İyileşmesi bir ay, ölmesi üç gün sürdü

2 Aralık 2024'te, bilinci yerine geldikten üç gün sonra, sevgili kardeşim vefat etti. O zaman 24 yaşındaydı. İyileşmesi için gün saymaya başlamıştım bile.

electronicintifada’da yayınlanan yazı Barış Hoyraz tarafından Haksöz Haber için tercüme edilmiştir.

-Yazarın ismi gizlenmiştir-

Muhammed benim ağabeyimdi.

O benim kalbime en yakın olan kişiydi, ben de onunkine. Hep böyle derdik birbirimize.

Temmuz ayında kardeşim hastalandı. Bir ay boyunca kendini sürekli yorgun hissetti. Ama babamızın yükünü daha da arttırmak istemiyordu. Muhammed bu durumdan hiç şikâyet etmedi. Sağlığının düzeleceği umuduyla mümkün olduğunca dinlenmeye çalıştı.

Ama bir türlü düzelmedi. Günler geçtikçe durumu daha da kötüleşti. Hareket edemez hale geldi ve ağrı o kadar şiddetliydi ki çığlık atmasına neden oluyordu. Sonunda hemşir olan babam onu en yakın hastaneye, Han Yunus'taki Nasser Medical Complex'e götürdü ve burada böbrek yetmezliği teşhisi konuldu.

Doktorlar haftada iki kez diyalize girmesi ve mümkün olan en kısa sürede böbrek nakli olması gerektiğini söylediler. Tüm aile gönüllü olmak için sıraya girdi, ben bu sıranın en önündeydim ama annemiz böbreğini bağışlamakta ısrar etti.

Ağustos ayında, usulüne uygun olarak böbreğini bağışladı. Muhammed iyileşti ve kısa süre sonra taburcu edildi.

Bir ay sonra, 10 Eylül akşamı, İsrail'in herkese güvenli olduğunu söylediği Han Yunus'taki el-Mavasi bölgemizde bir bombalama oldu.

Saldırı sırasında hepimiz uykudaydık, çünkü erkenden yatmıştık ve elektrik yoktu, dolayısıyla ışık yoktu, televizyon yoktu ve vaktimizi geçirecek çok az şey vardı.

Hiçbir uyarı yoktu. Patlamanın sesi dehşet vericiydi. Yangın çıktı ve ortalık karıştı. Çığlık attık ve yüzlerimiz kan içinde çadırlardan çıktık. Neyse ki sadece hafif yaralanmalarımız ve yanıklarımız oldu.

Ancak Muhammed yatağından kıpırdamadı. Bunu ilk fark eden annem oldu ve çığlık atarak yanına koştu. Bacağına saplanmış bıçak şeklinde bir metal şarapnel parçası gördü. Çok fazla kanaması vardı. Şarapneli çıkarmaya çalıştı ama ateş çok yakındı ve vazgeçmek zorunda kaldı.

Hastane dehşeti

Küçük kardeşim Ahmed ambulans çağırmak için koştu. Sağlık çalışanları Muhammed'i çıkardı ve onu Nasser hastanesine götürdüler; burada şarapnel çıkarıldı ve bacağına dikiş atıldı.

Kardeşimi her gün ziyaret ettim ve kardeşimle aynı odada tedavi gören hastaların hikayelerini de öğrendim. Her ziyaretimde onları da kontrol ediyordum.

Ortopedi bölümünde gördüklerim karşısında şok oldum.

Kardeşimin yatağının yanında, 12 yaşındaki Ahmed'in arkadaş olduğu 12 yaşında bir çocuk vardı. O da bacaklarından şarapnel yarası almıştı. Sonunda iki bacağı da kesildi. Sadece birkaç gün daha hayatta kalabildi.

Bir de 70'li yaşlarında, bir bacağı kesilmiş ve birçok sağlık sorunu olan yaşlı bir adam vardı. İlk ziyaretimden birkaç gün sonra onu göremedim. Kardeşime onu sorduğumda, bana bacağındaki bir yaralanma nedeniyle vefat ettiğini söyledi.

Muhammed'in arkadaşı olan 20'li yaşlarındaki genç Hamid'in de evini hedef alan bir bombalama sonucu elleri ve ayakları kesilmişti. Birkaç gün sonra o da vefat etti.

Kardeşim bana bölümdeki diğer hastaların da yaralarından dolayı öldüğünü söylediğinde ağlıyordum. Onların başına gelenlerin kardeşimin de başına gelmesinden korkuyordum.

Doktora çok sayıda ampüte olup olmadığını sordum.

Verdiği cevap beni dehşete düşürdü. İlaç ve ekipman eksikliği nedeniyle doktorların çok az seçeneği olduğunu söyledi.

“Bizim bölümümüzde yaralıların hayatını kurtarmak için ampütasyon dışında bir seçenek yok” dedi.

Kangren

Yaralanmasından bir ay sonra doktorlar Muhammed'in bacağında kan zehirlenmesi ve kangren olduğunu söyledi. Bacağını kesmek zorunda kalacaklarını söylediler.

Başka seçeneğimiz yoktu ama kardeşim şiddetle direndi. “Bacağımı kesmelerine asla izin vermeyin” diye babamıza yalvardı.

“Lütfen yapmayın.”

Birkaç saat sonra bilincini kaybetti. Doktor bize durumunun daha da kötüleşeceğini ve bacağı hemen kesilmezse kurtulamayacağını söyledi. Babam da kabul etti.

Hepimiz ağladık ve doktordan yoğun bakım odasına kardeşimin yanına girmeme izin vermesini istedim, böylece bacağı kesilmeden önce onun bir fotoğrafını çekebilecektim.

Muhammed ameliyattan sağ çıktı ama bilinci hemen yerine gelmedi. Doktor bize bunun ilk 48 saat için normal olduğunu söyledi. Bu süre kısa sürede geçti. Sonra günler geçmeye başladı. Sonra haftalar.

Kardeşimi her gün ziyaret edebilmek için çadırımızı hastaneye yakın bir alana taşıdık. Önceleri yürümek iki saatimizi alıyordu - yakıt ve uygun bir ulaşım aracı olmadığı için tek seçeneğimiz buydu.

Her gün hastaneye gider ve Muhammed'in yanına otururdum. Onunla konuşur ve birlikte yaşadığımız anıları hatırlatırdım, bir şeyler hatırlar umuduyla.

Annem her gün, aç uyanırsa diye ona patatesli içli köfte yapardı.

Her gün aileden biri kan bağışına giderdi.

Ve sonra bir gün Muhammed bize gülümseyerek döndü. Ampütasyondan tam bir ay sonraydı. Annem onun yanındaydı ve görmemesi için gözyaşlarını tutuyordu. Gözleri sevinçle kırpışmaya başladı.

Üç gün

Annem sevinçle bir çığlık attı ve doktorları aradı.

“Muhammed uyandı, Muhammed sağlıklı.”

Doktorlar geldi ve herkes Muhammed'in bilincinin yerine gelmesinden dolayı mutluluk ve şaşkınlık içindeydi. Gülümsemelerimizi paylaştık. Muhammed de gülümsedi.

Muhammed ilk başta hareket edemiyordu. Birkaç saat sonra babam oturmasına yardım etti. Ancak o zaman bir bacağını kaybettiğini fark etti. Ağladı. Herkes onu teselli etmeye çalıştı.

Annem sonunda oğlunun içli köfteyi yediğini gördü ve yutmasını kolaylaştırmak için içli köfteyi ezdi.

2 Aralık 2024'te, bilinci yerine geldikten üç gün sonra, sevgili kardeşim vefat etti.

O zaman 24 yaşındaydı.

İyileşmesi için gün saymaya başlamıştım bile.

Bir ay diyaliz tedavisi gördü ve böbrek naklinden sonra iyileşmesi için bir aya daha ihtiyacı vardı. Komaya girmeden önce bacağının tedavisi de bir ay sürdü. Buna dayanarak, ampütasyondan sonra iyileşmesinin bir ay daha süreceğini hesapladım.

Neden uyandıktan sonra sadece üç gün hayatta kalabildi?

Muhammed benim ağabeyimdi.

O benim kalbime en yakın olan kişiydi, ben de onunkine.

Hep böyle derdik birbirimize.

* Yazıda geçen isimler gizli tutulmuştur.

Çeviri Haberleri

Gazze'deki soykırım, ellerine mal oldu ancak o çok daha fazlasını kaybetti
Sadece sözde bir ateşkes
İsrail'in Gazze'deki soykırımı dijital yok oluşla nasıl genişliyor?
İsrail sömürgeciliğini korumak, onun işkence uygulamalarına da sahip çıkmaktır
Filistin bayrağı Londra'da dalgalanırken Arap ufukları bomboş