Darbecilerin en çok etki ettiği alan eğitim.

12 Eylül referandumu gösterdi ki milletimiz demokratikleşme istiyor, askerî dayatmalara karşı çıkıyor. Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ikinci balkon konuşmasında, vesayet rejimi kaybetti, dedi.
Bunun dünyadaki karşılığı, askerî vesayetin sivil siyaset üzerindeki etkisi kalmadı, demektir. Öyleyse eğitimdeki vesayet de bitmeli. Bunun için şu alanlarda değişim şart:

1. Kesintisiz dayatması son bulmalı.

Milli eğitim üzerindeki askerî vesayetin en büyük dayatması “kesintisiz eğitim”dir. 28 Şubat Sürecini başlatanlar, “reform” adı altında eğitimi kesintisiz 8 seneye çıkardılar. Meslek eğitimine büyük darbe vurdular. Sanayici, esnaf, tüccar çalıştıracak nitelikli elemana bulamaz hâle geldi. İlköğretimi bitiren öğrenciler liselere aktı. Liselerin üniversite kazandırma oranı düştükçe düştü. Öyle liseler var ki, mezunlarından bir tanesi bile üniversiteye giremiyor. Düz liselerin üniversiteye öğrenci gönderme ortalaması % 10. Bu okullar % 90 oranında başarısız.
O hâlde bu liseler öğrencinin 4 senesini neden çalıyor?
Okullar, üniversite okuyamayan gençlere meslek kazandırmalı. Kesintisiz eğitim sebebiyle bu olmayınca büyük şehir belediyeleri meslek edindirme kursları açtı. Büyük şehirlerde bu yapılabilse bile Anadolu’da mümkün değil.
Eğitim, 28 Şubat sürecinden önceki gibi kesintili olmalı.
AB içinde en yüksek ihracata sahip Almanya’da gymnasium denilen okullara öğrenci birçok eyalette 4. Sınıftan sonra gider. Yani eğitim kesintili.

2. Milli güvenlik dersleri yerine “demokrasi ve insan hakları” dersi konmalı.

Sayın Başbakan, birçok seçim konuşmasında şu soruyu sordu:
“Fişleme döneminin bitmesine evet mi?”
Fişlemenin daniskasını okullarda milli güvenlikçiler yapıyor.
Bu sütunda milli güvenlik dersi benzeri derslerin Avrupa ülkelerinde, demokratik ülkelerde olmadığını yazdım. Bu dersin yerine “demokrasi ve insan hakları” dersi konmasını teklif ettim.
Bir yazıma “binbaşı bilmem kim” imzalı bir cevap geldi. Mektup imzasızdı. Binbaşı; milli güvenlikçilerin sadece ders anlatmadığını, okuldaki öğretmenlerin görüşlerini, okudukları gazeteleri, kütüphanedeki kitapları, okula gelen dergileri, öğrenci ve öğretmenlerin kılık kıyafetini, müdürlerin dünya görüşünü vs. (28 madde) tespit edip karargâha bildirdiklerini yazıyordu.
Okul idarecileri, milli güvenlikçilerin okulla ilgili birçok bilgi kendilerinden istediğini ve bunu karargâha ilettiğini bilirler.
Okullarda fişlemeye son verilmeli.
Milli güvenlik yerine seçmeli ders olan “demokrasi ve insan hakları” dersi okutulmalı.
Milli güvenlik dersi kaldırılana kadar, bu dersi tarih, sosyal bilgiler, coğrafya, hatta edebiyat öğretmenleri vermeli. (1)

3. Karma eğitim dayatması sona ermeli.

28 Şubat döneminde Metin Bostancıoğlu, yönetmelikleri değiştirerek bütün okullara, kurslara, dershanelere “karma eğitim zorunluluğu” getirdi.
Almanya, Amerika, İngiltere’de yapılan araştırmalar “karma eğitim dayatması”nın eğitimde verimli olmadığını ortaya koydu. Almanya, zorunlu karma eğitimden vazgeçti, Avrupa ve Amerika’da kız ve erkek ayrı eğitim yapan okullar öğrenci akınına uğradı. (2)
Türkiye de “karma eğitim dayatması”na son vermeli, gelişen dünyayı takip etmeli.

4. Okulları kışlaya döndüren tek tip kıyafet mecburiyeti son bulmalı. Öğrenci ne giyeceğine velisiyle birlikte karar vermeli. Okullar kışla uzantısı olmamalı.

5. 12 Eylül darbesinin okullara hediyesi olan “Andımız” dayatması kaldırılmalı.

Not: 1. Haksöz dergisi haziran-temmuz 2010 sayısında milli güvenlik dersi soruşturması adı altında özel bir dosya yayınladı. Konunun uzmanları bu derslerin fişleme ve kışla dayatması dersleri olduğunu ittifakla söylüyor. Haksöz, s.231-233, s.70; www.haksozhaber.net

2. Daha geniş bilgi için bakınız: Yüz Yılın Büyük Pedagojik Yanlışı, Ali Erkan Kavaklı, Nesil yayınları, İstanbul 2002, Tel: 0212-444 24 14

VAKİT