1. HABERLER

  2. HABER

  3. Suriye’ye Gidenler Ne Cahil, Ne Yoksul Ne de Çocuk
Suriye’ye Gidenler Ne Cahil, Ne Yoksul Ne de Çocuk

Suriye’ye Gidenler Ne Cahil, Ne Yoksul Ne de Çocuk

Suriye’de Beşşar Esed rejimine karşı savaşmaya giden Türkiyeli yabancı savaşçılar medyanın servis ettiği gibi, “cahil, yoksul ve çocuk mu?” ya da “Bingöl’den 600 kişi mi gitti?” Tüm bu sorulara Suriye’de evlatları kaybeden aileler cevap verdi!

29 Mayıs 2015 Cuma 13:00A+A-

Ramazan Berdibek’in özel haberi:

Suriye’de yaşanan çatışmalar 5’inci yılına girerken, bölgeye Arap ülkeleri, İngiltere, Türkiye ve Almanya başta olmak üzere Dünyanın dört bir yakından Müslüman gençler akın ediyor. Dünya, Suriye’ye akın eden bu gençleri anlamaya çalışırken, Türkiye medyası ise bu gençleri her fırsatta eğitimsiz, yoksul, çocuk ve kandırılmış gibi gerçekten uzak içi boş sözlerle tanımlamaya çalışıyor.

SURİYE’YE GİDEN GENÇLERİN AİLELERİ KONUŞTU!

Türkiye medyasında Ulusalcı ve Sol kesim başta olmak üzere özellikle PKK çevresi tarafından her gün akla ziyan onlarca haber servis ediliyor. PKK’nın medyada sahte sanal kahramanlık destanları ve Suriye muhalefetine yönelik kara propagandaları hız kesmeden devam ediyor. Suriye’de Esad rejimine karşı savaşan ve “Mücahid” olarak tanımlanan bu savaşçılar kim ve neden gidiyorlar? Dahası ve fazlası tüm sorulara aileleri cevap verdi.

BİNGÖL’DEN 600 KİŞİ GİTTİ YALANI

Al Jazeera TURK’te yayımlanan sözde dosya haberde Bingöl’den yaklaşık 600 kişinin Suriye’ye savaşmaya gittiği iddiası ise tam akıllara ziyan. Henüz 100 bin nüfusa yeni ulaşmış bir şehirden 600 kişinin IŞİD’e katıldığı iddialarının arkasında aslında güvenlik güçlerinin dikkatlerini Bingöl’deki İslami camialara çekip PKK’nın bölgede daha fazla nüfuz elde etmesini sağlamak olduğu yorumlarına neden oluyor.

DÜZMECE HABERLER SERVİS EDİLİYOR

6-8 Ekim olaylarında olduğu gibi Al Jazeera TURK’te provokatif haberleri ile her sakallı Müslümanı IŞİD’ci diye yaftalıyor. Sözde yapılan dosya haberde ise nedense ailelerin isimleri hep gizleniyor. Al Jazeera Diyarbakır Temsilcisi Abdulkadir  Konuksever Kentte röportaj talep ettiği kimi ailelerden istediği yanıtları alamayınca ailelerin isim vermediği yalanıyla, haberin altını kendi ifadeleri de süslemeyi ihmal etmiyor. Kurgu habere tepki gösteren aileler, “Madem halka gerçek haber verecekse neden bizim ile konuşmuyor?” diye tepki gösterdi.

metin-ekinci-remziye.jpg

OĞLUNU SURİYE’DE KAYBEDEN ANNE SERT KONUŞTU!

Medyada, Suriye’ye giden gençlerin cahil, yoksul ve çocuk olarak lanse edilmesine sert tepki gösteren, Remziye Ekinci, 2013 yılında Suriye’de yaşamını yitiren oğlu Metin Ekinci’nin 38 yaşında olduğunu söyleyip ekliyor: “Benim oğlum çocuk olmadığı gibi cahil de değildi. Üniversite öğrenimini görmüş Kamu Yönetimi Bölümü’nü okumuştu. Ayrıca ilahiyat eğitimi de almıştı. Bu bölgede oğlumun ilmi olarak ne seviyede olduğunu da nasıl temiz bir yaşamı olduğunu da herkes bilir. Maddi olarak hiçbir sorunu olmadığı gibi kimse tarafından da kandırılmamıştı. Masa başında oturup yalan haberlerle çocuklarımıza iftira etmesinler. Allah’a hamd olsun benim oğlum kötü bir yolda gitmedi. Kimsenin namusuna, malına el atmadı. Allah rızası için din kardeşlerine yardım etmek için gitti ve şehid olarak Rabbine kavuştu. Oğluma iftira edenleri Allah’a havale ediyorum” dedi.

“MEDYA YALAN YANLIŞ BİLGİLER YAZIYOR”

Medyada çıkan haberlerin düzmece olduğunu söyleyen Feyzi Gündüz, oğlunun kendi çizdiği yolda yürüdüğünü söyleyerek, “Oğlum oldukça zeki ve çalışkan bir öğrenciydi. İnönü Üniversitesi’nde Sağlık Bölümünü okuyordu. Eğitim konusunda hiçbir sıkıntısı yoktu. 22 yaşındaki bir insan çocuk olabilir mi? Oğlum Suriye’ye kendi isteğiyle gitti. Okula devam etmesi için uğraştık ama o hep ‘ben mazlum Müslümanlara yardım etmek istiyorum’ deyip kendi inandığı yolda gitti. Ne kadar ısrar ettiysek onu ikna edemedik. Suriye’de mazlumlara sağlık hizmeti veriyordu. Oğlumun hiçbir örgüt ile ilişkisi olmadığı gibi kandırılarak götürüldüğü iddiaları da yalan ve iftiradır. Oğlum vefat ettiğinde üniversiteli arkadaşları minibüslerle taziyeye geldiler.  Çevresinde sevilen ve itibar gören biriydi. Hamdolsun maddi bir sorunu da yoktu, aile olarak onu hiç kimseye muhtaç etmedik. Oğlum herhangi bir örgüte üye de değildi” dedi.

Gündüz, medyanın yalan yanlış bilgiler ile Müslümanlara yapılan zulmü örtbas etmeye çalıştığını söyledi.

ali-arikboga.jpgBANKAYI BIRAKTI, SURİYE’YE GİTTİ

Bingöl’ün tanınan isimlerinden olan Ali Arıkboğa, bir bankada çalışıyordu. Atatürk Üniversitesi’nde İşletme Bölümü’nün bitiren Arıkboğa, 2013 yılında bankadaki görevini “Faiz sisteminde çalışmam” diyerek reddetmiş ve görevini bırakarak Suriye’ye gitmişti. Maddi olarak varlıklı bir ortamda yetişen Ali’nin para, kariyer ve başka bir sorunun olmadığını söyleyen kardeşi Yusuf Arıkboğa, “Ağabeyim Suriye’deki Müslüman halka yapılan zulme rıza göstermediği için gitti. Bu kararını kendisi almış ve giderken de kimseyi dinlememişti. Geçen gün bir basın kuruluşu ağabeyimin isimi de zikrederek bir yığın yalan yanlış şey yazmıştı. Ağabeyim hem eğitimli, hem kariyer sahibi hem de çocuk değildi. 28 yaşında kendi kararını alabilecek yaştaydı. Bingöl’de sevilen ve çevresinde değer gören biriydi. Allah rızası için kardeşlerine yardıma gitmişti. IŞİD yâda El Kaide’ye üye olduğu ise ispatlanmamış yalandan ibarettir. Gidip bu insanların arkasından düzmece haber yazanlar neden gelip bizim ile konuşmuyorlar da kod isimlerle haber yazıyorlar. Ali ağabeyimi gelip tüm Bingöl’de sorsunlar arkasından kötü söz söyleyecek bir tek isim bulamazlar” dedi.  

BİNGÖL, KASITLI OLARAK HEDEF GÖSTERİLİYOR!

Bingöl’den Suriye’ye giden 34 yaşındaki Ramazan Yüksel de geçtiğimiz yıl yaşamını yitirdi. Dindar kişiliğiyle bilinen Ramazan Yüksel, Bingöl’de uzun yıllar esnaflık yapmıştı.

h-sukru-yuksel.jpgBasında çıkan haberlerin kendilerini üzdüğünü söyleyen Ramazan Yüksel’in babası H. Şükrü Yüksel, “Oğlum Ticaret Lisesi’nin bitirmiş ve yıllarca Bingöl’de esnaflık yapmıştı. Çok şükür maddi bir problemimiz yok, olmadı da. Suriye’ye kendi isteğiyle gitti ve eşi de Suriyeliydi. Geçtiğimiz yıl yaşamını yitirdi. Medya, bu sıralar kasıtlı olarak Suriye’ye gidenleri kandırılmış ve maddi bunalımda diye lanse ediyor bunlar tamamen iftiradır. Bu satırları yazanlar şerefli gazetecilik yapıyorlar ise gelip bizimle görüşsünler. Oğlum çevresinde sevilen biriydi ve çok şükür hiçbir sorunu da yoktu. Kasıtlı haberler yapıp Bingöl’ü karıştırmak isteyenler bilsin ki; kardeşim IŞİD ya da El Kaide’ye üye de değildi” dedi. Yuksel, kimi basın organlarının dikkatleri özellikle Bingöl’ün üzerine çekip kargaşa çıkarmak istediğini söyledi.

“OĞLUM, MAZLUM MÜSLÜMAN HALKA YARDIM GÖTÜRDÜ”

İdris Karınçu 28 yaşında ve 2013 yılında Suriye’ye gitti. Geçtiğimiz yıl Esed askerlerinin saldırısında hayatını kaybetti. Oğlunun kimse tarafından kandırılmadığını söyleyen Paşa Karınçu, haberlerin art niyetli olduğunu söyledi. Suriye’de yaşanan insanlık dramının bu tür haberler ile örtbas edilmeye çalışıldığını söyleyen Karınçu, “Oğlum çocuk değildi. Suriye’de Müslümanlara yapılan zulmü hazmedemedi ve insani yardım götürdü. Bingöl’de sanayide dükkanımız vardı oraya ortaktı. Maddi olarak sorunu yoktu. Üniversiteyi kazanmış ve Çevre Bölümünü okumuştu. Suriye’de Esad her gün Müslümanları katlediyor ama medya kendisini savunan Mazlum halka terörist diyor. Oğlum inandığı yolda gitti ve kimse kandırmadı. Burada kalmasını çok isterdik ama bizi dinlemedi. Oğlum dindar, eğitimli ve samimi biriydi. Şimdi gazeteler çıkıp oturdukları yerden yalan yanlış şeyler yazıyorlar. Ne diyelim Allah’a havale ediyoruz.

pasa-karuncu-idris.jpg

“DİN EĞİTİMİ ALMADIKLARI YALAN, İFTİRA!”

Medyanın tek taraflı haber yaptığını söyleyen Eşref Ayaz, geçtiğimiz aylarda Abdullah isimli oğlunu Suriye’de kaybetti. Kimi medya organlarının yalan yanlış haberleri kasıtlı olarak yaptığını ve Müslümanlara yapılan zulmü örtbas etmek istediğini söyleyen Eşref Ayaz, “Benim oğlum Mısır’da ilahiyat eğitimi alıyordu. Suriye’ye gidenlerin din eğitiminde yoksun oldukları da koca bir yalan. Oğlum küçüklüğünden beri medreselerde okumuş, din eğitimini almıştı. Darbe olunca Türkiye’ye dönmek zorunda kaldı. Esed rejiminin Müslümanlara yaptıklarını hazmedemeyince ‘Müslüman kardeşlerime yardım etmeye gideceğim ’dedi. Biz ilim öğrenmesinden yanaydık ama o kendi bildiği gibi yaşadı. Oğlum Suriye’de evlenmiş ve yuva kurmuştu. Kandırılarak götürülen biri evlenip oraya yerleşir mi? Oğlum ne para ne de başka bir şey için gitmemişti. Bizim maddi durumumuz elhamdülillah iyi. Hiçbir zaman çocuğumu çalıştırmadım. Hatta oğlum Suriye’deki mazlumlara maddi yardımda bulunuyordu. Bazı medya organları kalkıp, ‘yok efendim bunlar parasız, işsiz, bunalımda’ gibi alçakça yalanlar uyduruyorlar. Madem haber yapacaklar gelip benle ya da annesiyle neden konuşmuyorlar!” şeklinde tepki gösterdi.

esref-ayaz-abdullah-ayaz.jpg

“KARDEŞİM GİDİNCE OTURUP KENDİ ARAMIZDA SUÇLU ARADIK”

23 yaşında Suriye’de yaşamını yitiren İsmail Bukan’ın ağabeyi İsa Bukan, kardeşinin kendi isteğiyle Suriye’ye gittiğini anlatarak, “Kardeşim vefat edince oturup ailece kendi aramızda bir suçlu aradık ama kimseyi suçlayamadık. Aile olarak herkes elinden geleni yapmıştı ama o kendi bildiği yolda gitti. Ailemiz gitmemesi için çok ısrar etti ama o dinlemedi. Hatta gittiğinde bazen evi arayınca aileyi dahi oraya davet ediyordu. Hiç olmadığı kadar mutlu görünüyordu. Vefat etmeden önce bir vasiyet yazmıştı bizi de Müslümanlara yardım etmeye davet ediyordu. Vasiyeti hala bende saklıdır. Bingöl’de de çevresinde sevilen biriydi. Hamdolsun hem yakışıklı hem de maddi sorunu yoktu. Aklı başında, kendi kararını alabilecek biriydi” ifadelerini kullandı.

ismail-bukan.jpg

“İŞLERİNE GELMEYİNCE ROPÖRTAJI YAYIMLAMADILAR”

Medyanın olayları çarpıttığını söyleyen Bukan, şöyle devam etti:

Kardeşimin vefatından sonra kimi basın organları gelip röportaj talep ettiler. Dikkatimi çeken konu bu haberciler sürekli Suriye’ye gidenlerin akli problemleri maddi sorunları olup olmadığı yönünde sorular soruyorlardı. Tabi istedikleri cevabı alamayınca yüz ifadelerinin değiştiğini görüyordum. TIME dergisinden gelen yabancı bir gazeteci ile tercüman aracılığı ile görüştük oda aynı soruları soruyordu. Verdiğimiz cevaplar işine gelmeyince röportajıma yer vermediler. Yalan ve yanlış haberler yapanlar bilsin ki; kardeşimin akli, maddi ve manevi hiçbir sorunu yoktu. Ben Al Jazeera muhabirine çağrı yapıyorum: Bingöl’de dosya haber yaptım diyor ama bir isimden öteye geçemiyor. Gel açık oturumda röportaj verelim. Biz bu haberlere üzülüyoruz. Yalan yanlış haberler ile insanları aldatmasınlar” dedi.

BİNGÖLLÜLER ADINA KENDİ UYDURDUKLARINI HABER DİYE YUTTURMAK!!!

Abdulkadir Konuksever isimli muhabir sözde Bingöl’de çok ciddi bir araştırma yapmış. Haberinde, “Bingöllülerin tahminlerine göre, şehirden en az 600 kişi IŞİD, El Kaide ve El Nusra saflarında savaşmak üzere Suriye’ye gitti” diyor ancak bırakın 600’ü 60 isim bile zikredemiyor. Bingöllüler ile röportaj yapmış gibi görünüyor; ancak bütün ifadeler isimsiz olarak satırlara kendi kaleminden dökülüyor.

BİNGÖLLÜLER KOLAY LOKMA MI?

Haberdeki hezeyanın bir paragrafını da Irk aidiyeti oluşturuyor. Bingöllülerin Zaza olduğu ve kendilerini Araf’ta hissettiği için her kurulan örgütün kendisine bu nedenle taban bulduğu hakareti de yenilir cinsten değil. Oysa Bingöl halkının İslami kimliğine her dönem sahip çıktığı ve kavmiyetçilik yapmadığı bilinen bir gerçek.  

BİNGÖL’Ü ODAK NOKTA YAPMA ÇABALARI

Sözde yayımlanan dosya haberde, Bingöllüler sürekli şiddet olaylarıyla ilişkilendirilmeye çalışılıyor. Şeyh Said olayı, PKK’nın kurucuları ve Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım gibi isimlerin Bingöllü olduğu ve her ideolojinin ve dinsel yapının Bingöl’den kendisine müşteri bulabildiği iftirası yapılıyor. Oysa Türkiye’de hala binlerce cemaat, grup, örgüt olmasına rağmen haberde 3-5 isim sayılarak Bingöllülerin her göz kırpan örgütün güdümüne girebileceği saptaması yapılıyor. Hızını alamayan muhabir “yarın başkaları çıkar, başkaları götürür’ şeklinde hadsizce bir değerlendirme yapıyor.

 

HABERE YORUM KAT

3 Yorum