Rayhan Uddin’in MEE’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.
Mısır'ın bu hafta Kahire'de düzenlenen olağanüstü Arap Birliği zirvesinde açıkladığı Gazze'nin geleceğine ilişkin 91 sayfalık planda Hamas'tan hiç söz edilmiyor.
Öneri, 15 ay süren İsrail savaşıyla harap olan Filistin bölgesinin yeniden inşası için 53 milyar dolarlık bir bütçe ve beş yıllık bir zaman çizelgesi ortaya koyuyor. Ayrıca Gazze'de savaş sonrası yönetime ilişkin bir vizyonun da ana hatlarını çiziyor.
Aralarında Mısır'ın da bulunduğu Arap devletleri, ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen Filistinlilerin Gazze'den zorla çıkarılması planına karşı kendi alternatiflerini öneriyor.
Kahire'nin planına göre bölge ilk altı ay boyunca partizan olmayan teknokrat bir komite tarafından yönetilecek ve Filistin Yönetimi (FY) tarafından denetlenecek.
Ardından işgal altındaki Batı Şeria'yı yöneten Filistin Yönetimi Gazze'ye tam olarak geri dönecek.
2007'den bu yana Gazze'yi kontrol eden Hamas'ın adı uzun belgede bir kez bile geçmiyor. Buna rağmen Hamas öneriye olumlu tepki verdi ve uygulanması çağrısında bulundu.
Bazı manşetler Mısır'ın önerisini Hamas'ı “dışlamak” ya da “kenara itmek” olarak nitelendirse de Hamas hâlâ Gazze'nin geleceğinin merkezinde yer alıyor.
Hamas uzmanı ve Ramallah'taki Al-Quds Open University'de akademisyen olan Kussay Hamed Middle East Eye'a yaptığı açıklamada “Hamas'ın onayı olmadan Gazze'yi kimse yönetemez” dedi.
“Bu Hamas'ın gelecekte Gazze yönetiminin bir parçası olacağı anlamına gelmiyor. Ama en azından Hamas resmin dışında kalmayacak.”
Filistinli bir akademisyen ve insan hakları aktivisti olan Sami el-Arian da aynı fikirde:
“Gazze'deki bürokratik yapı geçtiğimiz 17 yıl boyunca Hamas tarafından kontrol edildi. Bu bir gecede ortadan kalkmayacak,” dedi MEE'ye.
Hamas yetkilileri bu hafta grubun savaş sonrası Gazze'de herhangi bir idari yapının parçası olmakla “ilgilenmediğini” yineledi.
Grup kendisini İslami bir direniş hareketi olarak tanımlıyor ve Hamed'e göre bu hareket “askeri eylemi vurguluyor ve siyasi eylemi önemsemiyor”.
Bu nedenle, grubun hiçbir zaman amaçları arasında yer almayan bölgenin günlük yönetimini geri almayı kabul etmesi muhtemeldir. Ancak silahlarını bırakmak tamamen başka bir konu.
Hamas'ın silahlı kanadı 'dokunulmaz'
Mısır'ın planı özel olarak Hamas'ın adını vermese de Gazze'deki silahlı gruplara atıfta bulunuyor.
Teklifte şu ifadeler yer alıyor: “Silah taşıyan Filistinli tarafların çokluğu ikilemi devam etmektedir ve bu da üstesinden gelinebilecek bir şeydir.
“Ancak bu ikilem, sebepleri net bir ufuk ve hakları sahiplerine iade eden inandırıcı bir siyasi süreçle ortadan kaldırılırsa sonsuza kadar sona erdirilebilir.”
Plana göre bir Filistin devletinin kurulması, 1967'de başlayan İsrail işgalinin sona ermesi ve İsrail'in tüm Filistin topraklarından çekilmesi, “Filistinlilerin her türlü direniş faaliyetinin sonunu getirecektir”.
İsrail'in aşırı sağcı hükümetinden işgali sona erdirmesi ya da iki devletli bir çözüm getirmesi yönünde neredeyse hiçbir talepte bulunmayan Arap Birliği'nin önerisindeki ifadeler, Hamas ve Gazze'deki diğer grupların silahlanmaya devam etmesine izin veriyor gibi görünüyor.
Gazze savaşı nedeniyle istifa eden eski ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Annelle Sheline MEE'ye yaptığı açıklamada, “Mısır'ın planı, Hamas ve diğer gruplar tarafından gerçekleştirilen şiddet eylemlerinin temel nedeni olarak İsrail işgalini tanımlamakta isabetlidir” dedi.
Sheline, ABD'nin İsrail'e sınırsız mali ve diplomatik destek sağlamaya devam ettiği sürece, İsrail'in işgali sona erdirmek için hiçbir teşviki olmadığını, “bu nedenle Hamas veya benzer bir grubun güçlü kalacağını” söyledi.
Arap Birliği'nin önerisine göre Mısır ve Ürdün Filistin polis güçlerini savaş sonrası Gazze'de konuşlandırılmak üzere eğitecek.
Planda ayrıca BM Güvenlik Konseyi'nin hem Gazze Şeridi'nde hem de işgal altındaki Batı Şeria'da “uluslararası bir varlık” bulundurmayı düşünmesi gerektiği belirtiliyor.
Bu da Filistin devletinin kurulmasına yönelik bir takvim çerçevesinde “uluslararası koruma/barışı koruma güçlerinin konuşlandırılması için bir karar çıkarılmasını” içeriyor.
Hamed, Gazze'de alternatif güçlerle ilgili herhangi bir görüşmenin Hamas'ı da içermesi gerektiğini söyledi.
“İster Filistin Yönetimi, ister Arap birlikleri, hatta ister uluslararası birlikler olsun, Hamas ile gerçek bir anlaşma olmadan hiçbiri Gazze'yi yönetmeyi başaramaz” dedi.
Hamas'ın sokaklardaki varlığını muhtemelen azaltacağını ancak silahlı kanadı Kassam Tugayları'nın dağıtılmasına izin vermeyeceğini belirtti.
“Hamas için bu dokunulmaz bir madde” dedi. “Hamas'ın Gazze'nin kendi kontrolünden çıkmasını kabul edeceğini sanmıyorum.
“Hamas Gazze'yi kontrol etmek istiyor ama Gazze'yi yönetmek istemiyor.”
Böyle bir gerçeklik daha önce de vardı.
El Fetih Gazze Şeridi'ni yönetirken Hamas birkaç yıl boyunca Gazze'de silahlanmıştı, ta ki iki grup Haziran 2007'de savaşana ve Hamas bölgenin kontrolünü ele geçirene kadar.
Filistin Yönetimi meşruiyetten yoksun
Hiç sevilmeyen Başkan Mahmud Abbas tarafından yönetilen ve El Fetih fraksiyonunun hakim olduğu Filistin Yönetimi'nin Gazze'ye dönebilmesi için Filistin halkının desteğini kazanması gerekiyor.
King's College London'ın savunma çalışmaları bölümünde yardımcı doçent olan Andreas Krieg MEE'ye verdiği demeçte “Abbas'ın tüm Filistin topraklarında seçimlerin yapılmasına izin vereceği bir seçime geçiş süreci olmalı” dedi.
Krieg, Hamas'ın mevcut siyasi yapıları farklı bir isim altında kullanarak kendisini yeni bir siyasi parti olarak yeniden icat edebileceğini söyledi.
“Gazze'de Hamas tarafından bu tür bir yelpazede temsil edildiğini düşünen Filistinli seçmenler El Fetih'e oy vermeyebilir ve bir alternatife oy verebilirler” dedi.
Sheline, Mısır'ın önerisinin İsrail'in “Filistin Yönetimi'ni Batı Şeria'daki işgalini uygulamak için kullandığını” dikkate almadığını söyledi.
Sheline, “Bu durum, Filistin Yönetimi'nin yolsuzlukları ve demokratik hesap verebilirlik eksikliği ile birleşince, Filistin Yönetimi'nin bir zamanlar sahip olduğu meşruiyeti aşındırdı” dedi.
Abbas'ın Salı günü daha önce ihraç edilen El Fetih üyeleri için af ilan etmesi dikkat çekti.
Bazıları bunu, şu anda BAE başkanının danışmanı olan sürgündeki eski El Fetih lideri Muhammed Dahlan'ın dönüşüne kapı açabilecek bir hamle olarak değerlendirdi.
Arian, “Dahlan'ın Gazze'ye geri döneceğini sanmıyorum ama BAE'nin gelecekteki herhangi bir yapının parçası olması halinde muhtemelen çok fazla kontrole sahip olacağını düşünüyorum” dedi.
Krieg Dahlan'ın Gazze'de çok az desteği olduğunu ve son yıllarda BAE ile yakın çalışarak güvenilirliğini zedelediğini söyledi.
El Fetih'in uzun süredir hapiste olan ve Filistinliler arasında geniş bir halk desteğine sahip Mervan Barguti, Gazze ve Batı Şeria'da potansiyel bir birleştirici figür olarak lanse ediliyor.
Ateşkesin ikinci aşamasının bir parçası olarak serbest bırakılması müzakere edilen Barguti, Hamas, İslami Cihad ve El Fetih'in bazı kesimlerinde de destekçileri olan az sayıdaki siyasetçiden biri.
Sheline, “Filistin toplumu içindeki itibarı göz önüne alındığında yeterli desteği toplayabilir” dedi.
“Ancak İsrail Filistinlilere güçlü liderler sağlamakla ilgilenmiyor. Onlar yozlaşmış, yaşlı ve etkisiz Abbas'ı tercih ediyor.”
* Rayhan Uddin, Londra'da yaşayan ve jeopolitik, çatışma ve insan hakları konularına ilgi duyan bir Middle East Eye gazetecisidir. Daha önce The Guardian, The Spectator ve New Statesman'a katkıda bulunmuştur.