1. YAZARLAR

  2. Sibel Eraslan

  3. 28 Şubat’ın “sivilleri” nerede?
Sibel Eraslan

Sibel Eraslan

Yazarın Tüm Yazıları >

28 Şubat’ın “sivilleri” nerede?

28 Şubat 2009 Cumartesi 05:07A+A-

“Sivillerin Zaferi” ilan edilmişti 28 Şubat darbesi... Sandıktan çıkamayan ve iktidar için yeterli halk desteği ve oy’u alamamış partilere alelacele kurdurulan darbe hükümetini ayakta alkışlayanlar vardı...

Bunlar kendilerine “Silahsız Kuvvetler” adını vermişlerdi... Her ne kadar ellerindeki sermaye ve medya gücünü “TOPYEKUN SAVAŞ” naralarıyla birer keskin alet edavata dönüştürmüşlerse de... Sivillerdi.
Her ne kadar demokrasi gereği oy’unu kullanmış insanlara “METASTAS YAPMIŞ URLAR” diyorlarsa da... Sivillerdi.
Her ne kadar mahkemece tesbit edilmiş yolsuzluklarıyla düşürülecek olsalar, yolsuzluklarına oy vermeyenleri “YARASALAR” şeklinde suçlasalar da... Sivillerdi.
Her ne kadar, “irtica” yaygaralarıyla yeterince örtülememiş hırsızlıklarını, içini boşalttıkları bankalardan sürükleye sürükleye zoraki çıkardıkları para çuvallarını pişkinlikle seyretsek de... Evet, hep sivillerdi...
Binlerce insan hakkında soruşturma başlatıldı, disiplin cezasından işten çıkartılmaya kadar herkes ama herkes hakkında tutulmuş yine güya “sivil” fişlemeler eşliğinde hallaç pamuğu gibi atılıyordu... Kariyer ve yeterlilik meselesi, eşini dansa götürmek ve içki içmeye fikslenmişti. Her şey gayet sivildi, evet... Halk oyuyla iş başına geçmiş Kadın Bakanı (Sn. Meral Akşener), yağlı kazığa oturtma tehditine kadar, her şey sivildi...
Aradan 12 yıl geçti... Şimdi bu “siviller” nerede?
Demokrasiye rağmen, sermaye-elit işbirliği ile kurulmuş oligarşik “dar çevre”nin yönetime el koyması anlamındaki 28 Şubat, hâlâ yargılanabilmiş değil ne yazık ki...
Ne ki, hepimizin gözleri önünde devam eden Ergenekon Davası, ülkemizde yürütülmüş tüm “darbe”lerle ve “darbe girişimleri”yle de yüzleşmeye dair çok önemli bir adım... Adına “toplum mühendisliği” denen, “ulus yaratma” girişimi, ister sermaye ve medya çevrelerince desteklenmiş olsun, isterse askeri cunta aracılığıyla olsun, fark etmiyor. Fark etmediğini Ergenekon Davası ile ortaya atılmış, bir kısmı ispatlı bir kısmı ise muhakeme aşamasında olan bilgilerden de anlıyoruz. Anlıyoruz ki hiçbir darbe girişimi, iddia edildiği gibi sivil değildir... Darbeler, ister medya patronlarınca finanse edilsin, ister sermaye güçlerince beslensin, isterse radyoevi basan askeri cunta aracılığıyla deklare edilsin. Fark etmiyor. Neticede, güce, baskıya, dayatmaya, zorlamaya, karartmaya dayanıyor... Darbeler, halka rağmen halka “balans ayarı” vermeyi kendinde hak gören bir grup seçkin-azınlık tarafından ifa ediliyor.
Bu bağlamda devam etmekte olan Ergenekon Davası’nı geçmişe dönük diğer darbelerle de bir hesaplaşma olarak görmek, kanımca duygusal bir zafiyet değildir...
-
28 Şubat’ın pek tartışılmayan sonuçlarından birisi olarak “de-politizasyona” da dikkatinizi çekmek isterim. Her ne kadar “postmodern” ön takısıyla cumhuriyet tarihimizde şahit olduğumuz diğer darbelere nazaran geçiştirilmek hatta sevimli kılınmak çabası içinde iseler de, 28 Şubat’ın sonuçları, 60 ve 80 ihtilallerinden aşağı değildir. Bugünden bakınca darbeler hakkında yapılan kritiklerde, 60 ihtilalinin başbakan ve bakan asan fotoğrafları, 80 ihtilalinin bol darağaçlı ve uzun mahpushaneli sonuçlarıyla kıyaslandığında, 28 şubat darbesi, ucuz atlatılmış bir süreç olarak okunuyor...
Halbuki yığınların siyasetten ve demokrasiden kestiği umut hiç hesaba katılmıyor.
İnsanlar artık devletle yollarının kesişmemesi için ellerinden geleni yapıyorlarmış... Siyaset ve hukuk, insanların güven duyacağı toplumsal ve demokratik orkestrasyon olma şansını çoktan yitirmiş... İnsanlar, kendi ülkelerinde yaşamayı değil, demokratik ve müreffeh başka ülkelerde yaşamaya can atıyormuş... Özellikle gençler için siyaset; sadece dönemsel ve para getirici bir operasyon haline gelmiş... İnsanlar oy verecekleri partiye güvendikleri için değil, “daha az kötü” olduğu için yaklaşıyormuş... Fuhuş ve uyuşturucu gibi yer altı organizasyonları çığ gibi büyümüş... Rüşvet ve yolsuzluk, normal karşılanır hale gelmiş... Yasal hak aramak yerine, mafyaya koşar ve mafyadan medet umar hale gelinmiş... Haram ve helal duyarlılığı olanlar bile “evet adam malı götürüyor ama helal olsun bak garibana da bakıyor” demeye başlamış...
Tüm bunların esamesi bile okunmuyor...
Tüm bu insani değer kayıplarımızı, en fazla “yozlaşma” adı altında geçiştiriyoruz.
Pas tutmuş bir sessizlikle, yaşanan tüm rezalet ve haksızlıklara göz yummak!
İşte “sivil” olduğu iddia edilen 28 Şubat’ın “ucuz atlatılmış” sonuçları... Soru şudur o halde: 28 Şubat’ın sivilleri şimdi nerede?

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT