1. HABERLER

  2. HABER

  3. MGK, Hadis Külliyatının Basımını Engelledi mi?
MGK, Hadis Külliyatının Basımını Engelledi mi?

MGK, Hadis Külliyatının Basımını Engelledi mi?

Diyanet’in Tecrid-i Sarih Tercüme ve Şerhi basımıyla ilgili tartışmalar Diyanet ve hadis konusunu da gündeme getirdi. Özgün Duruş’tan Umut Hasanoğlu’nun haberi:

26 Kasım 2010 Cuma 10:01A+A-

Diyanet, Cumhuriyetin ilk yıllarında (3 Mart 1924) kurulmasından bugüne kadar sürekli olarak tartışıldı. Ali Bardakoğlu'nun 12 Kasım tarihinde görevinden ayrılması ve yerine Prof. Mehmet Görmez'in getirilmesi üzerine, kurum hakkında birçok yazı kaleme alındı, birçok görüş belirtildi. Son günlerde Diyanet Kurumu hakkında en köklü eleştiri ve iddia ise Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. İsmail Kara'dan geldi. Prof. Dr. İsmail Kara, Radikal Gazetesi'nin 13 Kasım 2010 Cumartesi sayısında yayınlanan röportajında Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Tecrid-i Sarih Tercüme ve Şerhi'nin Milli Güvenlik Kurulu tarafından engellenmesi neticesinde yayımlanmadığını iddia etti. Kara'nın bu görüşlerine Tayyar Altıkulaç, kendi zamanında müdahale olduğunu ancak, müdahalenin önünde durduklarını söylerken, Hayri Kırbaşoğlu ise, resmi çevrelerden gelen tepkiler nedeniyle eserin basımının durdurulmuş olabileceğini belirtti.

KONULU HADİS PROJESİ'NDEN ORTAYA ÇIKTI

"Konulu Hadis Projesi"nin hikâyesi aslında TBMM'nin kuruluşuna kadar gidiyor. TBMM kararı ile Elmalılı Hamdi Yazır'a yaptırılan Türkçe Meal ve Tefsir çalışmasının bir ayağı o zamanlar eksik kalır. Meclis tartışmaları sırasında Eskişehir Mebusu Abdullah Azmi Efendi Elmalılı'nın tefsir çalışmasına destek verdikten sonra kürsüden şöyle seslenir: "Din-i mübîn-i İslam'ın iki ana kaynağı vardır. Biri Kur'an, diğeri Sünnet. Biz birincisiyle ilgili çalışmayı yaptırıyoruz. Ama ikincisini unuttuk. Hadis ilmini bilenlerden bir heyet oluşsun." Önerge kabul edilir. Ahmet Hamdi Akseki tarafından bir heyet kurulur. Fakat sadece Buhari'ye ait hadis kitabı Tecrid-i Sarih tercüme ile şerh edilebilir.

1924 ile 2010 yılları arasında basılan kitapların listesinin yer aldığı Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları Bibliyografyası'na baktığımızda, Meclis kararıyla Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i SarihTercemesi'nin I ve II. cildinin 1928 yılında basıldığını görüyoruz. Külliyatın III. cildi yine Babanzade Ahmed Naim tercümesiyle 1936 yılında basıldı. Kamil Miras tarafından tercüme edilen Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi'nin 4, 5, 6 ve 7. ciltlerinin 1938-1940, 1945-1948 yılları arasında basıldığı yine Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları Bibliyografyası'nda yer alıyor. Hadis külliyatının 1, 2 ve 3. ciltleri Babanzade Ahmed Naim tercümesiyle bu defa 1957, 1960, 1966 tarihlerinde yayımlanmıştır. Külliyatın 7'den 12'ye kadar olan ciltleri ise Kamil Miras tercümesiyle 1968, 1969, 1970, 1971, 1972 ve 1974 yılları arasında yayımlandı.

KARA: BASIM MGK TARAFINDAN ENGELLENDİ

Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. İsmail Kara söz konusu eserin artık basılmadığını ifade ediyor. "Diyanet İşleri Başkanlığı 15 yıldır cumhuriyet devrinde hazırlanmış en büyük ve kıymetli hadis külliyatını, Tecrid-i Sarih Tercüme ve Şerhi'ni basamıyor biliyor musunuz? Mustafa Kemal Paşa devrinde basılmış, İnönü devrinde basılmış, DP, AP, CHP devirlerinde basılmış, şimdi basılamıyor. Resmi bir açıklama yok. Benim duyduğuma göre hadise şu: Dini konularda kayda değer hiçbir bilgi sahibi olmamasına rağmen bu sahada ahkâm kesip duran sosyal bilimci Prof. İlhan Arsel (yakın zamanda ölen akademisyen yazar) bu kitabı kaynak göstererek yazılar yazıyor, bunlar Milli Güvenlik Kurulu tarafından Diyanet'e gönderiliyor ve baskı durduruluyor." Diyerek hadis külliyatının MGK tarafından engellendiğini iddia etti.

DİNÎ YAYINLAR KONGRESİNİNDE BASILMASI İÇİN KARAR ALINDI

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Dinî Yayınlar Kongresinin dördüncüsü, 30-31 Ekim 2009 tarihleri arasında "Dinî Klâsikler" konusunu ele almak üzere Ankara'da toplandı. 36 bilim adamı ve araştırmacının katılımıyla gerçekleştirilen kongrenin  14 maddelik Sonuç Bildirgesi 3 Kasım 2009 tarihinde diyanet.gov.tr'de yayımlandı. "IV. Dinî Yayınlar Kongresinin sonunda aşağıda belirtilen konularda görüş birliği sağlanmıştır" başlığıyla verilen 14 maddelik sonuç bildirgesinin 8. maddesinde:

"Diyanet İşleri Başkanlığı, hem Selçuklu-Osmanlı klâsiklerinin neşrine öncelik vermeli hem de Cumhuriyet döneminde yayınlanma fırsatı bulan ve bugün yeniden basımına ihtiyaç duyulan Sahîh-i Buharî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi ile Hak Dini Kur'an Dili gibi eserleri bunlar üzerinde yapılan bilimsel çalışmalardan da istifade ederek tekrar neşretmelidir." deniliyor. Ancak, "Sahîh-i Buharî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi"nin yeninden basılması noktasında görüş birliğine varılması, bunun da kamuoyuna deklare edilmesi ve üzerinden bir yıl geçmesine rağmen bu kıymetli hadis külliyatı hâlâ basılamadı. Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi'nin basıldığı tarihlere dikkat ederek Prof. İsmail Kara'nın iddiasına tekrar dönelim. Ne diyor Kara: "Mustafa Kemal Paşa devrinde basılmış, İnönü devrinde basılmış, DP, AP, CHP devirlerinde basılmış, şimdi basılamıyor."

Konuşmaktan çekindiler

Konu hakkında görüştüğümüz otoritelerin çoğu, konu hakkında konuşmak istemediklerini, ancak özellikle 1997 yılından bu yana kitabın basılmadığını belirttiler. İsmini açıklamak istemeyen bir üst düzey Diyanet görevlisi de, kitabın basılması gerektiğini ancak bu konuda bir engellemeden ziyade hassasiyetlerin bulunduğunu belirterek, "İmamların çoğu bu kitabı el kitabı olarak yanlarında bulundururlar. Ancak kitap içerisinde yer alan bazı hadislerin anlaşılmadığını ve dilinin ağır olduğunu öne süren görüşler öne çıktı. Bu nedenlerden dolayı basılmamış olabilir. Ancak eğer basılırsa dip notlarla bu mesele de halledilebilinir. İnanıyorum ki, en kısa sürede bu eser tekrar basılır" dedi.

Diyanet İşleri Eski Başkanı Tayyar Altıkulaç:

"Kim nasıl tavır aldı bilmiyorum"

Benim zamanımda İlhan Arsel Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e bir mektup yazarak Diyanet'in bazı yayınlarından şikâyetçi olmuş ve örnek olarak da Sahih-i Buharî Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercümesi adlı eserde yer alan bir hadis-i şerifle Diyanet Dergisi'nin dokuzuncu cildindeki bir yazıyı örnek göstermişti. Arsel,  bir nüshası dosyalarımda mevcut olan 6 Aralık 1985 tarihli bu uzunca mektubunu basına da dağıtmıştı. 

Daha sonra Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Tümgeneral Muzaffer Başkaynak tarafından Arsel'in mektubu bize 2 Ocak 1986 gün ve 265 sayılı yazı ile gönderildi. Genel Sekreterliğin gönderdiği yazıdaki ifadelerden, Cumhurbaşkanı'nın bu iddialardan etkilendiği anlaşılıyordu. Yazıda, iddiaların doğru olup olmadığı soruluyor, doğru ise bu konuda ne gibi tedbirler aldığımız soruluyordu. Biz geniş bir açıklama metni hazırlayarak Arsel'in iddialarını cerh etmeye çalıştık. 19 Şubat 1986 gün ve 320 sayılı yazı ile bu reddiyemizi kendilerine gönderdik. Cumhurbaşkanlığı bu konuda ikna olmuş olmalı ki, bir daha bize herhangi bir bilgi intikal etmemiş ve konu kapanmıştı.

Burada mesele nasıl tavır koyduğunuzla ilgilidir. Biz Cumhurbaşkanlığından gelen yazı ve eklerini inceledikten sonra "Efendim bir yanlışlık olmuş, düzeltiriz" demedik, yaptığımız işi ve bu muhteşem eseri savunduk, sözü edilen hadis-i şerif hakkında izahatta bulunduk, söz konusu hadisi Arsel'in anlamadığını ve işin doğrusunu ortaya koymaya çalıştık. Görevde bulunduğum süre içinde (Ocak 1978 – Kasım 1986) ihtiyaç oldukça baskısı biten ciltleri de aralıksız neşretmeye devam ettik.

Askerlerle çoğu zaman yanlış anlamaları düzeltmek için oturup konuşabiliyor, genelde ikna da ediyorduk. Daha sonra dayatmalar oldu mu? Oldu ise kim nasıl tavır aldı? Onu bilmiyorum.

Prof. Hayri Kırbaşoğlu:

"Bazı çevrelerden tepki ve tenkitler gelmiş olabilir"

Bu eserin baskısı Diyanet İşleri Başkalığı tarafından durdurulmakla beraber, gerek toplumdan gerek bazı resmi çevrelerden gelen birtakım tepki ve tenkitler bu kararın alınmasında rol oynamış olabilir. Toplumdan bu konuda birtakım tepkilerin geldiği bilinen bir şey olmakla beraber, resmi kurumlar içerisinde MGK gibilerinden gelen talep veya baskı yüzünden durdurulduğu şimdiye kadar bilinen bir şey değildi.

Bu iddiada bulunan kişiler, bu iddialarını neye dayandırdıklarını açıklamakla yükümlüdürler. Aksi takdirde "asparagas" haber kapsamında değerlendirilebilecek bir sansasyon ile karşı karşıya olduğumuzu belirtmek gerekecek, dolayısıyla bu iddiayı ciddiye almak imkânsız bir hale gelecektir.

Bildiğim kadarıyla, zaten klasik dönemlerde de tartışma konusu olan bazı rivayetlerin, çağdaş dönemde tekrar tartışma gündemine girmesi sebebiyle, bu kitapta da yer alan birtakım rivayetlerin kamuoyunda Peygamber sözü olarak sunulması tartışmalara yol açmış, bu tartışmaların yol açtığı tepkiler Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu eserin basımını durdurmasıyla neticelenmiştir.

Kanaatimce Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda kolay ve ucuz bir çözüm tercihinde bulunmuş, bu tartışmaların bilimsel zeminde sürdürülerek sonuca bağlanmasını göze alamamış, hatta bu konuda kendisini destekleyecek nitelikteki birtakım bilimsel çalışmaları, doktora ve Yüksek Lisans tezlerini dahi sahiplenmekten aciz kalmış, bu çalışmalara dayanarak kamuoyunu aydınlatma cihetine gidememiştir.

Kadınlarla ilgili hadislerden dolayı Diyanet'in hadis külliyatına tavır koyduğu meselesine gelirsek; Sadece kadınları aşağılar ve kötüler görünen veya onların aleyhinde olan rivayetler tek başına bu konuda belirleyici değilse de, en başta gelen tartışmalı rivayetlerin kadınlarla ilgili olduğunda kuşku yoktur.

Diyanet İşleri Başkanlığı yayını olması sebebiyle Tecrid-i Sarih adlı Sahih-i Buhari muhtasarı, halkımızın da güvenmek durumunda olduğu bir eser olarak yaygınlık kazanmışsa da, bu esere, daha doğrusu bu eserdeki bazı rivayetlere yönelik tenkit ve tartışmalar sadece İslam karşıtı çevrelerden değil, aynı zamanda başta İlahiyatçı akademisyen camiası olmak üzere, birtakım İslami kesimlerden de gelmekteydi. Aslında bu İslam Dünyasının genelinde görülen bir sorgulama sürecinin tabii bir sonucu, bu sürecin bir parçasıydı. Bu tartışmalar Sünnet-Hadis etrafında cereyan eden birçok bilimsel toplantının da ana konusuydu. Bütün bu gelişmeler karşısında, Diyanet İşleri Başkanlığı yayını olan bu eserdeki bazı rivayetlerin de bu tartışmalarda gündeme gelmesi kaçınılmazdı.

Burada şunu ifade etmek gerekir ki, şu anda Diyanet İşleri Başkanlığı'nda yapıldığı söylenen hadislerle ilgili çalışmaların sonuçları da muhtemelen benzer bir akıbetle sonuçlanacaktır. Yani etliye sütlüye karışmama ve problem doğurabilecek rivayetleri görmezden gelme yoluna gidilecek, iyi bir müslümandan ziyade, uysal bir vatandaş yetiştirme amacına hizmet edecek - bu sebeple mesela Cihad ve el-Emru bi'l-Ma'ruf ve'n-Nehyu ani'l-Munker gibi temel İslami ilkeleri- ya görmezlikten gelecek veya bunları sulandıracak, açıkçası "Ilımlı bir İslam" amacına hizmet edecek bir sonuç ortaya çıkacaktır. Dileğimiz bu tahminimizin yanlış çıkması ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bizleri şaşırtacak bir eser ortaya koymasıdır.

Görmez, 2006 yılında söyledi

Konulu Hadis Projesi ile ilgili olarak, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı iken 2006 yılında NTV'ye bilgi veren Mehmet Görmez  "Kadını kadın olduğu için aşağılayan, kadına şiddeti mazur gösteren hiçbir söz, ima ile de olsa İslam peygamberine mal edilemez. Bunların İslamla hiçbir ilişkisi olamaz. Kadının yaratılıştan eksik olduğunu, uğursuz olduğunu, yaradılıştan aklının olmadığını, bütün bunların uydurma olduğunu bütün İslam bilginleri eserlerinde haykırmışlardır." Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı koltuğunda oturan Prof. Mehmet Görmez, hatırlanacağı gibi aynı tarihte, "Hz. Peygamberin eşi Hz. Aişe'nin hadislere yönelik eleştirilerinin de bir kitap halinde Türkçe'ye çevrildiğini" belirtmişti.

UMUT HASANOĞLU / ÖZGÜN DURUŞ GAZETESİ

HABERE YORUM KAT