1. YAZARLAR

  2. Bülent Korucu

  3. Hani mahkemeler bağımsızdı?
Bülent Korucu

Bülent Korucu

Yazarın Tüm Yazıları >

Hani mahkemeler bağımsızdı?

18 Şubat 2010 Perşembe 15:33A+A-

Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu tartışmalı bir karara imza attı. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'le ilgili soruşturmayı yürüten Özel Yetkili Savcı Osman Şanal başta olmak üzere görevli 4 savcının yetkilerini kaldırdı.

Gerekçe savcıların yetkilerini aştığı yönünde. Hukuk bilmek gerekmiyor, okuduğunu anlama yeterliğine sahip herkes mevzuatı okuduğunda HSYK'nın haklı olmadığını görüyor. Kurul, Ceza Muhakemeleri Kanunu 250/3'e göre karar veriyor. O madde yargılamaya ilişkin ve birinci sınıf hâkim ve yargıçları Yargıtay'ın yargılayabileceğine atıf yapıyor. Hâlbuki şu anda Erzurum'daki özel yetkili savcıların yaptığı işlem hazırlık soruşturması veya ilk soruşturma diye isimlendirilen bölüm. CMK 251 bu yetkiyi şu sözlerle savcılara veriyor: 250. madde kapsamına giren suçlarda soruşturma, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca bu suçların soruşturma ve kovuşturmasında görevlendirilen cumhuriyet savcılarınca bizzat yapılır. Bu suçlar görev sırasında veya görevden dolayı işlenmiş olsa bile cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapılır." Bu yetmiyor, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu aynı yetkiyi teyit ediyor. Hem de iki maddede birden. 88. madde "Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâlleri dışında suç işlediği ileri sürülen hâkim ve savcılar yakalanamaz, üzerleri ve konutları aranamaz, sorguya çekilemez."Aynı şekilde 94. madde yetkiyi tekraren veriyor: " Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâllerinde hazırlık soruşturması genel hükümlere göre yapılır. Hazırlık soruşturması yetkili cumhuriyet savcıları tarafından bizzat yürütülür."

Birbirini tamamlayan farklı kanunlar özel yetkili savcıların soruşturma yapmasını amirken, HSYK'nın yetki aşımını nereye dayandırdığını anlamak mümkün değil. Keşke daha tafsilatlı bir açıklamayla bilgi verselerdi. HSYK'nın kararını tartışılır kılan gerekçeler bununla sınırlı kalmıyor. Karar, hâkimlik ve savcılık teminatına halel getiriyor. Haklarında usulüne uygun soruşturma yapılmadan savcılar hakkında işlem yapılması hukuku yaralayacaktır. Hakim ve savcılar elbette HSYK'nın idari denetimine tabidir. Ancak prosedürler yani usuller hiçe sayıldığında keyfilik gündeme gelecektir. HSYK'nın daha önceki benzer kararları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından mahkum edilmiş ve çok ağır gerekçeler yazılmıştır. 12 Eylülcüler hakkında fezleke düzenleyen Sacit Kayasu kararından dolayı Türkiye'yi daha doğrusu HSYK'yı mahkum eden AİHM, gerekçesinde "kararın savcılar üzerinde baskı oluşturacağını ve görev yapma konusunda çaydırıcı etki yapacağını" kayıtlara geçirmişti.

Ayrıca 4 savcının yetkilerinin alınmasına gerekçe gösterilen bütün uygulamalar mahkeme kararıyla yapıldı. HSYK o mahkemelerde görev yapan hakimler içinde 'teminat' ilkesini zedeledi. 2802 sayılı kanunun 4. maddesi bu teminatı şöyle garanti altına alıyor: "Hakimler mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev yaparlar. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasa'ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler." Anayasa'nın verdiği ve özel kanunun ayrıntılandırdığı teminat ve bağımsızlık; diğer hâkimleri ve idari kurulları da içine alır. Savcılar hakkındaki kararın hâkimlere de gözdağı olmadığını kimse ileri süremez.

Tabiî mahkeme yahut doğal yargıç ilkesi olarak tanımlanan prensip de çiğnenmektedir. Tabii hakim yargılanacak olayın meydana geldiği anda, o olay için kanunun öngördüğü mahkeme demektir. Savcılar da mahkemelerin bir parçasıdır. 'Tabii hâkimi' el çektirip yeni atama yaptığınızda ağır bir ihlal daha yapmış oluyorsunuz. Kaldı ki "bu mahkemelerde görev yapan hakim ve savcıların disiplin sebepleri hariç, meşru mazeretleri talepleri olmadıkça üç yıl süreyle başka bir yere veya göreve atanamazlar" kanun hükmü HSYK'nın elini kolunu bağlıyor. Buna rağmen Yargıtay ve Danıştay'dan gelen destek mesajları da boşluğa düşüyor.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT

2 Yorum