"Sakın eli boynuna bağlanmış gibi cimri olma. İsrafa dalarak da elini tamamen açma"

"Sakın eli boynuna bağlanmış gibi cimri olma. İsrafa dalarak da elini tamamen açma. Sonra kınanmış ve açıkta bırakılmış olarak oturup kalırsın." (İsra/29)

وَلَا تَجْعَلْ يَدَكَ مَغْلُولَةً اِلٰى عُنُقِكَ وَلَا تَبْسُطْهَا كُلَّ الْبَسْطِ فَتَقْعُدَ مَلُومًا مَحْسُورًا ﴿٢٩﴾

29- Sakın eli boynuna bağlanmış gibi cimri olma. İsrafa dalarak da elini tamamen açma. Sonra kınanmış ve açıkta bırakılmış olarak oturup kalırsın.

"Elini boynuna bağlı olarak asma" diye kelimesi kelimesine tercüme edilen cümle "cimri olma" anlamına gelir. "Onu büsbütün de açıp saçma" ise, "Savurgan ve müsrif olma" anlamına gelir.  Kur'an'ın insanlardan orta yolu takip etmelerini, yani ne servetin dönüşümünü ve dağılımını engelleyecek denli cimri, ne de kendi ekonomik durumlarını çökertecek denli savurgan olmamalarını istediği anlışılır. Bunun aksine onlar dengeli bir biçimde davranmayı öğrenmeli; parayı harcaması gereken yere harcamalı ve kendilerini felakete sürükleyecek savurganlıktan sakınmalıdırlar

Bu iki cümle de sadece bireye yapılan ahlâkî tavsiye ve emirden ibaret değildir. Bu emirler, İslâm toplumunu ahlâkî eğitim, sosyal baskı ve hukukî sınırlamalarla savurganlıktan korumaya yöneliktir. Buna uygun bir şekilde Medine İslâm Devleti'nde toplumu savurganlıktan korumak için bazı önlemler alınmıştı. Birincisi, savurganlık ve lüksün bir çok çeşidi kanunen yasaktır; yani haramdı. İkincisi bunlara karşı hukukî önlemler alınmıştı. Üçüncüsü, israfı içeren gelenekleri ortadan kaldırıcı sosyal düzenlemeler yapılmıştı. Devletin, bireylerin açıktan yaptıkları israfı engelleme hakkı vardır. Her şeyin ötesinde zekat ve sadaka, pintiliği ve para biriktirme arzusunu ortadan kaldırmaya yardımcı oluyordu.  Öyle ki cimri insanlar aşağı görülüyor, cömert insanlar şerefli kabul ediliyordu. Bu zihni ve ahlâkî tavır İslâm toplumunun bir parçası olmuştu. Bugün de İslâm toplumunda cimri ve savurgan insanlar aşağı görülmekte, cömert insanlara ise her yerde saygı gösterilmektedir.

 TEFHİMUL KUR'AN

Peygamber efendimiz (s.a.v.), malını Allah yolunda harcamayan cimri ile, malını Allah yolunda harcayan cömert hakkında şöyle buyuruyor:

"Cimri insanla malını Allah yolunda harcayan insan, göğsü ile köprücük kemiği arasını tutan bir demir cübbe giyen iki kişiye benzer. Malını harcayan kimse onu harcadıkça bu demir cübbe genişler ve bütün vücudunu kaplar. Öyleki parmaklarını dahi örter ve ayak izlerini kapatır. Cimri olan kimse ise hiçbirşey harcamak istemez. Her harcamak istemediğinde üzerindeki bu demir cübbenin bir halkası vücuduna yapışır. Cimri onu genişletmek ister fakat o genişlemez. 

Denge İslâm yolunun en büyük ilkelerinden biridir. Aşırı gitmek de, ihmal etmek gibi dengeyi bozar. Cimrilikte de, savurganlıkta da… Demek ki, işlerin en hayırlısı orta olanıdır.

Bu orta yol önerilip emredildikten sonra rızık verenin Allah olduğu, rızkı genişletip bollaştıranın O olduğu gibi, daraltıp kısanın da O olduğu belirtiliyor. Harcamada orta yolu emredenin de rızkı verenin de kendisi olduğu açıklanıyor.

  FİZİLALİL KUR’AN

Kur'an Haberleri

"Eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az (güçte) görüyorsan..."
"Seni bir damla sudan yaratan Allah'ı inkâr mı ettin?"
Kendisine zulmederek: "Bunun hiç yok olacağını sanmam." dedi.
"Onlara iki adamın örneğini ver"
"Biz gerçekten en güzel davranışta bulunanın ecrini kayba uğratmayız"