NATO'nun 19 Kasım 2010'da Portekiz'in başkenti Lizbon'da yapacağı zirve toplantısında ya da sonrasında, ittifakın caydırıcılığının nükleer ve konvansiyonel silahların birlikte kullanılabileceği yeni stratejinin kabul edilmesi halinde İncirlik Üssü'ne yerleştirilen Amerikan yapımı 90 kadar taktik nükleer silahın da yerinde kalacağı belirtildi.

Taraf gazetesinde yer alan habere göre Lizbon zirvesi öncesi, bazı NATO üyesi ülkelere yaptığı ziyaret çerçevesinde birkaç saatliğine dün Ankara'ya gelen NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, 7 Eylül'de Brüksel'de basına yaptığı açıklamada, Türkiye dahil bazı Avrupa ülkelerinde yer alan taktik nükleer silahların akıbetinin, NATO'nun yeni stratejik konsepti taslağının hazırlanacağı kasım zirvesinde bir karara bağlanmasının beklenmediğini söylemişti.

NATO'nun caydırıcılık politikasının hayati bölümünü oluşturacak olan nükleer ve konvansiyonel silahların karışımı bir formül üzerinde durulacağını belirten Rasmussen, ayrıca bu konseptin, Türkiye dahil beş Avrupa ülkesinde yer alan 200 kadar taktik nükleer silahı kapsayıp kapsamayacağını da belirtmemişti.

İran'a karşı yeni füze kalkanı

Rasmussen, geçen ay başlarında İngiliz Daily Telegraph gazetesine yaptığı açıklamada, İran'ın (olası) nükleer silah saldırısına karşı Avrupa kıtasını korumak (!) amacıyla yeni bir füze kalkanı sistemi oluşturulmasını önermişti. Rasmussen, ABD'nin tam destek verdiği savunma kalkanının 165 milyon dolara mal olacağını belirterek, bu projenin Lizbon zirvesinde kabul göreceği umudunu da dile getirmişti. Rasmussen, projeye Rusya'nın desteğinin de alınmasının gerektiğini söylemişti.

İran'ın nükleer enerji kapsamındaki çalışmalarını tehdit olarak algılayanların ellerinde ve dünyada çeşitli üslerde bulundurdukları nükleer bomba sahipleri olması da hayli ilginç!

Nitekim İran'ın Avrupa'ya füze tehdidi oluşturduğuna ikna olmayan uzmanlar da var. Merkezi İngiltere'deki Jane's Havadan Fırlatılan Silahlar Dergisi Editörü, Robert Hewson, füze kalkanı projesinin, Avrupa'nın korunmasından ziyade, Amerikalı müteahhitlere para kazandırma amaçlı olduğunu savundu. Eylül başında Ankara'yı ziyaret eden ABD Genelkurmay Başkanı Amiral Ami Amiral Mike Mullen da bir soruyu cevaben, NATO çerçevesinde oluşturulacak füze kalkanı projesi için Türkiye ve Bulgaristan dahil birkaç NATO üyesi ülkeyle bu silahların bir bölümünün toprak topraklarına yerleştirilmesi için görüşmeler yapıldığını açıklamıştı.

Türkiye'ye Rum vetosu

19 kasımda Lizbon'da yapılacak NATO zirvesini 20 kasımda yine aynı kentte gerçekleştirilecek NATO-AB zirvesi takip edecek. NATO-AB zirvesi, aralarında birlik üyesi ülkelerin askerî operasyonlarını da modernize eden Lizbon Antlaşması'nın kabul edilmesinden sonraki ilk buluşma olacak. AB'ye tam üye olmadığı için Avrupa Savunma Ajansı'nın (EDA) silah üretim projelerinde yer alma imkânı kısıtlı olan Türkiye, birliğin yine AB üyesi olmayan Norveç ile yaptığı benzer düzenlemeyi kendisiyle de yapmasını istiyor. Ancak AB üyesi Rum kesimi, Türkiye'nin EDA'ya aktif katılımını sağlayacak anlaşmanın imzalanmasına veto koyuyor. Ankara, NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen'den, Rum vetosunun kaldırılması için çaba harcamasını istedi. Lizbon Antlaşması, aynı zamanda NATO üyesi olan AB üyesi ülkelerin ileride, ABD'den dolayısıyla NATO'nun imkân ve kabiliyetlerini kullanmadan bağımsız bir biçimde çatışma ya da riskli bölgelerde operasyonlar yapmasının önünü açacak nitelikte. Bu da Türkiye'nin, çeşitli çatışma bölgelerinde AB ile ortak hareket etmesine engel oluşturup, Türkiye'yi yalnızlaştırma riski taşıyor.

Rasmussen'den günübirlik ziyaret

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Lizbon'da düzenlenecek NATO Zirvesi hazırlıkları için dün Ankara'ya geldi. Rasmussen, Türkiye'nin NATO'ya olan güçlü bağlılığına teşekkür etmek ve NATO-AB ilişkilerinin nasıl geliştirileceğini ele almak için Ankara'da olduğunu söyledi. Rasmussen'in dünkü kısa ziyaretinde, NATO'nun güncel vizyonunu yansıtacak yeni Stratejik Belge, Afganistan, Doğu Avrupa'da kurulması planlanan füze savunma sistemi, NATO-AB ilişkileri gibi konuları ele alındı.