Gazze: Siyonist savaş makinesi tarafından 327.000'den fazla hayat yok edildi

Gazze'deki şehitlerin sayısını saymak, her şeyden önce gerçeği saymaktır.

Sayid Marcos Tenório’nun Middle East Monitor’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.


Gazze'deki trajedi, toza dönüşen binaların, bombalarla parçalanan çocukların veya enkaz altında gömülen ailelerin görüntüleri ile tek başına anlatılamaz. 7 Ekim 2023'ten bu yana “İsrail” tarafından yürütülen bu soykırım savaşı, bu yüzyılda eşi benzeri görülmemiş bir insani felaketin boyutunu ortaya koyan rakamlarla da ifade edilmektedir. Gazze'deki şehitlerin sayılması, katliamla paralel olarak yürütülen siyasi ve ahlaki mücadelenin bir parçası haline gelmiştir.

Bir tarafta, BM tarafından tanınan ve insani yardım raporlarında düzenli olarak alıntılanan Gazze Sağlık Bakanlığı'nın resmi rakamları var. Diğer tarafta ise, bağımsız araştırmalar ve saygın uluslararası bilimsel yayınlar, günlük olarak açıklanan istatistiklerin çok daha ciddi bir gerçeğin sadece yüzeyini yansıttığına dikkat çekiyor.

23 Eylül 2025'te Gazze'deki Siyonist katliamın 717. gününde, Gazze Sağlık Bakanlığı, saldırının başlamasından bu yana 65.300'den fazla Filistinlinin şehit olduğunu bildirdi. Bu rakam şaşırtıcıdır, ancak sadece travmatik yaralanmaların doğrudan neden olduğu ölümleri yansıtmaktadır: bombalamalar, Siyonist keskin nişancıların kurşunları veya yıkımlar nedeniyle hayatını kaybedenler.

Açlık, susuzluk veya normal koşullar altında tedavi edilebilecek ancak kuşatma altındaki bölgelerde ölümcül hale gelen hastalıklar nedeniyle yavaş yavaş ölenler bu sayıya dâhil değildir. Sayıma dahil edilmeyenler arasında, kuvöz olmadan hayatta kalamayan bebekler, temel ilaçlara erişimi olmayan yaşlılar, kemoterapi görmeyen kanser hastaları, ambulanslara yakıt olmadığı için ölen hamile kadınlar, kaderlerine terk edilen kronik hastalar, enkaz altında kalıp asla kurtarılamayanlar ve kayıt altına alınmadan aceleyle gömülenler bulunmaktadır.

Bilim bu boşluğu dolduruyor. Ünlü bilim dergisi The Lancet'te (Temmuz 2024) yayınlanan bir araştırma, travmatik yaralanmalardan öldüğü resmi olarak kaydedilen şehitlerin sayısının gerçek toplamın sadece yüzde 20'sini temsil ettiğini, çünkü belgelenen her ölüm için açlık, susuzluk, tedavi edilemeyen hastalıklar, ilaç eksikliği, hastanelerin çökmesi gibi savaşın dolaylı nedenleriyle en az dört katı daha ölmüş olabileceğini öne sürüyor.

Bu mantığı en son rakamlara uygularsak, 65.000 resmi şehit, iki yıldan kısa bir sürede yaklaşık 327.000 kişinin hayatını kaybetmesi anlamına gelir – bu, Ekim 2023'te yaklaşık 2,5 milyon olan Gazze nüfusunun yaklaşık yüzde 13'üne denk gelir. 21. yüzyılın en büyük insani felaketlerinden biriyle karşı karşıyayız.

65.000 ile 327.000 arasındaki fark, muhasebe detayından ibaret değildir: Bu, niteliksel bir değişimdir. Uluslararası İnsani Hukuk alanında, sivil kurbanların sayısı savaş suçları ve soykırımı tanımlamada belirleyici bir unsurdur. On binlerce ile yüz binlerce şehit arasındaki fark, bu çatışmanın modern savaş tarihindeki yerini değiştirir ve uluslararası müdahalenin aciliyetini artırmalıdır.

Brezilya'nın yaklaşık 215 milyonluk nüfusu ile karşılaştırmak gerekirse, bu yüzde 13, 28 milyondan fazla insanı temsil ediyor – 11,5 milyonluk nüfusu ile São Paulo şehrinin nüfusunun neredeyse iki katı!

Bu nedenle rakamlar birer silaha dönüştü. “İsrail” ve müttefikleri, Gazze Sağlık Bakanlığı'nın verilerini Hamas'ın yararına manipüle edildiğini iddia ederek meşruiyetini sorgulamaya çalışıyor. Ancak OCHA (BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi) gibi uluslararası kuruluşlar bu verileri kullanıyor ve varsa da herhangi bir kusurun abartı değil, eksik raporlama olduğunu kabul ediyor.

Bu “istatistiksel sessizlik” binlerce silinmiş hikâyeyi gizliyor.

Karşı karşıya olduğumuz şeyin bir doğal afet, deprem veya kontrol edilemeyen bir salgın olmadığını anlamak çok önemlidir. Gazze'de olanlar kasıtlı ve sistematik bir süreçtir: gıda, ilaç ve yakıt girişini engelleyen bir abluka; 2,5 milyondan fazla insanın hayatta kalması için gerekli olan hastaneleri, okulları, su depolarını ve asgari sivil altyapıyı sistematik olarak yok eden saldırılar.

Bu nedenle, “327.000’den fazla şehit” demek abartılı bir söylem değildir. Bu, dünyanın sadece yarısını görmek istediği bir trajedinin gerçek boyutunu kabul etmektir. 65.000 kişinin hayatını kaybettiği bir soykırım zaten dayanılmazdır. Ancak 327.000'den fazla insanın hayatını kaybetmiş olabileceği bir soykırım, insanlığın 20. yüzyılın en kötü dehşetlerinin tekrarlanmasını önlemedeki muazzam başarısızlığını ortaya koymaktadır.

Gazze'deki şehitlerin sayısını saymak, her şeyden önce gerçeği saymaktır. Resmi rakamlar, İsrail'in devam eden imha politikasını zaten suçlamaktadır, ancak felaketin derinliği, bilimsel bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde netleşmektedir. Sadece resmi versiyonu kabul etmek, kısmen görünen bir katliamı normalleştirmek demektir. Raporlanmayan vakaları kabul etmek, Gazze'nin çağdaş tarihin en karanlık bölümlerinden biri haline geldiğini kabul etmek demektir.

327.000'den fazla şehit sadece bir rakam değildir: onlar yok edilmiş aileler, söndürülmüş hayaller, gelecekten koparılmış nesillerdir. Ve eğer cesetlerin sayılması tartışma konusu haline gelmişse, bu tartışma en azından bize her rakamın arkasında bir isim, bir yüz ve asla kesintiye uğramaması gereken bir hikâye olduğunu hatırlatmaya yarasın.

* Sayid Marcos Tenório; tarihçi, uluslararası ilişkiler uzmanı, Brezilya-Filistin Enstitüsü (Ibraspal) kurucusu ve başkan yardımcısıdır. “Palestina: Do Mito Da Terra Prometida À Terra Da Resistência” (Filistin: Vaat Edilmiş Toprakların Efsanesinden Direnişin Topraklarına) kitabının yazarıdır.

Çeviri Haberleri

Gazze'deki soykırım, ellerine mal oldu ancak o çok daha fazlasını kaybetti
Sadece sözde bir ateşkes
İsrail'in Gazze'deki soykırımı dijital yok oluşla nasıl genişliyor?
İsrail sömürgeciliğini korumak, onun işkence uygulamalarına da sahip çıkmaktır
Filistin bayrağı Londra'da dalgalanırken Arap ufukları bomboş