Karara göre, Sebastiya beldesine ait yaklaşık 1800 dönüm arazi yani beldenin toplam arazisinin yaklaşık %40’ı istimlak edilecek. Bu da söz konusu arazilerin İsrail Eski Eserler Kurumu’na bağlı hale gelmesi ve İsrail Sivil İdaresi subayları ile bu idareye bağlı Eski Eserler Birimi subaylarının gözetimi altına girmesi anlamına geliyor.

Sebastiya’nın tarihi Tunç Çağı’na kadar uzanıyor. Bölgeye ilk olarak ilkel toplulukların yerleştiği düşünülüyor ve onların Kenanî kabilelerinden olduğu kabul ediliyor. MÖ 9. yüzyılın başlarından itibaren birçok tarihî yapı günümüze kadar ulaşmış durumda. Bunlar arasında; Batı Kapısı, Sütunlu Cadde, Merkez Meydan, Roma Tiyatrosu, Yunan Kulesi, Augustus Tapınağı, Kral Omri’nin Sarayı, Vaftizci Yahya Kilisesi, Yunan Stadyumu ve Kori Tapınağı bulunuyor.

Duvar ve Yerleşimlere Karşı Direniş Kurumu Başkanı Mueyyed Şaʽbân, yaptığı basın açıklamasında, “Bu karar, İsrail’in arkeolojiyi bir araç olarak kullanmak suretiyle kademeli ilhakı hedefleyen tehlikeli bir planında tırmanışı temsil ediyor. Filistin’e ait arkeolojik miras, İsrail egemenliğini pekiştirmek, siyasi oyunda ve yerleşimi genişletme politikasında bir araca dönüştürülmek için kötüye kullanılıyor” dedi.

Şaʽbân, bu adımın münferit bir uygulama olmadığını, işgal devletinin arkeolojik alanların korunması bahanesiyle Batı Şeria’nın fiili ilhakını hedefleyen yasal düzenlemelerin yapılması ve sözde yasal gerekçelerin oluşturulması hamlelerinin bir parçası olduğunu vurguladı.

Şaʽbân bu bağlamda, İsrail parlamentosunda aşırı ırkçı üyeler tarafından sunulan ve İsrail Eski Eserler Kurumu’nun yetkilerinin Batı Şeria’yı da kapsayacak şekilde genişletilmesini öngören yasa tasarısını hatırlattı. Böyle bir adımın, bu toprakların işgal rejiminin idari ve yasal egemenlik alanına fiilen dahil edilmesi anlamına geldiğini ve “örtülü, kanun himayesine alınan bir ilhak” sürecinin önünü açtığını belirtti.

Şaʽbân, bu tırmanışın, işgal hükümetinin Batı Şeria’daki arkeolojik alanlar üzerinde denetimi artırmak amacıyla büyük bütçeler ayırdığını ilan ettiği son geniş kapsamlı adımların ardından geldiğini söyleyerek, İsrail’in Batı Şeria’da 3064 Yahudi mirası alanı bulunduğu iddiasında olduğunu, bunların 2452’sinin tamamıyla işgalin kontrolündeki C Bölgesi’nde yer aldığını ifade etti.

Şaʽbân ayrıca, işgal hükümetinin Mayıs 2023’te Tel Sebastiya’yı turistik bir arkeolojik bölgeye dönüştürmek üzere 32 milyon şekel tahsis ettiğini hatırlattı. Bu adımın, bölgenin kimliğini yeniden şekillendirmeyi ve Filistin tarihî anlatısına karşı İsrail anlatısını dayatmayı amaçlayan açık bir siyasi proje olduğunu belirtti.

Şaʽbân, işgal rejiminin son ilanının, iki ay önce yayımlanan ve Nablus, Ramallah ve Selfit vilayetlerinde 63 arkeolojik alanı kapsayan bir dizi askerî emrin devamı niteliğinde olduğunu vurguladı. Bu durumun, arkeolojik alanlar ve çevresini hedef alan planlı ve genişleyen bir stratejinin göstergesi olduğunu ifade etti.

Son olarak, istimlak kararına karşı geniş kapsamlı bir Filistin, Arap ve uluslararası hareket çağrısında bulunarak, işgalin kültürel mirası ilhak için kanun örtüsü oluşturmasının teşhir edilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca acil hukuki itirazların yapılmasının, diplomatik ve hukukî araçların etkin şekilde devreye sokulmasının zorunlu olduğunu vurguladı.