1. HABERLER

  2. HABER

  3. MAVİ MARMARA

  4. İHH’dan İsrail’e Karalamalarına Cevap
İHH’dan İsrail’e Karalamalarına Cevap

İHH’dan İsrail’e Karalamalarına Cevap

İHH Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Oruç, iki İHH çalışanını “terör” gruplarına destek vermekle suçlayan İsrail’e bir basın toplantısıyla cevap verdi.

07 Haziran 2010 Pazartesi 00:50A+A-

Hüseyin Oruç, "Sivil ve silahsız insan hakları savunucusu ve insani yardım gönüllüsü insanlara karşı yaptığı terör saldırısı yetmezmiş gibi, şimdi de bu insanlara iftira atıyor. Çok ucuz bir karalama kampanyası yapıyor; yalan ve iftira üzerine kurulu bir karalama kampanyası" dedi. Yanına gemide bulunan iki doktoru alan Oruç, "Biz İsrail askerlerini tedavi ettik, onlar bizim yaralı arkadaşlarımızı bile öldürdüler" diye konuştu.

İHH İnsani Yardım Vakfı, İsrail'in "Mavi Marmara gemisinde terörle bağlantılı iki İHH çalışanı vardı" iddiasıyla ilgili bir basın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısına İsrail'in El Kaide üyelerine destek vermekle suçladığı İHH Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Oruç, Filistin İslami Cihad Örgütü'ne mali destek sağladığı iddia edilen İHH Ortadoğu Sorumlusu Hasan Aynacı ile Mavi Marmara gemisinde doktor olarak bulunan ve İsrail askerlerini de tedavi eden Mevlüt Yurtseven ve Ercan Kayrak katıldı.

İsrail'de sorgulanırken terörle bağlantı noktasında herhangi bir suçlamaya maruz kalmadığını ifade ede Hüseyin Oruç, "Eğer böyle bir iddiaları varsa neden bizi sorgularken bunu sormadılar" dedi.

Oruç, İHH'nın Fatih merkezinde düzenlenen basın toplantısında şöyle konuştu: "Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, terörist İsrail hükümeti battıkça batıyor. Sivil ve silahsız insan hakları savunucusu ve insani yardım gönüllüsü insanlara karşı yaptığı terör saldırısı yetmezmiş gibi, şimdi de bu insanlara iftira atıyor. Çok ucuz bir karalama kampanyası yapıyor; yalan ve iftira üzerine kurulu bir karalama kampanyası."

İHH'yı anlattı

İsrail'in teröre destek vermekle suçladığı İHH'yı anlatan Oruç şunları söyledi:

"İHH İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı Türkiye'de hukuka uygun bir şekilde sivil insanlarca kurulmuş bir vakıftır. Düzenli olarak hem mali yapısı hem de faaliyetleri Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından denetlenmektedir. Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından "amacına uygun çalışma" alanında ödüllendirilmiş ve örnek gösterilmiş bir kurum olan İHH İnsani Yardım Vakfı'na, TBMM tarafından da Onur Ödülü verilmiştir.

İHH İnsani Yardım Vakfı BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi'nin Danışman statüsünde üyesidir ve ayrıca pek çok uluslar arası insani yardım ve insan hakları çatı kuruluşuna da üyedir. Tüm bu kuruluşlarla dünyanın 120 ülkesinde din, dil, ırk, cinsiyet, ideoloji, bölge vb. ayrımı yapmadan, ortak çalışmalar yürütmektedir. Filistin, İHH İnsani Yardım Vakfı'nın insani yardım çalışması yaptığı ülkelerden sadece biridir.

İnsanlığın vicdanı için yola çıktık

İçinde olduğu pek çok ortak proje gibi, Özgürlük Filosu da bir insani yardım filosu idi ve sivil insanların ortaklaşa el verdiği bir insani yardım çalışmasıydı. İHH 32 ülkeden gelen onlarca katılımcı kuruluştan sadece biriydi. Herkes gibi, insanlığın vicdanın ölmediğini göstermek üzere yola çıkmıştı.

Fakat, ne oldu? İsrail hükümeti uluslar arası sularda bu sivil, elinde silah olmayan bu insanlara bir terör saldırısında bulundu. Bazılarını  şehit etti, bazılarını yaraladı. Geri kalanını tutukladı, insanlık dışı kötü muamelede bulundu, işkence etti.

İsrail'in yaptığını teröristler yapar

Bütün bu yaptıkları insanlık suçudur. Bunları ancak teröristler ve terörist ruhlu insanlar yapar. Nitekim, yaptılar da.

Şu noktanın iyi bilinmesi gerekiyor. İsrailli teröristler gemiye çıkmadan ve inmeden önce, uzun süre bizi taciz ettiler, bize ateş ettiler. Sis bombası, ışık bombası, gaz bombası attılar. Kurşun attılar. Hele helikopterden inerken tepemizden aşağı ateş kustular. Arkadaşlarımızdan bazıları oracıkta şehit oldu, bazıları da yaralandı.

Biz sadece nefs-i müdafaa yaptık

Şimdi hiç utanmadan gemidekiler bize saldırdı diyorlar. Yüzlerce metre uzaktan üzerimize ateş yağdırdılar. Gemiye çıkarken de, inerken de ateş yağdırmaya devam ettiler. Biz sadece nefs-i müdafaa yaptık. Nefs-i müdafaa meşrudur. Her hukuk sisteminde ve tarihin her döneminde meşru kabul edilmiştir.

Bu sırada bize saldıran İsrailli teröristlerden bazıları yaralandı. Biz onları  doktorlarımıza emanet ettik. Doktorlarımız onları tedavi edip geri verdi. Bunun karşı onlar ne yaptılar. Yaralı teröristleri tedavi eden doktoru da vurdular. İnsanlık hiç bu kadar dibe vurmamıştı. İnsanlık onur madalya verilmesi gereken bir doktora kurşun sıktılar.

İsrail karalama kampanyası yapıyor

İsrail bunları perdelemek istiyor. Bu sebeple karalama kampanyası yapıyor. Ama bunlara kimsenin inanacağı yoktur.

Biz ortadayız, buradayız. Her türlü denetime açığız. Uluslararası hukuka göre çalışıyoruz. Aynısını İsrail hükümeti diyebiliyor mu?

Uluslararası denetime, soruşturmaya açık olduğunu beyan edebiliyor mu?

Hayır. Neden? Çünkü suçlu olduğunu biliyor. Terörist İsrail hükümeti bir tokat vicdan sahibi İsrail halkından yiyecek ve devrilecek. Bir tokat da uluslar arası toplumdan yiyecek ve mahkum olacak.Bundan kurtulmaya çalışıyor ama kurtulamayacak."

Yaralı Furkan'ı öldürdüler

19 yaşında olan Furkan Doğan'ın İsrail askerlerinin eline yaralı olarak düştüğünü ifade eden Hüseyin Oruç, "Furkan'ın başına 45 santimetre mesafeden 4 el ateş etmişler. Kafasında 4 mermi çıktı. İsrail askerleri, yaralılarımızı bile öldürdü. Oysa biz onların yaralı askerlerini tedavi edip, tekrar iade ettik" diye konuştu.

İsrail'in Filistin İslami Cihad Örgütü'ne mali destek sağladığı iddia ettiği Hasan Aynacı ise "İHH'da çalışıyorum. Hiçbir kuruluşa mali destek sağlamadım. Varsa böyle bir iddiaları belgesini yayınlasınlar" dedi.

Doktor Ecan Kayrak: Biz yaşattık, İsrail öldürdü

MAVİ Marmara gemisinde bulunan doktor Ercan Kayrak ise "Ben bizzat kendim yaralı İsrail askerlerini tedavi ettim.  Üç İsrail askerini tedavi ettim. Askerleri teslim ederken beni göğsümden ve omzumdan vurdular. Eğer arkadaşlar beni içeri çekmeselerdi ben de şehit olacaktım. İsrail askerleri bizi almaya değil öldürmeye gelmişlerdi" dedi.

Bir doktor olarak çaresizliği yaşadım

Dr. Mevlüt Yurtseven ise "Benim işim insanları hayatta tutmak. Ancak 20 dakikada planlı bir katliama şahit oldum. Kısıtlı ilaç ve tıbbi malzemelerle yaralılara müdahale ettim. Çaresizliği yaşadım. İsrail askerleri 9 insanımızı öldürdü. Ama biz onların tek bir askerini öldürmedik. Tedavi ettik askerlerini. Bizim 9 şehidimiz, 50 yaralımız var. Yaralıları taşımak için sedye bile vermediler. Bir hekim olarak yaşadıklarımı unutamam" dedi.

HABERE YORUM KAT