1. YAZARLAR

  2. Mustafa Karaalioğlu

  3. EMASYA’nın iptali ne anlama gelir?
Mustafa Karaalioğlu

Mustafa Karaalioğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

EMASYA’nın iptali ne anlama gelir?

05 Şubat 2010 Cuma 08:37A+A-

Bir ülkede demokrasinin varlığı kurumların hukuk düzeni içinde işleyişi kadar, sivil toplumun o kurumlar üzerindeki nüfuzundan da anlaşılır. Türkiye’de kurumların hukuk düzeni içinde çalıştığını söyleyebilmek zordur. Sebebi de basittir. Asker-sivil bürokrasinin bazıları kayıtlı, bazıları kayıtsız avantajları sistemin dengesini onulmaz biçimde bozmuştur, bozmaya devam etmektedir. 1961 ve 1982 anayasaları atanmışların yetki ve sorumsuzluğunu garanti ederken, seçilmişleri hem dar bir hareket alanına hem de geniş bir sorumluluğa mahkum etmiştir. Böyle bir rol dağılımına da gerçek demokrasi demek mümkün değildir. Ama, merkezdeki bu sıkışmışlığa karşın sivil toplumun giderek gelişmekte ve tesir alanını da genişletmekte olması demokrasimizin en azından doğru raylar üzerinde yürüdüğünü göstermektedir.

Şimdi...

Hükümet, askere görünürde terörle mücadele için ama gerçekte gerek duyduğu zaman sivil alana müdahale yetkisi veren 28 Şubat ürünü EMASYA protokolünü iptal etmiştir. Çok önemli ve çok gerekli bir karardır. Zira, protokolün pratiğinde sivillerin askerler tarafından fişlendiği, tasnif edildiği, istihbari faaliyet kapsamında takip edildiği malumdur. Balyoz planının müellifinin ifadesinden anlaşılan o ki EMASYA aynı zamanda darbe planları için referans olabilecek kudrette bir belgenin de adıdır.

Protokolün bugün hangi derinlikte işlemekte olduğunu da bilemiyoruz çünkü, bu gibi faaliyetlerin detayları sonradan ortaya çıkmaktadır.

Bilmediklerimizin neler olduğu da bir yana, böylesine protokol herhangi bir demokrasiye yakışmamaktaydı. Türkiye geç de olsa bu yanlıştan dönmüş, sivilleşme yolunda anlamlı bir adım atmıştır. Başbakan Erdoğan, bir televizyon programında vaat ettiği iptali, haftası çıkmadan uygulayarak böylesi adımlar için güçlü ve ciddi bir örnek de vermiştir.

Bu adımı daha da anlamlı kılan hükümetin inisiyatifi kadar sivil toplumun, çok sesli medyanın rolüdür. Ankara’da sağlanamayan ve belli nedenlerle sağlanması da pek kolay görünmeyen konsensüs “sivil toplum” marifetiyle tahakkuk etmektedir.

Sivil toplum unsurlarının ve çok sesli medyanın oyuna dahil olması kuvvetler ayrılığındaki orantısızlığı demokrasi lehine dengelemektedir.

Türkiye, temel meselelerini “darbe teşebbüsüne övgü” dahil her türlü fikrin pazarda serbestçe tedavülüyle tartıştıkça merkez sıkışacak ve demokratikleşme adımları olağanlaşacaktır.

Bu süreç ilerledikçe medya ve akademiyada şimdilerde gözlemlenmekte olan otokratik eğilimler de törpülenecektir. Yarış ve tartışma demokratlarla demokrasi karşıtları arasında değil, demokratlarla daha çok demokratlar arasında geçmeye başlayacaktır. Doğal ve olması gerektiği gibi...

 

Oktay Vural’ın itirazı

MHP Grup Başkanvekili Sayın Oktay Vural aradı ve Meclis’te yaşanan tatsız olayların MHP’ye fatura edilmesine itirazını belirtti. Vural, amacının tekzip olmadığını söyledi ve MHP’nin Peygamberimize karşı saygısızlık yaptığı gibi bir kanaat oluşmasına tekrar tekrar karşı çıktı.  Bu konuda hiç yazmamış olmama rağmen, Vural’ın bu hassasiyetini yansıtma ihtiyacı hissediyorum. Önemsiyorum da... Bununla birlikte kendisine de söylediğim gibi, Osman Durmuş’un sözlerinin sıkıntılı olduğunu ve en azından tavzih edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Zira, AK Partili eski il başkanının sözlerinde maksadı aşan bir üslup olduğu gibi, Durmuş’un Meclis’te sarfettiği cümlelerle de göz ardı edilemeyecek bir istiskal vardır. Sokaktaki insanda da böyle bir kanaat oluşmuştur. Nasıl eski başkanın istifa ettirilmesi AK Parti adına bir tepki ve tavır ise,  MHP’nin de o sözlere ikna edici bir çare bulması gerekir gibi görünüyor.

STAR

YAZIYA YORUM KAT