1. YAZARLAR

  2. Fehmi Huveydi

  3. Ne başarısızlığı yenilgi, ne de kazanması zafer
Fehmi Huveydi

Fehmi Huveydi

Yazarın Tüm Yazıları >

Ne başarısızlığı yenilgi, ne de kazanması zafer

25 Eylül 2009 Cuma 04:13A+A-

Faruk Hüsnü'nün UNESCO genel direktörlüğü seçimlerini kaybetmesi ve Bulgar aday İrina Bokova'nın kazanmasıyla sonuçlanan seçimlerdeki gelişmelere dair şu beş gözlem yapılabilir:

Birinci gözlem, bu seçimler Mısırlı bakanın girdiği, hile ve şaibe alanının olmadığı ender görülen bir özgür seçim deneyimidir. Seçimlerin bazı manevralardan ve taktiklerden yoksun olmadığı doğru -ki bütün seçimlerde bu yaşanıyor- ancak hepsi de toplantı salonu dışında yapılıyor ve oyların sayımıyla bir ilişkisi olmuyor. Mısır'da sonuçlarından emin şekilde 'seçim savaşına' girmeyi alışkanlık edinen iktidar yetkililerinin alışık olmadığı bir durum bu.

İkinci gözlem ise Faruk Hüseyin'in başarısızlığı Arap ve Müslümanlar için bir kayıp oluşturmaz. Ayrıca kazanması da Arap ve Müslümanlar için bir kazanç sayılmazdı. Zira UNESCO direktörü, politikaları ve tutumlarında egemen büyük devletlerin hesaplarına mahkûmdur. Bu makamı işgal etmiş tek Müslüman ismin 1974'te seçilen Senegalli eski bakan ve aydın Ahmed Muhtar Embu olduğu unutulamaz. Bu adam silahlardan arınma, İsrail ve Güney Afrika'da ırkçı rejim gibi Batı'nın kırmızı çizgilerine yaklaştığında Avrupa ülkeleri onu düşman yerine koydu, ABD örgütten çekildi ve faaliyetlerini finanse etmeyi kesti. Bu durum UNESCO'yu felç etti ve rolünü zayıflattı. Batılı başkentlerin üzüldüğü görevini bırakmasına kadar böyle devam etti. Bu olayla Hüsnü'nün başarısının ait olduğu dünyaya hiçbir şey kazandırmayacağını ve başarısızlığının bu dünyanın çıkarları için kaybı temsil etmediğini ifade ediyorum.

Üçüncü gözlem ise UNESCO direktörlüğü için yarışma kararı doğru bir tercih olmadı. Çünkü Mısır'ın siyasi ve kültürel saygınlığı, adayının konumunu güçlendirecek olumlu bir kredi oluşturmuyor. Belki de Faruk Hüsnü'nün başarısızlığının söylendiği gibi İsrail karşıtı olması sebebiyle değil, siyasi olarak başarısız devletler kapsamında yer alan bir ülkeyi temsil etmesinden kaynaklandığını ifade edersem abartmış olmam. Dört yıl önce bu makama aday olan Suudi Arabistanlı Dr. Gazi Kusaybi'yi başarısız kılan da aynı sebeplerdi. O vakit de 'demokrasiye düşman bir ülkeyi temsil eden bu adam nasıl UNESCO'nun direktörü olur?' deniyordu.

Dördüncü gözlem ise Mısır, Faruk Hüsnü'yü desteklemek için büyük çaba harcadı. Hatta başkan Mübarek aday gösterilmesinin yanı sıra destek olmak için bizzat müdahalede bulundu. 22 Eylül tarihli El Ehram gazetesi Mübarek'in İspanya kralıyla telefon görüşmesi yaptığı ve görüşme sırasında Ortadoğu barışı ve Faruk Hüsnü'nün UNESCO'ya aday gösterilmesinde -iki konunun eşit düzeye konulduğu gözlemleniyor- ülkesinin İspanya'nın tutumunu takdir ettiğini ifade etti. Bu bağlamda Mısır devlet başkanlığının aşırılıkla mücadele, eğitimin ve bilimsel araştırmanın çökmesinden ekmek krizine, kanalizasyon sularının içme suyuna karışması, Nil suyunun dağıtımı sorunlarına ve Gazze ablukasının sonlandırılmasına kadar iç ve dış başka dosyalarda mücadelede bu ağırlığını koymadığı dikkat çekiyor.

Beşinci gözlem ise Faruk Hüsnü'nün savaştan eli boş çıkmaması, 'kurban' olarak dönmesi ve hesap etmediği iki noktayı kazanması. Zira İsrail karşıtlığıyla suçlandı, Arap ve İslam kimliği olduğu düşünüldü. Aslında iki suçlamadan da uzaktı. Zira bu adam aleni olarak ilk suçlamayı kendisinden atmak için imkânsızı yaptı. Pratik olarak bir gün dahi İsrail karşıtlığı çağrısı yapmadı.

Katar gazetesi Şark 24 Eylül 2009

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT