1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. 4+4+4 Karşıtlığı İHL Düşmanlığının Kılıfı
4+4+4 Karşıtlığı İHL Düşmanlığının Kılıfı

4+4+4 Karşıtlığı İHL Düşmanlığının Kılıfı

Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu 388. Basın açıklamasının gerçekleştirdi.

15 Eylül 2012 Cumartesi 16:15A+A-

Basın Açıklamasının Tam Metni:

Bugünkü basın açıklamamız; 4+4+4 eğitimi protesto adına dini eğitimin ortak düşman ilan edilmesi hakkında olacaktır. Bilindiği gibi 28 şubat Ergenekon yumuşak darbesi ile meşru hükümet düşürülmüş yerine hileli yollarla kukla bir hükümet getirilmiş ve onların marifetiyle bir meslek lisesi olan imam hatiplerin orta kısmı kapatılmış ve meslek liselerine üniversiteye girişte katsayı zumlu getirilmişti. Katsayı zulmünün tek amacı da sırf imam hatip lisesi mezunları üniversiteye gitmesindi. Maalesef bunun soncunda diğer meslek liseleri de zarar görmüş, meslek liseliler yıllarca yüksek puan almalarına rağmen üniversitelere girememişlerdi. Böylece eğitimdeki fırsat eşitliği bozulmuştu. Böylece eğitimin kesintisiz hale getirilmesi, meslek liselerine talebin olmamasına yol açmış, yıllarca işyerleri, fabrikalar kalifiye eleman-çırak bulamamış Türkiye ekonomisi zarar görmüştü. En son hükümet bu yanlıştan dönmüş, biraz da Avrupa birliğine uyum çabaları bağlamında 4+4+4=12 yıl eğitimi mecburi hale getirmişti. Bizler bunun son dördünün mecburi olmasına karşı olsak ta en azından kesintili ve tercihli olması imam hatipleri orta kısmının geri gelmesi bizi sevindirmiştir. Bir de bu imam hatip kelimesine takılmayınız. Amaç dini eğitim ağırlıklı lisedir. Çoğu veli, buraya çocuğunu imam olsun diye göndermiyor. Fen bilimlerinin yanı sıra dini bilimleri de en azından okusun, öğrensin diye gönderiyor. Aslında bu bağlamda okulun ismi bile din eğitimi ağırlıklı lise olarak değişebilir. Bunda bizim açımızdan bir beis yoktur. Ama şu anda dini eğitimi, ağırlıklı olarak veren bu okul olduğu için bu deyimi kullanıyoruz.

Maalesef ortak düşmanlıkları dini eğitim olan Ergenekoncu güçler ve onların maşaları olan bir takım sol dernekler ve örgütler; bir takım Ergenekon ve Pkk maşası olan odaklar, dur-duralım kampanyası ile meseleyi gündemde tutmaktadırlar. Bunun için okullarda bir takım provokasyonlar yapacaklarını ilan ettiler. Bunun ilk belirtileri görüldü: Öğretmen yok diye dini içerikli seçmeli dersler bazı müdürler tarafından velilere seçtirilmedi. Bundan dolayı Millî Eğitim bir kararname ile ders seçmeyi Eylül’ün 21’ine kadar uzattı. Böylece ders seçiminde dersi verecek öğretmen olmasa da velilere baskı yapılmamasını emretti.

Nasıl ki bir Aidsli veya zührevi-ölümcül hastalığa yakalanan bazı kimseler; “-nasıl olsa ben öleceğim diğerleri yaşayacak, niye ben özellikle bu hastalığa yakalandım da öleceğim, bari bu hastalığı diğerlerine de bulaştırayım, onlar da ölsün” duygusuyla hastalıklarını kasten bulaştırmaya devam ederlermiş aynen öyle de hayatında dini referans kabul etmeyenler,, nasıl olsa biz din karşıtıyız, diğer insanlar da din karşıtı olsun, dini eğitim almasın çabasındadırlar. Bu amaçla dini eğitimi ve dindar nesli ortak düşman ilan etmişlerdir. “-Neymiş efendim 66 ayda yani 5.5 yaşında çocuk okula gidermiymiş…” bu bahaneyle saldırıyorlar. Daha önce de milli eğitim 5.5 yaşında çocukları anaokulunu alıyordu o zaman hiç bir şey demiyordunuz da şimdi mi aklınız başınıza geldi. Yeni sistemle yani 4+4+4 eğitimle eski 5 yıllık ilkokulların birinci sınıfı anaokulu haline getirildi, son iki yılı orta okul oldu. Bir tür ilkokul Cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi üç yıla indi. Birinci sınıfta çocuklara oyunla öğretme sistemi getirildi. Alfabe ve matematiksel işlemler 2.sınıftan itibaren öğretilmeye başlayacak. Neticede eğitimin ağır kısmına çocuk yine 6,5-7 yaşında başlamış olacak. tek fark ana okulu eğitiminin mecburi hale getirilmesidir. Zaten daha önce alınan mili eğitim şurasıyla anaokulu eğitimi zamanla tüm bu çağdaki öğrencilere hizmet verecek şekilde yaygınlaştırılması karar altına alınmıştı. O zaman onlara eğitim verecek öğretmenin bulunmaması sebebiyle uygulanamayan karar, neredeyse 20 yıldır bu branşta bir çok öğretmenin yetiştirilmesi ile uygulanır hale geldi.

Bütün bunlar bilinmesine, batıda örnekleri olmasına, Türkiye’de bu alanın uzmanlarından görüş alınmasına rağmen bunu bahane ederek 4+4+4’e karşı çıkanlar; doğrudan halkın tepkisini çekmemek için dolaylı söylemde bulunmaktadırlar. Gerçi birçoğu açıkça dini eğitim istemiyoruz demektedirler. Onlara diyoruz ki: “-hastalığınız siz de kalsın! onu başkasına bulaştırmayın! size zorla kimse fazladan dini eğitim vermiyor!” Kaldık ki okullarda verilen dinin eğitimi yani davranış öğretilmesi değil dinin bilgisinin öğretilmesidir, eğitimi değildir. Hiçbir çocuğa zorla namaz kıldırılmıyor, zorla camiye götürülmüyor ve oruç tutturulmuyor. Asıl zulüm ve haksızlık, okullarda inancına göre örtünememek, vaktinde namazını kılamamak, zorla belli törenlere katılmak, beden derslerine İslamî ilkelere aykırı kıyafetlerle katılmak mecburiyetinde olmak, bir takım törenlerde açık kıyafet giydirilerek namahrem bakışlara arzı endam ettirilerek bu Müslüman Milletin çocuklarına yapılıyor.

Siz bütün bu dindışı hayat tarzınızı milyonlarca müslüman evladına dayatırken dayatma olmuyor da daha henüz eğitimi değil sadece basitçe öğretimi başlayan bir din öğretimine izin vermek mi dayatma oluyor. Bunu bile daha yeşermeden üzerine tuz ruhu dökerek yok etmek istiyorsunuz. Size soruyoruz hiç mi vicdanınız yok! Hiç mi tarihi manevi mirasa saygınız yok! Sizin de nine ve dedeleriniz müslüman değil miydi? Yahudilerin, Hıristiyanların azınlık okullarında bizzat kendi dini kıyafetleri ile eğitim vermesine niçin bir şey demiyorsunuz da müslüman halkın değerlerine doğrudan veya dolaylı yollarla saldırıyorsunuz! Bu ülkede bir müslümanın bir azınlık kadar özgürlüğe hakkı yok mu? Yoksa siz kurtuluş savaşında din namus-maneviyat diyerek sınırlarımızdan attığımız düşmanlarımızın yerli işbirlikçileri misiniz? “-Bu Müslümanlar bir gün bir daha maneviyatı ile kendilerine gelmesinler, güçlenmesinler, bozulsunlar, geri kalsınlar bir daha bizim üzerimize gelmesinler düşüncesinde olan düşmanlarımızın uşakları mısınız? Ya da bu düşünceye ve ideolojiye hizmet ettiğinizin farkında değil misiniz? Bir milleti millet yapan manevi değerlerden birincisi din değil midir? Sizin değerleriniz nedir?

Hiçbir limit ve sınırı olmayan, âdeta her gün değişen, hiçbir sabit değer hükmü kabul etmeyen, hedefe erişmek için her türlü yanlışı bile yapmayı serbest gören makyevelist hümanizma ve insancılık anlayışı mıdır sizin değeriniz? Bırakın bu suni evrensel saçmalıkları da biraz hakperest olunuz! Gerçek evrensellik İslam’dadır. En azından dinin taraftarı olmasanız da nötür olunuz! Ve böylece dini eğitimi ve dindar nesli ortak düşman ilan etmeyiniz!. Zaten ülke toprakları kala kala Anadolu’ya sıkıştı, azıcık kaldı. Onu da bölmek istiyorlar, bize bölmek isteyenlere fırsat vermeyiniz! Din gidince vatan da gider. Çünkü artık uğrunda savaşılacak yüce değer kalmaz. Vatan ancak üzerinde yaşanılacak yüce değer varsa vatandır ve bir maddi değerdir. En yüce değer de dindir. En yüce insanlık değeri de en son ve en mükemmel din olan İslamda’dır. “İnne’d-dîne ğindellâhi’l-İslâm: Allah katında (tek gerçek) din İslam’dır.(Kur’ân, Âl-i İmran, 19).”  Rabbimizden 4+4+4 bahanesiyle dini eğitim karşıtı olanlara insaf ve vicdan diliyoruz! Çünkü din eğitimi veya öğretimi karşıtı olmak, dolayısıyla din karşıtı olmaktır. Hiç kimse kendini kandırmasın. Katıldığınız için hepinize teşekkürler.

Kartepe İnsan Hakları Derneği Üyesi, Mukayeseli Hukuk Doktoru Dr. M. Abdülmecit Karaaslan

HABERE YORUM KAT