1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. ”İslami Mücadelede Güncel Fıkıh ve Kimlik İnşası”
”İslami Mücadelede Güncel Fıkıh ve Kimlik İnşası”

”İslami Mücadelede Güncel Fıkıh ve Kimlik İnşası”

Bilgi ve Düşünce Derneğinde, ”İslami Mücadelede Güncel Fıkıh ve Kimlik İnşası” üst başlıklı seminerler dizisinde bu hafta Hayata Dair Bilgilenme ve Kültürel Alt Yapı konusu işlendi..

11 Ocak 2015 Pazar 22:01A+A-

Bilgi ve Düşünce Derneğinde,”İslami Mücadelede Güncel Fıkıh ve Kimlik İnşası” üst başlıklı seminerler dizisinde bu hafta Hayata Dair Bilgilenme ve Kültürel Alt Yapı konusu işlendi..

Semineri İstanbul Özgür-Der’den İsmail Ceyran sundu. Ceyran sunumunda, Bilginin tanımı, Kur’an’ın bilgiyi nasıl tanımladığı, bilgi ve hikmet ilişkisi, İlk İslam toplumunun vahyi bilgi ile inşası,  müminin bilgiye gereksinimi, nasıl bir bilgi, modern çağın bilgiye yaklaşımı, Müslümanların hayata dair hangi alanlarda zorunlu olarak bilgilenmeleri gerektiği konularına değindi.

İsmail Ceyran Kur’an,  ümmi bir toplumu kitabi bir topluma dönüştürmüştür dedi. Vahyin bilgisine muhatap ilk toplum bedevi, birbiri içinde geçimsiz, kavgacı, dünya ile irtibatı kopuk bireyler iken, onları medeniyet inşa eden birer münevverlere dönüştürmüştür dedi. Vahiy daha ilk yıllarda Rum suresinde, Rum’lardan,  İranlılardan bahsederek onların dünya ile irtibatlarını sağlamaya çalışmış, kıssalar ile bir tarih bilinci, ve “yeryüzünü gezip dolaşmaz mısınız” gibi benzer ayetler ile coğrafyaya dikkat çekerek onları hayatın bütün boyutları ile ilgili algılarını geniş tutmaya çalışmıştır diyerek  “yani mümin olmaya başladığımızdan itibaren bizim bilgi ile irtibatımız başlıyor demektir” dedi.

 İsmail Ceyran sunumunda özetle şunları aktardı.

İlim kavramı sözlükte; bilgi, bilmek, malumat, aklın ve duyuların mevzuuna giren her şeyin tanınmasını sağlayan vasıftır. İslami terminolojide ise, akıl ve duyu vasıtalarıyla elde edilen veya Allah’ın vahiy yoluyla doğrudan doğruya gönderdiği, içinde asla şüphe ve zan bulunmayan kesin bilgiye denir. Kur’an’ı Kerim’de farklı anlamlardaki bazı kullanımlarını şöyle sıralamak mümkün.

-Bilmek farkında olmak

-Allah’ın ilmi/mutlak ilim

-Vahiy/Hidayet/Hakikat bilgisi

-Allah’ın ilminden peygamberlere verilen sınırlı bilgi

-Din (İslam)

-Dini bilme anlama kabiliyeti

-Çaba ile elde edilen bilgi

-Cehaletin zıddı anlamında

Kur’an, ahlaka dönüşmeyen bilgiye ilim, sahibin de alim demiyor.

Allah’ın, ilim kavramını ilahi vahyin merkezine yerleştirmesi, insanlık için inkılap mesabesinde bir rehberliktir. Kur’an ilim elde etmenin yollarını da göstermiştir.Vahyin kendisi en temel bilgi kaynağıdır (Alak, 5), konunun uzmanına müracaat (Nisa, 85), araştırma(Hucurat, 6), akletme( Enam 50) ve gözlem ( Bakara 164) yöntemlerle ilmi elde etmenin yöntemlerini göstermiştir.

Kur’an ona  Peygambere“nasıl okunacağını” ve “sahih bilgiye nasıl ulaşılacağını” öğretmişti. Kur’an düşmanı belirlemişti cahiliyet, A Onun mirası ilim idi. cahiliyenin  beslendiği göbek bağını kesmek ancak ilim ile olabilirdi.Allah Resulü bulunduğu her koşulda müfredatı Kur’an olan bir okul kurmuştur. Mekke’de Daru’l-Erkam’ı Medine’de Suffa’yı kurmuştur. Kur’an indiği toplumu sözlü kültürden yazılı kültüre taşıdı. Daha sahabe hayatta iken Kayravan’a 10 öğretmen gönderiliyor, ilk üniversite orada kuruluyor, Endülüs’e oradan geçiyor ulema. Müslümanlar kendi dışlarındaki dünyada ilim ve hikmet adına ne bulurlarsa hiçbir komplekse kapılmadan onu almış fakat ona islamın ruhunu vermişlerdir. Abbasiler döneminde bir rivayete göre 40 bin mütercim çalışıyordu savaşlarda ganimet olarak kitap alıyorlardı. Medreselerin kurulması sistematik bir hale getirilmiştir. Fars ve Hint kaynaklarından tıp ile ilgili ciddi sayıda eserler tercüme edilmiş olup 1050 lerde kurulan Nizamiye medreseleri dünyanın ilim merkezi haline gelmiştir.

Modern dünyada bilgi ahlaktan ve Allah’tan koparıldı

Kilise bilgiye Adem’i cennetten kovduran “yasak meyve” olarak gördü, kilise Eski Yunan’daki  Prometheus  efsanesi aynen Adem-İblis kıssasına uyarladı. Sekülarizmi ve laisizmi ve hatta pozitivizmi ve materyalizmi ortaya çıkaran kilisenin bu sakat tutumudur. Batılı paradigma bilgiyi ahlaktan ve Allah’tan kopararak onu bir zulüm aracına dönüştürdü.

Bilgiyi ahlaka, ahlakı Allah’a arz etmek Müslümanların görevidir. Müslümanlar tevhid ve adalete dayalı bir bilgi sistemini vahiyden yola çıkarak yeniden üretmekle sorumludur, kendisini dini noktada yetiştirmek ve dini tebliğ etmekle mükelleftir. Tebliğde ilimle olur ancak, ilimsiz davetçi faydadan çok zarar verir.

İçinde bulunduğumuz toplum da dahil tüm modern dönemde zihni melekelerin canlı, okuyup öğrenme istek ve imkanlarının zirvede olduğu bu zamanda vaktin çoğu bir meslek edinme uğruna resmi kurumların/okulların müfredatı çerçevesinde bilgilenmekle geçiyor. Resmi ideolojinin oluşturmak istediği insan tipi yerine yukarıda vasıfları belirtilen mümin şahsiyet olunmak isteniyorsa fazladan çaba sarf etmek gerekiyor. Sağlıklı bir bilgilenme ve kültürel alt yapı için şu çalışmaların gerekli olduğunu düşünüyorum.

Sağlam Kur’an’i alt yapı

Kur’an ile ilşki bir ömür boyu sürmelidir, geleneğin “Kur’an ilimleri” olarak formüle ettiği birikime vakıf olmalı bu birikim Kur’an’ı anlamamıza katkı sağlayacaktır, bazende bu ilim kur’an’ın anlaşılıp uygulanmasını zorlaştırdığı görülmektedir bu yüzden  Kur’an’ı anlamada yeni yöntemleri de takip etmeli bu engeller yeni ilmi metotlarla aşılmalı. Herhangi bir yöntem Kur’an’ı anlamada biricik yöntem olmamalıdır, zamana ve şartlara göre başka bir yöntem önem kazanabilir.

Resul’ün Doğru Anlaşılması

Peygamberin vahyi sosyal hayata aktarımı sünnettir. Peygamberi /sünneti iyi kavramak Kur’an’ı hayata  aktarmada kaçınılmazdır

Genel Hatlarıyla İslam Tarihini ve İslami Ekolleri Tanımak

Sosyal, siyasal olayların dini düşünceyi ve anlayışı etkilediği ortadadır. İslam tarihini ve İslami ekolleri kavramak “indirilen vahiy” ile üretilen vahiy dışı düşünceleri fark etmemizi sağlar. İslam tarihinin tetkiki “tarih ve toplum zindanlarını” aşmayı, hakikate ulaşmada daha az engelle karşılaşmayı sağlayacaktır. Bu şekilde farklı İslam ekollerinin birikimlerinden yararlanmanın yolu açılacaktır. Önemli tarihi kişilikleri tanımakta bu cümleden değerlendirilmeli.

Dünyayı tanımak

Dünyada egemen güçlerin niteliğini, amaçlarını kavramak, İslam coğrafyalarında ve dünyadaki gelişmeleri takip etmek zorunludur. Diğer coğrafyalardaki Müslümanlarla dayanışmak etkin bir bilgilenmeyi gerektirir

İçinde Yaşadığımız Toplumu Tanımak

Toplumun sahip olduğu dini anlayışı nasıl oluşmuş? Beslenme kaynakları nelerdir? Genel olarak sahip olunan anlayış pratiğe yansıtılıyor mu? Hangi konularda ne tür zaaflar ve ne tür olumluluklar var? Toplumda ezen-ezilen, sömüren-sömürülen var mıdır?  vb konularda yoğunlaşmak bu tür soruları hem yaşayarak hem gözlemleyerek hem de etkin bir okumayla cevaplandırmak durumundayız.

Siyasal Yapıyı Tanımak

Sistemin temel nitelikleri nelerdir? Nasıl, hangi değerler üzerine inşa edilmiştir? Resmi ideoloji nedir, nasıl gelişmiştir? Etkin güçler nelerdir? Yasama, yürütme, yargı kurumlarının yapılandırılması ve nüfuzu nasıl? Siyasi, askeri, güvenlik, ekonomik, enformasyon, adalet, eğitim kurumlarının durumu nedir? Halk sistem ilişkisi nasıl? Halk yönetime katılıyor mu, katılıyorsa ne şekilde? Vb sorulara cevap verecek düzeyde sistemin tanınması gereklidir.

İslam Dünyası Dışında Üretilen Değerleri, Düşünceleri Kavramak

Özellikle Batının ürettiği söylem ve değerlerin küresel imkanlarla ne kadar kolay yaygınlaştığı ortadadır. Bunları kavramak ve hikmet ürünü diyebileceğimiz olanlarından yaralanmak. Bugün bir çok kişi tarafından İslami zannedilen cebri düşünce, vahdeti vücut, zalim sultana itaat gibi konular yabancı düşüncelerden İslam toplumuna sızdığı hatırlatmalıyız. Daha dün İslam dışılığı müsellem olan laiklik, demokrasi gibi kavramlar, bugün bazı kesimlerce “İslamileştirilmiş” olması tarihin tekerrür ettiğinin göstergesidir. Bizim haricimizde üretilen değerlerle yüzleşmemiz gerekmektedir.

Çağdaş İslami Hareketleri ve Müslüman Öncüleri Tanımak

Kur’an kıssaları ve geçmiş ümmetlerin durumlarından haber veren vahiy onların hayatlarından ve mücadelelerinden dersler çıkarmamızı iste. Aynı durum çağdaş İslami hareketler içinde geçerlidir onların birikimleri bizler için önemli tecrübeler sunmaktaydı.

MEDYA

Bugün iletişim aslında birer etkileşim araçlarıdır, Medya gücünü elinde bulunduran güçler kendi sanal gerçekliğini dayatan bir etki alanı oluşturur. Şuanda gördüğümüz uygulama bize sesli ve görüntülü basını yani medyanın kamuoyu oluşturma yolunda kullandığı, insanları kuklalardan ibaret kitlelere dönüştürdüğü ve bu alanda küçümsenmeyecek başarılar kaydettiği. Müslümanlar kendi medya ayaklarını oluşturmalı bu menfi yöndeki akışa karşı gelmelidir.

ÖNERİLER

-Kişinin ufkunun genişliği, ancak tanık olduğu dünya kadardı

-Bilgi yolcusu kemale yaklaştığı oranda bencillikten sıyrılır tevasuzu artar

-Güçlü iddialar olmadan yola revan olunmaz.

-Bir şeyleri değiştirebileceğine inanmayan hiçbir şeyi değiştiremez.

-Yarın hiçbir işimize yaramayan hatta yanlış hedeflere yönlendirecek bilgileri derlemeye mecbur değiliz.

-Gerçeğin sınırlarının hayallerimizin sınırları olduğunu bilmeliyiz.

-Soru sormaktan çekinmeyin! Zira kişinin akıl düzeyinin sorduğu sorular kadar olduğu unutulmamalı.

-Farklılıklarını yitirip donuklaşmak ve ideallerini terk edip ruhsuz robotlara dönüşmek Müslüman için ölümdür. Milyonlarca benzeri olan bir nesneye dönüşmek demektir.

-Nesneleştirmeye isyan etmeliyiz, bu dünyayı tanıyıp onun öznesi olmalıyız.

-Rutin fıtrata aykırıdır, iki günü bir olan ziyandadır…

Bu önerilerin ardından seminer sona erdi.

bingol-20150111-02.jpg

bingol-20150111-03.jpg

HABERE YORUM KAT

4 Yorum