1. YAZARLAR

  2. Faik Akçay

  3. Önemli Ama Yeterli Olmayan Değişiklikler
Faik Akçay

Faik Akçay

Yazarın Tüm Yazıları >

Önemli Ama Yeterli Olmayan Değişiklikler

19 Kasım 2009 Perşembe 00:25A+A-

Adalet Bakanlığı, 12.4.1991 tarihinde yürürlüğe giren 3713 sayılı, 1.6.2005 tarihinde bazı değişikliklerle yeniden yürürlüğe konulan Terörle Mücadele Kanunu'nda, çocuk yargılamasıyla ilgili bazı yasalarda değişiklik yapılmasına ilişkin yasa değişikliği önerisini TBMM Başkanlığı'na sunmuş bulunmaktadır.

Yapılmak istenen değişiklikler, önemli değişikliklerdir. Ancak, yeterli değildir.

Çocukların ilişkilendirildikleri suçla ilgili tüm bilgiler, öğrenilmiş bilgilerdir. Bir çocuk, bir suçun işlenip işlenmemesi, işleyecekse nasıl işlemesi gerektiği konusundaki bilgileri, içinde bulunduğu toplumsal çevreden öğrenir. Bu pencereden bakınca, çocuklar suç işlemezler, suça itilirler. Dolayısıyla suç işleyen değil, suça itilen çocuk vardır. Bu nedenle, çocuklar suçları işleyenler de olsalar, suçtan zarar gören birey olarak görülmelidirler. Bir suçla ilişkilendirilen çocuk, hem suça itildiği, hem de suçu işleyen durumunda kalarak cezalandırıldığı zaman, iki kez zarara uğramış olmaktadır. Bir suçla ilişkilendirilen çocuğun, bir kez daha bu suçu işlememesi ya da çevresinde bulunan çocukların aynı suçu işlemelerinin önlenmesi için, özgürlüğünden yoksun bırakılması, yaşam olanaklarının kısıtlanması, acı çektirilmesi yerine, yeniden suç işlemeyeceği bir olgunluk düzeyine kavuşturulması gerekmektedir.

Bir suç işleyen çocuk, büyükleri, anne-babası, öğretmeni, çevresi tarafından korkutularak, fiziksel, ruhsal yönden baskılar altında tutularak sözde akıllanması sağlanmaya çalışılır. Suç işleyerek karşımıza gelen bir çocuğu, ne kadar çok korkutursak, ona ne kadar çok acılar çektirirsek, o kadar bir daha suç işlemekten alıkoyacağımızı düşünürüz. Devlet de, ne kadar çok tutukevinde, özgürlüğünden yoksun bırakırsa, o kadar koyduğu kurallara uyumunu sağlayacağını düşünür. Bu çocuğu nasıl eğitelim de bir kez daha suç işlemesin diye düşünmeyiz. Bu, yorucu bir iştir. Büyükler de, devlet de bu tutumlarıyla çocukları daha çok suça ittiğinin, onlarda onarılmaz yaralar açtığının ayırdına varamazlar. Suç işleyen bir çocuğun cezalandırılması değil, iyileştirilmesi, eğitilmesi, topluma kazandırılması gerekmektedir. Bunun yolu tutukevlerinden değil, çocukları topluma kazandıracak çalışmalar yapmaktan geçmektedir. Çocukların özgürlüklerinin kısıtlanması, tutuklanmaları, en son çözüm olarak düşünülmelidir. Bu çözümü ilk sıraya alırsak, altından kalkılmayacak toplumsal sorunların doğmasına ortam hazırlamış oluruz. Bir suçla ilişkilendirilen çocuğun yargılanma sürecinde, toplumun, devletin yararı değil, "Çocuğun üstün yararının gözetilmesi" gerekmektedir. Çünkü yarınlarda toplumun bireyleri, devletin yöneticileri, bugünün küçükleri olacaklardır. Geleceğin toplumsal, yönetsel sistemi, bugünün küçüklerinin fiziksel, ruhsal sağlıklarıyla biçimlenecektir.

Çocuklar yaptıkları eylemin ne sonuçlar doğuracağını bilemezler

Çocuklar, itildikleri suç ne olursa olsun, yaptıkları eylemin ne sonuçlar doğuracağının genellikle ayırdında değillerdir. Bu yüzden ilişkilendirildikleri değişik suçlardan dolayı aynı eğitici, iyileştirici yaptırımlara uğratılmalıdırlar. Arkadaşlarına taş atan bir çocukla, kolluk güçlerine taş atan bir çocuk, yaptıkları iki farklı eylemin ne sonuçlar doğuracağını çözümleyemezler. Bu iki ayrı eyleme, çocuğu, çocuğun yüksek yararını temel alarak, aynı iyileştirici çabalarla yaptırım uygulamak gerekmektedir. Çocuklara suçun türüne göre ayrı yaptırımlar uygulamak, insan haklarına aykırı bir yaklaşımdır. Suça itilen çocuklar, çocuklara özgü, onların fiziksel, ruhsal gelişimlerini bozmayacak koşullarda soruşturulmalı, kovuşturulmalı, yargılanmalıdır. Günümüz koşullarında bunların yapıldığını söyleme olanağı yoktur. Olumsuz koşullarda yapılan soruşturma, kovuşturma, yargılamalar, yarar yerine zarar sağlamaktadır. Bu da çocuklarla birlikte toplumun geleceğini sorunlarla kuşatacak gelişmelerin doğmasına ortam hazırlamaktadır.

Adalet Bakanlığı'nın TBMM'ye sunduğu Terörle Mücadele Yasası ve çocuk yargılamalarıyla ilgili TCK, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu gibi yasalarda değişiklik yapılmasını öngören yasa değişikliği önerisinin yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Yapılacak değişikliklerin, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere uluslararası sözleşmelere, düzenlemelere ve Çocuk Koruma Kanunu gibi ulusal yasalarımıza uyum sağlayacak değişiklikler yapılması zorunludur. Yasalarımızı güncel sorunları geçiştirecek kısır değişikliklerden kurtararak, küresel hukuk algılarına uygun yasalar durumuna getirmek zorundayız. Çocukların yaşamlarına, gelişimlerine, kişiliklerinin sağlıklı biçimde oluşmasına, toplumsal sorumluluklarının olumlu yönde etkilenmesine uygun süreçleri güvence altına alamayan yasaların uzun erimli olması, kalıcı çözümler getirmesi olası değildir. Çocuk yargılama sistemimizin çağdaş hukuk algıları düzeyine uygun, sağlıklı bir yapıya kavuşturulması, herkesin, her kesimin, tüm siyasal partilerin, kurumların öncelikli görevlerinden biridir.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT