1. HABERLER

  2. HABER

  3. MAVİ MARMARA

  4. Hanin Zuabi’nin Dilinden Mavi Marmara
Hanin Zuabi’nin Dilinden Mavi Marmara

Hanin Zuabi’nin Dilinden Mavi Marmara

İsrail parlamentosu’nun Arap milletvekili ve Mavi Marmara gemisinde yer alan Hanin Zuabi, Gazze’ye Yardım Gemisi'nde yaşanılanları ve Siyonistlerin tavrını yorumluyor.

09 Haziran 2010 Çarşamba 01:28A+A-

Cesetler İsrail'in Dünyaya Mesajı / Hanin Zuabi

İsrail'in 'Özgürlük Filosu'nun Gazze'ye ulaşmasını engelleyeceği açıktı. Bunun sebebi İsrail'in gemide 'teröristlerin' bulunduğunu düşünmesi ve silah kaçırılmasından endişelenmesi değildi. Zira İsrail Gazze'yi çocuk oyuncaklarından ve defterlerinden, inşaattan, elektrik, ilaç ve fabrikalardan mahrum bırakıyor. Ablukayı başkaları kırsın diye değil, Gazze'nin kırılmasının ablukanın kırılmasının şartı olması için dayatıyor. İsrail Gazze'nin kırılmasını istiyor. Gazze ve bütün onurlu insanlarsa, Gazze'nin kırılmaması ve ablukadan kurtulması için direniyor.

Emirleri kimin verdiği biliniyor

İsrail abluka kanalıyla meşru olanı ve olmayanı belirliyor. Abluka İsrail'in çıkarlarına göre hareket etmeyenlere dayatılmış bir yaptırım. Dolayısıyla İsrail'in stratejik hazinesi. İsrail ablukayı delecek uluslararası bir kampanyaya bile izin vermez. Buradaki en büyük suç Özgürlük Filosu'na yönelik korsanlık değil, Gazze ablukasıdır. Büyük suçlar işleyen, 'küçük suç'ları daha kolay işler. Filo daha yola çıkamadan başarılı oldu. Gazze'ye ulaşıp ulaşamaması bir yana, abluka üzerindeki sessizlik komplosunu kırabildi. Bu komploya uluslararası toplum, Araplar ve hatta Filistinlilerin kendileri bile katılmıştı. Filoya eşlik eden medya gürültüsü, Gazze ablukasını tekrar zihinlere getirdi. Filonun İsrail'in seçtiği yöntemle Gazze'ye ulaşamaması da, İsrail'in 'suç işleyen' konumunu da zihinlere taşıdı.

İsrail korsanlığının sonucu, güvertedeki olayların doğal gelişiminin bir uzantısı değildi. Önceden biliniyordu. Bunu kimin planladığı ve emirleri kimin verdiği biliniyordu. Başbakan Binyamin Netanyahu, Savunma Bakanı Ehud Barak ve Genelkurmay Başkanı Gabi Aşkenazi. İsrail, gemilerde iddia ettiği gibi 'teröristler' bulmadı. Aksine, dayanışmacılara terörist muamelesi yaptı. İsrail ordu sözcüsü, ordunun gemilerin 'terörist' ve 'silah' taşıdığı varsayımından hareket ettiğini onlarca defa açıkladı. Bu 'varsayım' sonucu önceden belli kılıyor. İsrail meclisi Knesset'in bu satırların yazarını 'teröristlikle' ve bıçak taşımakla suçlayabiliyor. Siyasi eylemcilere 'terörist' muamelesi yapıyorlar.

Önceden bilinen sadece sonuç değildi. Hedef sadece filoyu engellemek değil, gelecekte herhangi bir filoyu ablukayı kırma girişimlerine katılmaktan caydırmaktı. İsrail bu hedefe ulaşmak için insanların kalbine korku yayması gerektiğini biliyordu. Bunun için de cesetlere ihtiyacı vardı. Dolayısıyla cesetler sadece sonuç değil, mesajdı da. Yeni özgürlük filoları düzenleyeceklere veya bunlara katılmak isteyenlere mesajdı. Suç öldürücüydü. Korsanların başı olan Barak, filonun bedeli ne olursa olsun Gazze'ye ulaşmasının engellenmesi emri verdi. Emirler orduya gerektiğinde öldürme izni de veriyordu.

İsrail filonun Gazze'ye ulaşmasını kimseyi öldürmeden engelleyebilirdi ama silahsız sivillerle mücadele etti. Karşımızda bir ordu değil, korsan çetesi var. Zira ordu uluslararası hukuka göre uluslararası sularda ordu sıfatını kaybeder ve 'silahlı bir gruba' dönüşür. Gazze sahillerinden 70 mil uzakta olmamıza rağmen, İsrail gemiyi ve yolcularını rehin alma kararı aldı. Sadece bu suç, İsrail'in uluslararası mahkemede yargılanmasına yeter.

Filoyu kuşatan 14 botu ve tekneyi gözlerimle gördüm. Helikopter 600 kişinin olduğu geminin üzerinde uçuyordu. Bu güçler askerler inmenden ateş açmaya başladı. Su püskürtüldü. Gazeteciler dışındaki yolcular güverteyi boşalttı. Bir yaralının nasıl kan kaybederek öldüğünü kendi gözlerimle gördüm. Yaralılara acil müdahale yapılmasını yasakladılar. Bunu yüksek sesle talep etmeme, bir döviz yazmama rağmen... Korsan saldırısından bir gün önce bazı yolcular bana, sivil bir gemide ve çeşitli milletlerden olmamıza rağmen İsrail'in bizi güçle durduracağını düşünüp düşünmediğimi sormuştu. Ben 'evet, durduracak' demiştim. Zira sorun insani yardımların ulaşmasına izin verip vermemek değil; sorun bedeli ne olursa olsun Gazze üzerindeki ablukanın sürmesi.

Fakat ben korkunç savaş manzarasını gördüğümde hatalı olduğumu, bu manzaranın 600 sivil yolculu gemiyi engellemekle ilişkisi olmadığını, sorunun daha büyük olduğunu ve sadece bu gemiye değil, bütün yeni gemilere savaş ilan edildiğini anladım. Operasyon gelecekte bu tür filolara katılmaya cüret edenleri korkutmayı ve onları caydırmayı hedefliyordu. İsrail kendisini bu tür gemilerle bir defadan fazla yormak istemiyor. Cesetler, İsrail'in seçtiği caydırıcı unsurlardı.

Ayrıca İsrail aslında gizlice çalışmalıydı. Zira sadece abluka istemiyor, kimsenin hakkında konuşmadığı, sessiz bir abluka istiyor. Sadece işgal istemiyor, zihinlerden gizlenmiş bir işgal istiyor. Sadece korsanlık ve öldürmek istemiyor, korsanlığı gizlemek istiyor. Bu nedenle 12 saatlik kaçırma operasyonu boyunca dünyayla bağlantılarımız kesti. Yaşananlara dair bilgileri tekeline aldı. Bunu sürekli yapıyor. İsrail kendi anlatımında şu iki temel unsura dayandı: İlki şu temel soru: Gemide ne yaşandı? İkincisi, dayanışmacıların askerlerin hayatları için tehlike oluşturduğu, sopa, bomba ve bıçak kullandıkları ve elinde bunu kanıtlayan görüntülerin bulunduğu iddiası. İsrail'in bu anlatımına karşın bizlerin kendi anlatımızı belirlememiz gerekir. Birincisi, soru gemide ne yaşandığıyla ilgili değil. Asıl soru, İsrail ordusunun hangi hakla gemiye uluslararası sularda gemiye saldırdığıyla ilgili. İsrail'in bu hikâyenin başlangıç noktasını seçmesine izin vermemeliyiz. İkincisi, İsrail gemiyi 'şiddete' başvurmakla suçluyor. Yani İsrail'in küstahlığı kendisinin hukukun üstünde olduğunu ve korsanlık yapabileceğini öngörmekle kalmıyor, aynı zamanda bunu askeri açıdan yara almadan yapması gerekiyor. Yani İsrail taşlanmadan öldürme özgürlüğü istiyor.

Gazze bizi özgürleştiriyor

'Özgürlük Filosu'nun rolü bitmedi. İyi bir girişim olmaktan çıkıp açık bir dosyaya dönüşmeli. İsrail'in işlediği tüm suçları açmak ve bu ülkenin uluslararası hukukun ve Filistin halkının üzerinde bir devlet olarak konumunu yeniden gözden geçirmek için bu dosyayı kullanmalıyız. Bu da diğer ülkelerin uluslararası soruşturma açma ısrarıyla gerçekleşebilir. İşe İsrail'in elindeki kanıtları isteyerek başlamalıyız. Zira bütün yaşananların tam dökümü var elinde. İsrail bütün belgeleri teslim etsin.

İsrail'in korsanlığı diğer yandan da, bireyleri caydırma girişiminden ablukaya ses çıkarmayan rejimleri sıkıntıya sokma girişimine dönüşmeli. İsrail'in başarısızlığı Arap devletlerinin tepkisine, bu devletlerin resmi tepkisi de halk baskısına dayanıyor. Özgürlük Filosu Gazze ablukasını kırma eylemi olarak başladı, ancak İsrail korsanlığının sonuçları eğer istersek, Arap rejimlerinin özgür kararlarıyla ablukayı kırma girişimi haline getirilebilir. Özgürlük Filosu sadece Gazze'yi özgürleştirmeyi değil, bizi de özgürleştirmeyi amaçlıyor. Yani Gazze abluka altındayken bizi özgürleştiriyor.

(Londra'da Arapça Yayımlanan Kuds-ul Arabi Gazetesi)

RADİKAL

HABERE YORUM KAT