1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. Düsseldorf’ta Şehid Muhammed Mursi İçin Gıyabi Cenaze Namazı Kılındı
Düsseldorf’ta Şehid Muhammed Mursi İçin Gıyabi Cenaze Namazı Kılındı

Düsseldorf’ta Şehid Muhammed Mursi İçin Gıyabi Cenaze Namazı Kılındı

Almanya’nın Düsseldorf şehrinde Mısır’da darbeci Sisi’nin mahkemesinde şehit edilen Muhammed Mursi için gıyabi cenaze namazı kılındı ve basın açıklaması yapıldı.

23 Haziran 2019 Pazar 20:00A+A-

İrşad Kitabevi tarafından düzenlenen etkinlikte yaklaşık 100 kişi katıldı. Şehir merkezinin en kalabalık meydanı olan Schadowplatz’da açılan pankart, döviz ve sloganlarla Sisi cuntası lanetlendi. Almanca ve Türkçe okunan bildirilerde Avrupa Birliği’nin iki yüzlülüğü dile getirildi. Mısırlıların da destek verdiği eylemin sonunda Mursi için gıyabi cenaze namazı kılındı. Cuma günüde Duisburg şehrinde Beytusselam derneğinin mescidinde Mursi için Cuma namazı sonrası gıyabi cenaze namazı kılınmıştı.

Türkçe okunan Bildiri:

“Zalimler yakında nasıl bir inkılapla devrileceklerini görecekler”  (Şuara Suresi - 227)​

Mısırda yıllarca süren askeri rejim vesayetine son veren Mısır halkı Amerikan ve İsrail uşaklığını yapan hain Sisi tarafından tekrar askeri bir darbe yapılarak Mısır tarihinde ilk defa seçimle başa gelen Muhammed Mursi’yi devirmiş ve binlerce insanı katletmekle yetinmeyen rejim, binlerce İhvan üyesini de tutuklatmıştır. Kutlu direnişin üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen Mısır zindanlarında Şehit haberleri gelmeye devam ediyor. Mısır’ın ilk ve tek meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, yıllardır böbrek, karaciğer ve şeker hastalıklarından muzdarip olduğu halde, tedavileri keyfi biçimde engellenmiş, olumsuz hapishane koşullarında durumunun kötüleşmesi beklenmiştir. Günün 23 saatini tek başına hücre hapsinde geçiren Mursi, hayatının ciddi tehdit altında olduğunu daha bir kaç ay önce bizzat kendisi mahkemede açıklamıştı. Şehit Mursi’yi idam cezasıyla yargılayan Mısır cuntası, karar çıksa bile bir cumhurbaşkanını idam etmenin siyasi sonuçlarına katlanamayacağını bildiği için onu yavaş bir süreçte öldürmeyi tercih etmiştir.

3 Temmuz 2013 tarihinde yapılan darbe ile özgürlükler rafa kalktı, Abdülfettah el Sisi cuntası, Mısır’da halkın oyları ile seçilmiş Cumhurbaşkanı Prof Dr. Muhammed Mursi’yi demir parmaklıkların arkasına attı ve Müslüman Kardeşleri hedef alarak zulmetmeye başladı.

6-7 Temmuz‘dan sonra darbe karşıtı yapılan gösterilere şahid olduk. Darbeye karşı direnen insanların ellerinde hiçbir suç aleti olmadan,  sadece bedenleriyle meydanlarda günlerce, haftalarca barışcıl gösteriler yaparak, meydanları dolduran onurlu duruş sergileyerek, iradesine ve özgürlüğüne sahip çıkmak isteyen insanları Dünya TV haber kanallarında izledi.

5. Haftanın sonunda zalim, elli kanlı Darbeciler ve destekcileri özgürlüğüne sahip çıkan halkın kararlı tutumu karşısında Rabia ve diğer meydanlarda toplanan halkın üstüne ağır silahlar ve gaz bombalarıyla saldırak 3000’den fazla insanın ölümüne, binlercesinin yaralanmasına, binlercesinin sakat kalmasına sebep oldular, dünyanın gözü önünde insanları hunharca katlettiler.

Mursi’nin şehadeti sadece ailesini ve dava arkadaşlarını değil, tüm İslam dünyasını yasa boğmuş, Mısır’da unutulmaya yüz tutmuş zulmü bir kez daha gündeme getirmiştir. Mursi’nin 6 yıllık tavizsiz mücadelesi ve şehadeti bir kez daha göstermiştir ki, Mısır’da direniş ve mücadele devam etmektedir. Son bir asırdır zalimlere ve emperyalistlere karşı savaşan Mısır halkı, tüm sinmiş görüntüsüne rağmen şehitler vermeye ve hala ayakta olduğunu haykırmaya devam etmektedir. Mursi, Mısır’da Hasan el-Benna’dan itibaren devam eden lider kadrolarının hayatını ve mücadelesini şehadetle taçlandırma geleneğinin son halkası olmuştur.

MURSİ’NİN KATİLİ SİSİ CUNTASIDIR!

Mursi’nin şehadet haberini dünyaya büyük bir neşeyle bildiren cuntanın, dikkatlerden kaçırmaya çalıştığı gerçekler söz konusu cinayetin ardından daha net ortaya çıkmıştır. İktidarı boyunca, sadece Mısır içindeki derin devlet ve hainlerle mücadele değil, uluslararası Siyonist entrikalarla da mücadele etmek zorunda kalan Mursi, iş yapmasına izin verilmeden bir yıl içinde önce sokak gösterileri ile yıpratılmış ardından askeri cuntanın ellerine teslim edilmişti. 3 Temmuz 2013 tarihinde Sisi askeri darbeyle iktidara el koyduğunda, İsrail ve ABD desteğiyle, ilk günlerden itibaren kanlı bir baskı siyaseti uygulamış, her türlü yasa dışılık görmezden gelinmiştir. Rabia ve Nahda meydanlarında 3 bini aşkın insan katledildiği gibi, alınan kararla, sivilleri katleden kişilerin ve bu ölümlerin soruşturulmasının önü tamamen kapatılmıştır.

Darbeci SİSİ liderliğindeki Cunta Komitesi, direnen halkı; Mısır yönetiminin kukla mahkemelerince düzmece basit adi suçlar isnat ederek tutukladılar. Askeri cunta rejimi emrinde olan mahkeme bir zalimlik daha yaparak, İki celsede tamamlanan ve karar duruşması 20 dakika süren davada 529 direnişçinin asılmasına karar verdi.

Halkın yüzde 52 oyları ile seçilmiş Cumhurbaşkanı Prof Dr. Muhammed Mursi de bunlardan sadece biriydi.

Binlerce insan gözaltına alınırken, bunların tamamı sistematik işkenceye uğramış ve yüzlercesi hapiste şehit olmuştur. Hali hazırda Mısır cuntasının hapishanelerinde 60 binden fazla mazlum insan daha bulunmaktadır. Batılıların desteğindeki cunta idaresinden son 6 yılda 2 bin 500’den fazla idam kararı çıkmış, bunlardan 165 tanesi infaz edilmiştir. Bunların tümü sessiz sedasız bir şekilde yürütülürken, geçtiğimiz Şubat ayında 9 gencin idamı gizlenememişti. Hali hazırda 10 binden fazla muhaliften haber alınamamakta ve büyük ihtimalle yasa dışı infaza kurban gittikleri düşünülmektedir.

Siyonizmin bekçiliğini yapan Mısır cuntası, Batıdan ve özellikle Trump yönetiminden aldığı destekle ülke içinde her türlü hukuksuzluğu ve cinayeti işlerken, Mursi’nin şehadeti bu hukuksuz rejimin ve dış destekçilerinin bölgesel projelerinde yeni bir aşamaya geçtiklerinin işaretidir. Hapiste bile olsa meşru bir liderin varlığı, dengelerin her an değişebileceği Ortadoğu’da emperyalistlerin planlarını bozabilecek bir riski barındırmaktaydı. Yaşananlar göstermiştir ki, hapisten çıkma konusunda küçük bir ihtimal olsa bile, cunta ve onun destekçileri Mursi’nin ve onun liderlik ettiği Mısır halkının potansiyeli ile yüzleşmekten hala korkmaktadır. Mısır’dan gelen ekonomik ve siyasi göstergeler bu yozlaşmış rejimin ömrünün fazla uzun sürmeyeceğini göstermektedir. Sisi cuntasının ortadan kalkması halinde Mısır’da hapiste bile olsa Batı ve Siyonizm karşıtı bir alternatifin bulunması emperyalistleri huzursuz etmiştir.

Darbecilerin dışarıda en büyük destekçileri ABD ve Avrupa Birliği olsa da, bölgedeki en önemli finansörleri Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’dir. Şu ana kadar Batılı ülkeler Mısır’a 30 milyar dolarlık silah ve teçhizat vermişler, Suud ve Emirlik yönetimleri de 14 milyar dolarlık yardım yapmışlardır. Mısır cuntasını bu kadar değerli kılan ise Siyonist rejimin korunmasında oynadığı roldür. Bu nedenle Mursi, Siyonistlerce şehit edilmiş onlarca mücahitten biridir. Mursi’nin bu şehadeti Siyonistlerin Filistin ve bölge planlarından bağımsız değildir. Eş zamanlı olarak bir yanda Kudüs ve Filistin’de saldırganlık artarken, aynı anda Mısır’da operasyonlara hız verilmesi, ABD’nin yeni Ortadoğu planıyla ilgili görünmektedir.

Cunta yönetimi, olayın ilk anlarından itibaren Mursi’nin naaşını gizli bir yerde tutup, üzerinde kendilerine karşı suç delili olabilecek fiziki delilleri yok etmiştir. Baskıyla, terörle katliamlarla yıldırılmaya çalışılan Mısır halkının ve Müslümanların elbette başlarındaki Firavunlara hesap soracağı gün gelecektir. Firavun düzeninin daha dün Müslümanlara yaptığı zulümleri unutmadık. Hasan el Benna’yı şehid edenler, Seyid Kutub’u ve Abdulkadir Udeh’i İdam sehpalarında asanlar yine aynı düzenin müdavimleriydi. İslami hareketin yükselişini hazmedemeyen emperyalist güçler ve yerli işbirlikçileri Müslümanları sindirmek, susturmak ve durdurmak için el birliğiyle hareket etmektedirler. Yeryüzünün birçok coğrafyasında Müslümanlara ve İslami harekete yönelik gerçekleşen saldırılara karşı İslami direniş, asla yılmayacaktır ve Emperyalizm, işbirlikçileri ve Firavun Sisi, ne yaparsa yapsın İslami hareketi durduramayacaktır. 

Bugün anlaşılmaktadır ki; başta Avrupa ve ABD olmak üzere demokrasi, insan hakları ve özgürlük pazarlamacılarının sessiz kalarak da desteklediği bu kirli tezgâh, siyonist işgalci İsrail’in güvenliğinin sağlanması, Mısır’dan Filistin’e (dünya’nın en büyük açık hava hapishanesi olan Gazze’ye) açılan özgürlük tünellerinin ve refah kapılarının kapatılması, Arap sokağını saran demokrasi ve özgürleşme ateşinin söndürülmesi, elinde kandan, zihninde vahşetten başka bir şey olmayan Suriye diktatörünün ve Baas rejiminin desteklenmesi için kurgulandı ve uygulandı.

Her fırsatta Demokrasi’den, İnsan Hakların’dan, İdam ve Askeri Darbe karşıtı olduğun’dan (Hukuk Devletin’den) dem vuran Avrupa, neden? Mısır’daki Demokrasi ve İnsan Hakları ihlallerine sessiz ve duyarsız kalarak adeta 3 maymunu oynuyor.

Fakat biz o’nların bu  ikiyüzlü tutumunun çok iyi bilmekteyiz.

Mısır Darbecilerini kırmızı halılarla karşılayarak, Ekonomik, Siyasi, Askeri Silahlanmaya verdikleri desteği gayet iyi biliyoruz.

Ey Kenan diyarı,

Ey Yusuf'u kuyularda, zindanlarda büyüten diyar,

Ey Musa'yı Zalim Firavun'un Sarayı'nda büyüten Mekan,

Selam olsun Şehit Muhammed Mursiye ve Kutlu davasına

Selam olsun Yeryüzünde zalim ve zorbalığa direnen tüm Müslümanlara!

Selam olsun Müslüman Kardeşlerin yiğit evlatlarına!

Selam olsun Müslüman kardeşlerin onurlu liderlerine!

Selam olsun bu dava uğrunda şehit olan tüm Kardeşlere..!

img_0388.jpg

img_0480.jpg

img_0560.jpg

img_0653.jpg

img_0741.jpg

img_0783.jpg

img_0809.jpg

img_0835.jpg

img_0845.jpg

l1000039.jpg

l1000048.jpg

l1000054.jpg

l1000076.jpg

l1000107.jpg

l1000116.jpg

l1000144.jpg

l1000153.jpg

l1000159.jpg

l1000170.jpg

l1000181.jpg

 

HABERE YORUM KAT

1 Yorum