1. HABERLER

  2. HABER

  3. Umran Dergisinin 218. Sayısı Çıktı
Umran Dergisinin 218. Sayısı Çıktı

Umran Dergisinin 218. Sayısı Çıktı

“Eğitim Sisteminde Değişim” dosya konusuyla Umran Dergisinin 218. Sayısı çıktı.

10 Ekim 2012 Çarşamba 11:18A+A-

Umran, yapısal sorunlar, din eğitimi ve neoliberalizm bağlamında Türkiye’de Eğitim Sistemi’ndeki değişimi dosya yaptı. Eğitim sistemindeki yeni reformlar, meslek liseleri ve imam-hatip liselerinin ortaokullarının açılışı, Kur’ân ve Siyer derslerinin tercihli hale getirilmesi ancak bunun yanında eğitimcilerin kalitesi, okulların fizik şartlarının yetersizliği, sürekli değişen sınavla geçiş sistemleri vs. meseleleriyle ilgili önemli tespitler ve çözümler sunuyor.

Türkiye’nin demokrasi ve özgürlükler tarihinde son derece önemli bir süreç olan Darbelerin yargılanması ve askeri vesayetin yok edilmesi anlamına gelen Balyoz Davası’da aralarında emekli ve muvazzaf generallerin de bulunduğu 324 kişi darbe teşebbüsü suçlamasıyla çeşitli mahkumiyet cezaları aldılar. Cevat Özkaya, Türk siyasi tarihinde devrim/deprem niteliği taşıyan bu davanın anlamını ve bundan sonraki muhtemel demokratik, siyasi dönüşümleri irdeliyor.

Modern Tatar edebiyatının kurucularından Fatih Kerimî’ye, 1912 yılında İstanbul’da görüştüğü Said Halim Paşa, Rusya Müslümanlarının ahvaline dair “Okuyorlar mı? Mektep ve medreseleriniz ne haldedir? Müslümanlar arasında hüner ve sanat var mı? Mollalarınız nasıl, ahval-i zamandan haberdar insanlar mı?” gibi sorular sorar. Bu türden sorduğu sorular Said Halim Paşa’nın düşünce dünyasını, eğitime bakışını anlaşılır kılmaktadır. Bürokrat Tevfik Biren, Said Halim Paşa’nın evinde yaptıkları sohbetlerde medreseler varken mektepler açmanın doğru olmadığını düşündüğünü belirtir. Diğer taraftan Mehmed Âkif’in de medreselere yönelik eleştirileri malumdur.

Bütün bu meseleler aslında, Müslümanların modern dünya karşılaşmalarından bu yana görülen sorunların sadece eğitim alanıyla ilgili olanlarıdır. Bugün Türkiye’de medreselerin ‘romantik bir sahiplenmenin” dışında anlamı yoktur. Fakat eğitime ilişkin tartışmalarda mutlaka medrese meselesi de gündeme gelir. Mekteplerin yerini okullar almış, eğitim neredeyse tümüyle okullara ve yeni uzmanlara havale edilmiştir. Hâl böyle olunca, Müslüman’ca eğitimin esas karakteristik özelliği olan ve Kur’ân’ın Müslümanlara örnek gösterdiği bir eğitim tablosu/formatı olarak Hz. Lokman’ın oğluna verdiği eğitimde öne çıkan “Ya büneyye!” şefkat tonu kurumların soğukluğu arasında yitip gitti.

Bu düşüncelerden hareketle Umran, hem Milli eğitim sisteminde son yıllarda yapılan reformları sorgulamayı hem de bir imkan olarak görülebilecek yeni durumların nasıl daha nitelikli hale dönüştürülebileceği meselesi üzerinde duruyor. Aynı zamanda Amerika’daki bazı eğitim uygulamalarının arka planını ortaya koyan bir yazıyla da dünyada eğitim alanında yaşanan değişikliklerin ortak bazı yönlerini hatırlatıyor.

Bizden sonraki kuşakların toplum hayatı içerisinde yer edinmelerini sağlayacak olan bilgi, beceri ve anlayış (bilinç) kazanmalarını sağlayacak olan okulda eğitim, bugün de içinde birtakım sorunlar barındırmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, zorunlu eğitime başlama yaşını öne çekerek kesintili hale getirdiği sekiz yıllık eğitim uygulamaları başta olmak üzere eğitim alanında yapmış olduğu değişiklikler 28 Şubat uygulamalarından kısmi dönüşü içeriyor. Okullarda seçmeli ders olarak okutulacak olan Kur’ân-ı Kerim ve Siyer dersleri, İmam Hatip ortaokullarının açılışı, katsayı engelinin kaldırılması gibi uygulamalar üzerinde durulması yapılan değişikliklerin başkaca boyutlarını görünmez kıldı.

4+4+4 Modeli, İmam Hatip ortaokullarının açılmasından ya da öğretim programlarına seçmeli Kur’ân ve Siyer derslerinin eklenmesinden daha fazlasını ifade etmektedir. Elbette bu değişiklikler önemli, fakat eğitim sisteminin felsefesinde, esaslarında bir değişim önermiyor bu uygulamalar. Sözgelimi 2488 sayılı Tebliğler Dergisi’nin, Atatürkçülük konularının istisnasız her dersin müfredatına serpiştirilmesini zorunlu kılan hükümleri hâlâ yürürlükte. Öte yandan okulların çoğu özellikle 1. sınıf öğrencilerinin mufredatının gerektirdiği fizik şartların çok uzağında.  

Eğitim sisteminin en önemli aktörü olan eğiticilerin eğitimi meselesi, niceliğe indirgenen seminer ve hizmet içi eğitim dışında hiç düşünülmüyor. Daha temel bir sorun olarak karşımıza çıkan neoliberal model ise aslında yıllardır okullarda uygulanan bir model. Okullara ayrılan bütçe okulların sağlıklı bir mekân olmasına yetecek miktarda değil. Okulların, öğretmen maaşları dışındaki giderlerinin neredeyse tümünü okul aile birlikleri vasıtasıyla bizzat öğrenci velileri karşılıyor. İşte böylesi hususlarda ciddi değişiklikler yapılmadığı sürece eğitim sistemindeki sorunlar giderilemeyecek, kısır döngüden çıkılamayacaktır. Umran dergisinin bu son sayısında ele aldığı, Milli Eğitim Sistemi’nde son yıllarda yapılan değişimlerin taşıdığı siyasal, kültürel ve ekonomik kodların incelenmesi, sistemdeki değişimi anlama konusunda önemli argümanların ortaya konulabilmesi açısından son derece önemli. 

umran-dergisi_218-ekim2012.jpg

HABERE YORUM KAT