Fotoğraflarla Filistin: Haziran 2025

Filistin’de Haziran 2025’te kameraya yansıyan kareleri sizin için derledik.

Yazının sesli analizi

İnsanlar, yardım kamyonlarının Gazze Şehri'nin kuzeyindeki Zikim bölgesine girmesinin ardından bir torba un almaya çalışırken öldürülen bir adamın cesedini taşıyor, 17 Haziran. Öldürülen kişinin daha sonra Gazze'nin kuzeyindeki Beyt Hanun'dan 20 yaşındaki Muhammed Yusuf el-Zaanin olduğu tespit edildi. (Yousef Zaanoun/ActiveStills)

İsrail güçleri Haziran ayı boyunca Gazze'de gıda malzemesi arayan ve çadırlarda barınan Filistinlileri katlederken, devam eden yakıt ablukası bölgedeki insani yardım operasyonlarını ay sonunda tamamen çökmenin eşiğine getirdi.

BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi 2 Temmuz'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki erişilebilir rezervlerden elde edilen tüm yakıtın tahsis edildiğini belirtti.

OCHA'ya göre “Sonuç olarak, sağlık, su ve sanitasyon, telekomünikasyon ve koruma hizmetleri de dahil olmak üzere hayat kurtaran hizmetler kapanma riskiyle karşı karşıya.”

Bu arada İsrail, Haziran ayında İran'a sebepsiz bir saldırı düzenleyerek 12 gün süren bir çatışmanın fitilini ateşlerken, yerleşimciler de Batı Şeria'daki Filistinli topluluklara saldırdı ve Cenin, Tulkarim ve Nur Şems mülteci kamplarındaki aileler yılın başından bu yana defalarca yerlerinden edildi.

OCHA'ya göre İsrail, “bölge sakinleri ve insani yardım çalışanları için erişilemez durumda olan” bu kamplardaki yapıları yıkmaya devam etti.

“İsrail güçleri evlerine dönmeye çalışan kamp sakinlerine ateş açıyor.”

Batı Şeria'nın güneyindeki El Halil kenti yakınlarındaki Masafer Yatta'da bulunan Khalet al-Daba köyünde İsrailli yerleşimciler tarafından sprey boyayla boyanmış bir Davut Yıldızı'nın yanında duran bir adam, 1 Haziran. İsrail ordusunun köyün büyük bölümünü yerle bir etmesi ve yerleşimcilerin meyve bahçelerine saldırmasına, işgal etmesine ve tahrip etmesine izin vermeye devam etmesinin ardından topluluk sakinleri zorla yerinden edilme tehlikesiyle karşı karşıya. (Omri Eran Vardi/AktifStills)

2 Temmuz itibariyle, Gazze'deki Filistin sağlık bakanlığına göre, 7 Ekim 2023'ten bu yana bölgede en az 57.012 Filistinli öldürüldü.

BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi, bu kümülatif rakamın “kimlik bilgileri birleştirildikten ve bir bakanlık komitesi tarafından onaylandıktan sonra 2 Temmuz 2025'te geriye dönük olarak eklenen 223 ölüyü içerdiğini” belirtti.

Sağlık Bakanlığı aynı dönemde, Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın dağıtım noktalarını işletmeye başladığı 27 Mayıs tarihinden bu yana gıda malzemelerine erişmeye çalışırken 640 kişinin öldüğünü ve yaklaşık 4.500 kişinin yaralandığını söyledi.

OCHA'ya göre 2 Temmuz itibariyle “714.000'den fazla insan, yani Gazze nüfusunun üçte biri, son üç ay içinde yerinden edildi”.

OCHA, “2025'in başından bu yana, dokuzu geçtiğimiz hafta olmak üzere, en az 107 yardım görevlisinin öldürüldüğünü ve bu sayının Ekim 2023'ten bu yana 326'sı BM personeli olmak üzere toplam 479'a ulaştığını” da sözlerine ekledi.

Haziran ayında öldürülen yardım görevlileri arasında, 6 Haziran'da Gazze'nin kuzeyindeki Cibaliye'deki evine düzenlenen İsrail hava saldırısında eşi ve altı çocuğu da dâhil olmak üzere ailesinin 36 üyesiyle birlikte hayatını kaybeden BM Kalkınma Programı çalışanı Ramzi Khader de bulunuyor.

Bir kadın 2 Haziran'da yerinden edilmiş kişilerin kaldığı bir kampta internet sinyali arıyor. (Yousef Zaanoun/ActiveStills)

BM'nin Filistinli mültecilere yardım kuruluşu UNRWA'nın başkanı Philippe Lazzarini 1 Haziran'da yaptığı açıklamada Gazze'deki yardım dağıtımının “bir ölüm tuzağına dönüştüğünü” söyledi.

O gün en az 32 Filistinli öldürüldü ve onlarcası da Mayıs ayında faaliyete geçen militarize bir Amerikan-İsrail planı olan “Gazze İnsani Yardım Vakfı” tarafından kurulan dağıtım noktalarında gıdaya erişmeye çalışırken ciddi şekilde yaralandı.

Eski üst düzey BM yetkilisi Craig Mokhiber, Haziran ayında The Electronic Intifada'ya verdiği demeçte vakfın “İsrail ve ABD istihbarat görevlileri, ABD'deki yarım yamalak finans şirketleri, paralı askerler ve insani yardım görevlisi kılığındaki özel askeri yüklenicilerden oluşan bir grup” olduğunu söyledi.

Bu kişileri “soykırımın son aşamasını” temsil eden kişiler olarak tanımladı.

İnsanlar İsrail saldırısında ölen bir çocuğun cesedinin başında yas tutuyor, Nasır Tıp Kompleksi, Han Yunus, Güney Gazze Şeridi, 5 Haziran. (Abdullah Abu Al-Khair/APA images)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze İnsani Yardım Vakfı projesinin İsrail'e uluslararası baskıyı hafifletme ve Gazze'deki soykırım kampanyasını uzatma imkânı verdiğini söyledi.

BM insan hakları ofisi Haziran ayı başında “siviller için gıdanın silah haline getirilmesi” ve yaşam ihtiyaçlarına erişimin engellenmesinin “savaş suçu teşkil ettiği ve soykırım da dâhil olmak üzere diğer uluslararası suçların unsurlarını oluşturabileceği” uyarısında bulundu.

Haaretz gazetesi tarafından 27 Haziran'da yayınlanan bir ifşaatta, İsrailli subay ve askerler, gıda dağıtım noktalarının yakınında toplanan insan kalabalığına ateş etme emri aldıklarını itiraf ettiler.

İsmi açıklanmayan bir asker gazeteye yaptığı açıklamada, yardım isteyen insanlara “düşman bir güç gibi davranıldığını - kalabalık kontrol önlemleri yok, göz yaşartıcı gaz yok - sadece akla gelebilecek her şeyle gerçek ateş açıldığını: ağır makineli tüfekler, el bombası fırlatıcıları, havan topları” söyledi.

“Sonra merkez açıldığında ateş kesiliyor ve yaklaşabileceklerini anlıyorlar”, “İletişim şeklimiz silah sesleri.” diye ekledi asker.

6 Haziran'da Kurban Bayramı münasebetiyle Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Arnavut camisinin yıkıntıları arasında bayram namazı kılıyor. (Doaa Albaz/ActiveStills)

Uluslararası Filistinli Çocuklar için Savunma Örgütü'ne göre, Haziran ayının ikinci gününde İsrail güçleri 14 yaşındaki Yousef Fuqahaa'yı Batı Şeria'da Ramallah yakınlarındaki Sincil köyünün girişinde “aniden ve hiçbir uyarıda bulunmadan” vurarak öldürdü.

Hak grubuna göre ordu, çocuğun askerlere taş ve şişe attığını iddia etti, ancak bu iddia “görgü tanıkları tarafından reddedildi.”

DCIP, Yusuf'u vurduktan sonra, “İsrail güçleri güvenlik kameraları olan yakındaki bir eve baskın düzenledi ve saldırının görüntülerini sildi” diye ekledi. İsrail çocuğun cesedini saklıyor.

Kurban Bayramı'nda Gazze'de hayvan kesimi, 7 Haziran. İsrail ablukası, saldırılarda hayvanların ölmesi, besi çiftliklerinin yıkılması, yem eksikliği ve ithal hayvan sıkıntısı nedeniyle Gazze'de besi hayvanı krizi yaşanıyor. Yüksek fiyatlar ve ekonomik çaresizlik nedeniyle kurbanlık hayvanlara çok az talep var ve çiftçiler hayvanlarını satmakta zorlanıyor. (Omar Ashtawy/APA images)

Haziran ayında Batı Şeria'da iki Filistinli çocuk daha İsrail güçleri tarafından öldürüldü.

DCIP'ye göre, 23 Haziran'da 13 yaşındaki Ammar Hamayel, Ramallah yakınlarındaki Kafr Malik köyü yakınlarında bir arkadaşıyla yürürken “gizli bir yerde konuşlanmış” İsrail güçleri tarafından sırtından vuruldu.

İsrail güçleri, çocuğa ulaşmaya ve yardım sağlamaya çalışan aile üyelerine ve komşularına saldırdı ve bir ambulans ekibinin, haklar grubunun seçkin bir öğrenci, yerel ve uluslararası Muay Thai yarışması unvanları sahibi olduğunu söylediği çocuğa yardım etmesini engelledi.

DCIP, “İsrail güçleri Ammar'ı Ramallah'taki Filistin Tıp Kompleksine götüren Filistinli bir ambulansa teslim etti ve burada öldüğü açıklandı” diye ekledi.

26 Haziran'da Cenin yakınlarındaki El-Yamun köyüne yapılan bir saldırı sırasında Filistinlilere ait bir evin çatısına yerleştirilen İsrailli bir keskin nişancı 13 yaşındaki Rayan Houshyeh'i öldürdü.

DCIP'ye göre Rayan, “keskin nişancı ateş açtığında boynundan, karnından ve kalçasından vurulduğunda yakındaki İsrail güçlerini gözlemlemek için” bir ara sokaktaki duvarın üzerinden baktı. Keskin nişancı çocuğa ulaşmaya çalışan gençlere de ateş açmış ve çocuğun hastaneye vardığında öldüğü açıklanmıştır.

Rayan, 2025 yılında Batı Şeria'da İsrail güçleri tarafından öldürülen 30. Filistinli çocuk oldu.

Filistinliler Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları erzaklarla Gazze'nin merkezindeki el-Bureyj'de yürürken İsrail askerleri onları izliyor, 8 Haziran. (Moiz Salhi/APA images)

2 Haziran'da BM insan hakları uzmanları Gazze'ye giden Özgürlük Filosu Koalisyonu gemisi Madleen'deki yolcuların güvenli geçişini talep etti.

Uzmanlar, “Gazze halkı işgal altında bile olsa kendi karasularından yardım alma hakkına sahiptir” ve “Koalisyon gemisi Gazze halkına ulaşmak için uluslararası sularda serbest geçiş hakkına sahiptir” dedi.

Gemiye bir hafta sonra, 9 Haziran'da İsrail güçleri tarafından el konuldu ve aralarında önde gelen iklim aktivisti Greta Thunberg ve iki gazetecinin de bulunduğu 12 yolcusu İsrail'de gözaltına alındı ve sonraki birkaç gün içinde sınır dışı edildi.

Uluslararası Af Örgütü Başkanı Agnès Callamard, Madleen'in yolculuğu sırasında “ısrarlı uluslararası eylemsizliğin ortasında kuşatılmış, açlık ve acı çeken Filistinlilerle dayanışmanın güçlü bir sembolü olarak ortaya çıktığını” söyledi.

Bu arada Mısır, Refah'a ulaşmak ve Gazze Şeridi üzerindeki ablukayı kırmak amacıyla ülkeye giden yüzlerce aktivisti gözaltına aldı.

Bir İsrail askeri, 10 Haziran'da Batı Şeria'nın kuzeyindeki Nablus'un Eski Şehir bölgesine düzenlenen baskın sırasında bir cesedin yanında yürüyor. Baskın sırasında iki kardeş öldürüldü ve onlarca kişi yaralandı. (Wahaj Bani Moufleh/ActiveStills)

3 Haziran'da Kızıl Haç, günün erken saatlerinde Gazze'nin güneyindeki Refah'ta bulunan sahra hastanesinde bir yardım dağıtım bölgesine ulaşmaya çalışırken yaralanan hastalardan oluşan “toplu bir ölüm olduğunu” açıkladı. Bu vakalardan 19'unun hastaneye vardıklarında, sekizinin ise kısa bir süre sonra öldüğü açıklandı.

Kızıl Haç, bunun “sahra hastanesinin bir yıldan uzun bir süre önce kurulmasından bu yana tek bir olayda alınan en yüksek sayıda silahla yaralanmış hasta” olduğunu ekledi.

Euro-Med Monitor'e göre İsrail güçlerinin o gün Refah'taki bir yardım alanının yakınında şafak vakti toplanan binlerce kişilik kalabalığa ateş açması sonucu en az 27 kişi öldü, 90 kişi de yaralandı.

Cenevre merkezli grup, geçtiğimiz hafta içinde İsrail ordusunun kontrolü altındaki bölgelerde yardım dağıtım merkezleri yakınlarında 600'den fazla Filistinliyi öldürdüğünü ve yaraladığını söyledi.

4 yaşındaki Usame Assaf, anne-babası ve kardeşlerinin hayatını kaybettiği İsrail hava saldırısında tüm ailesini kaybettikten sonra Gazze Şehri'ndeki büyükannesinin evinde tıbbi bakım görüyor, 10 Haziran. Usame'nin saldırıda her iki bacağı ve leğen kemiği kırıldı. (Omar Ashtawy/APA images)

Dünya Sağlık Örgütü 5 Haziran'da Gazze'deki sağlık sisteminin “çökmekte olduğu” uyarısında bulunarak, Nasır Tıp Kompleksi ve El-Amal Hastanesi'nin İsrail'in askeri saldırıları ve zorla tahliye emirleri nedeniyle işlevsiz kalma riski altında olduğunu bildirdi.

Bu tesisler, şu anda Şerit nüfusunun çoğunun yoğunlaştığı Han Yunus bölgesinde faaliyet gösteren son iki devlet hastanesi. DSÖ, “Gazze'nin kuzeyinde halihazırda faaliyet gösteren hiçbir hastane yok” dedi.

Ertesi gün, 5 Haziran'da İsrail ordusu Gazze Şehri'ndeki El-Ahli Arap Hastanesi yerleşkesine ateş açarak dört gazeteciyi öldürdü.

El-Ahli Arap Hastanesi'ni yöneten Kudüs Piskoposluğu'na göre “sivillere yönelik sebepsiz saldırıda” aralarında dört hastane çalışanının da bulunduğu otuz kişi yaralandı.

Nisan ayında Nasır Tıp Kompleksi'ne ve Aralık ayında El Avde Hastanesi'ne yapılan saldırıları örnek gösteren BM insan hakları ofisine göre “Bu, gazetecilerin hastanelerde hedef alınarak öldürüldüğü en az üçüncü olaydır”.

15 Haziran'da çekilen bir fotoğraf, İsrail'in merkezindeki Bat Yam'da İran'dan atılan bir füze nedeniyle hasar gören binaları gösteriyor. (Chen JunqingXinhua/via ZUMA Press)

BM insan hakları ofisi, Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de 227 Filistinli gazetecinin öldürüldüğünü doğruladığını açıkladı.

“Gazze'deki Filistinli gazetecilerin açıkça hedef alınması ve İsrail'in yabancı gazetecilerin erişimine izin vermemesi”, “bilgi akışını sınırlamak ve İsrail'in saldırılarının ve insani yardımın reddinin etkisinin haberleştirilmesini önlemek” için kasıtlı bir politika gibi görünüyor.

100'den fazla basın özgürlüğü savunucusu grup ve uluslararası haber odası, yabancı gazetecilere Gazze'ye derhal ve sınırsız erişim izni verilmesini ve Filistinli gazetecilerin tam olarak korunmasını talep etti.

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki El Makusi bölgesinde yerinden edilmiş Filistinliler için geçici barınak olarak kullanılan çadırlar, 15 Haziran. (Omar Ashtawy/APA images)

Dünya Gıda Programı 10 Haziran'da yaptığı açıklamada Gazze'nin kuzeyine 930 metrik ton buğday unu taşıyan 59 kamyon gönderdiğini ancak bu kamyonların “yol boyunca durdurulduğunu ve ailelerini beslemek için kritik düzeyde gıdaya ihtiyaç duyan aç siviller tarafından indirildiğini” belirtti.

BM gıda yardım kuruluşu, İsrail'in 19 Mayıs'ta sınırlı insani yardıma yeniden başlamasından bu yana Gazze'ye yalnızca “az miktarda gıda ve yardım getirebildiğini” söyledi.

Ajans, “Bu durum büyük ölçüde genişletilmiş askeri operasyonlar nedeniyle insani yardım hareketlerine izin verilmemesinden ve gecikmelerden kaynaklanıyor,” diye ekledi.

Gazze Şehri ve kuzey Gazze'de telekomünikasyon 10 Haziran'da kesildi. Askeri faaliyetlerin altyapıya zarar vermesinin ardından 12 Haziran'da tüm bölgede telekomünikasyon kesintisi yaşandı.

Bağlantı 14 Haziran'da kısmen yeniden sağlandı ancak üç gün sonra, el-Raşid Caddesi boyunca bir fiberin kesilmesinin ardından güney ve orta Gazze'de yeni bir kesinti yaşandı.

İnsani acil durumlarda iletişim hizmetleri sağlayan gruplardan oluşan küresel bir ağ olan Acil Durum Telekomünikasyon Kümesi'ne göre “Bu, bir hafta içinde yaşanan üçüncü büyük kesinti olup Gazze'nin telekomünikasyon altyapısının aşırı kırılganlığını ve onarımlar için sürekli güvenli erişime duyulan acil ihtiyacı vurgulamaktadır.”

Küme, “veri hızlarının ciddi şekilde düşmesi ve mobil ağların zayıflamasının insani yardım koordinasyonunu zayıflatmaya ve sivillerin hayat kurtaran bilgi ve yardımlara erişimini engellemeye devam ettiğini” de ekledi.

Bu arada küme 17 Haziran'da “telekomünikasyon sağlayıcıları yakıt ve motor yağı konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyor ve sınırlı rezervlerin birkaç gün içinde tamamen tükenmesi bekleniyor” dedi.

Küme, “Acil ikmal yapılmazsa, altyapıya güç sağlayan jeneratörler arızalanmanın eşiğinde ve tüm iletişim hizmetlerinin tamamen çökmesi tehdidiyle karşı karşıya” diye ekledi.

Yardım kamyonlarının Gazze Şehri'nin kuzeyindeki Zikim bölgesine girmesinin ardından binlerce insan un çuvalları taşıyarak El-Raşid Caddesi boyunca yürüyor, 17 Haziran. Yardım isteyenlerden bazıları İsrail güçleri tarafından vuruldu. Aynı gün, Gazze'nin güneyindeki Refah'ta bulunan yardım dağıtım yerinde onlarca kişi öldürüldü ve yüzlerce kişi de yaralandı. (Yousef Zaanoun/ActiveStills)

12 Haziran'da Kızıl Haç, Refah'taki sahra hastanesinin geçtiğimiz iki hafta içinde “12 kez kitlesel ölüm vakası prosedürünü devreye sokmak zorunda kaldığını ve çok sayıda ateşli silah ve şarapnel yarası olan hasta kabul ettiğini” söyledi.

Bu süre zarfında hastaneye 933 vaka gelmiş ve bunlardan 41'inin hastaneye vardıklarında öldüğü açıklanmıştır. Hastaların çoğu yaralandıklarında yardım dağıtım bölgelerine ulaşmaya çalışıyorlardı.

Kızıl Haç, “Sağlık personeli çok sayıda hastayla başa çıkmakta zorlanıyor,” dedi. “Serseri kurşunlara sürekli maruz kalan hastaları kurtarmaya çalışıyorlar ve bu da tıbbi bakım sağlayan ve alan kişilerin güvenliğini tehlikeye atıyor.”

Kızıl Haç, “Malzemeler çok hızlı tükeniyor” diye ekledi.

İsrail ordusundan bir keskin nişancı, 18 Haziran'da Batı Şeria'nın kuzeyindeki Balata mülteci kampına düzenlenen baskın sırasında bir pencereden görülüyor. Operasyon evlerin basılmasını, tutuklamaları ve bir metal atölyesinin yıkılmasını içeriyordu. (Wahaj Bani Moufleh/ActiveStills)

13 Haziran'da BM Güvenlik Konseyi, Slovenya tarafından sunulan ve Gazze'de kalıcı bir ateşkes talep eden karar tasarısını kabul edemedi. 14 üye ülke lehte oy kullanırken bir üye (ABD) aleyhte oy kullandı ve çekimser oy çıkmadı.

İsrail'in BM temsilcisi ABD'ye teşekkür etti ve Genel Kurul'u, kararın veto edilmesiyle tetiklenen acil bir toplantı düzenleyerek “daha fazla zamanınızı” boşa harcamaması konusunda uyardı. Hiçbir BM kararının “yolumuzda duramayacağını” söyledi.

Aynı gün, 13 Haziran'da İsrail, İran'ın askeri liderliğini ve üst düzey bilim adamlarını hedef alan sürpriz ve sebepsiz bir saldırı başlattı.

İran da buna karşılık olarak İsrail'in önemli nüfus merkezlerini vurarak tüm mahalleleri yerle bir etti ve ülkenin füze önleyici stoklarını tüketti.

İran'ın İsrail askeri hedeflerine vurduğu darbelerin boyutu, bu ülkedeki askeri sansür nedeniyle tam olarak bilinmiyor.

İsrail'in başlattığı çatışma 12 gün sonra ABD'nin İran'daki üç nükleer tesisi vurması ve İran'ın da misilleme olarak Katar'daki bir ABD askeri üssünü vurmasıyla sona erdi.

İran'da 600'den fazla kişi öldürülürken, İran'ın İsrail'de düzenlediği saldırılarda, Hayfa yakınlarındaki Filistin kenti Tamra'da bomba sığınakları bulunmayan bir binaya isabet eden füze sonucu ölen üç kadın ve bir kız çocuğu da dâhil olmak üzere 28 kişi hayatını kaybetti.

İsrailliler, Tel Aviv yakınlarındaki Ramat Gan'a atılan bir İran füzesi nedeniyle hasar gören bir binanın önünde dururken, 19 Haziran. (lia Yefimovich/DPA via ZUMA Press)

BM izleme grubu OCHA, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının başlamasının ardından 13 Haziran'dan bu yana “İsrail askerlerinin Batı Şeria'da yaklaşık 267 Filistinlinin evini birkaç saatten birkaç güne kadar değişen sürelerle ele geçirdiği 36 olayı” belgelediğini söyledi.

OCHA'ya göre “Bu durumdan en az 1.300 kişi etkilendi ve çoğu durumda evlerine döndüklerinde mülklerinin tahrip edildiğini gördüler.”

OCHA, “Bunlar arasında Batı Şeria'nın kuzeyindeki altı vilayette sakinleri geçici olarak tahliye edilen 237 konut birimi de yer alıyor” diye ekledi. Bu arada İsrail, İran'a yönelik saldırısının başlamasının ardından Batı Şeria ve çevresindeki kontrol noktalarının çoğunu kapattı ve bunlara yenilerini ekleyerek yoğun trafik sıkışıklığına neden oldu.

İsrail'in İran'a yönelik saldırısı sırasında Gazze'de yaklaşık 900 kişi hayatını kaybetti.

İsrail güçleri, 20 Haziran'da Batı Şeria'nın kuzeyindeki Akabe kentine düzenledikleri baskın sırasında, geçen yıl öldürülen Hamas'ın silahlı kanadının komutanlarından Ahmed Ebu Arrah'ı onurlandıran bir plaketin yanında duruyor. (Wahaj Bani Moufleh/ActiveStills)

14 Haziran'da Kızıl Haç, İsrail'in Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Tıp Kompleksi çevresindeki tahliye emirleri üzerine alarma geçti.

İnsani yardım grubu, hastanenin kapatılmaya zorlanması halinde hastaların özel bakım alabilecekleri bir yer kalmayacağı uyarısında bulundu.

Kızıl Haç, Nasır Tıp Kompleksi'nin özel bakımın yanı sıra Refah'taki Kızıl Haç Saha Hastanesi'nde kan nakline olanak sağlayan “kan bankası hizmetleri” ve “adli hizmetler ve ölülerin yönetimi” sağladığını söyledi.

İsrail insani yardım girişini engellemeye devam ederken bir kadın Han Yunus'taki bir halk mutfağında yiyecek toplamaya çalışıyor, 21 Haziran. (Doaa Albaz/ActiveStills)

İsrail ordusunun 17 Haziran'da Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'ta BM gıda kamyonlarını bekleyen Filistinlilerin üzerine tank mermileriyle ateş açması sonucu en az 70 kişi öldü, 200 kişi de yaralandı.

Bu olay, 27 Mayıs'ta Gazze'de Amerikan-İsrail askerî yardım planının faaliyete geçmesiyle birlikte dağıtım noktalarının yakınında meydana gelen bu tür toplu ölüm olaylarının neredeyse her gün yaşanmaya başlamasından sonra bir yardım bölgesinde meydana gelen en ölümcül olaydı.

Merkezi Cenevre'de bulunan bir insan hakları grubu olan Euro-Med Monitor, Gazze'deki saha ekibinin İsrail ordusuyla işbirliği yapan yerel bir silahlı çetenin yardım noktalarına ulaşmaya çalışan insanlara yönelik ölümcül saldırılara karıştığını belgelediğini söyledi.

Grup ayrıca “yardım dağıtım merkezini denetleyen ABD güvenlik şirketi tarafından istihdam edilen yabancı bir paralı askerin 9 Haziran'da Gazze'nin güneyindeki Refah yakınlarında bir sivili vurarak öldürdüğüne dair güvenilir bilgiler aldığını” söyledi.

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki derme çatma ev ve çadırlara gece boyunca düzenlenen İsrail saldırılarının ardından oluşan hasarı inceleyen insanlar, 23 Haziran. (Moaz Abu Taha/APA images)

Birkaç hafta sonra Associated Press, “Gazze'deki yardım dağıtım alanlarını koruyan Amerikalı yüklenicilerin, aç Filistinliler yiyecek için çırpınırken, herhangi bir ‘tehdit’ olmasa bile gerçek mermi ve şok bombası kullandığını” doğrulayan video ve ifadeler elde ettiğini bildirdi.

Gazze İnsani Yardım Vakfı için çalışan iki yüklenici, İsrail'in dağıtım alanlarına yerleştirdiği kameralar aracılığıyla biyometrik ve diğer verileri topladığını söyledi.

Filistinli insan hakları grubu Al Mezan 14 Haziran'da yayınladığı bir raporda İsrail'in insani yardımların yağmalanmasını kolaylaştırarak Gazze'de açlığı ve kaosu körüklediğini söyledi.

Al Mezan'a göre Mayıs ayı boyunca ve Haziran başında artan yağmalama olayları “soykırım kampanyasını ilerletmek için açlık, yoksunluk ve kaosu silah olarak kullanan sistematik bir İsrail politikasına” işaret ediyor.

İsrail kurtarma ekipleri 24 Haziran'da İsrail'in güneyindeki Berşeba'da bir yerleşim bölgesine düzenlenen füze saldırısının ardından olay yerinde çalışıyor. Ulusal acil sağlık servisi İsrail'in güneyinde en az dört kişinin öldüğünü ve onlarca kişinin yaralandığını bildirdi. (Saeed Qaq/ZUMA Press Wire)

18 Haziran'da BM'nin cinsel sağlık ve üreme sağlığı kuruluşu UNFPA, Gazze'de yaklaşık 11.000 hamile kadının açlık riski altında olduğu ve “17.000 hamile ve emziren kadının önümüzdeki aylarda akut yetersiz beslenme nedeniyle acil tedaviye ihtiyaç duyacağı” uyarısında bulundu.

Ajans, tahminen “her üç hamilelikten birinin artık yüksek riskli olarak kabul edildiğini ve her beş yeni doğandan birinin erken veya düşük kilolu doğduğunu ve giderek daha da zorlaşan uzman bakımı gerektirdiğini” ekledi.

UNFPA'ya göre, mobil doğum üniteleri, ultrasonlar ve prematüre bebekler için taşınabilir kuvözler de dâhil olmak üzere acil ihtiyaç duyulan malzemelerle yüklü 190'dan fazla kamyonun Gazze'ye girişine izin verilmedi.

Yine 18 Haziran'da BM insan hakları ofisi, İsrail ordusuna “Gazze'deki gıda dağıtım noktalarında gıdaya erişmek isteyen Filistinlilere ateş açılması ve öldürülmesi olaylarının tekrarlanmasının ardından, bu noktalarda ölümcül güç kullanımına derhal son vermesi” çağrısında bulundu.

BM insan hakları ofisi, İsrail'in “Gazze'deki sağlık sistemini neredeyse tamamen yok etmesi” nedeniyle ciddi yaraları olan insanların tıbbi tedaviye erişemediğini de sözlerine ekledi.

Ofis, “Dayanılmaz acı ve potansiyel ölümle karşı karşıyalar” diye ekledi.

İsrail'in saldırıları, topyekûn abluka ve sivil polis gücünün hedef alınması nedeniyle Gazze'de sivil düzen ciddi şekilde bozuldu.

BM insan hakları ofisi, “Sonuç olarak, Filistinliler giderek artan bir şekilde açlıktan ölmek ya da mevcut az miktardaki yiyeceğe ulaşmaya çalışırken öldürülme riskiyle karşı karşıya kalmak gibi insanlık dışı bir seçenekle karşı karşıya kalıyorlar” dedi.

Han Yunus'tan 17 yaşındaki Sarah Qannan, ailesinin evlerinin yıkıntıları üzerine kurduğu çadırda derslerine devam ediyor, 24 Haziran. Sarah, kendisi ve Gazze'deki diğer öğrencilerin üst üste ikinci yıl eğitimden mahrum bırakılmasının ardından, tevcihi matrikülasyon sınavlarına hazırlanmak için derslerini gözden geçirmeye çalışıyor. (Abdallah Alattar/APA images)

20 Haziran'da BM insan hakları ofisi “Gazze İnsani Yardım Vakfı'yla bağlantılı Filistinli personelin Hamas'la bağlantılı olduğu iddia edilen silahlı kişiler tarafından öldürülmesini ve olası yargısız infazlarını” kınadı.

İnsan hakları ofisi, silahlı kişilerin 11 Haziran'da yerel işçileri taşıyan bir otobüse saldırdığına dair bilgi aldığını söyledi.

BM ofisi, “Silahlı adamlar işçileri soyup dövdü ve bazılarını vurdu” diye ekledi. İşçilere işkence yapıldığı ve 12 kişinin öldürüldüğü iddia edildi.

BM çocuk fonu UNICEF 19 Haziran'da yaptığı açıklamada Gazze'deki çocuklar arasında yetersiz beslenmenin “endişe verici bir oranda arttığını” belirtti. Ajans, “sadece Mayıs ayında 6 ay ile 5 yaş arasındaki 5.119 çocuğun akut beslenme yetersizliği nedeniyle tedaviye alındığını” söyledi.

UNICEF, bu çocukların yaklaşık 640'ının “yetersiz beslenmenin en ölümcül biçimi” olan şiddetli akut yetersiz beslenmeye sahip olduğunu da sözlerine ekledi.

UNICEF Bölge Direktörü Edouard Beigbeder'e göre, İsrail “hayat kurtaran yardımların tüm sınır kapılarından geniş çaplı olarak ulaştırılmasına” izin vermezse, akut yetersiz beslenme vakaları Ekim 2023'ten bu yana görülen en yüksek seviyeye çıkacak.

12 yaşındaki Huda Abu al-Naja, 25 Haziran'da Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Tıp Kompleksi'nde tedavi görürken arşivden bir fotoğrafını gösteriyor. El-Mevasi'ye göç ettirilen Huda, devam eden insani kriz nedeniyle daha da kötüleşen ciddi beslenme yetersizliği ve ciddi bir buğday alerjisinden muzdarip. (Doaa Albaz/ActiveStills)

“Defense for Children International-Palestine” 24 Haziran'da “İsrailli yetkililerin açlığı bir soykırım yöntemi olarak kasıtlı bir şekilde silah haline getirdiğini ileri süren” bir rapor yayınladı.

Bu politika “Gazze'deki Filistinli çocukların ölümlerine ve gelecek nesiller için olumsuz etkileri olacak acılara” yol açmıştır.

DCIP, “Soykırıma Karşı Doktorlar, açlığın çocuklar üzerindeki yıkıcı tıbbi, gelişimsel ve psikolojik sonuçlarına ilişkin kapsamlı bir bölüme katkıda bulunmuştur” dedi.

“Büyüme geriliği, nörolojik hasar, zayıflamış bağışıklık sistemi ve kalıcı bilişsel bozukluk da dâhil olmak üzere uzun vadeli ve genellikle geri dönüşü olmayan etkiler konusunda uyarıda bulunuyorlar.”

OCHA'ya göre Gazze'deki çoğu aile “günde sadece bir öğün yemekle” hayatta kalırken, “yetişkinler derinleşen açlık ve çaresizliğin ortasında çocuklara, yaşlılara ve hastalara öncelik vermek için rutin olarak öğün atlıyor.”

Yardım taşıyan bir kamyon 25 Haziran'da Gazze Şehri'nin kuzeybatısındaki Sudaniye bölgesinde özel korumaların koruması altında ilerliyor. Uluslararası kuruluşlar aylar sonra ilk kez Gazze Şehri'ndeki dağıtım noktalarına yardım gönderebildi. (Yousef Zaanoun/ActiveStills)

20 Haziran tarihi, bu haberin The Electronic Intifada'da yayınlandığı sırada halen yürürlükte olan Gazze'ye yakıt girişine yönelik ablukanın 100. gününe işaret ediyordu.

Aynı gün UNICEF sözcüsü James Elder, yakıt olmadan Gazze'de düşük kapasiteyle çalışmaya devam eden tuzdan arındırma tesislerinin “tamamen duracağı” uyarısında bulundu.

“Yakıt olmadan milyonlarca litre suyun kamyonlarla insanlara ulaştırılması da duracak” diye ekledi. “Büyük üretim noktalarında kamyonların yerini çok sayıda eşek almaya başlıyor.”

Bir kamyonun 15.000 litre taşıma kapasitesine kıyasla bir eşek arabasının “ancak 500 litre taşıyabildiğini” kaydeden Elder, “eşekler bile yavaşlıyor - onları hareket ettirmeye yetecek kadar yiyecek yok” dedi.

Bir çocuk, İsrail'in Gazze Şehri'ndeki Plaj mülteci kampına düzenlediği saldırıların ardından ağır hasar gören ve yıkılan binaların enkazında kullanılabilir eşya arıyor, 26 Haziran. (Omar Ashtawy/APA images)

Norveç Mülteci Konseyi 19 Haziran'da yaptığı açıklamada İsrail'in 18 Mart'ta ateşkesi bozmasından üç ay sonra “Gazze'deki barınma sisteminin iflasın eşiğinde olduğunu” söyledi.

Mart ayının ortasından bu yana Gazze'de 680.000'den fazla kişi yeni yerinden edildi, zira Gazze topraklarının yüzde 82'sinden fazlası İsrail ordusu tarafından yerinden edilme emri altında ya da yasak bölge ilan edilmiş durumda.

Norveç Mülteci Konseyi, “durmak bilmeyen yerinden edilme, erişim kısıtlamaları ve konutların neredeyse tamamen yıkılmasının yüz binlerce insanı yeterli barınaktan yoksun bıraktığını ve insani yardım aktörlerinin bu insanlara yardım edecek araçlardan yoksun olduğunu” ekledi.

Filistin İnsan Hakları Merkezi Haziran ayında yayınladığı bir raporda kadınların ve kız çocuklarının temiz su ve sanitasyon tesisleri de dahil olmak üzere temel ihtiyaçların eksikliğinden orantısız bir şekilde etkilendiğini, ayrıca mahremiyetin akut bir şekilde yok olduğunu ve cinsiyete dayalı şiddet riskinin arttığını tespit etti.

Kadınlar ve kız çocukları, duş alma sıklığını sınırlamak, tuvalet ihtiyacını azaltmak için su içmekten kaçınmak veya tuvalet ihtiyacını gidermek için çadırlarda kova kullanmak ve adet döngülerini bastırmak için sürekli olarak oral kontraseptif kullanmak gibi aşırı başa çıkma yollarına başvurdular.

Filistinliler 26 Haziran'da Gazze Şehri'nde uluslararası kuruluşlar tarafından ulaştırılan insani yardımları dağıtıyor. Uluslararası kuruluşlar aylar sonra ilk kez Gazze Şehri'nde yerlerinden edilmiş ailelere bir miktar yardım dağıtabildi. Gruplar, kamyonların varış noktalarına ulaşmadan yağmalanmasını önlemek amacıyla kamyonların güvenliğini sağlamak için ileri gelenler ve nüfuzlu ailelerle birlikte çalıştı. (Yousef Zaanoun/ActiveStills)

Filistin eğitim bakanlığına göre 21 Haziran'da 49.000 lise öğrencisi Batı Şeria'da ve yurtdışında tevcihi olarak bilinen okul bitirme sınavlarına başladı. Gazze'deki öğrenciler üst üste ikinci yıl da sınava giremeyecek ve bu durum 76.000'den fazla öğrenciyi etkileyecek.

Eğitim Bakanlığı 23 Haziran'da yaptığı açıklamada Gazze'deki lise öğrencilerinin mümkün olan en kısa sürede sınavlara girebilmeleri için özel düzenlemeler yapılacağını bildirdi.

Ancak OCHA'ya göre, “bu planların uygulanması ateşkese, sınavlar için gerekli tabletler de dâhil olmak üzere malzeme girişindeki kısıtlamaların kaldırılmasına ve sınır kapılarının yeniden açılmasına bağlı.”

Bu arada OCHA Haziran ayında “İsrail makamlarının Doğu Kudüs de dâhil olmak üzere Batı Şeria'daki 84 okula yönelik bekleyen yıkım kararlarını uygulaması halinde 6.500'den fazlası kız olmak üzere yaklaşık 13.000 öğrencinin eğitim hakkının tehdit altında olduğu” uyarısında bulundu.

Batı Şeria'nın Kafr Malik köyünde bir gecede İsrail güçleri tarafından öldürülen üç Filistinli için 26 Haziran'da cenaze töreni düzenlendi. Üç kişi, 100'den fazla İsrailli yerleşimcinin köye baskın düzenleyerek evlere zarar vermesi ve araçları yakmasının ardından katledildi. Aynı köyden 14 yaşındaki Ammar Hamayel adlı bir çocuk da iki gün önce öldürülmüştü. (Avishay Mohar/ActiveStills)

İsrailli yerleşimciler 25 Haziran'da işgal altındaki Batı Şeria'da Ramallah yakınlarındaki bir Filistin kasabası olan Kafr Malik'e saldırdı ve üç Filistinli İsrail ordusunun elinde can verdi.

OCHA'ya göre, öldürülenlerden biri “34 yaşında iki çocuk babası bir Filistinliydi ve topluluk kaynaklarına göre, eşi ve çocuklarını tahliye ederken evinin girişinde yakın mesafeden başından vuruldu”.

Evleri ve araçları ateşe veren yerleşimcilerin bu vahşi saldırısı Almanya, İngiltere ve Avrupa Birliği tarafından kınandı.

Batı Şeria'nın Kalkiliya kentinin doğusundaki Tzofim Yahudi yerleşiminde yeni inşaatlar görülüyor, 27 Haziran. (Mohammed Nasser/APA images)

25 Haziran'da da yerleşimciler Ramallah yakınlarındaki Dar Fazaa Bedevi topluluğuna saldırarak maddi hasara ve duman solumaktan yaralanmalara neden oldu. Ayrıca Ramallah yakınlarındaki el-Mazraa al-Şarkiya'nın eteklerinde arazilerini işleyen çiftçilere saldırdılar ve Nablus yakınlarındaki Asira al-Kibliya'da çıkan bir yangını söndürmek isteyen acil müdahale ekiplerini engellediler.

OCHA, 2025 yılının ilk yarısında Filistinlilere yönelik, 200'den fazla Batı Şeria topluluğunu etkileyen, can kaybı veya maddi hasara yol açan yaklaşık 740 yerleşimci saldırısını belgelediğini söyledi.

OCHA, “Bu, günlük ortalama dört olaydır ve can kaybı veya maddi hasarla sonuçlanan yerleşimci olaylarının kayıtlara geçtiği en yüksek yıl olan 2024'te gözlemlenen sıklığa benzer” diye ekledi.

Fatima al-Nawajaa, 27 Haziran'da Batı Şeria'da El Halil'in güneyindeki Susiya köyünde İsrailli yerleşimciler tarafından saldırıya uğradıktan sonra yanan evinin içinde çocuklarıyla birlikte duruyor. Saldırı 25 Haziran günü sabah saat 2'de aile uykudayken başladı. Su eksikliği nedeniyle yangını söndüremediler ve ev, içindekilerin tamamı yok olana kadar yanmaya devam etti. (Mosab Shawer/ActiveStills)

24 Haziran'da BM insan hakları ofisi ve Norveç Mülteci Konseyi, Batı Şeria'daki El Halil'in Masafer Yatta bölgesinde aralarında çocukların da bulunduğu 1.200 Filistinlinin “zorla nakledilme riski altında olduğu” uyarısında bulundu.

Ayın başlarında İsrail ordusu, 13 topluluğu kapsayan bir atış bölgesinde askeri eğitime devam edeceğini ve askeri bir organ olan İsrail Sivil İdaresi'nin “Filistinlilerin inşaat başvurularının geriye dönük olarak reddedilmesini” yeni etkinleştirdiğini duyurdu.

BM insan hakları ofisi ve Norveçli grup, “etkilenen yapılar arasında evler, okullar, klinikler, su sistemleri ve dini mekânların bulunduğunu ve yıkımların 200 hanenin zorla yerinden edilmesiyle sonuçlanacağını, bunun da zorla nakil anlamına gelebileceğini” söyledi.

İnsan hakları ofisi ve Norveçli grup, zorla nakil ve sürgünün “Dördüncü Cenevre Sözleşmesinin ağır bir ihlali ve bir savaş suçu” teşkil ettiğini de sözlerine ekledi.

“Ayrıca, herhangi bir sivil nüfusa yönelik yaygın veya sistematik bir saldırının parçası olarak ve saldırıdan haberdar olarak işlendiğinde de insanlığa karşı suç teşkil edebilir” diye eklediler.

İsrail güçleri, İsrailli yerleşimcilerin Batı Şeria'daki El Halil'in Eski Şehri'ne haftalık turu sırasında silahlarını Filistinlilere ve fotoğrafçılara doğrulttu, 26 Haziran. İsrail ordusu evlerine ulaşmaya çalışan Filistinlilerin hareketini engelleyerek kentte korku ve dehşet yarattı. (Mosab Shawer/ActiveStills)

Yine 24 Haziran'da 66 yaşındaki Zahiya Joudeh, Doğu Kudüs'teki Şuafat mülteci kampındaki evinin çatısındayken başından vurularak öldürüldü. Ailesi, İsrail Sınır Polisini kampta görev yaparken büyükanneyi vurmakla suçladı.

İsrail polisi olayı soruşturduğunu açıkladı.

Bu ayın başlarında askerler Beytüllahim yakınlarındaki El Valaja köyüne düzenledikleri baskın sırasında bir Filistinliyi vurarak öldürmüştü.

OCHA'ya göre, “Görgü tanıklarına göre, İsrail askerleri inşaat halindeki bir daireye girdi, orada bulunan üç Filistinliyi kelepçeleyip gözlerini bağladı ve ardından gerçek mermi sesleri duyuldu.” İsrail adamın cesedini alıkoyuyor.

Yukarıda bahsedilen vakalara ek olarak, Haziran ayında Batı Şeria'da meydana gelen Filistinli ölümleri arasında 7 Haziran'da El Halil'in güneyinde İsrail'in ilhak duvarındaki bir açıklıktan İsrail'e girmeye çalışırken vurulan bir adam; 10 Haziran'da Tubas yakınlarındaki Tammun'da yapılan bir baskın sırasında sivil güçler tarafından bir adamın öldürülmesi; 10 Haziran'da Nablus'ta 30 saat süren bir operasyon sırasında iki kardeşin öldürülmesi ve 12 Haziran'da Cenin yakınlarındaki Harmesh kontrol noktasında askerlere ateş açtığı iddia edilen bir adamın vurularak öldürülmesi yer almaktadır.

Gazze'nin doğusunda yaşayanlar İsrail ordusundan aldıkları emir üzerine Gazze Şehri'ne tahliye ediliyor, 29 Haziran. (Omar Ashtawy/APA images)

Yedi İsrail askeri, Hamas'ın silahlı kanadı Kassam Tugayları'na bağlı bir savaşçı tarafından 24 Haziran'da Han Yunus'ta askeri bir araca yakın mesafeden kurulan pusuda öldürüldü.

Kassam Tugayları tarafından Çarşamba günü yayınlanan çarpıcı pusu videosunda, tüfek taşıyan bir savaşçının zırhlı personel taşıyıcıya doğru koştuğu, üzerine tırmandığı ve bir şawaz patlayıcı cihazını doğrudan kabine bıraktığı görülüyor. Kayıtta savaşçının askeri araç alevler içinde kalmadan önce güvenli bir şekilde geri çekildiği görülüyor.

Ultra-Ortodoks parti Birleşik Tevrat Yahudiliği'nin önde gelen isimlerinden Moshe Gafni, yedi askerin ölümünün ardından “Ne için ve hangi amaçla savaştığımızı anlamıyorum” dedi.

Yaklaşık bir hafta sonra İsrail ordusu ve Şin Bet casusluk teşkilatı, bir insansız hava aracı saldırısında pusuya karıştığını söylediği iki Hamas savaşçısını öldürdüğünü iddia etti.

25 Haziran'da “kan üniteleri de dâhil olmak üzere temel tıbbi malzemeleri taşıyan” 12 kamyon, “Gazze'deki öncelikli sağlık hizmeti noktalarına” dağıtılmak üzere Dünya Sağlık Örgütü tarafından desteklendi. OCHA'ya göre bu, 2 Mart'tan bu yana yapılan ilk operasyondu ve “sahadaki çok büyük sağlık ihtiyaçlarının karşılanması için gerekenlerin sadece bir kısmını temsil ediyordu”.

Ayat al-Sardi ailesiyle birlikte Gazze Şehri'nin al-Sabra mahallesindeki geçici bir barınakta yaşıyor ve 29 Haziran'da ikiz kardeşi Ahmed'i şiddetli yetersiz beslenme ve bebek maması eksikliği nedeniyle kaybettikten sonra hayatta kalan yeni doğan oğlu Mazen'e bakıyor. İkizler uzun yıllar süren gebe kalma çabalarının ardından dünyaya gelmişti, bu da kaybı dayanılmaz bir şok haline getirdi. (Omar Ashtawy/APA images)

Dünya Gıda Programı 27 Haziran'da yayınladığı gıda güvenliği analizinde Han Yunus'taki marketlerde çoğu temel gıda maddesinin tükenmekte olduğunu ve elde kalanların fiyatlarının da “endişe verici bir oranda artmaya devam ettiğini” tespit etti.

Bu arada, yabancı havaleleri almak veya kredi kartıyla ödeme yapmak için alınan ücret “tüm zamanların en yüksek seviyesi olan yüzde 40'a yükseldi ve Gazze Şeridi'nde zaten mali açıdan tükenmiş olan nüfus için ekstra bir yük oluşturdu.”

Gazze'deki beslenme çeşitliliği Ekim 2023'ten bu yana en düşük seviyesine geriledi ve insanlar besin maddeleri açısından ciddi şekilde yetersiz gıdalar tüketiyor.

Yaralı bir kişi, 30 Haziran'da Gazze Şehri'nin batısında İsrail'in hava saldırısına hedef olan El Baka Kafe'den tahliye ediliyor. The Guardian'a göre, İsrail ordusu sahil kenarındaki kalabalık kafeye saldırırken ABD yapımı 500 kiloluk bir bomba kullandı ve aralarında bir film yapımcısı, bir sanatçı ve 4 yaşında bir çocuğun da bulunduğu en az 24 kişiyi öldürdü. (Omar Ashtawy/APA images)

Dünya Gıda Programı'nın analizine göre buğday ununun fiyatı Ekim 2023 öncesine kıyasla yüzde 3.000, şekerin fiyatı ise yüzde 6.310 oranında artmıştır. Gazze Şehri ve Deyr el-Belah'ta bir kilo patatesin fiyatı şu anda 100 şekel ya da yaklaşık 30 dolar.

Raporda, Gazze'ye “erişte, çikolata ve sigara” gibi zaruri olmayan ürünler taşıyan 29 ticari kamyonun girişine izin verildiği kaydedildi. Raporlar, “bu kamyonların girişine ancak Gazze'deki bazı tüccarların Gazze'de biriken nakit paranın bir kısmını serbest bırakmak için İsrail ordusuyla anlaştıktan sonra izin verildiğini” belirtti.

Dünya Gıda Programı, “Gazze Şeridi'ndeki Ticaret, Sanayi ve Tarım Odaları, bu tüccarları şiddetle kınayan ve eylemlerinin pazarlarda zaten çok yüksek olan fiyatların daha da yükselmesine katkıda bulunacağını söyleyen bir açıklama yayınladı” diye ekledi.

İsrail'in Gazze Şehri'nin El-Zeytun mahallesinde bulunan El-Falah Okulu'na düzenlediği saldırının ardından oluşan hasarı inceleyen insanlar, 30 Haziran. Saldırıda sınıflar ve okulun yerinden edilmiş aileler için barınak olarak kullanılan bölümleri kullanılamaz ve yaşanamaz hale geldi. (Omar Ashtawy/APA images)

28 Haziran'da BM insan hakları ofisi, İsrail'in el-Mevasi'de yerinden edilmiş insanların barındığı çadırları hedef almaya devam ettiğini, “tüm aileleri öldürürken aynı zamanda Gazze'nin diğer bölgelerindeki Filistinlilere, güvenlik ve temel altyapı eksikliğine rağmen el-Mevasi'ye atıfta bulunarak ‘bilinen sığınaklara’ taşınmalarını emrettiğini” söyledi.

El-Mewasi'de “barınak, su ve kanalizasyon sistemleri, katı atıkların uzaklaştırılması, tuvaletler ve tıbbi tesisler neredeyse tamamen eksik.”

BM ofisi, insani yardım kuruluşlarının “İsrail'e, barınakların inşası için acilen gerekli olan malzemelerin Gazze'ye girişini ve erişimini kolaylaştırması için defalarca çağrıda bulunduğunu” da sözlerine ekledi.

BM insan hakları ofisi, “İsrail ordusunun, ofisimiz tarafından kaydedilen çadırlara yönelik 112 saldırıdan herhangi biri için kamuya açık bir gerekçe sunmadığını” ve “bu saldırıların gerçekleştiği civarda herhangi bir meşru askeri hedef tespit edemediğini” de ekledi.

Euro-Med Monitor 29 Haziran'da “İsrail güçlerinin Filistinli sivillere yönelik doğrudan ve kasıtlı saldırılarını yoğunlaştırdığını, barınak ve çadırları giderek daha fazla hedef aldığını” belirtti.

İnsan hakları grubu, “Bu saldırılar, zorla yerinden etme ve nüfusun azaltılmasını amaçlayan kasıtlı bir politikayı yansıtıyor” diye ekledi.

Euro-Med'e göre İsrail “Gazze'deki Filistin toplumunu yok etmeyi ve yeniden inşa ihtimalini ortadan kaldırmayı amaçlayarak yaşamın temellerini kasıtlı olarak yıkıyor”.

İsrail ordusu Batı Şeria'nın kuzeyindeki Cenin mülteci kampında Filistinlilere ait evleri yıkıyor, 30 Haziran. (Mohammed Nasser/APA images)

30 Haziran'da aralarında Sınır Tanımayan Doktorlar, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve İnsan Hakları için Doktorlar'ın da bulunduğu 25 örgüt, Gazze ve Batı Şeria'da İsrail tarafından keyfi olarak alıkonulan sağlık çalışanlarının serbest bırakılmasını talep etti.

Örgütler, “Şubat 2025 itibariyle Gazze ve Batı Şeria'dan en az 185 sağlık çalışanının İsrail tarafından gözaltında tutulduğu tahmin ediliyor” dedi. “Hâlâ gözaltında tutulanların çoğunun durumu bilinmemektedir.”

Gruplar, “serbest bırakılanların birçoğunun ağır kötü muamele gördüğünü, bazılarının ise gözaltında öldüğünü” ve gözaltıların “Gazze'nin sağlık sistemine yönelik daha geniş bir saldırının parçası olduğunu” söyledi.

İsrail ordusunun 30 Haziran'da Gazze'nin güneyindeki Refah'ta insani yardım almak için bekleyen Filistinlilere saldırmasının ardından Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Tıp Kompleksi'nde yaralı bir adam tedavi ediliyor. (Moaz Abu Taha/APA images)

Filistinli yetkililer 13 Haziran'da Batı Şeria'nın Tulkarim bölgesinden bir Filistinlinin 17 Mayıs'ta tutuklandıktan sonra 9 Haziran'da İsrail'deki bir hastaneye sevk edilirken İsrail gözetiminde öldüğünü bildirdi.

OCHA, “Filistin Tutuklu İşleri Komisyonu'na göre, bu kişinin ölümüyle 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail gözetiminde ölen Batı Şeria'dan Filistinli tutuklu sayısı 26'ya yükseldi” dedi.

Batı Şeria'dan bir başka Filistinli tutuklu da 30 Haziran'da İsrail gözetiminde hayatını kaybetti.

İsrailli insan hakları grubu Hamoked'e sağlanan İsrail Cezaevi Servisi verilerine göre, Haziran 2025 itibariyle, suçlama veya yargılama olmaksızın tutulan yaklaşık 3.500 “idari tutuklu” ve “yasadışı savaşçı” olarak tutulan 2.200'den fazla tutuklu dâhil olmak üzere İsrail tarafından tutulan yaklaşık 10.400 Filistinli vardı.

Veriler, Ekim 2023'ten bu yana İsrail güçleri tarafından alıkonulan ve haklarında bilgi verilmeyen Gazzeli Filistinlileri içermemektedir.

Haziran ayında İsrail ordusu, 7 Ekim 2023'te Gazze'de yakalanıp götürülen ve aralarında bir askerin de bulunduğu yedi İsraillinin cesedine ulaştı.

Gazze'de halen 20'sinin hayatta olduğuna inanılan 50 İsrailli ve yabancı uyruklu kişi bulunmaktadır.


Maureen Clare Murphy’nin Electronic Intifada’da yayınlanan çalışmasını Barış HoyrazHaksöz Haber için tercüme etti.

Filistin Haberleri

BM Genel Kurulu, UNRWA'nın görev süresini 3 yıl daha uzattı
BM: İşgal altındaki Batı Şeria'da bu yıl günde ortalama 5 saldırı gerçekleştirildi
"Ebu Şebab’ın ölümü İsrail'le işbirliği yapan herkes için kaçınılmaz bir akıbeti"
Cuma namazını Selahaddin Camii’nin enkazında kıldılar!
Mervan Bergusi'nin hayatından endişe ediliyor!