Ahmet Varol/Yeni Akit

Trump yolarken, Netanyahu doğruyor!

Trump’ın “Ortadoğu turu”nun amacının, ABD’nin içinde bulunduğu ekonomik sorunların atlatılması için yeni para kaynakları oluşturulması olduğunu bir hafta önce yani 10 Mayıs Cumartesi günü yayınlanan yazımızda belirtmiştik. Onun bu turu üç ülkeye münhasır kılmasının ya da sadece bir ülkeye mahsus ziyaret değil üç ülkeyi kapsayan bir tur şeklinde planlamasının sebebi de buydu. Yolabileceği ülkelerin hiçbirini ihmal etmediği gibi para koparamayacağını düşündüğü Arap ülkelerinin hiçbirini de tur programına dâhil etmedi.

Söz konusu yazımızda aynı zamanda ABD’nin yaşadığı ekonomik sorunların sebeplerinden birinin Gazze’deki soykırım savaşına bilfiil iştirak etmesi olduğunu, o yüzden Trump’ın bu savaş sebebiyle hâsıl olan açıkları kapatmak amacıyla böyle kaynak arayışına çıkmak zorunda kaldığını belirtmiştik.

Bu tür savaşların “büyük” gibi görünen güçlerin de ciddi sarsıntılar geçirmesine sebep olduğunu dikkatten uzak tutmamalıyız. Sovyetler Birliği’nin çöküş sürecine girmesinin en önemli sebebinin Afganistan işgali ve sonrasında yıllarca sürdürdüğü savaş olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Irak işgali ABD’nin mortgage krizi yaşamasına yol açmış, bu olay da global ekonomik krizi tetiklemişti. Sözünü ettiğimiz yazıda belirttiğimiz üzere işgalci siyonistlerin sürdürdüğü son soykırım savaşı onlar açısından en külfetli savaş olmuştur ve bunun maddi külfetinin ağır yükünü yüklenen de ABD’dir.

Bu durum karşısında keselerinin dolu olduğunu düşünen Arap liderler Trump’ın önüne en azından, siyonist katilleri Gazze’deki katliamları durdurmaya zorlaması şartını koyabilirlerdi. Ama tam tersine söz konusu liderler Trump’a kesenin ağzını sonuna kadar açarken, onunla trilyonlarca dolarlara varan taahhüt anlaşmaları imzalarken, belki kendilerine hiç lazım olmayacak kadar araç, askeri teçhizat vs. satın almak üzere anlaşmalara imza atarken, eli kanlı Netanyahu Gazze’deki katliamların trendini iyice yükseltti. Son birkaç gündür bölgede günlük olarak öldürülen insan sayısı 100’ün üzerine çıktı. Çok sayıda aile toptan imha edildi. Çünkü işgal rejimi özellikle bu ailelerin sığındığı binaları, çadırları, sosyal tesisleri, hastaneleri ve okulları hedef aldı. Buralara yönelik saldırıların amacı daha çok sayıda insanı katletmek suretiyle bölge ahalisini göçe zorlamak ve bölgeyi tamamen tahliye etmekten yani ırkçı tasfiye gerçekleştirmekten başka bir şey değildir.

İşgal rejimi sadece katliam yapmakla yetinmiyor. İnsanların geri dönme ve öz yurtlarında hayatlarını sürdürme ümitlerinin kalmaması için evlerini tamamen yerle bir ediyor.

Peki, Netanyahu bu cesareti nereden alıyor?

Trump’ın Ortadoğu turuna çıkmasından önce güya Netanyahu’ya sırt çevirdiği ve onun hoşuna gitmeyen birtakım teşebbüslerde bulunduğu yönünde bazı haberler yayınlandı. O zaman bu yöndeki haberler hakkında soru soranlara bunun tamamen taktik olduğunu, ABD’nin mevcut şartlarda işgalci siyonistleri hesaptan çıkarmasının söz konusu olamayacağını dile getirmiştim.

Zaten siyonist işgal hükümetinin yetkilileri de bütün bu katliamlarında ABD’nin tam desteğine sahip olduklarını açıkça belli eden açıklamalar yapmaktan çekinmediler.

Şunu çok rahat bir şekilde söyleyebiliriz ki Trump, “Ortadoğu” olarak tanımlanan bölgeyle ilgili siyasi ve diplomatik ataklarında Netanyahu’nun adamlarına danışmadan hareket etmez; Netanyahu da Trump’ın onayı olmadan Gazze’deki bütün bu katliamları gerçekleştirme cesareti gösteremez.

Muhtemelen Trump’ın “Ortadoğu turu” öncesinde onun Netanyahu’yu kızdıracak birtakım girişimlerde bulunduğu yönündeki haberlerin piyasaya sürülmesi de yine Netanyahu veya en azından onun Amerika’daki adamlarının bilgisi dahilinde başvurulmuş bir taktiktir. Çünkü Trump’ın Arap ülkelerinin liderlerini yolma turuna çıkmadan önce böyle bir sosyo-psikolojik hava oluşturmaya ihtiyacı vardı. Ama bunun sahada hiçbir karşılığı olmamıştır. Trump Arap ülkelerini yolarken, Netanyahu onun verdiği paraları kullanarak Gazze’de kafa doğramaya devam ediyor.