1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. Sakarya Yakup Köse’ye Sahip Çıktı!
Sakarya Yakup Köse’ye Sahip Çıktı!

Sakarya Yakup Köse’ye Sahip Çıktı!

Sakarya Özgür Düşünce Topluluğu Adapazarı AKM önünde yaptığı basın açıklaması ile Yakup Köse ve arkadaşlarının uğradığı haksızlığı protesto etti.

04 Ocak 2014 Cumartesi 22:47A+A-

Yahya Öztürk’ün açılışını yaptığı eylemde Muhammed Beydüz basın açıklamasını okudu.

Zulme Karşı Direniş Herkes İçin Özgürlük” ve “Zulüm ve İşbirlikçiliğe Karşı Direniş Adalet Özgürlük” pankartlarının açıldığı eylemde “12 Eylül’den 28 Şubat’a tüm darbeciler yargılansın” “Tevhid Adalet Özgürlük” “28 Şubat Sürüyor Duyuyor musun”  dövizleri taşındı.

Darbeciler Halka Hesap Verecek”,” Darbeciler Yenilecek İslami Hareket Kazanacak”, Uyan Diren Özgürleş”,” Kemalizmin Değil Rabbimizin Kuluyuz” sloganlarının atıldığı eylemde Muhammed Beydüz özetle; “28 Şubat davasında tutuklu kimse kalmazken darbecilikten hüküm giymiş olanlar dışarı çıkarken Yakup Köse ve arkadaşlarına reva görülen bu haksızlık ve zulmü kınıyor ve protesto ediyoruz. Müslümanlar söz konusu olunca keskinleşen yargının kılıcı darbelere ve darbecilere gelince nedense körleşmektedir” dedi.

sakarya-20140104-01.jpg

sakarya-20140104-02.jpg

Basın Açıklamasının Tam Metni:

ADALETE DAYALI BİR HUKUK VE YAKUP KÖSE’YE ÖZGÜRLÜK

28 Şubat darbesi sürecinde henüz 14 yaşındayken tutuklanıp idamla yargılanan ve yaklaşık 10 yıl cezaevinde yattıktan sonra iki yıl önce özgürlüğüne kavuşan Yakup Köse'nin 27 Kasım 2013 de Yargıtay’da görülen karar davası 25 Aralık'a ertelenmişti.14 yaşında iken yaşadıklarını şöyle anlatmıştı Yakup Köse:

Anlatılması zor şeyler yaşadım. 7. sınıftayken Antalya İmam Hatip Lisesi'nde öğrenciydim. 28 Şubat'ın karanlık günlerinde Çeçenistan, Bosna Hersek gibi toplumumuzun hassas olduğu noktalardı buralar. Zaman zaman buna karşı Anadolu topraklarından karşı çıkışlar sergileniyordu. Bu dönemde Avrasya feribotu kaçırılmıştı. Çeçen savaşlar tarafından. Cami bahçesinde gösteriye katıldım, Tekbir getirdik, sloganlar attık, attığım sloganların ne içerdiğini bilmiyordum. Orada benim başıma geleceklerin tek delili, Çeçen savaşçıların yapmış olduğu işareti elimle yaptım. O işaret İBDA-C selamıymış. Orada etiketlendim ve evime birkaç ay sonra büyük bir operasyon düzenlendi. Emniyete götürüldüm, günlerce sorgulandım, zorla ve tehditle eylemleri kabul ettim. Mahkemeye çıkarıldım ve tutuklandım. İzmir DGM'de yargılandım ve idam cezası aldım.

Cezaevinde kalan mahkûmlara yönelik yapılan 'Hayata Dönüş - Noel Baba Operasyonu' sırasında Bandırma Cezaevi'nde bulunan 28 Şubat'ın 'en küçük' mağduru Yakup Köse, 2000 yılındaki gerçekleştirilen baskınlarda 'askere karşı isyan' ve 'yangın çıkarma' iddialarıyla ilgili olarak 12 yıldır yargılanıyorken 25 Aralık’ta görülen davada Yargıtay’dan Yakup Köse ile ilgili olarak onama kararı çıktı. Yakup Köse’nin bu karar ile 7 ila 11 yıl arası hapis yatması bekleniyor.

On yıllardır dönem dönem girdiği türbülanslardan tanıdığımız vesayete dayalı oligarşik rejim 17 Aralık’tan bu yana yeniden bir bunalımın içerisinde.

Birbiriyle alakasız üç farklı dosyanın birleştirilerek Hükümetten bazı Bakan’ların yakınları Fatih Belediye Başkanı ve Halk bank’ın üst düzey yöneticilerinin gözaltına alınmaları ev ve işyerlerindeki aramalarla başlatılan süreç 25 Aralık’ta ikinci bir dalganın Hükümet tarafından bertaraf edilmesi ile zirveye ulaştı.

Bizler biliyoruz ki içinde yaşadığımız rejim kendisine sürekli yeni düşmanlar üreterek var olagelmiştir. Bu düşmanların içerisinde en kronik düşmanlar ise herkesin bildiği gibi bu ülkede yaşayan dindar kesimler ve değerleri dilleri ve kimlikleri yok sayılan Kürt halkı olmuştur.

Fakat 2011 sonrası süreçte Kürt sorununu çözmeye yönelik atılan adımlar ve dindar kesimlerin şikâyetlerinin gittikçe azalan bir seyir içerisine girmesi uluslar arası sermaye çevreleri ile bunların içerideki gönüllü işbirlikçilerini memnun etmemiş olmalı ki geçtiğimiz Haziran ayında Gezi üzerinden planladıkları tezgahı bu seferde yolsuzluk üzerinden gerçekleştirmeyi düşünüyorlar.

İşte Yakup Köse’nin hakkında verilen bu adaletsiz karar da işte tam aşamada verildi. Yargının önemli kademelerini elinde tutan Gülen Cemaati yargı üzerinden gerçekleştirdiği garabetlere bir yenisini ekledi. Her ne kadar bunun böyle olduğu bilinse de olayın bu aşamaya gelmesinde Hükümet’in bunu görmezden gelmesi ve göz yummuş olması da mutlaka değerlendirilmelidir.

Yakup Köse hakkındaki karar onanırken 28 Şubat’ın mimarları Çevik Bir Erol Özkasnak gibi isimler tahliye edilmekte hakkında kesinleşmiş 34 yıl hapis davası bulunan ve Yargıtay sürecinde bekleyen Balbay salınıp apar topar yemin etmesi sağlanarak bir şeylerin garanti altına alınması sağlanmaktadır.

Bizler bu rejimin yargısının nereye dayandığını iyi biliyoruz. Bizler bu rejimin yargısının nereden ilham aldığını da çok iyi biliyoruz. Bu rejimin yargısının ilk icraatı arkasında binlerce masumun idamına hükmeden İstiklal Mahkemeleridir. Bu rejimin adaletine yön veren zihniyet Mahmut Esat Bozkurt zihniyetidir. Bu zihniyetlerin en bariz dışa vurumunu anlatan ise İstiklal Mahkemelerindeki “sanığın idamına delillerin bilahare toplanmasına” kararlarıdır.

Yargılama ve hukuk herhangi bir grubun kendi menfaatleri uğruna diğer tüm insanlar hakkında keyfi uygulamalar içerisine girebileceği bir alan olmamalıdır. Hukuk herhangi bir grubun çıkarları için çalışan bir mekanizma olmamalıdır. Hukuk hakkaniyete dayalı ve insanların en başta masumiyeti karinesini ilke edinmiş bir mekanizma olmalıdır. Çevik Bir’i Mustafa Balbay’ı tahliye eden hukuk KCK tutuklularını bırakmazken Yakup Köse’nin cezasını onarken neyi amaçlamıştır.

Aynı şekilde sadece müslüman oldukları için yıllardır hapiste yatan Sivas davasının mağduru Müslümanlar hakkında da en azından yeniden yargılama hakkı tanınmalıdır.

Hukuk belli kesimlerin hesaplaşma alanı olmamalıdır. Bir dönem Balyoz’u Ergenekon’u ve diğer darbe davalarında 28 Şubat’ta 12 Eylül’de şüphelileri gözaltına alıp tutuklayan zihniyet bugün aynı kişileri birer ikişer salıyorsa burada değişen nedir? Dün Yakup Köse hakkında tahliye kararı verilirken Yargıtay’daki dosyanın apar topar onanması nasıl anlaşılmalıdır?

Sonuç olarak toplumsal barış ve huzurun olmazsa olmaz şartlarından bir tanesi hakka ve hakkaniyete dayalı bir hukuk sistemini oturtmaktır. Yakup Köse ve diğer tüm mağdurlar herhangi bir grubun uyduruk maslahatlarına kurban verilemezler.

Ayrıca unutulmamalıdır ki: Müslümanların maslahatları hangi şart altında olursa olsun herhangi bir grubun kliğin partinin derneğin veya vakıfın menfaatlerinin arkasına atılamaz. 

SAKARYA ÖZGÜR DÜŞÜNCE TOPLULUĞU

HABERE YORUM KAT

1 Yorum