Ramona Wadi’nin MEMO’da yayınlanan yazısı, Haksöz Haber için tercüme edilmiştir.

İsrail'in Gazze'deki soykırımına ilişkin neredeyse tüm siyasi söylemler konuyu tamamen ıskalamaktadır. Filistin Yönetimi'nin Gazze'deki Filistinlilerle ilgili sözde kaygıları da buna dâhildir ve İsrail'in “Büyük İsrail” kurma yönündeki nihai sömürgeci vizyonuyla ilgili herhangi bir kaygıyı kapsamamaktadır.

Filistin Yönetimi'nin resmi haber ajansı Wafa'nın haberine göre, El Fetih Merkez Komitesi “Hamas'a, Filistin halkının kaderiyle kendi yabancı gündemleri doğrultusunda oynamayı bırakması, Başkan Abbas'ın Filistinlilerin kanının dökülmesini durdurma çabalarıyla işbirliği yapması ve işgale, aralarında şehit, yaralı ve mahkûmların da bulunduğu binlerce insanımıza mal olan kanlı savaş ve saldırganlığını sürdürmesi için bahane vermekten kaçınması çağrısında bulundu.”

Bu mesajda belirsizlikler ve tutarsızlıklar olsa da Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas ne olursa olsun Gazze'yi Ramallah'ın kontrolü altına alma arzusunu asla gizleyemez. Dolayısıyla Hamas'ın Filistin Yönetimi ile işbirliği yapması isteniyor ki bu durumda Gazze, işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan Filistinlilerin maruz kaldığı ancak Batı'nın konuşmaktan hoşlanmadığı işbirlikçi sömürgeci şiddetin aynısına maruz kalacak.

Sonuçta Filistin Yönetimi de yerleşimci-sömürgeci, soykırımcı bir devleti destekleyen yabancı gündemlere göre hareket etmektedir.

Elbette Abbas İsrail'in soykırımını da kınadı ve ABD Güvenlik Konseyi'ni “sorumluluklarını üstlenmeye ve işgalci devleti Gazze şeridindeki ve işgal altındaki Batı Şeria'daki imha savaşını durdurmaya zorlamaya” çağırdı. Abbas'ın atladığı nokta ise Filistin Yönetimi'nin güvenlik birimlerinin Filistinlileri İsrail'in silahları ya da hapishane sistemi için yem olarak sunma konusundaki suç ortaklığıydı. Peki Filistin Yönetimi'nin güvenlik birimlerini ne finanse ediyor? İsrail'e ve yerleşimci-sömürgeci devletin güvenliğine hizmet ettiği sürece Filistin Yönetimi'nin varlığında çıkarı olan yabancı gündemlerden gelen yabancı para.

Kimse Filistin için demokratik seçimler ve temsil çağrısında bulunmuyor, çünkü sömürgeci bakış açısı yabancı gündemlerin Filistinlileri demokratik bir sürecin katılımcıları olarak görmesine izin vermiyor. İsrail'in sömürgeci girişimini genişletmek için tasarlanan bir soykırımda tali hasar olarak görmeye ne dersiniz? Elbette bu da yabancı gündemlere uyuyor.

Dolayısıyla bir kez daha, soykırım ve Hamas bugün Filistin'in en görünür kısımları olsa da, asıl önemli olan dünyanın İsrail'in yerleşimci-sömürgeci girişiminden ne anladığını belirleyen yabancı gündemlerdir. İsrail'in sahte güvenlik söyleminden hareket eden yabancı ajandalar, daha azımızın soykırımı görebileceği umuduyla, demokratik İsrail'in sahte imajını çok uzun zamandır yüzümüze vuruyor. Ancak bu artık işe yaramıyor ve Hamas'ı sürekli parmakla göstermek de işe yaramıyor.

Eğer Hamas olmasaydı, İsrail Filistin'i sömürmeye ve Filistinlileri öldürmeye devam edecekti.

Filistin Yönetimi, yapmayı hayal ettiği gibi Gazze'yi ele geçirseydi, Gazze'deki Filistinliler yine de güvende olmayacaktı. Sömürgecilik güvenlik yaratmaz. Uluslararası toplum güvenlik yaratmaz, dolayısıyla yabancı gündemler de güvenlik yaratmaz. Birçok Filistinlinin tanıklık edebileceği gibi Filistin Yönetimi'nin kendisi de ne güvenli bir varlık olduğunu ne de güvenlik yarattığını biliyor. İsrail'in nefret etmeyi sevdiği şeyleri parmakla göstermek sahadaki siyaseti değiştirmez.

O halde Filistin Yönetimi, Gazze'ye ilişkin İsrail ve uluslararası söylemleri abartmak yerine, “otoritenin” kendisini hizalamayı sevdiği yabancı gündemlerin bir sonucu olarak artık soykırım seviyesine ulaşan mutasyona uğramış sömürgeci şiddeti ele alabilir mi?

Yabancı gündemlerle Filistinlilerin sesleri kısılıyor, o halde neden Filistin halkının kendi adına konuşmasına izin vermiyorsunuz?

* Ramona Wadi, bağımsız bir araştırmacı, serbest gazeteci, kitap eleştirmeni ve blog yazarıdır. Yazıları Filistin, Şili ve Latin Amerika ile ilgili çeşitli temaları kapsamaktadır.