetinemezler, gerçeğin dilini konuşmak zorundalar. Ne kadar çabuk olunursa o kadar iyi.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT