1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. İsrail Seçimlerinde Hiçbir Şey Seçilmiyor
İsrail Seçimlerinde Hiçbir Şey Seçilmiyor

İsrail Seçimlerinde Hiçbir Şey Seçilmiyor

Netanyahu ya da Herzog kim başa geçerse geçsin fark etmez, dünya İsrail’in karşı karşıya olduğu temel soruların cevaplanacağı hakkında herhangi bir ümit beslememeli.

10 Mart 2015 Salı 22:44A+A-

Gideon LEVY
(Gideon Levy Haaretz gazetesinde köşe yazarı ve gazetenin editör ekibi içerisinde.)

İsrail Seçimlerinde Hiçbir Şey Seçilmiyor

17 Mart’taki Knesset (İsrail meclisi) seçimlerinde hiçbir şey seçilmeyecek. Seçim kampanyası dönemi İsrail tarihindeki en boş seçim kampanyası dönemi olarak görünüyor. Tartışmaların doruk noktasında İsrail FirstLady’si Sara Netanyahu’nun devlete ait şişelerin geri dönüşüme verilmesinden elde ettiği paralara odaklanılmış durumda. Diğer bir tartışma konusu Başbakanlık konutunun bina sorumlusunun çalışma koşulları. Seviye bu, tartışılan konular bunlar…

Seçim kampanyalarında tek bir soruya odaklanıldı: Benjamin Netanyahu’ya evet ya da hayır. Bütün diğer sorular kenara itilmiş, önemsizleştirilmiş durumda ya da başka bir ifadeyle hiç söze konu edilmiyor.

Seçim sürecindeki son birkaç günde İsrail’e gelen bir kişi gördüklerine ya da duyduklarına inanamaz. Nasıl olurda bir ülke bu tür karşılığı olmayan sorular ve sorunlar hakkında konuşur?  Sınırları ya da niteliği tanımlanmamış, ne yöne gideceği ve tam olarak ne istediği de sabit olmayan;sorunlar, artan temel sorular ve kamuoyunun çoğunu ilgilendiren derin tartışmalarla yüzleşmesi gereken bir zamanda saçma ve gereksiz şeylere odaklanmış bir ülke…

Tartışmaların yüzeyselliği ve esas meselelerden kaçınma hali gerçi kimseye şaşırtıcı gelmemeli. Seçim kampanyaları yılın diğer günlerini yansıtıyor. Saçmalıklara odaklanarakve bununla tutarlı bir şekilde derin, ciddi mevzulardan kaçınarakkamuoyu tartışmaları yıl boyunca inkar edilmiş ve bastırılmış durumda. Seçim sürecinde aniden bu durumun değişmesini beklemek için geçerli hiçbir sebep yok.

Bu ana kadar seçimlerin niçin olağan tarihinden iki yıl önce ve son seçimlerin üstünden iki yıl geçtikten sonra ele geçen ilk fırsatta yapıldığını kimse kesin olarak bilmiyor. 19. Knesset’i dağıtan kişi olan Benjamin Netanyahu kesinlikle bu hareketinden fayda görmedi. Bu hareketi sonucunda ağır bir bedel ödeyebilir, hayatının en ağır bedelini…

Bu tuhaf seçimlerin tek açıklaması olarak Netenyahu’nun siyasi hamisi ABD’li Yahudi milyarder Sheldon Adelson’ın sahibi olduğu ve dolayısıyla Netanyahu’nun sözcülüğü görevini ifa eden Israel Hayom gazetesinin yaptığı gibi bedava gazete dağıtılmasını kısıtlamayı öngören ( kamuoyundaki adıyla) “Israel HayomTasarısı”nı engellemedeki başarısızlığı gösterilebilir. Gerçekten sebep buysa, bu ülke dibe vurmuş demektir: propaganda kusan günlük bedava bir gazetenin yüzünden seçimlere gidiliyor? Henüz telaffuz edilen mantıklı bir açıklama yok.

Seçimler denilir denilmez kampanyalar başladı. Bu durum sadece sığ değil, aynı zamanda birçok açıdan budalaca. Propaganda videolarındaSol yüzünden IŞİD kamyonetlerinin Kudüs’e ulaştığı; Hamas teröristleri en büyük işçi sendikalarının başındaki kimselerle yan yana bir şekilde; ve Netanyahu, Monopoly ya da evcilik oynarken gösteriliyor. Birkaç ay önce yaşanan, İsrail’in 10 milyar Şekel’ine ve onlarca hayata – aynı zamanda içlerinde kadınlar ve çocuklar da bulunan Gazze’deki 2,000’den fazla Filistinlinin de hayatlarına- mal olan ve sonucunda hiçbir başarı elde edilemeyen ya da hiç bir şeyi değiştirmeyen korkunç savaş, seçim sürecinde hiç tartışılmıyor.

Bir savaş mı oldu? Kimse hatırlamıyor ve kimsenin umurunda değil. Herhangi sağlıklı bir toplumda, böylesine birsavaşın savaştan yarım sene sonraki bir seçim sürecinin merkezinde yer almasını bekleyebilirsiniz. Seçim kampanyalarının; söz konusu savaşın getirdikleri- götürdükleri, İsrail’in uluslararası konumuna verdiği zarar hakkında görüşler, savaşın kaçınılmaz bir savaş olup olmadığı sorunu ve tabii ki gerekli etik sorular, devam eden Gazze kuşatması ya da devam eden Hamas ambargosu hakkında tartışmalar içermesi beklenir. Ama 2015 İsrail’inde böyle herhangi bir şeyden bahsetmek tabudur. Savaş, neredeyse bütün partilerin seçim kampanyalarında yok mesabesinde. Bir savaş oldu; hem de bu yaz, çok uzun bir süre önce değil!

Savaş gibi devam eden işgal ve savaşın genişleyen anlamı bu seçim sürecinde hiç tartışılmıyor. Avigdor Lieberman’ın “ teröristlere ölüm cezası verilmesi” önerisi dışında çözüm önerisinde bulunan yok ve kimse temel soruyla ilgilenmiyor: İki devletli çözüm hala gerçekleştirilebilir bir şey mi yoksa değil mi? Değilse alternatif ne? Ve partiler bunu başarmaya niyetli mi?

Bu aynı zamanda günlük inkar ve baskının tabii bir şekilde ve doğrudan devam etmesi anlamına geliyor. Sanki işgal ve beraberindeki suçlardan bahsetmezsek, ortadan kalkmış oluyorlar. Sanki Filistinliler ve onların kaderinden bahsetmezsek, ortadan kalmış oluyorlar. “Barış” sözcüğü uzun bir zaman önce gündemden düştü ve onunla birlikte barışı gerçekleştirme umudu da… Böylesine bir vasatta siyaset söze konu edildiğinde hiçbirisinin açık bir planı ya da yerleşik bir parti programı olmayan bu partilerin çoğunun aralarındaki farklılıkları belirtmek güç.

Anketler seçmenlerin oylarını sosyal ve ekonomik saiklerle vereceklerini gösteriyor. Gerçekten meselenin böyle olduğu şüpheli, ama böyle olsa bile, gerçek bir tartışma ortada yok ve bu yüzden hayat pahalılığını ortadan kaldıracağız gibi herkesin dile getirdiği basmakalıp ifadeler, sözler ve sloganların ötesinde, burada da, farklılıkları belirtmek güç. Çünkü bu vaatlerin gerçekleştirilmesine kim itiraz eder ki?

Seçimin sonuçları şimdiden belli ve anketler iki büyük partinin– Netanyahu’nun lideri olduğu Likud ve Isaac Herzog ile Tzipi Livni’nin beraber başkanlığını yürüttükleri Siyonist Kamp’ın- yarışı burun buruna götürdüklerini gösteriyor. Bu seçimlerin sonucu seçmenler tarafından belirlenmeyecek daha çok politikacılar son sözü söyleyecek: anketlerin gösterdiği gibi iki büyük parti ( toplamda 120 sandalyenin olduğu) Knesset’de25 sandalye elde edemezse, yeni başbakan oyların çoğunluğunu almasına bakılmaksızın geniş bir koalisyon kurmayı başaran kişi olacak. Netanyahu ya da Herzog kim başa geçerse geçsin fark etmez, dünya İsrail’in karşı karşıya olduğu temel soruların cevaplanacağı hakkında herhangi bir ümit beslememeli. Nihayetinde hiç kimse İsrail denilen bu mitte bu meseleleri konuşmuyor.

ÇEVİRİ: SALİH ORHAN / HAKSÖZ HABER

HABERE YORUM KAT