Antalya Kudüs Platformu üyeleri Muratpaşa camisinden, Kapalı yol Havuz başına kadar siyonist İsrail’i lanetleyen sloganlar atarak, Filistin bayrakları, dövizler ve pankartlar taşıyarak yürüyüşe geçtiler. Mustafa Erduran topluluk adına basın açıklamasını okudu.
Mavi Marmara’nın yıl dönümünde Antalya’da yürüyüş gerçekleştirildihttps://t.co/AnpapSmlWx pic.twitter.com/2Tbl2Ju18Q
— Haksöz Haber (@HaksozHaber) June 1, 2025
Platform üyeleri ‘Çocuklar uyurken sessiz olunur, ölürken değil’, ‘Siyonist elçilik kapatılsın katil İsrail’den hesap sorulsun’, ‘Mavi Marmara onurumuzdur’, ‘Sessiz kalmak suça ortak olmaktır. Zulme susmadık. Susmayacağız’, ‘Siyonist kuşatmaya karşı yaşasın İslami dayanışmamız’, ‘Filistin’e Gazze’ye direnişe bin selam’ pankartları açıp ‘Katil ABD Ortadoğu’dan Defol’, ’Katil İsrail Filistin’den Defol’, Müslüman zulme boyun eğemez.’, ’Müslüman Uyuma Kardeşine Sahip Çık’, ’Hamas’a Selam Direnişe Devam’, ‘Çocuklar ölürken sessiz olunmaz’, ‘Antalya’dan Gazze’ye direnişe bin selam’, ‘Katil Trump Ortadoğu’dan defol’, ‘Nehirden denize özgür Filistin’ sloganları attılar.
Basın açıklamasının tam metni:
Size ne oldu da «Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!» diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar için Allah yolunda savaşmıyorsunuz! (Nisa 75).
Mavi Marmara Gemisine olan saldırının 15. yılındayız. 10 şehit 55 yaralımızla tarihe kanlı 31 Mayıs olarak geçen bu olay, bizim için kıyamete kadar sürecek olan bir acının kaynaklığını teşkil edecektir. Mavi Marmara bir umuttur, bir ışıktır, bir kahramanlık destanıdır. Mavi Marmara hala denizlerin efendisi olarak bizim ruhumuzda yüzmekte ve yüzmeye de devam edecektir.
İnsanlık tarihi boyunca her dönemin insanı kendi büyüklüğünde imtihandan geçmiştir. Bizim zamanımızın imtihanı da Gazze olmuştur. Amel hanemizi yaptıklarımız ve yapmadıklarımızla dolmaktadır. Mevcut tablo bizi kahretmekte, yüreklerimizi parçalamaktadır. Ortada çok büyük bir soykırım mevcuttur.
Ve bu soykırım, tek başına İsrail’in eseri değildir!
Bu vahşetin lojistik ortağı Azerbaycan’dır!
Bu vahşetin yakıtı Azerbaycan’dan gelmektedir!
İsrail’in jetlerine yakıt sağlayanlar, kardeş bildiklerimiz, çocuk katillerine Adana’dan petrol pompalamaktadır!
Bu soykırımın finansörü ise Arap rejimleridir!
Bu cinayetlerin finansörü Suudi Arabistan’dır, Birleşik Arap Emirlikleri’dir, Ürdün’dür! \
Trump, Orta Doğu turunda "barış" değil, kanla yazılmış anlaşmalara imzalatmış ve bu anlaşmanın faturası 3 trilyon dolardan fazla Arap sermayesiyle ödenmiş ve ödenecektir!
Bizim limanlarımızdan da farklı limanlara mal sevkiyatı yapıldı gösterilerek, İsrail’e mal sevkiyatı yapıldığı haberleri bitmemektedir. En son önceki gün İstanbul’daki Ambarlı Limanı’ndan çıkarılan kanlı gemi Marla Bull gemisinin silah taşıdığı haberi bizleri ciddi şekilde hayal kırıklığına uğratmıştır. Bu konu hakkında yetkililerimizden acil cevap beklemekteyiz.
Ayrıca çifte vatandaşlık taşıyan İsrail’e savaşmaya giden kişiler ile alakalı bir çalışma yapılmaması bizi üzmektedir.
Önümüzdeki 15 Haziran tarihinde bütün dünyadan binlerce kişi gemilerle, yatlarla, arabalarla ve yayan olarak İsrail sahillerine ve sınırlarına dayanacaktır. Ülkemizden de yüzlerce kişi bu kadroya dahil olacaktır. Biz de Antalya’dan bu coşkuya katılım sağlayacağız inşallah.
Dünya, tarih boyunca görülen en büyük zulümlerden birine şahitlik etmektedir. Irkçı, pis terörist İsrail; tüm dünyanın gözleri önünde Gazze’de soykırım suçu işlemektedir. Filistin’de, büyük kısmı kadın ve çocuk olmak üzere 603 gündür, 60 bini geçkin kişi şehit olmuş,125 bine yakın kişi yaralanmış ve binlerce insan ise hâlâ enkaz altında kaybolmuştur. Ne acı ki şehit sayısı her gün ve her saat de artmaktadır.
Resmi rakamlara göre, İşgalci İsrail’in saldırıları sebebiyle 1 milyon 900 bin sivil Gazze içerisinde en az bir kere göçe zorlanmıştır. Siyonistler, Gazzelileri zorla göç ettirdiği yerlerde de rahat bırakmamaktadır. Şu ana kadar defalarca kez sivillerin kaldığı çadırlar ve yerleşim yerleri bombalanmış, çok sayıda Gazzeli kardeşimiz yanarak şehit olmuştur. Hiçbir sınır gözetilmeksizin yapılan İsrail saldırıları sebebiyle şu an Gazze’de hiçbir yer güvenli değildir. Camiiler, hastaneler, okullar ve sivil yerleşim yerleri siyonistlerin hedefindedir. Mesleklerini icra eden 220 gazeteci ve 1000’den fazla sağlık çalışanı da siyonist işgalcilerin saldırıları sonucu hayatını kaybetmiştir.
Gazze’de soykırım suçu işleyen İsrail, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de 164 sağlık kuruluşunu hedef almış, 81 sağlık merkezi ile 38 hastaneyi hizmet dışı bırakmıştır. Yaralılar ve hastalar, sağlık hizmetlerinin yetersizliği sebebiyle tedavi görememekte ve hayatlarını kaybetmektedirler. Yaklaşık 300 sağlık çalışanı da İsrail hapishanelerinde esir bulunmakta, hayatlarından endişe edilmektedir.
Bir diğer hayati konu ise, sınır kapılarından Gazze’ye insani yardımların geçişinin İsrail tarafından engellenmesidir. İsrail, binlerce tonluk bombalarla hedef aldığı Gazzelileri, insani yardımların girişini de engelleyerek topyekûn bir şekilde zorluklarla ve açlıkla karşı karşıya bırakmaktadır. Gazze’de açlık sebebiyle bebekler ölmekte, insanlar gıdaya ulaşamamaktadır. Haftalarca insani yardımın giremediği Gazze’nin bazı bölgelerinde insanlar, yabani otlarla beslenerek ayakta kalmaya çalışıyor. Ama Gazzeli kardeşlerimiz, haklı davalarından asla vazgeçmeden zalimlere karşı verdiği izzetli mücadelelerini sürdürmektedirler. Bugüne kadar gereken güçlü adımları atmayan İslam ülkeleri, daha fazla gecikmeden kınamaların ötesine geçmeli, tüm gücünü insani yardımların girişini sağlamak ve İsrail’in işgalini bitirmek için seferber etmelidir.
İsrail’in Filistin’deki zulümleri, daha doğmamış bebekleri bile hedef almaktadır. Gazzeli 55 bin hamile kadın, eğer gerekli adımlar atılmazsa, elektrik ve medikal hizmetler olmadan doğum yapmak zorunda kalacaktır. 2023’ün aynı dönemiyle karşılaştırıldığında düşük oranları iki kat artmış durumdadır. Savaş öncesinde doğum sırasında gerçekleşen anne kaybı yılda yaklaşık 2 iken şu anda yılda 60 kadın hayatını kaybetmektedir. Bölgedeki birçok hamile kadının da anestezisiz şekilde sezeryan ameliyat geçirdiği bilinmektedir.
Gazze’deki kronik hastalar da İsrail’in saldırganlığı sebebiyle birçok zorluk yaşıyor. Böbrek yetmezliği, kanser, diyabet gibi kronik rahatsızlığı olan binlerce kişi tedavi görememektedir. Gazze’deki yaklaşık 1000 böbrek hastası haftada birkaç kez diyalize girmek zorunda olmasına rağmen yakıt ve elektrik krizi nedeniyle diyaliz merkezlerinin neredeyse hiçbiri çalışamadığı için tedavi görememektedir. Bu sebeple çok sayıda böbrek hastasının diyaliz alamadığı için hayatını kaybettiği belirtilmiştir. Kemoterapi ilaçlarının bitmesi ve radyoterapi cihazlarının elektriksiz kalması nedeniyle kanser tedavileri de yapılamamaktadır. Abluka yüzünden ilaç temin edilemediği gibi hastalar dışarıya da sevk edilememektedir. Gazze Sağlık Bakanlığı, tedavisi yarım kalan kanser hastalarının sayısının bini aştığını belirtmektedir.
Gazze’deki insani krizin hafifletilmesi için şehrin enerji ve temiz su ihtiyacının acil olarak karşılanması gerekmektedir. Susuzluk, Gazzeli çocukları yetersiz ve kirli su kullanımının tetiklediği hastalıklar olan dehidrasyon, kronik ishal ve kolera gibi hastalık riskleriyle karşı karşıya bırakmaktadır. Hastaneler başta olmak üzere hayatın pek çok alanında ihtiyaç duyulan yakıtın Gazze’ye girişinin engellenmesi de tedavi hizmetlerinin yanında pek çok insani ihtiyacın karşılanmasının önünde engel teşkil etmektedir.
Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından alınan tüm uluslararası kararlara rağmen işgalci İsrail hukuku tanımamakta, zulme ve işgale devam etmektedir. Ne yazık ki, bu zulmü durduracak somut adımlar atılmamaktadır. Uluslararası mekanizmalar ve kuruluşlar; askeri, ekonomik ve diplomatik olarak büyük güçlere sahip devletler, olanları seyretmekte ve etkisiz kınama açıklamaları yapmaktadırlar. Oysa dünyadaki tüm vicdan sahipleri, İsrail’e somut ve etkili bir şekilde karşı durulmasını beklemektedir. Çünkü İsrail, sadece güçten anlar.
Buradan, vicdan sahibi herkese sesleniyoruz. Yaşanan bu soykırım karşısında herkesin üzerine sorumluluklar düşmektedir. Herkes bu büyük soykırıma karşı harekete geçmelidir. Herkes, Gazze’deki işgalin son bulması için mücadele etmeli, ‘bu zulümler yaşanırken ben yapmam gerekenleri yapıyor muyum?’ diye kendine sormalıdır.
Uluslararası kuruluşlar ve devletler, ırkçı rejim İsrail’in zulümlerinin önüne geçmek için atılması gereken adımları daha fazla gecikmeden bir an önce atmalıdır.
Bizler sivil toplum kuruluşları olarak Kudüs, Mescid-i Aksa ve Filistin özgür oluncaya kadar mücadelemizi tüm gücümüzle sürdüreceğiz.
Yaşasın, Nehirden Denize Özgür Filistin!
ANTALYA KUDÜS PLATFORMU