1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. SUDAN

  4. HDK'nın Darfur'da paralel hükümet kurma girişimi ve umutsuz müzakere çağrısı
HDK'nın Darfur'da paralel hükümet kurma girişimi ve umutsuz müzakere çağrısı

HDK'nın Darfur'da paralel hükümet kurma girişimi ve umutsuz müzakere çağrısı

"Bu hamle (HDK'nın Darfur merkezli hükümet kurma girişimi) meşru yönetimin ve kurumlarının zavallı bir taklidi, benzer ve paralel yönetim çerçevelerini kopyalama girişimi gibi görünüyor..."

16 Ağustos 2025 Cumartesi 09:30A+A-

MACİT FAHRİ / HAKSÖZ-HABER

Sudan isyancı hükümetinden umutsuz bir müzakere çağrısı! Sudan'da isyancı Hızlı Destek Güçleri milisleri, geçen Cumartesi günü, yıllardır ortalıkta gözükmeyen lideri Hamidti olarak da bilinen Muhammed Hamduk Dagalo başkanlığında bir başkanlık konseyi ile ona bağlı bir hükümet kurduklarını, Hükümetin merkezi olarak da Güney Darfur Eyaleti'nin başkenti Nyala'yı seçtiklerini duyurdu. Konseye bağlı Muhammed Hasan el-Teayişi başkanlığında bir hükümet kurulduğunu da açıkladılar. Bu ölü doğmuş hamle, Kamil İdris liderliğinde Umut Hükümeti'nin kurulmasına, meşru hükümetin ve kurumlarının başkent Hartum'a geri dönmesine, yerinden edilmiş kişilerin konvoylarının Hartum topraklarına gönderilmesine ve oradaki sosyo-ekonomik yaşam hatlarına hayat ve canlılık kazandırılmasına eşlik etti.  Adeta kendilerince bir karşılık verdiler. Paralel yönetim bu gelişmelere karşı sert, düşüncesiz bir tepki olarak algılandı.

 Öte yandan, bu adım, müzakere talebiyle birlikte isyanın başlamasından itibaren aynı zamanda siyasi ve askeri planların akamete uğraması sonucu, bir umutsuzluğun da ifadesi olmuştur.

Bu arada, sezaryen doğumlu isyancı hükümetin ilanından itibaren hem yurt içinde hem de uluslararası arenada yaygın halk, siyaset ve medya eleştirilerine maruz kaldı; buna mukabil Hartum'a geri dönen meşru hükümet ise hem yurt içinde hem de yurt dışında geniş ittifaklarla yoluna devam ediyor.

    Başlangıçta ve biçimsel olarak bakıldığında, bu hamle meşru yönetimin ve kurumlarının zavallı bir taklidi, benzer ve paralel yönetim çerçevelerini kopyalama girişimi gibi görünüyordu ve kesinlikle General Abdülfettah El-Burhan liderliğindeki meşru Egemenlik Konseyi'ne ve deneyimli teknokrat Kamil İdris'in liderliğindeki yeni hükümete bir alternatif oluşturmuyordu.

Dikkat çekici hususlardan birisi konsey ve konseye bağlı hükümetin atanmasında veya ilanında Hamidti'nin ortalıkta görünmemesi olmuştur. Halbuki, asilere göre katılıma değer bir etkinlikti. Konseyin ve hükümetin siyasi zemini ve havzası olan 'Tesis' ittifakının ilanı sırasında Şubat ayında Nairobi'de yapılan konferansta da ortalıkta görünmemişti.  Zamanla sır adam olup çıktı. Burada ‘zemin’ sözümüz yanlış anlaşılmasın, gerçekten de onun bir siyasi tabanı (grossroot/hadine) bulunmuyor. Tabanı mecazi olarak kendinden menkul bir iddiadır. Kendinden ibarettir!  

Dolayısıyla Hamidti, Nairobi'de tesis ittifakının kotarılmasında yer almamıştır. Kontrolleri altında bulunan bölgelerde konsey ve konseye bağlı hükümetin kurulması etkinliklerine de katılmamıştır. Halbuki sözcülerine göre bu münasebetler kaçırılmaması gereken tarihi dönemeçlerdir. Hamidti, 2023 yılında isyan hareketinin başlamasından beri ne gizli ne de açık etkinliklerde boy göstermiştir. Hatta Hartum'u ele geçirdikleri dönemde bile ne başkent ne de tali kentlerde görülmüştür.  Adeta sırra kadem basmıştır. Ordunun Hamidti'yi hedef aldığını açıklamasından itibaren sahne gerisine çekilmiştir. Bazı haberlere göre öldürülmüş veya kritik bir biçimde yaralanmış olabilir.  Uzun bir dönemden beri ortalıkta görünmemesi izahı kabil bir şey değil. Yokluğunu açıklamak zor görünmektedir.

  Bunlar sahneden çekildiğine dair işaretler ihtiva etmektedir.  Göz ardı edilmemesi gereken bir husus da isyancıların kararlarının kendi ellerinde olmadığı gerçeğidir. Yabancı boyunduruğu veya vesayeti altında bulunmaları pek mümkündür. Onların siyasi ve askeri proje ve planlarını hazırlayan yabancı güçlerdir. Onlar bir maskenin ve Hamidti isminin arkasına saklanıyorlar.  

  Kurdukları nevzuhur başkanlık konseyi de bariz siyasi ve milli şahsiyetlerden yoksun bulunuyor. Çoğunluğu yasallığa savaş açmış kanun dışı güçlerden ve unsurlardan müteşekkildir. Hamidti isyanından önce bile böyleydi. Sözgelimi Kordofan'da ve Nuba Dağlarında isyanın lideri olarak sivrilen Abdulaziz Hulv’un otoritesi giderek aşınmış ve konumu yasal otoriteye, Silahlı Kuvvetlere hizmet etmeye evrilmeye başlamıştır.  Aynı şeyler Teayişi'nin yönetmesi beklenen paralel hükümet için de geçerlidir. Tarihi olmayan meçhul bir kimliktir. Kabinesinde tanınmış simalar bulunmuyor. Muhalif kanatta tanınmış simalar hükümet profiline veya kadrajına girmediler. Halbuki kimileri geçmişte siyasi ve enformatik olarak ordunun ve yasallığın hatta halkın karşısında, Hamidti'nin yanında saf tutmuşlardı oysa ki gelinen noktada yeni sahnede yer almadılar. BM kaynaklı insan hakları kurumları tarafından belgelenmiş raporlarla doğrulanan sivillere karşı asilerin savaş suçları irtikap etmesi ve mallarına ve servetlerine çökmesi nedeniyle asilerin gölgesini terk ettiler.    

Aynı bağlamda, Güney Darfur Eyaleti'nin başkenti Nyala'nın hükümet ve Başkanlık Konseyi merkezi olacağı da duyuruldu. Burada, isyancıların başlangıçtaki planlarının başkent Hartum ile Sudan'ın büyük eyalet ve şehirlerinin çoğunu kontrol etmek olduğu hatırlanmalıdır. Ancak meşru hükümetin Kordofan bölgesinin büyük bir kısmını kontrol etmesi, Kuzey Darfur Eyaleti'nin başkenti El Faşir'deki efsanevi karşı koyma ve tüm bölgeyi kurtarma konusundaki kararlılıkları, karşı tarafın planlarını akamete uğratmıştır.

Genel olarak müzakereye çağrı adımı faydasız ve umutsuz bir vaka olarak tanımlanabilir. Batı ve Darfur gibi bütün ülkeye hakim olma yolunda, geçmiş askeri planlamaların başarısızlığına işaret etmektedir. Bu adım aynı zamanda Kamil İdris'in start alan Umut hükümetine karşı da bir tepkidir.

Bu hamle, aynı zamanda, Kamil İdris liderliğindeki Umut Hükümeti'nin kurulmasına karşı endişe verici ve fevri bir tepki gibi görünüyordu.  Meşru Hükümet, halk, siyaset ve medyanın önemli desteğini aldı. Ayrıca, milyonlarca yerinden edilmiş kişinin evlerine dönmesini ve Hartum, Vad Medani ve Sennar olmak üzere üçlü başkent de dahil olmak üzere büyük şehirlerde normal hayata dönülmesini destekledi. Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Burhan, Başbakan Kamil İdris ve meşru kurumlar, başkent tamamen güvence altına alındıktan ve hayat normale seyrine döndükten sonra geri döndüler.

Bir başka açıdan bu hamle, müzakere masası ile isyancı milisleri Sudan siyasi sahnesinde tutmak için düşünülmüş çaresiz bir çağrı gibi görünüyor. Unutulmamalı ki Hamidti siyasi ve klinik olarak belki de bedenen ölü bir vakadır. Yukarıda belirtilenler ışığında, özellikle halk düzeyinde asilerin müzakere çağrısının reddedilmesi sürpriz olmamıştır. Meşru liderliğe ve İdris hükümetine ve yerinden edilmiş kişilerin geri döndürülmesi ve hayatın çeşitli ekonomik ve sosyal boyutlarıyla normale döndürülmesi yönündeki çabalarına yönelik büyük ve yaygın destekle, söz konusu teklifin yaygın bir şekilde reddedilmesi şaşırtıcı değildir.

Paralel hükümet, Sudan'da yaygın bir siyasi ve medya tepkisiyle karşılaştı. Hatta Hızlı Destek Güçleri (RSF) ile bağlantılı muhalif gruplar bile, bu hamlenin olası sonuçlarının ve olumsuz etkilerinin farkında oldukları için hükümetten uzaklaştılar. Üstelik, kaçınılmaz başarısızlığı göz önüne alındığında bu hamleye güvenmenin tehlikeleri de anlaşılabilir. Dahası, bu umutsuz hamle Arap Birliği, Afrika Birliği ve Birleşmiş Milletler tarafından da büyük ölçüde reddedildi. Ölü doğmuştu ve öyle kalacak.

Sonuç olarak ve özetle, meşru hükümet ile ona başkaldıranlar arasındaki fark, ülke içinde ve halk arasında özgürce ve güvenle dolaşan General Burhan ile firari savaş suçlusu Hamidti arasındaki farkı andırıyor! Hamidti köşe bucak kaçıyor!  Keza bir alt basamakta ise halk tarafından ve siyaseten benimsenen akademisyen, teknokrat, uluslararası uzman Kamil İdris ile tüm bu kademelerde görünmeyen ve bilinmeyen Teayişi arasındaki fark da mümasil ve benzer görünmektedir.

 

 

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT