1. HABERLER

  2. HABER

  3. BİYOGRAFİLER

  4. Deliliğin kıyısında mutmain bir Müslüman: Ayşe Şasa
Deliliğin kıyısında mutmain bir Müslüman: Ayşe Şasa

Deliliğin kıyısında mutmain bir Müslüman: Ayşe Şasa

Ayşe Şasa sıkıntılarla dolu yıllarında ardından İslam'la şereflendi. 16 Haziran 2014'te aramızdan ayrılan Şasa'nın hikayesi hepimize çok fazla şey anlatıyor.

19 Haziran 2022 Pazar 16:00A+A-

Abdurrahman Güner / HAKSÖZ HABER

Deliliğin kıyısında mutmain bir Müslüman: Ayşe Şasa

Ayşe Şasa 1941 İstanbul doğumlu. Varlıklı, tanınmış bir ailenin kız çocuğu. Çocukluğu kışın konaklar,   yazın yalılarda geçiyor. İlk gençlik döneminde kolej eğitimi alıyor. Bebekliğinden başlayarak eğitimi hususunda bakıcılara teslim ediliyor. Şizofreni nöbetlerine kadar varan çok çalkantılı geçen evrelerden kendini toplumdan tamamen soyutladığı uzun senelerden sonra özellikle tasavvufi eserlerin tesiriyle Müslüman oluyor ve İslam’ı yaşamayı tercih ediyor.

Benim Ayşe Şasa’yla ilk tanışmam senaristliğini yaptığı  Ahh Güzel İstanbul  filmi… Filmde Haşmet’in Ayşe’ye “sevdim seni, esir-i aşkın” oldum  diyerek yakardığı sahne ve halkın geri kalmış olan kültürel beğenilerini Batılılaştırmaya çalışmakla övünen Şakir’le karşılaştığında söylediği  “kültür hizmeti hee… Anası babası belli olmayan kozmopolit maskaralar”  gibi zihnimde yer etmiş olan bölümleri unutamam. Çok sevmiştim bu filmi ancak Şasa’nın Bir Ruh Macerası kitabında şunları okurken gerçekten şaşırmıştım:  “Ah Güzel İstanbul’u çok kifayetsiz bulduğum için imzamı bile atmıyorum.” Tabii ki bunda o dönem yaşadığı bunalımlı ruh halinin de etkisi vardır…

Ayşe Şasa yaşadığı yıkıcı hastalığın tesirinden kurtulmak adına yazıya yöneldiğini belirtir Delilik Ülkesinden Notlar kitabında. Her gün şizofreni nöbetleriyle yıkılan zihnini inşa etmektedir böylece. Yazı yazmaya bu acı olgusunu aşmakla yaklaşan Şasa’nın kitabının bizce en derin meselesi de bu: Acıyı aşmak. Çünkü bir hastalıktan yani bir acıdan sonra felaha varmakta, bütün sıkıntıların ardından yeniden bir okumayla, başka bir yönelimle onu aşmaya çalışırken aslında bütün bu acıları da en büyük acının varlık acısının yansımasını taşımaktadır. Hastalık yalnızca bir vehimdir aslında. Bunu kendisi de belirtir kitapta. Asıl acı varolma acısıdır. Birçoğumuz için anlaşılması imkansız olan bu acı olgusu bazı nadide insanlar tarafından derinlemesine yaşanmaktadır. Şasa'nın hikayesinden bağımsız olarak da üzerine düşünmemiş gereken depresyon, şizofreni gibi hastalıkların buradan güç aldığını söylemek mümkündür. Nadide yüreklere karşı nazik olmak ise hepimizin sorumluluğu...

Yazının Devamı >>>

Etiketler :